Arapça:
فَأَكْثَرُوا فِيهَا الْفَسَادَ
Çeviriyazı:
feekŝerû fîhe-lfesâd.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Oralarda çok bozgunculuk yapmışlardı.
Diyanet İşleri:
Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı giden, oralarda bozgunculuğu artıran, sarsılmaz bir saltanat sahibi Firavun'a Rabbinin ne ettiğini görmedin mi?
Abdulbakî Gölpınarlı:
Derken bozgunculuğu çoğalttılar oralarda.
Şaban Piriş:
Oralarda fesadı çoğaltmışlardı.
Edip Yüksel:
Oralarda kötülükleri yaygınlaştırmışlardı.
Ali Bulaç:
Böylece oralarda fesadı yaygınlaştırmış-arttırmışlardı.'
Suat Yıldırım:
Oralarda fesat ve bozgun çıkarıp, nizamı altüst ettiler.
Ömer Nasuhi Bilmen:
89:11
Yaşar Nuri Öztürk:
Ve oralarda bozgunu çoğaltmışlardı.
Bekir Sadak:
Yoksulu yedirmek konusunda birbirinize ozenmiyorsunuz.
İbni Kesir:
Ve fesadı çoğaltmışlardı.
Adem Uğur:
Oralarda kötülüğü çoğalttılar.
İskender Ali Mihr:
Böylece orada fesadı çoğalttılar.
Celal Yıldırım:
Oralarda fitne ve fesadı çoğalttıkça çoğalttılar.
Tefhim ul Kuran:
Böylece oralarda fesadı ´yaygınlaştırıp arttırmışlardı.´
Fransızca:
et y avaient commis beaucoup de désordre.
İspanyolca:
y que habían corrompido tanto en él?
İtalyanca:
e seminarono la corruzione,
Almanca:
dann darin das Verderben vermehrten,
Çince:
乃多行不义,
Hollandaca:
En het verderf op de aarde vermeerderden?
Rusça:
и распространяли на ней много нечестия.
Somalice:
12 Kuna badiyay dhexdiisa fassaadka.
Swahilice:
Wakakithirisha humo ufisadi?
Uygurca:
ئۇ يەرلەردە بۇزغۇنچىلىقنى كۆپ قىلدى
Japonca:
その地に邪悪を増長させた。
Arapça (Ürdün):
«فأكثروا فيها الفساد» القتل وغيره.
Hintçe:
और उनमें बहुत से फ़साद फैला रखे थे
Tayca:
แล้วก่อความเสียหายอย่างมากมายในหัวเมืองเหล่านั้น
İbranice:
והפריזו במעשי שחיתות בהן
Hırvatça:
i smutnje na njoj umnožili,
Rumence:
şi o umplu de stricăciune?
Transliteration:
Faaktharoo feeha alfasada
Türkçe:
Ve oralarda bozgunu çoğaltmışlardı.
Sahih International:
And increased therein the corruption.
İngilizce:
And heaped therein mischief (on mischief).
Azerbaycanca:
Oralarda çoxlu fitnə-fəsad törədirlər.
Süleyman Ateş:
Oralarda çok kötülük etmişlerdi.
Diyanet Vakfı:
Oralarda kötülüğü çoğalttılar.
Erhan Aktaş:
Böylece oralarda bozgunculuğu çoğaltmışlardı.
Kral Fahd:
Oralarda kötülüğü çoğalttılar.
Hasan Basri Çantay:
O suretle ki oralarda fesadı çoğaltmışlardı.
Muhammed Esed:
ve orada büyük bir yozlaşma ve çürümeye sebep oldular;
Gültekin Onan:
Böylece oralarda fesadı yaygınlaştırmış, arttırmışlardı.
Ali Fikri Yavuz:
Böylece oralarda fesadı çoğaltmışlardı.
Portekizce:
E multiplicaram, nela, a corrupção,
İsveççe:
och de störde ordningen och spred överallt sedefördärv,
Farsça:
و در آنها فساد وتباه کاری فراوانی به بار آوردند؟
Kürtçe:
وە زۆریان خراپە تێداکرد
Özbekçe:
Улар у(ўлка)ларда бузғунчиликни кўпайтирдилар.
Malayca:
Lalu mereka melakukan dengan banyaknya kerosakan dan bencana di negeri-negeri itu.
Arnavutça:
dhe shtonin ngatërresat,
Bulgarca:
и множаха в тях развалата?
Sırpça:
и смутње на њој умножили,
Çekçe:
a pohoršení v nich pak šířili?
Urduca:
اور ان میں بہت فساد پھیلایا تھا
Tacikçe:
ва дар онҳо бисёр фасод карданд.
Tatarca:
Вә, фәсәд золым эшләрне күп эшләделәр.
Endonezyaca:
lalu mereka berbuat banyak kerusakan dalam negeri itu,
Amharca:
በእርሷም ውስጥ ጥፋትን ያበዙ በኾኑት (እንዴት እንደሠራ አታውቅምን?)
Tamilce:
ஆக, அவர்கள் அவற்றில் விஷமத்தை (-மக்கள் மீது அநீதி செய்வதை) அதிகப்படுத்தினர்.
Korece:
그곳에서 해악을 더해만 갔 으니
Vietnamca:
Chúng đã làm nhiều tội lỗi trong xứ.
Ayet Linkleri: