Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

6

Sûredeki Ayet No: 

87

Ayet No: 

876

Sayfa No: 

138

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَمِنْ آبَائِهِمْ وَذُرِّيَّاتِهِمْ وَإِخْوَانِهِمْ ۖ وَاجْتَبَيْنَاهُمْ وَهَدَيْنَاهُمْ إِلَىٰ صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ

Çeviriyazı: 

vemin âbâihim veẕürriyyâtihim veiḫvânihim. vectebeynâhüm vehedeynâhüm ilâ ṣirâṭim müsteḳîm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bazılarını da (üstün kıldık). Onları seçtik ve doğru yola ilettik.

Diyanet İşleri: 

Babalarından, soylarından, kardeşlerinden bir kısmını seçtik ve doğru yola eriştirdik.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onların atalarından, soylarından ve kardeşlerinden bir kısmına da üstünlük verdik, onları seçtik ve doğru yola sevkettik.

Şaban Piriş: 

Onların babalarından, zürriyetlerinden ve kardeşlerinden bazı kimseleri seçip dosdoğru yola hidayet ettik.

Edip Yüksel: 

Atalarından, soylarından, kardeşlerinden bir çoğunu seçip doğru yola ilettik.

Ali Bulaç: 

Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden, kimini (bunlara kattık); onları da seçtik ve dosdoğru yola yöneltip-ilettik.

Suat Yıldırım: 

Onların babalarından, zürriyetlerinden, kardeşlerinden kimini de, aynı şekilde etraflarındaki insanlara üstün kıldık, onları seçtik, onları doğru yola götürdük.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve onların babalarından, zürriyetlerinden ve kardeşlerinden birçoklarını da (hidâyete erdirdik) ve onları seçtik ve kendilerini doğru bir yola kavuşturduk.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Atalarından, soylarından, kardeşlerinden bir kısmını da... Onları seçtik ve onları dosdoğru bir yola kılavuzladık.

Bekir Sadak: 

Bu indirdigimiz, kendinden oncekileri dogrulayan Mekkelileri ve etrafindakileri uyaran mubarek Kitap´dir. Ahirete inananlar buna inanirlar, namazlarina da devam ederler.

İbni Kesir: 

Onların babalarından, zürriyetlerinden, kardeşlerinden kimini de. Onları seçtik ve onları dosdoğru yola ilettik.

Adem Uğur: 

Onların babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bazılarına da (üstün meziyetler verdik). Onları seçkin kıldık ve doğru yola ilettik.

İskender Ali Mihr: 

Ve onların babalarından, zürriyetlerinden (nesillerinden) ve kardeşlerinden onları seçtik. Ve onları Sıratı Mustakîm´e (Allah´a ruhu ulaştıran yola) hidayet ettik (ulaştırdık).

Celal Yıldırım: 

Onların babalarından, soylarından ve kardeşlerinden de seçip doğru yola eriştirdik.

Tefhim ul Kuran: 

Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden, kimini de (bunlara kattık)

Fransızca: 

De même une partie de leurs ancêtres, de leurs descendants et de leurs frères et Nous les avons choisis et guidés vers un chemin droit.

İspanyolca: 

así como a algunos de sus antepasados, descendientes y hermanos. Les elegimos y dirigimos a una vía recta.

İtalyanca: 

Così abbiamo scelto e guidato sulla retta via una parte dei loro antenati, dei loro discendenti e dei loro fratelli.

Almanca: 

so auch manche von ihren Vätern, Nachkommen und Brüdern. UndWIR erwählten sie aus und leiteten sie zum geraden Weg recht.

Çince: 

(我曾引导)他们的一部分祖先、后裔和弟兄,我曾拣选他们,并指示他们正路。

Hollandaca: 

Zoo ook hebben wij onder hunne vaderen en hunne kinderen, onder hunne broeders een groot aantal uitverkorenen op den rechten weg geleid.

Rusça: 

А также некоторых из их отцов, потомков и братьев. Мы избрали их и повели их прямым путем.

Somalice: 

Iyo Aabayaalkaod iyo Faracoodii iyo Walaalahood waana Dooranny waana ku Hanuuninay Jidka Toosan.

Swahilice: 

Na kutokana na baba zao, na vizazi vyao na ndugu zao. Na tukawateuwa na tukawaongoa kwenye Njia iliyo nyooka.

Uygurca: 

ئۇلارنىڭ ئاتا - بوۋىلىرىدىن، ئەۋلادلىرىدىن، قېرىنداشلىرىدىن بەزىلىرىنى ھىدايەت قىلدۇق، ئۇلارنى تاللىدۇق، ئۇلارنى توغرا يولغا يېتەكلىدۇق

Japonca: 

またかれらの祖先と子孫と兄弟の中,われはかれら(のある者)を選んで正しい道に導いた。

Arapça (Ürdün): 

«ومن آبائهم وذرِّيَّاتهم وإخوانهم» عطف على كلا أو نوحا ومن للتبعيض لأن بعضهم لم يكن له ولد وبعضهم كان في ولده كافر «واجتبيناهم» إخترناهم «وهديناهم إلى صراط مستقيم».

Hintçe: 

और (सिर्फ उन्हीं को नहीं बल्कि) उनके बाप दादाओं और उनकी औलाद और उनके भाई बन्दों में से (बहुतेरों को) और उनके मुन्तख़िब किया और उन्हें सीधी राह की हिदायत की

Tayca: 

และ (เราได้ให้ดีเด่นอีก) ซึ่งส่วนหนึ่งจากบรรดาบิดาของพวกเขา และเราได้เลือกพวกเขา และได้แนะนำพวกเขาไปสู่ทางอันเที่ยงตรง

İbranice: 

ומאבותיהם וצאצאיהם ואחיהם שבחרנו בהם והדרכנו אותם בדרך הישר

Hırvatça: 

i neke pretke njihove i potomke njihove i braću njihovu - njih smo odabrali i na Pravi put ih uputili.

Rumence: 

lor, cât şi unora dintre strămoşii lor, dintre urmaşii lor şi fraţii lor pe care Noi i-am ales şi i-am călăuzit pe o dreaptă cale.

Transliteration: 

Wamin abaihim wathurriyyatihim waikhwanihim waijtabaynahum wahadaynahum ila siratin mustaqeemin

Türkçe: 

Atalarından, soylarından, kardeşlerinden bir kısmını da... Onları seçtik ve onları dosdoğru bir yola kılavuzladık.

Sahih International: 

And [some] among their fathers and their descendants and their brothers - and We chose them and We guided them to a straight path.

İngilizce: 

(To them) and to their fathers, and progeny and brethren: We chose them, and we guided them to a straight way.

Azerbaycanca: 

Biz onların atalarından, nəsillərindən və qardaşlarından da (bir qismini hidayətə çatdırdıq), onları seçdik və düz yola yönəltdik.

Süleyman Ateş: 

Babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bazılarını da... Onları seçtik ve onları doğru yola ilettik.

Diyanet Vakfı: 

Onların babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bazılarına da (üstün meziyetler verdik). Onları seçkin kıldık ve doğru yola ilettik.

Erhan Aktaş: 

Onların; atalarından, soylarından ve kardeşlerinden bir kısmını da. Onları seçtik ve dosdoğru yola ilettik.

Kral Fahd: 

Onların babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bazı kimseleri seçip yücelttik ve onları dosdoğru yola yönelttik.

Hasan Basri Çantay: 

Onların babalarından, zürriyyetlerinden, biraderlerinden kimini de (yine üstün imtiyazlara mazhar etdik), onları seçdik, onları doğru bir yola götürdük.

Muhammed Esed: 

Onların atalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bazısı(nı da aynı şekilde yücelttik), onları(n hepsini) seçtik ve dosdoğru bir yola yönelttik.

Gültekin Onan: 

Babalarından, soylarından, kardeşlerinden kimini (bunlara kattık)

Ali Fikri Yavuz: 

Babalarından, nesillerinden ve kardeşlerinden bir kısmını da üstün kıldık, onları seçtik ve kendilerini doğru yola (İslâma) ilettik.

Portekizce: 

E a alguns de seus pais, progenitores e irmãos, elegemo-los e os encaminhamos pela senda reta.

İsveççe: 

[dem] och andra bland deras förfäder, deras efterkommande och deras bröder. Vi utvalde dem och ledde dem till en rak väg.

Farsça: 

و از پدران و فرزندان و برادرانشان برخی را [برتری عطا کردیم] ، و آنان را برگزیدیم و به راهی راست هدایت نمودیم.

Kürtçe: 

ھەروەھا ھەندێک لەباوک و نەوەو و براکانیان ھەڵمان بژاردوون و ڕێنمونیمان کردوون بۆ ڕێگەی ڕاست

Özbekçe: 

Ва уларнинг оталаридан, зурриётларидан ва биродарларидан ҳам ҳидоят қилдик. Уларни танлаб олдик ва сиротул мустақиймга ҳидоят қилдик.

Malayca: 

Dan (Kami juga lebihkan darjat) sebahagian daripada datuk nenek mereka, dan keturunan mereka, dan mereka, dan keturunan mereka, dan saudara-saudara mereka; dan Kami telah pilih mereka, serta Kami tunjukkan mereka ke jalan yang lurus.

Arnavutça: 

edhe disa nga prindërit e tyre; pasardhësit e tyre dhe vëllezërve të tyre – i kemi zgjedhur ata dhe i kemi udhëzuar në rrugë të drejtë.

Bulgarca: 

И от техните бащи, и от потомствата им, и от братята им. Избрахме тях и ги насочихме по правия път.

Sırpça: 

Упутили смо и Јишмаела, Јелисеја, Јону и Лота, нека је Аллахов мир над њима, и све наведене веровеснике, на челу са Мухаммедом, нека је Аллахов мир и благослов над њим, смо одликовали над свим световима.

Çekçe: 

a také některé z jejich předků, potomků a bratrů a vyvolili jsme si je a uvedli jsme je na stezku přímou.

Urduca: 

نیز ان کے آبا و اجداد اور ان کی اولاد اور ان کے بھائی بندوں میں سے بہتوں کو ہم نے نوازا، انہیں اپنی خدمت کے لیے چن لیا اور سیدھے راستے کی طرف اُن کی رہنمائی کی

Tacikçe: 

Ва аз падаронашону фарзандонашон ва бародаронашон баъзеро ҳидоят кардем ва онҳоро баргузидем ва ба роҳи рост роҳ намудем.

Tatarca: 

Вә ул пәйгамбәрләрне ата-бабаларыннан, балаларыннан һәм кардәшләреннән бәгъзеләрен һидәяткә салдык, аларны без сайладык һәм туры юлга күндердек.

Endonezyaca: 

Dan Kami lebihkan (pula) derajat sebahagian dari bapak-bapak mereka, keturunan dan saudara-saudara mereka. Dan Kami telah memilih mereka (untuk menjadi nabi-nabi dan rasul-rasul) dan Kami menunjuki mereka ke jalan yang lurus.

Amharca: 

ከአባቶቻቸውም፣ ከዘሮቻቸውም፣ ከወንድሞቻቸውም (መራን)፡፡ መረጥናቸውም፤ ወደ ቀጥታውም መንገድ መራናቸው፡፡

Tamilce: 

இன்னும், இவர்களுடைய மூதாதைகளிலும், இவர்களுடைய சந்ததிகளிலும், இவர்களுடைய சகோதரர்களிலும் (நாம் விரும்பிய பலரை மேன்மைப்படுத்தினோம்). இன்னும் அவர்களை (நபித்துவத்திற்காக) தேர்ந்தெடுத்தோம். இன்னும் அவர்களுக்கு நேரான பாதையின் பக்கம் நேர்வழி காட்டினோம்.

Korece: 

그들의 선조들과 그들의 후 손과 형제들 가운데서 하나님은 그들을 선택하여 그들을 올바른 길로 인도하였음이라

Vietnamca: 

Và trong số cha mẹ, con cái và anh em của họ cũng được TA phù hộ và hướng dẫn theo Chính Đạo.