Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

6

Sûredeki Ayet No: 

40

Ayet No: 

829

Sayfa No: 

132

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

قُلْ أَرَأَيْتَكُمْ إِنْ أَتَاكُمْ عَذَابُ اللَّهِ أَوْ أَتَتْكُمُ السَّاعَةُ أَغَيْرَ اللَّهِ تَدْعُونَ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ

Çeviriyazı: 

ḳul era'eyteküm in etâküm `aẕâbü-llâhi ev etetkümü-ssâ`atü egayra-llâhi ted`ûn. in küntüm ṣâdiḳîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

De ki: "Kendinizi hiç düşündünüz mü, Allah'ın azabı size gelse veya kıyamet vakti gelse, Allah'tan başkasına mı yalvarırsınız? Eğer sözünde doğru kimselerseniz cevap verin".

Diyanet İşleri: 

De ki, "Üzerinize Allah'ın azabı gelse veya kıyamet saati size gelse, Allah'tan başkasına mı yalvarırsınız? Doğru iseniz bana bildirin".

Abdulbakî Gölpınarlı: 

De ki: Gerçekseniz, size Allah'ın azabı gelirçatar, yahut başınıza kıyamet koparsa Allah'tan başkasını mı çağırır, ondan başkasına mı dua edersiniz, bana haber verir misiniz siz?

Şaban Piriş: 

De ki: Eğer doğruysanız, bana haber verin. Allah’ın azabı size ulaşır veya kıyamet saati size gelip çatarsa, Allahtan başkasına mı dua edersiniz?

Edip Yüksel: 

De: "Doğruysanız söyleyin bakalım, size ALLAH'ın azabı, yahut Saat (dünyanın sonu) gelse, ALLAH'tan başkasına mı yalvarırsınız?"

Ali Bulaç: 

De ki: "Düşündünüz mü hiç; eğer size Allah'ın azabı gelirse ya da saat (kıyamet) gelip çatarsa, Allah'tan başkasını mı çağıracaksınız? Eğer doğru sözlüler iseniz (çağırın bakalım.)"

Suat Yıldırım: 

De ki: “Söyleyin bakalım, eğer size Allah'ın azabı gelir yahut kıyamet gelip çatarsa Allah’tan başkasına mı yalvarırsınız? Doğru kimseler iseniz haydi söyleyin gerçeği!” [2,17-18; 24,40]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

De ki: «Siz bana haber verebilir misiniz? Eğer size Allah Teâlâ´nın azabı gelirse veya size kıyamet gelirse Allah Teâlâ´dan başkasına mı niyazda bulunursunuz? Eğer siz doğru sözlü kimseler iseniz (söyleyin bakalım!).»

Yaşar Nuri Öztürk: 

De ki: "Bir düşünün bakalım! Allah'ın azabı yakanıza yapışsa yahut o saat gelip çatsa, Allah'tan başkasına mı yakarırsınız? Doğru sözlü iseniz söyleyin!"

Bekir Sadak: 

Kendilerine hatirlatilani unuttuklarinda, onlara her seyin kapisini actik

İbni Kesir: 

De ki: Bana haber verir misiniz, eğer üzerinize Allah´ın azabı gelse veya size kıyamet gelirse

Adem Uğur: 

De ki: Ne dersiniz

İskender Ali Mihr: 

(Ya Muhammed müşriklere) de ki: “Siz kendinizi gördünüz mü? (halinizi gördünüz mü, aczinizi anladınız mı? Allah´ın âyetlerini inkâr edenler karanlıkta kalmış sağır ve dilsizlerdir.) Eğer Allah´ın azabı size gelse veya o saat (kıyâmet vakti) size gelse, eğer siz sadıksanız (doğru sözlü iseniz), Allah´tan başkasına mı dua edersiniz?”

Celal Yıldırım: 

De ki: (Ey inkarcı sapıklar!) bana haber verin, size Allah´ın azabı gelecek olsa veya Kıyamet saati gelip çatsa Allah´tan başkasını mı çağırır, duâ edersiniz ? Doğrulardan iseniz (söyleyin gerçeği).

Tefhim ul Kuran: 

De ki: «Düşündünüz mü hiç

Fransızca: 

Dis : "Informez-moi : si le châtiment d'Allah vous vient, ou que vous vient l'Heure, ferez-vous appel à autre qu'Allah, si vous êtes véridiques ? "

İspanyolca: 

Di: «¿Qué crees que iba a ser de vosotros si os viniera el castigo de Alá u os viniera la Hora? ¿Invocaríais a otros diferentes de Alá? Sinceramente...»

İtalyanca: 

Di': «Pensate che, se vi giungesse il castigo di Allah o l'Ora, invochereste qualcun altro oltre ad Allah? [Ditelo], se siete sinceri!

Almanca: 

Sag: " Wie seht ihr es? Sollte euch ALLAHs Peinigung treffen oder die Stunde (der Jüngste Tag) ereilen, würdet ihr jemanden außer ALLAH anflehen, solltet ihr wahrhaftig sein?"

Çince: 

你说:如果你们是诚实的人,那末,你们告诉我吧:如果真主的刑罚或复活 的时刻降临你们,那末,你们要舍真主而祈祷他物吗?

Hollandaca: 

Zeg: wat denkt gij? indien Gods straf over u komt, of het uur der opstanding, zult gij dan een ander dan God aanroepen; spreekt, indien gij oprecht zijt?

Rusça: 

Скажи: "Скажите мне, станете ли вы призывать кого-либо наряду с Аллахом, если вас поразит наказание Аллаха или наступит Час, если только вы говорите правду?"

Somalice: 

Waxaad Dhahdaa Bal ka warrama hadduu idiin Yimaaddo Cadaabka Eebe ama idiinTimaadda Saacaddu (Qiyaame) wax Eebe kasoo hadhay Miyaad Baryeysaan haddaad Runsheegaysaan.

Swahilice: 

Sema: Mwaonaje ikikujieni adhabu ya Mwenyezi Mungu, au ikakufikieni hiyo Saa - mtamwomba asiye kuwa Mwenyezi Mungu, ikiwa nyinyi ni wakweli?

Uygurca: 

(ئى مۇھەممەد!) ئېيتقىنكى، «ئەگەر سىلەر راستچىل بولساڭلار ئېيتىپ بېقىڭلار، ئەگەر سىلەرگە اﷲ نىڭ ئازابى ياكى قىيامەت كەلسە، اﷲ تىن غەيرىيگە ئىلتىجا قىلامسىلەر؟

Japonca: 

言ってやるがいい。「あなたがた自身考えてみなさい。もしアッラーの懲罰があなたがたに下り,または(死の)時があなたがたに訪れたならば,アッラー以外のものを呼ぶのか。あなたがたが本当のことを言っているとすれば。」

Arapça (Ürdün): 

«قل» يا محمد لأهل مكة «أرأيتكم» أخبروني «أن أتاكم عذاب الله» في الدنيا «أو أتتكم الساعة» القيامة المشتملة عليه بغتة «أغير الله تدعون» لا «إن كنتم صادقين» في أن الأصنام تنفعكم فادعوها.

Hintçe: 

(ऐ रसूल उनसे) पूछो तो कि क्या तुम यह समझते हो कि अगर तुम्हारे सामने ख़ुदा का अज़ाब आ जाए या तुम्हारे सामने क़यामत ही आ खड़ी मौजूद हो तो तुम अगर (अपने दावे में) सच्चे हो तो (बताओ कि मदद के वास्ते) क्या ख़ुदा को छोड़कर दूसरे को पुकारोगे

Tayca: 

จงกล่าวเถิด (มุฮัมมัด) ท่านได้เห็นพวกท่านแล้วมิใช่หรือ? หากการลงโทษของอัลลอฮ์มายังพวกท่าน หรือวันกิยามะฮ์ ได้มายังพวกท่านอื่นจากอัลลอฮ์ กระนั้นหรือ ที่พวกท่านจะวิงวอนหากพวกเจ้าเป็นผู้พูดจริง

İbranice: 

אמור, ' אם יבוא עליכם עונש מאלוהים או תבוא השעה (יום הדין,) האם תפנו אז אל מישהו אחר מלבד אלוהים

Hırvatça: 

Reci: "Kažite vi meni, ako istinu govorite, kad bi vam došla Allahova kazna, ili vam dođe Čas sudnji, da li biste ikog drugog osim Allaha prizivali?"

Rumence: 

Spune: “Uitaţi-vă la voi! Dacă vine asupra voastră osânda lui Dumnezeu, ori dacă vă vine Ceasul, veţi chema pe altcineva afară de Dumnezeu, dacă spuneţi adevărul?”

Transliteration: 

Qul araaytakum in atakum AAathabu Allahi aw atatkumu alssaAAatu aghayra Allahi tadAAoona in kuntum sadiqeena

Türkçe: 

De ki: "Bir düşünün bakalım! Allah'ın azabı yakanıza yapışsa yahut o saat gelip çatsa, Allah'tan başkasına mı yakarırsınız? Doğru sözlü iseniz söyleyin!"

Sahih International: 

Say, "Have you considered: if there came to you the punishment of Allah or there came to you the Hour - is it other than Allah you would invoke, if you should be truthful?"

İngilizce: 

Say: "Think ye to yourselves, if there come upon you the wrath of Allah, or the Hour (that ye dread), would ye then call upon other than Allah?- (reply) if ye are truthful!

Azerbaycanca: 

(Müşriklərə) de: “Mənə deyə bilərsinizmi? Sizə Allahın əzabı gəlsə və ya qiyamət başınızın üstünü alsa, Allahdan başqasına dua edib yalvaracaqsınızmı? Əgər doğrudanışanlarsınızsa (deyin görək)!”

Süleyman Ateş: 

De ki: "Düşündünüz mü kendinizi hiç? Size Allah'ın azabı gelse, ya da o (Duruşma) sa'at(i) gelse, Allah'tan başkasına mı yalvarırsınız? Doğru (sözlü) iseniz (söyleyin).

Diyanet Vakfı: 

De ki: Ne dersiniz; size Allah'ın azabı gelse veya o kıyamet gelip çatıverse size, Allah'tan başkasına mı yalvarırsınız? Doğru sözlü iseniz (söyleyin bakalım)!

Erhan Aktaş: 

De ki: “Eğer doğru söyleyen kimselerseniz söyleyin bakalım. Size Allah’ın azâbı gelse veya son sâ’at(1) gelse, Allah’tan başkasına mı yalvarırsınız?”

Kral Fahd: 

De ki: Ne dersiniz; size Allah'ın azabı gelse veya o kıyamet gelip çatıverse size, Allah'tan başkasına mı yalvarırsınız? Doğru sözlü iseniz (söyleyin bakalım)!

Hasan Basri Çantay: 

De ki: «Bana haber verir misin: Eğer size Allahın azabı gelir, yahud size kıyamet gelib çatarsa Allahdan başkasını mı çağıracaksınız? Eğer (putlarınızın şefaatçi olduğunu söylemekde) saadık (adamlar) iseniz (çağırın onları bakayım)»!

Muhammed Esed: 

De ki: "(Bu dünyada) Allahın azabına çarptırıldığınız zaman yahut Son Saat gelip çattığında Allahtan başkasına yalvardığınızı düşünebilir misiniz? (Söyleyin bana,) eğer doğru sözlü insanlar iseniz!

Gültekin Onan: 

De ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

(Ey Rasûlüm), müşriklere söyle: “- Bana haber verir misiniz, eğer Allah’ın azâbı, yahut kıyamet başınıza gelirse, Allah’dan başkasına mı yalvarırsınız? Eğer doğru söyleyen insanlarsanız... (Putlar ilâh’dır sözünde gerçekçi iseniz, kurtulmanız için onlara yalvarıp dua edin.)

Portekizce: 

Dize: Se o castigo de Deus vos açoitasse, ou vos surpreendesse a Hora, invocaríeis outra divindade que não fosse Deus?Dizei-o, se estiverdes certos!

İsveççe: 

Säg: "Föreställ er att Guds straff drabbar er eller att den Yttersta stunden är inne; kommer ni då att anropa någon annan om hjälp än Gud? [Kan ni svara] sanningsenligt?"

Farsça: 

بگو: اگر راستگویید به من خبر دهید چنانچه عذاب خدا بر شما درآید یا قیامت به شما رسد، آیا کسی را جز خدا [برای یاری خویش] می خوانید؟

Kürtçe: 

(ئەی موحەممەد ﷺ) بڵێ ھەواڵم پێ بدەن ئەگەر سزای خواتان بۆ بێت یان ڕۆژی دوایی یەخەتان بگرێت ئایا ھاوار دەکەنە ھیچ شتێک بێجگە لە خوا ئەگەر ئێوە ڕاستگۆن

Özbekçe: 

Сен: «Агар ростгўй бўлсаларингиз, айтинг-чи, сизга Аллоҳнинг азоби ёки қиёмат соати келганда Аллоҳдан бошқага дуо қиласизларми?

Malayca: 

Katakanlah (wahai Muhammad): "Khabarkanlah kepadaku, jika datang kepada kamu azab Allah, atau datang kepada kamu hari kiamat, adakah kamu akan menyeru yang lain dari Allah (untuk menolong kamu), jika betul kamu orang-orang yang benar?"

Arnavutça: 

Thuaj: “Çka mendoni nëse ju vie dënimi i Perëndisë apo ju godet Dita e Kijametit, a do ta thërrisni dikë tjetër pos Perëndisë, nëse e flitni të vërtetë?”

Bulgarca: 

Кажи: “Мислите ли, че ако ви се е явило наказанието на Аллах или ви се е явил Часът, ще зовете друг освен Аллах, ако говорите истината?”

Sırpça: 

Реци: „Кажите ви мени, ако истину говорите, кад би вам дошла Аллахова казна, или када би вам дошао Судњи час, да ли бисте иког другог призивали осим Аллаха?“

Çekçe: 

Rci: 'Domníváte se snad, že až se k vám dostaví trest Boží či až Hodina udeří, že budete vzývat někoho jiného než Boha? Odpovězte, jste-li pravdomluvní!'

Urduca: 

ان سے کہو، ذرا غور کر کے بتاؤ، اگر کبھی تم پر اللہ کی طرف سے کوئی بڑی مصیبت آ جاتی ہے یا آخری گھڑی آ پہنچتی ہے تو کیا اس وقت تم اللہ کے سوا کسی اور کو پکارتے ہو؟ بولو اگر تم سچے ہو

Tacikçe: 

Бигӯ; «Хабар диҳед, ки агар бар шумо азоби Худо фурӯд ояд ё қиёмат даррасад, агар рост мегӯед, боз ҳам ғайри Худоро мехонед?»

Tatarca: 

Бидеґәтче мөшрикләргә әйткел: "Беләсезме, әгәр Аллаһудан башка да Илаһә бар дигән сүзегез дөрес булса – Аллаһуның каты ґәзабы яки куркынычлы кыямәт сезгә килгәндә үзегез Илаһә тоткан бер мәхлуктан ярдәм сорарсызмы? Әлбәттә, бу эшне эшләмәячәксез.

Endonezyaca: 

Katakanlah: "Terangkanlah kepadaku jika datang siksaan Allah kepadamu, atau datang kepadamu hari kiamat, apakah kamu menyeru (tuhan) selain Allah; jika kamu orang-orang yang benar!"

Amharca: 

የአላህ ቅጣት ቢመጣባችሁ ወይም ሰዓቲቱ (ትንሣኤ) ብትመጣባችሁ ከአላህ ሌላን ትጠራላችሁን እውነተኞች እንደ ኾናችሁ ንገሩኝ በላቸው፡፡

Tamilce: 

(நபியே!) கூறுவீராக: உங்களுக்கு (நீங்கள் மரணிப்பதற்கு முன்னர்) அல்லாஹ்வின் தண்டனை வந்தால் அல்லது உங்களுக்கு மறுமை வந்தால் அல்லாஹ் அல்லாதவர்களையா நீங்கள் அழைப்பீர்கள்? நீங்கள் உண்மையாளர்களாக இருந்தால் (இதன் பதிலை) அறிவியுங்கள்.

Korece: 

일러 가로되 하나님의 벌이 너희에게 덮쳐 오거나 내세가 너 희들 위에 임할 때 너희가 진실한자들이라면 하나님 외에 다른것에기원을 하겠느뇨

Vietnamca: 

Ngươi (hỡi Thiên Sứ) hãy nói (với những kẻ đa thần này): “Nếu các ngươi nói thật (rằng các thần linh của các người có thể mang lại điều lợi và đẩy lùi điều dữ) thì các người hãy cho ta biết nếu hình phạt của Allah túm lấy các người hoặc Giờ Tận Thế (bất ngờ) xảy đến, có phải các người sẽ cầu xin ai khác ngoài Allah chứ?!”