Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

6

Sûredeki Ayet No: 

39

Ayet No: 

828

Sayfa No: 

132

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَالَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا صُمٌّ وَبُكْمٌ فِي الظُّلُمَاتِ ۗ مَن يَشَإِ اللَّهُ يُضْلِلْهُ وَمَن يَشَأْ يَجْعَلْهُ عَلَىٰ صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ

Çeviriyazı: 

velleẕîne keẕẕebû biâyâtinâ ṣummüv vebükmün fi-żżulümât. mey yeşei-llâhü yuḍlilh. vemey yeşe' yec`alhü `alâ ṣirâṭim müsteḳîm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Âyetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklar içinde kalmış sağır ve dilsizlerdir. Allah dilediği kimseyi şaşırtır, dilediği kimseyi de doğru yola koyar.

Diyanet İşleri: 

Ayetlerimizi yalanlayanlar karanlıklarda kalmış sağır ve dilsizlerdir. Allah kimi dilerse onu saptırır ve kimi dilerse onu doğru yola koyar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Âyetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklarda kalmış sağırlardır, körlerdir. Allah kimi isterse doğru yoldan saptırır ve kimi dilerse doğru yola sevk eder.

Şaban Piriş: 

Ayetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklar içinde kalmış sağır ve dilsizlerdir. Allah dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini de dosdoğru yola yöneltir.

Edip Yüksel: 

Ayetlerimizi yalan diyenler karanlıklar içinde bulunan birer sağır ve dilsizdirler. ALLAH kimi dilerse saptırır, kimi de dilerse doğru yola koyar.

Ali Bulaç: 

Bizim ayetlerimizi yalan sayanlar karanlıklar içinde sağırdırlar, dilsizdirler. Allah, kimi dilerse onu şaşırtıp-saptırır, kimi dilerse de onu dosdoğru yol üzerinde kılar.

Suat Yıldırım: 

Âyetlerimizi yalan sayanlar, karanlıklar içinde olan birtakım sağırlar ve dilsizlerdir. Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola koyar.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve o kimseler ki, Bizim âyetlerimizi yalanladılar. Zulmetler içinde kalmış birtakım sağır ve dilsizlerdir. Allah Teâlâ kimi dilerse şaşırtır, kimi de dilerse doğru bir yol üzerinde kılar.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bizim ayetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklara gömülmüş sağır ve dilsizlerdir. Allah, dilediği/dileyen kişiyi şaşırtır, dilediğini/dileyeni de dosdoğru yol üzerine koyar.

Bekir Sadak: 

Hic degilse, onlara siddetimiz geldigi zaman yalvarip yakarmali degil miydiler? Lakin kalbleri katilasti, seytan da yaptiklarini onlara guzel gosterdi.

İbni Kesir: 

Ayetlerimizi yalanlayanlar ise

Adem Uğur: 

Ayetlerimizi yalanlayanlar karanlıklar içinde kalmış sağır ve dilsizlerdir. Allah kimi dilerse onu şaşırtır, dilediği kimseyi de doğru yola iletir.

İskender Ali Mihr: 

Âyetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklar içinde sağırdırlar, dilsizdirler. Allah (dilediğini) kimi dilerse onu dalâlette bırakır. Ve kimi dilerse onu, Sıratı Mustakîm (Allah´a ulaştıran yol) üzerinde kılar.

Celal Yıldırım: 

Âyetlerimizi yalanlayanlar ise, karanlıklar içinde bir sürü sağırlar ve dilsizlerdir. Allah dilediğini doğru yoldan saptırır, dilediğini de doğru yol üzerinde bulundurur.

Tefhim ul Kuran: 

Bizim ayetlerimizi yalan sayanlar karanlıklar içinde sağırdırlar, dilsizdirler. Allah, kimi dilerse onu şaşırtıp saptırır, kimi dilerse de onu dosdoğru yol üzerinde kılar.

Fransızca: 

Et ceux qui traitent de mensonges Nos versets sont sourds et muets, dans les ténèbres. Allah égare qui Il veut; et Il place qui Il veut sur un chemin droit.

İspanyolca: 

Quienes desmienten Nuestros signos son sordos, mudos, vagan entre tinieblas. Alá extravía a quien Él quiere, y a quien Él quiere le pone en una vía recta.

İtalyanca: 

Quelli che smentiscono i Nostri segni sono come sordi e muti [immersi] nelle tenebre. Allah svia chi vuole e pone chi vuole sulla retta via.

Almanca: 

Doch diejenigen, die Unsere Ayat verleugnet haben, sind taub und stumm in den Finsternissen. Wen ALLAH will, den läßt ER abirren, und wen ER will, den bringt ER auf einen geraden Weg.

Çince: 

否认我的迹象的人,是又聋又哑的,是在重重黑暗中的。真主欲使谁误入迷途,就使谁误入迷途;欲使谁遵循正路,就使谁遵循正路。

Hollandaca: 

Zij, die onze teekens van logen beschuldigen, zijn doof en stom en wandelen in duisternis; God zal doen dwalen wien hij wil, en wie hem behaagt, zal hij op den rechten weg brengen.

Rusça: 

Те, которые считают ложью Наши знамения, глухи и немы во мраках. Аллах вводит в заблуждение, кого пожелает, и наставляет на прямой путь, кого пожелает.

Somalice: 

Kuwa Beeniyey Aayadkanaga waa DhagaLa'yihiin oo Af la`yihiin Mugdibayna ku Suganyihiin, cidduu Doono wuu Dhumiyaa Eebe Tuu Doonana wuxuu Yeela Jid Toosan.

Swahilice: 

Na walio kanusha Ishara zetu ni viziwi na mabubu waliomo gizani. Mwenyezi Mungu humwachia kupotea amtakaye, na humweka katika Njia iliyo nyooka amtakaye.

Uygurca: 

بىزنىڭ ئايەتلىرىمىزنى ئىنكار قىلغانلار گاسلاردۇر (يەنى قوبۇل قىلىش يۈزىسىدىن ئاڭلىمايدۇ)، گاچىلاردۇر (يەنى ھەقنى سۆزلىمەيدۇ). ئۇلار (كۇفرىنىڭ) قاراڭغۇلۇقى ئىچىدە قالغانلاردۇر، اﷲ خالىغان ئادەمنى ئازدۇرىدۇ، خالىغان ئادەمنى توغرا يولغا سالىدۇ

Japonca: 

わが印を拒否する者は,暗黒の中で耳が聞こえない者,ものを言えない者である。アッラーは,御望みの者を迷うに任せ,また御望みの者を正しい道につかせられる。

Arapça (Ürdün): 

«والذين كذبوا بآياتنا» القرآن «صم» عن سماعه سماع قبول «وبكم» عن النطق بالحق «في الظلمات» الكفر «من يشأ الله» إضلاله «يضلله ومن يشأ» هدايته «يجعله على صراط» طريق «مستقيم» دين الإسلام.

Hintçe: 

और जिन लोगों ने हमारी आयतों को झुठला दिया गोया वह (कुफ्र के घटाटोप) ऍधेरों में गूंगें बहरे (पड़े हैं) ख़ुदा जिसे चाहे उसे गुमराही में छोड़ दे और जिसे चाहे उसे सीधे ढर्रे पर लगा दे

Tayca: 

และบรรดาผู้ที่ปฏิเสธโองการทั้งหลายของเรานั้น คือผู้ที่หูหนวก และเป็นใบ้ ซึ่งอยู่ในบรรดาความมืด ผู้ใดที่อัลลอฮ์ ทรงประสงค์ พระองค์ก็จะทรงให้เขาหลงทางไป และผู้ใดที่พระองค์ประสงค์ ก็จะทรงให้เขาอยู่บนทางอันเที่ยงตรง

İbranice: 

ואלה אשר הכחישו את אותותינו הם חירשים ואילמים ובחשיכה יהלכו. אלוהים יתעה את אשר ירצה, ואת אשר ירצה ידריך בדרך הישר

Hırvatça: 

A oni koji ajete i znakove Naše poriču gluhi su i nijemi, u tminama su. Onoga koga hoće - Allah na stranputicu skrene, a onome kome hoće - da da na Pravom putu bude.

Rumence: 

Cei care socot semnele Noastre minciuni sunt surzi, muţi, adânciţi în întunecimi. Dumnezeu rătăceşte pe cine voieşte şi rânduieşte pe o cale dreaptă pe cine voieşte.

Transliteration: 

Waallatheena kaththaboo biayatina summun wabukmun fee alththulumati man yashai Allahu yudlilhu waman yasha yajAAalhu AAala siratin mustaqeemin

Türkçe: 

Bizim ayetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklara gömülmüş sağır ve dilsizlerdir. Allah, dilediği/dileyen kişiyi şaşırtır, dilediğini/dileyeni de dosdoğru yol üzerine koyar.

Sahih International: 

But those who deny Our verses are deaf and dumb within darknesses. Whomever Allah wills - He leaves astray; and whomever He wills - He puts him on a straight path.

İngilizce: 

Those who reject our signs are deaf and dumb,- in the midst of darkness profound: whom Allah willeth, He leaveth to wander: whom He willeth, He placeth on the way that is straight.

Azerbaycanca: 

Ayələrimizi təkzib edənlər zülmət içində (küfr və cəhalətdə) qalmış karlar və lallardır. Allah istədiyini (haqq yoldan) azdırar, istədiyini isə düz yola yönəldər.

Süleyman Ateş: 

Bizim ayetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklar içinde kalmış sağır ve dilsizlerdir. Allah dilediği kimseyi şaşırtır, dilediği kimseyi de doğru yola koyar.

Diyanet Vakfı: 

Ayetlerimizi yalanlayanlar karanlıklar içinde kalmış sağır ve dilsizlerdir. Allah kimi dilerse onu şaşırtır, dilediği kimseyi de doğru yola iletir.

Erhan Aktaş: 

Âyetlerimizi yalanlayan kimseler, karanlıklar(1) içinde kalmış, sağırlar ve dilsizlerdir. Allah hak edeni saptırır(2) hak edeni(2) de dosdoğru yola iletir.

Kral Fahd: 

Âyetlerimizi yalanlayanlar karanlıklar içinde kalmış sağır ve dilsizlerdir. Allah kimi dilerse onu şaşırtır, dilediği kimseyi de doğru yola iletir.

Hasan Basri Çantay: 

Âyetlerimizi yalanlayanlar karanlıklarda (kalmış) sağırlar, dilsizlerdir. Allah kimi dilerse onu şaşırtır, kimi de dilerse onu doğru yol üstünde tutar.

Muhammed Esed: 

Mesajlarımızı yalanlayanlar, zifiri karanlığa gömülmüş sağırlar ve dilsizlerdir. Allah kimi dilerse onu saptırır; ve dilediğini de dosdoğru yola yöneltir.

Gültekin Onan: 

Bizim ayetlerimizi yalan sayanlar karanlıklar içinde sağırdırlar, dilsizdirler. Tanrı kimi dilerse onu şaşırtıp saptırır, kimi dilerse onu dosdoğru yol üzerinde kılar.

Ali Fikri Yavuz: 

Âyetlerimizi yalanlıyanlar, cehâlet ve küfür karanlığında kalmış bir takım sağırlar ve dilsizlerdir (Kur’an’ı dinlemezler ve hakkı söylemezler). Allah, dilediği kimseyi sapıtır, dilediğini de doğru yol üzerinde bulundurur.

Portekizce: 

Aqueles que desmente os Nossos versículos são surdos e mudos e vagam nas trevas. Deus desvia quem quer, eencaminha pela senda reta quem Lhe apraz.

İsveççe: 

De som påstår att Våra budskap är lögn är döva och stumma, [instängda] i djupt mörker. Gud låter den Han vill gå vilse, och Han leder den Han vill till en rak väg.

Farsça: 

کسانی که آیات ما را تکذیب کردند، کرها و لال هایی فرو رفته در تاریکی های جهل و گمراهی اند؛ خدا هر که را بخواهد [به کیفر تکذیب آیاتش] گمراه می کند، و هر که را بخواهد [به پاداش تصدیق آیاتش] بر راه راست قرار می دهد.

Kürtçe: 

وە ئەوانەی بێ باوەڕ بوون بەبەڵگەکانی ئێمە کەڕ و لاڵن لەناو تاریکستاندان ھەرکەس خوا بیەوێ گومڕای دەکات ھەرکەسیش خوا بیەوێت دەیخاتە سەر رێگای ڕاست

Özbekçe: 

Оятларимизни ёлғонга чиқарганлар кар ва соқовлардир. Аллоҳ кимни хоҳласа, адаштирар ва кимни хоҳласа, тўғри йўлда барқарор қилиб қўядир.

Malayca: 

Dan orang-orang yang mendustakan ayat-ayat keterangan Kami, mereka adalah bisu dan tuli, di dalam gelap-gelita. Sesiapa yang Allah kehendaki: akan disesatkannya (menurut peraturan tetapNya), dan sesiapa yang Ia kehendaki: akan dijadikannya atas jalan yang betul lurus.

Arnavutça: 

Ata që i përgënjeshtrojnë dokumentet Tona janë shurdhë e memecë, janë në errësirë. Perëndia kë të do e shpie të gabojë, ndërsa kë të do e udhëzon në rrugë të drejtë.

Bulgarca: 

А тези, които взеха за лъжа Нашите знамения, са глухи и неми в тъмнините. Когото пожелае, Аллах оставя в заблуда, а когото пожелае, насочва по правия път.

Sırpça: 

А они који речи и доказе Наше поричу глуви су и неми, у мраку су. Онога кога хоће - Аллах скрене на странпутицу, а ономе коме хоће - подари да буде на Правом путу.

Çekçe: 

Ti, kdož znamení Naše za lež prohlašují, jsou hluší a němí, v temnotách. Bůh dává zbloudit, komu chce, a také uvádí na stezku přímou, koho chce.

Urduca: 

مگر جو لوگ ہماری نشانیوں کو جھٹلاتے ہیں وہ بہرے اور گونگے ہیں، تاریکیوں میں پڑے ہوئے ہیں اللہ جسے چاہتا ہے بھٹکا دیتا ہے اور جسے چاہتا ہے سیدھے رستے پر لگا دیتا ہے

Tacikçe: 

Онҳое, ки оёти моро дурӯғ гуфтаанд, каронанду гунгонанд ва дар торикиҳоянд. Худо ҳар киро хоҳад, гумроҳ кунад ва ҳар киро хоҳад, ба роҳи рост андозад.

Tatarca: 

Безнең аятьләребезне ялган диючеләр, хак сүзләрне ишетүдән саңгыраулар, хак сүзләрне сөйләүдән телсезләр, шуның өчен алар адашу караңгылыгындалар. Аллаһ үзе теләгән кешене Коръәннән гафил итеп хак юлдан адаштырыр, һәм үзе теләгән бәндәсен Коръән белән гамәл кылдырыр да – туры юлга күндерер.

Endonezyaca: 

Dan orang-orang yang mendustakan ayat-ayat Kami adalah pekak, bisu dan berada dalam gelap gulita. Barangsiapa yang dikehendaki Allah (kesesatannya), niscaya disesatkan-Nya. Dan barangsiapa yang dikehendaki Allah (untuk diberi-Nya petunjuk), niscaya Dia menjadikan-Nya berada di atas jalan yang lurus.

Amharca: 

እነዚያም በአንቀጾቻችን ያስዋሹ ደንቆሮች ድዳዎችም በጨለማዎች ውስጥ ያሉ ናቸው፡፡ አላህ ማጥመሙን የሚሻውን ሰው ያጠመዋል፡፡ መምራቱን የሚሻውንም ሰው በቀጥተኛ መንገድ ላይ ያደርገዋል፡፡

Tamilce: 

இன்னும், நம் வசனங்களைப் பொய்ப்பித்தவர்கள், - இருள்களில் (சிக்கிய) செவிடர்கள், ஊமையர்கள் (போல்) ஆவர். அல்லாஹ், தான் நாடியவர்களை வழிகெடுக்கிறான். இன்னும், தான் நாடியவர்களை நேரான பாதையில் நடத்துகிறான்.

Korece: 

하나님의 말씀을 거역하는 자들은 암혹속에 거하는 귀머거 리와 벙어리 같노라 하나님의 뜻 이 있을때 누구든 방황케하고 하 나님의 뜻이 있을 때 누구든 옳은길로 인도하시니라

Vietnamca: 

Những ai phủ nhận các Lời Mặc Khải của TA, (hình ảnh của họ giống như) kẻ vừa điếc vừa câm mắc kẹt trong bóng tối. Allah muốn đẩy ai vào lầm lạc là tùy ý Ngài và Ngài muốn hướng dẫn ai đến con đường ngay chính cũng tùy ý Ngài.