Arapça:
وَإِن كَانَ كَبُرَ عَلَيْكَ إِعْرَاضُهُمْ فَإِنِ اسْتَطَعْتَ أَن تَبْتَغِيَ نَفَقًا فِي الْأَرْضِ أَوْ سُلَّمًا فِي السَّمَاءِ فَتَأْتِيَهُم بِآيَةٍ ۚ وَلَوْ شَاءَ اللَّهُ لَجَمَعَهُمْ عَلَى الْهُدَىٰ ۚ فَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْجَاهِلِينَ
Çeviriyazı:
vein kâne kebüra `aleyke i`râḍuhüm feini-steṭa`te en tebtegiye nefeḳan fi-l'arḍi ev süllemen fi-ssemâi fete'tiyehüm biâyeh. velev şâe-llâhü leceme`ahüm `ale-lhüdâ felâ tekûnenne mine-lcâhilîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Eğer onların yüz çevirmesi sana ağır geldiyse, haydi gücün yetiyorsa yerin içine (inebileceğin) bir delik, ya da göğe (çıkabileceğin) bir merdiven ara ki onlara bir mucize getiresin! Allah dileseydi, elbette onları hidayet üzerinde toplardı. O halde cahillerden olma!
Diyanet İşleri:
Onların yüz çevirmesi sana ağır gelince, eğer gücün yeri delmeye veya göğe merdiven dayamağa yetmiş olsaydı, onlara bir mucize göstermek isterdin. Allah dileseydi onları doğru yolda toplardı. Sakın bilmeyenlerden olma.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Onların yüz çevirmeleri sana pek ağır geliyorsa gücün yeterse yeraltında bir yurt kurmaya, yahut gökyüzüne bir merdiven dayamaya bak da onlara bir delil getir. Fakat Allah dileseydi onların hepsine de doğru yolu gösterirdi. Artık sakın bilgisizlerden olma.
Şaban Piriş:
Eğer, onların yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse, yerde bir delik veya gökte bir merdiven bulmaya gücün yeterse onlara (başka) bir mucize getir. Allah dileseydi, onları hidayet üzerinde toplardı. Öyleyse, cahillerden olma!
Edip Yüksel:
Yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse, bilesin ki, yerin içine bir delik açmaya ya da göğe merdiven dayamaya gücün yetse de bir mucize ortaya koysan yine kâr etmez.. ALLAH dileseydi onları doğru yola toplardı. Öyleyse cahillerden olma
Ali Bulaç:
Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse, onlara bir ayet getirmek için yerde bir tünel açmaya veya göğe bir merdiven dayamaya gücün yetiyorsa (yap). Eğer Allah dileseydi, onların tümünü hidayet üzere toplardı. Öyleyse sakın cahillerden olma.
Suat Yıldırım:
Eğer onların hakka sırt çevirmeleri sana pek ağır gelip de kendilerine bambaşka bir mûcize getirmen için yer altında bir geçit veya göğe çıkacak bir merdiven arama peşinde olursan, şunu bil ki: şayet Allah dileseydi onların hepsini elbette doğru yol üzerinde toplardı. O halde sen sakın bunu bilmeyenlerden, fevrî davrananlardan olma. [10,99]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve eğer senin üzerine, onların kaçınmaları ağır gelmiş ise artık muktedir isen yerde bir menfez, veya gökte bir merdiven araştırıp da onlara bir âyet getirecek isen (haydi getir) ve eğer Allah Teâlâ dilese idi onları hidâyet üzerine toplardı. Sakın cahillerden olma.
Yaşar Nuri Öztürk:
Eğer yüz çevirip gitmeleri sana ağır geldiyse, haydi gücün yetiyorsa, yerin içinde bir delik yahut gökte bir merdiven ara da onlara bir mucize getir. Allah dileseydi onları doğru ve güzelde birleştirirdi. Artık cahillerden olma.
Bekir Sadak:
Ayetlerimizi yalanlayanlar karanliklarda kalmis sagir ve dilsizlerdir. Allah kimi dilerse onu saptirir ve kimi dilerse onu dogru yola koyar.
İbni Kesir:
Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geliyorsa
Adem Uğur:
Eğer onların yüz çevirmesi sana ağır geldi ise, yapabilirsen yerin içine inebileceğin bir tünel ya da göğe çıkabileceğin bir merdiven ara ki onlara bir mucize getiresin! Allah dileseydi, elbette onları hidayet üzerinde toplayıp birleştirirdi, o halde sakın cahillerden olma!
İskender Ali Mihr:
Onların yüz çevirmeleri, sana zor gelirse o zaman, gücün yeterse yerin dibine bir tünel açılmasını veya semaya bir merdiven kurulmasını iste. Böylece onlara bir âyet (mucize) getir. Allah dileseydi, elbette hepsini hidayet üzerinde toplardı. Artık sakın cahillerden olma!
Celal Yıldırım:
Ama eğer onların yüzçevirmeleri sana ağır geliyorsa, hemen onlara daha başka bir âyet (benzeri olmayan bir mu´cize) getirmen için yerin derinliklerine bir tünel veya göğe (yükselmeğe) bir merdiven aramaya koyul, güç getirebilirsen (durma gerçekleştir). Eğer Allah dileseydi onları doğru yol üzerinde toplayıp biraraya getirirdi. Sakın sen bilgisizlerden olma!
Tefhim ul Kuran:
Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse, onlara bir ayet getirmek için yerde bir tünel açmaya veya göğe bir merdiven dayamaya gücün yetiyorsa (öyle yap!). Eğer Allah dileseydi, onların tümünü hidayet üzere toplardı. Öyleyse sakın cahillerden olma.
Fransızca:
Et si leur indifférence t'afflige énormément, et qu'il est dans ton pouvoir de chercher un tunnel à travers la terre, ou une échelle pour aller au ciel pour leur apporter un miracle , [fais-le donc]. Et si Allah voulait, Il pourrait les mettre tous sur le chemin droit. Ne sois pas du nombre des ignorants.
İspanyolca:
Y si te resulta duro que se alejen, auque pudieras encontrar un agujero en la tierra o una escala en el cielo para traerles un signo,... Alá, si hubiera querido, les habría congregado a todos para dirigirles. ¡No seas, pues, de los ignorantes!
İtalyanca:
Se la loro indifferenza sarà per te un peso così grave, vorrai cercare una galleria nella terra o una scala per il cielo per portar loro un segno [ancora migliore di quello che hai portato]? Se Allah volesse, potrebbe metterli tutti sulla retta via. Non essere dunque fra gli ignoranti!
Almanca:
Und sollte ihr Abwenden (vom Islam) dir unerträglich werden, dann (versuche), wenn es dir gelingt, einen Tunnel in die Erde oder eine Treppe in den Himmel zu finden, damit du ihnen eine Aya bringst. Und hätte ALLAH es gewollt, hätte ER sie doch alle in der Rechtleitung vereint, so gehöre nicht zu den Unwissenden!
Çince:
如果他们的拒绝使你难堪,那末,如果你能找著一条入地的隧道,或一架登天的梯子,从而昭示他们一种迹象,(你就这样做吧。)假若真主意欲,他必将他们集合在正道上,故你绝不要做无知的人。
Hollandaca:
Indien hun afkeer u grieft, indien gij een holte kondet opzoeken, waardoor gij tot het binnenste der aarde zoudt kunnen doordringen, of eene ladder, waardoor gij tot in den hemel zoudt kunnen opklimmen, om hun een teeken te kunnen toonen, dan zoudt gij het doen; doch uwe pogingen zouden vruchteloos zijn; want indien het Gode behaagde, zou hij hen allen in de ware richting kunnen leiden; wees dus geen der onwetenden.
Rusça:
Если тебя тяготит их отвращение, то если ты сможешь отыскать проход в земле или лестницу на небо, то принеси им знамение. Если бы Аллах пожелал, то собрал бы их всех на прямом пути. Посему не будь одним из невежд.
Somalice:
Hadday kugu Wanaatay (Cuslaatay) Jeedsigoodu haddaad karto inaad god ka Teelato Dhulka ama Sallaan Samada ood Aayad u keentid (Samee) Hadduu Doono Eebana wuxuu ku kulmin lahaa hanuunka ee ha ka mid noqonin Jaashiliinta.
Swahilice:
Na ikiwa ni makubwa kwako huku kukataa kwao, basi kama unaweza kutafuta njia ya chini kwa chini ya ardhi, au ngazi kwendea mbinguni ili uwaletee Ishara -- Na lau kuwa Mwenyezi Mungu angependa angeli wakusanya kwenye uwongofu. Basi usiwe miongoni mwa wasio jua.
Uygurca:
(ئى مۇھەممەد!) ئۇلارنىڭ (ئىسلامدىن) يۈز ئۆرۈگەنلىكى ساڭا ئېغىر كەلگەن بولسا، ئۇنداقتا يەر ئاستىغا كىرىشكە يول ياكى ئاسمانغا چىقىشقا شوتا تېپىپ بىر مۆجىزە كەلتۈرەلىسەڭ (كەلتۈرگىن)، ئەگەر اﷲ خالىسا، ئەلۋەتتە ئۇلارنى ھىدايەتكە بىرلەشتۈرەتتى، سەن ھەرگىز (اﷲ نىڭ ھېكمىتىنى) چۈشەنمەيدىغانلاردىن بولمىغىن
Japonca:
もしかれらが反抗して去るのがあなたに酪く苦痛ならば,あなたに出来るなら,地にトンネルを掘り,または天に梯をかけて,かれらに印を現わせ。アッラーが御好みになるならば,(正しい)導きの上にかれらを集められる。それであなたは,無知な者の仲間となってはならない。
Arapça (Ürdün):
«وإن كان كبر» عظم «عليك إعراضهم» عن الإسلام لحرصك عليهم «فإن استطعت أن تبتغى نفقا» سربا «في الأرض أو سلَّما» مصعدا «في السماء فتأتيهم بآية» مما اقترحوا فافعل، المعنى أنك لا تستطيع ذلك فاصبر حتى يحكم الله، «ولو شاء الله» هدايتهم «لجمعهم على الهدى» ولكن لو لم يشأ ذلك فلم يؤمنوا «فلا تكوننَّ من الجاهلين» بذلك.
Hintçe:
अगरचे उन लोगों की रदगिरदानी (मुँह फेरना) तुम पर शाक़ ज़रुर है (लेकिन) अगर तुम्हारा बस चले तो ज़मीन के अन्दर कोई सुरगं ढँढ निकालो या आसमान में सीढ़ी लगाओ और उन्हें कोई मौजिज़ा ला दिखाओ (तो ये भी कर देखो) अगर ख़ुदा चाहता तो उन सब को राहे रास्त पर इकट्ठा कर देता (मगर वह तो इम्तिहान करता है) बस (देखो) तुम हरगिज़ ज़ालिमों में (शामिल) न होना
Tayca:
และหากว่าการผินหลังให้ของพวกเขานั้นมันใหญ่โต แก่เจ้าแล้ว หากเจ้าสามารถที่จะแสวงหาช่องใด ๆ ลงในแผ่นดิน หรือบันไดสู่ฟากฟ้า แล้วทำสัญญาณหนึ่งมายังพวกเขา และหากว่าอัลลอฮ์ทรงประสงค์แล้ว แน่นอนพระองค์ก็ทรงรวบรวมพวกเขาให้อยู่บนคำแนะนำแล้ว ดังนั้นเจ้าจงอย่าเป็นผู้หนึ่งในหมู่ผู้งมงายเลย
İbranice:
אם התרחקותם קשה עליך, אז חפש מנהרה באדמה, או סולם לעלות לשמים כדי שתביא להם אות. לו רצה אלוהים היה מביא אותם להדרכתו, לכן אל תהיה בין הבורים
Hırvatça:
Ako je tebi teško to što se oni okreću, onda, ako možeš, potraži kakav otvor u Zemlji ili kakve ljestve za nebo, pa im donesi drugi znak?! Da Allah hoće, On bi ih sve na pravom putu sakupio; zato, nikako ne budi od onih koji ne znaju.
Rumence:
Atunci când împotrivirea lor îţi este grea, ţi-ai dori o gaură în pământ ori o scară către cer ca să le aduci un semn. Dacă Dumnezeu ar fi vrut, i-ar fi adunat întru călăuzire! Nu fi dintre neştiutori!
Transliteration:
Wain kana kabura AAalayka iAAraduhum faini istataAAta an tabtaghiya nafaqan fee alardi aw sullaman fee alssamai fatatiyahum biayatin walaw shaa Allahu lajamaAAahum AAala alhuda fala takoonanna mina aljahileena
Türkçe:
Eğer yüz çevirip gitmeleri sana ağır geldiyse, haydi gücün yetiyorsa, yerin içinde bir delik yahut gökte bir merdiven ara da onlara bir mucize getir. Allah dileseydi onları doğru ve güzelde birleştirirdi. Artık cahillerden olma.
Sahih International:
And if their evasion is difficult for you, then if you are able to seek a tunnel into the earth or a stairway into the sky to bring them a sign, [then do so]. But if Allah had willed, He would have united them upon guidance. So never be of the ignorant.
İngilizce:
If their spurning is hard on thy mind, yet if thou wert able to seek a tunnel in the ground or a ladder to the skies and bring them a sign,- (what good?). If it were Allah's will, He could gather them together unto true guidance: so be not thou amongst those who are swayed by ignorance (and impatience)!
Azerbaycanca:
Onların (haqq dindən) üz döndərməsi sənə ağır gəlirsə, yerdə (yerin dibinə gedən) bir lağım və ya göyə çıxacaq bir nərdivan tapıb onlara (Bizim sənə verdiyimizdən daha yaxşı) bir mö’cüzə gətirə bilərsənsə, durma gətir! (Allah sənə bu qüdrəti verməmişdir, hətta gətirsən belə, yenə onu sehr hesab edəcəklər). Allah istəsəydi, onları yığıb doğru yola salardı. Elə isə (Allahın insanların zorla deyil, könüllü surətdə iman gətirmək istədiyini) bilməyənlərdən olma!
Süleyman Ateş:
Eğer onların yüz çevirmesi sana ağır geldiyse, haydi (yapabilirsen) yerin içine (inebileceğin) bir delik, ya da göğe (çıkaileceğin) bir merdiven ara ki onlara bir mu'cize getiresin! Allah, dileseydi, elbette onları hidayet üzerinde toplardı, o halde cahillerden olma!
Diyanet Vakfı:
Eğer onların yüz çevirmesi sana ağır geldi ise, yapabilirsen yerin içine inebileceğin bir tünel ya da göğe çıkabileceğin bir merdiven ara ki onlara bir mucize getiresin! Allah dileseydi, elbette onları hidayet üzerinde toplayıp birleştirirdi, o halde sakın cahillerden olma!
Erhan Aktaş:
Eğer yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse, yapabilirsen bir tünelle yerden veya bir merdivenle gökten onlara bir âyet(1) getir! Eğer Allah dileseydi,(2) elbette onları doğru yol üzerinde toplardı. O halde sakın câhillerden olma!
Kral Fahd:
Eğer onların yüz çevirmesi sana ağır geldi ise, yapabilirsen yerin içine inebileceğin bir tünel ya da göğe çıkabileceğin bir merdiven ara ki onlara bir mucize getiresin! Allah dileseydi, elbette onları hidayet üzerinde toplayıp birleştirirdi. O halde sakın cahillerden olma!
Hasan Basri Çantay:
Eğer onların yüz çevirmesi sana ağır gelmiş olub da kendilerine bir âyet (bir mu´cize) getirmen için yerde bir baca veya gökde bir merdiven araman (gibi ham ve îcabsız tekliflere) uymak istersen (şunu bil ki) eğer Allah dileseydi onların hepsini muhakkak hidâyet üzerinde toplardı. O halde sakın bilmeyenlerden olma.
Muhammed Esed:
Eğer hakikati inkar edenlerin sana sırtlarını dönmeleri seni sıkıntıya sokuyorsa ve o nedenle onlara (daha ikna edici) bir mesaj getirmek için yerin dibine inebilecek yahut merdivenle göğe yükselebilecek durumda isen, (durma yap;) ama (unutma ki) eğer Allah dileseydi onların tümünü (Kendi) rehberliği altında toplardı. O halde, sakın (Allahın yollarını) görmezden gelmeye çalışma.
Gültekin Onan:
Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse, onlara bir ayet getirmek için yerde tünel açmaya veya göğe bir merdiven dayamaya gücün yetiyorsa (yap). Eğer Tanrı dileseydi, onların tümünü hidayet üzerine toplardı.
Ali Fikri Yavuz:
Eğer onların hak dinden yüz çevirmeleri sana ağır geliyorsa, haydi kendi başına yerin dibine inecek bir kanal veya göğe çıkacak bir merdiven arayıp da onlara başka bir mûcize getirmeğe gücün yettiği takdirde hiç durma. (Yani, buna gücün yetmez. O halde sabret ve Allah’ın hükmünü bekle). Allah dilemiş olsaydı, muhakkak onları hidayet üzerinde toplardı. O halde, sakın bunu bilmiyenlerden olma...
Portekizce:
Uma vez que o desdém dos incrédulos te penaliza, vê: mesmo que pudesses penetrar por um túnel na terra ou ascenderaté ao céu para apresentar-lhes um sinal, (ainda assim não farias com que cressem). Todavia, se Deus quisesse, teriaorientado todos até a verdadeira senda. Não sejas, pois, dos insipientes.
İsveççe:
Även om det är svårt för dig att uthärda dessa människors ovilja, [skulle det inte vara dig till nytta] om du kunde öppna en tunnel under jorden eller resa en stege mot himlen och föra med dig ett tecken därifrån till dem? Om Gud hade velat skulle Han ha samlat dem alla under Sin ledning. Bete dig därför inte som de oupplysta.
Farsça:
و اگر روی گرداندن آنان [از قرآن و نبوّت] بر تو سنگین و دشوار است، اگر بتوانی نقبی در زمین، یا نردبانی برای راه یافتن در آسمان بجویی تا [از عمق زمین و پهنه آسمان] معجزه ای دیگر [غیر قرآن] برای آنان بیاوری [این کار را انجام ده ولی آنها ایمان نمی آورند]؛ و اگر خدا می خواست همه آنان را [به جبر و زور] به راه هدایت گرد می آورد؛ [ولی هدایت اجباری فاقد ارزش است] پس هرگز [نسبت به روحیات و اوصاف کافران لجوج که خواستار هدایت نیستند] از بی خبران مباش.
Kürtçe:
خۆ ھەرچەند ڕوو وەرگێڕانی ئەوانە سەخت و گرانە لەسەرت جا ئەگەر توانیت بە ناخی زەویدا تونێلێک لێ دەیت یان پەیژەیەک بۆ ئاسمان دانێیت بەھۆیەوە بەڵگەیەکیان بۆ بھێنیت وە ئەگەر خوا بیویستایە ئەوانەی کۆدەکردەوە لەسەر رێنمونی و بڕوا ھێنان کەواتە ھەرگیز لەوانە مەبە کە نەزانن
Özbekçe:
Агар сенга уларнинг юз ўгиришлари оғир ботаётган бўлса, қодир бўлсанг, ер остидан йўл қилиб ёки осмонга нарвон қўйиб, уларга оят-мўъжиза келтир. Аллоҳ хоҳлаганида, уларни ҳидоятга жамларди. Ҳаргиз жоҳиллардан бўлма. (Ояти каримада Пайғамбаримизга, агар қодир бўлсалар, мушрикларни ишонтириш, иймонга келтиришга ярайдиган оят-мўъжизани ерни кавлаб кириб бўлса ҳам, осмонга шоти қўйиб чиқиб бўлса ҳам, келтириш таклиф этиляпти. Аммо кофирлар оят-мўъжизалар йўқлигидан иймондан юз ўгираётгани йўқ. Улар нафсларининг бузуқлиги, ҳасад ва саркашликлари оқибатида куфр йўлини ихтиёр қиляптилар. Аллоҳ таоло одамларни ҳар хил табиатли ва айри истеъдод соҳиби қилиб яратгандир. Баъзиси ўз-ўзидан ҳидоят йўлига кириб қолади. Баъзилари даъватга, тушунтиришга муҳтож бўладилар. Бошқалари эса, бир оз қўрқитишга, яна бирлари тарғибот ишларига эҳтиёж сезади. Аммо яна бир тоифа борки, уларга ҳеч нарса таъсир қилмайди. Улар ҳар қанча даъват қилинмасинлар, шу қадар баҳона топаверадилар.)
Malayca:
Dan jika perbuatan mereka berpaling (daripada menerima apa yang engkau bawa wahai Muhammad) terasa amat berat kepadamu; maka sekiranya engkau sanggup mencari satu lubang di bumi (untuk menembusi ke bawahnya) atau satu tangga untuk naik ke langit, supaya engkau dapat bawakan mukjizat kepada mereka, (cubalah lakukan jika engkau sanggup). Dan sekiranya Allah menghendaki, tentulah ia himpunkan mereka atas hidayah petunjuk. (Tetapi Allah tidak menghendakinya), oleh itu janganlah engkau menjadi dari orang-orang yang jahil.
Arnavutça:
Nëse ty të vie rëndë kthimi i tyre (prej teje), e nëse mund të kërkosh zgavër në tokë ose shkallë në qiell, e t’u sjellësh një mrekulli (bëne këtë)! Sikur Perëndia të donte, do t’i kishte tubuar ata në rrugë të mbarë; mos u bënë nga ata që nuk e dinë këtë!
Bulgarca:
И ако за теб е тежко тяхното отвръщане, ако можеш да подириш проход в земята или стълба в небето, за да им донесеш знамение... И ако пожелаеше Аллах, щеше да ги събере на правия път. И не бъди от невежите!
Sırpça:
Ако је теби тешко то што се они окрећу од истине, онда, ако можеш, потражи какав отвор у Земљи или какве мердевине за небо, па им донеси други знак?! Да Аллах хоће, Он би их све на правом путу сакупио; зато, никако не буди од оних који не знају.
Çekçe:
Zajisté na tebe těžce doléhá jejich vzdalování! Kdybys mohl, jistě by sis přál vykopat jámu v zemi nebo postavit žebřík do nebe, abys jim mohl přinést znamení. Kdyby Bůh chtěl, shromáždil by je jistě všechny na cestě správné, nebuď tedy jedním z pošetilý
Urduca:
تاہم اگر ان لوگوں کی بے رخی تم سے برداشت نہیں ہوتی تو اگر تم میں کچھ زور ہے تو زمین میں کوئی سرنگ ڈھونڈو یا آسمان میں سیڑھی لگاؤ اور ان کے پاس کوئی نشانی لانے کی کوشش کرو اگر اللہ چاہتا تو ان سب کو ہدایت پر جمع کر سکتا تھا، لہٰذا نادان مت بنو
Tacikçe:
Агар рӯй гардондани онҳо бар ту гарон аст, хоҳӣ нақбе дар замин биҷӯй ё нардбоне бар осмон бинеҳ то мӯъҷизае бар онҳо биёварӣ. Агар Худо бихоҳад, ҳамаро ба роҳи рост барад. Пас аз нодонон мабош.
Tatarca:
Вә әгәр кәферләрнең исламнан баш тартулары сиңа авыр булса, әгәр җиргә тишек тишәргә вә күккә менәр өчен баскыч ясарга көчең җитсә – кәферләргә могҗиза күрсәтер идең. Ягъни җир астына төшеп вә күккә менеп могҗизалар күрсәтсәң дә, иман китерәчәк түгелләр. Әгәр Аллаһу тәгалә теләсә, әлбәттә, аларның һәммәсендә. Коръән юлына җыяр иде, ләкин теләмәде. Син җаһилләрдән – наданнардан булмагыл! Ягъни Аллаһ күндермәгән кешеләрне туры юлга – ислам диненә күндерәм дип хыялланма һәм тырышма да, булмас.
Endonezyaca:
Dan jika perpalingan mereka (darimu) terasa amat berat bagimu, maka jika kamu dapat membuat lobang di bumi atau tangga ke langit lalu kamu dapat mendatangkan mukjizat kepada mereka (maka buatlah). Kalau Allah menghendaki, tentu saja Allah menjadikan mereka semua dalam petunjuk sebab itu janganlah sekali-kali kamu termasuk orang-orang yang jahil
Amharca:
(ኢስላምን) መተዋቸውም ባንተ ላይ ከባድ ቢኾንብህ በምድር ውስጥ ቀዳዳን ወይም በሰማይ ውስጥ መሰላልን ልትፈልግና በተአምር ልትመጣቸው ብትችል (አድርግ)፡፡ አላህም በሻ ኖሮ በቅኑ መንገድ ላይ በሰበሳባቸው ነበር፡፡ ከተሳሳቱትም ሰዎች በፍጹም አትኹን፡፡
Tamilce:
(நபியே!) அவர்களின் புறக்கணிப்பு உமக்கு பெரி(ய சுமையான)தாக இருந்தால், நீ பூமியில் ஒரு சுரங்கத்தை அல்லது வானத்தில் ஓர் ஏணியைத் தேடிச் சென்று, (அதன் மூலம்) ஓர் அத்தாட்சியை அவர்களுக்குக் கொண்டு வருவதற்கு நீர் சக்தி பெற்றால் அப்படி கொண்டு வருவீராக. இன்னும், அல்லாஹ் நாடினால், அவர்களை நேர்வழியில் ஒன்று சேர்த்திருப்பான். ஆகவே, அறியாதவர்களில் நிச்சயம் ஆகிவிடாதீர்.
Korece:
그들의 거역함이 그대의 마 음을 아프게 하였다면 땅으로는 돌출구를 하늘로는 사다리를 구할수 있게하여 그들에게 예증이 되 도록 하리라 또한 하나님의 뜻이 있었다면 그들 모두를 복음으로 인도하셨으리라 그래서 그대는 우매한 자들 가운데 있지 말라 하였노라
Vietnamca:
Nếu sự quay lưng của (những kẻ đa thần) là điều trở ngại lớn cho Ngươi (hỡi Thiên Sứ) thì với khả năng của Ngươi, hãy đào một đường hầm dưới đất hoặc hãy bắt một cái thang lên trời để mang đến cho họ một dấu hiệu (để thuyết phục họ). Quả thật, nếu Allah muốn thì chắc chắn Ngài đã tập hợp toàn bộ họ đi trên chính đạo. Cho nên, Ngươi chớ là kẻ ngu muội.(1) (1) Thiên Sứ thấy rằng mặc dù đã dành một thời gian dài để khuyên nhủ người dân của mình nhưng họ hầu như không đáp lại lời kêu gọi của Người. Kết quả là đôi khi Người mong muốn sự xuất hiện một dấu hiệu lạ nào đó từ nơi Thượng Đế sẽ làm suy yếu sự ngoan cố của người dân và khiến họ chấp nhận sự hướng dẫn của Người. Câu Kinh này thể hiện phản ứng của Thượng Đế đối với mong muốn của Thiên Sứ. Người được bảo đừng nôn nóng. Người phải kiên trì phấn đấu và tiếp tục làm tròn sứ mạng phù hợp với chỉ thị của Allah. Allah thừa khả năng ban xuống những dấu hiệu lạ và thừa khả năng hướng dẫn toàn bộ đến chính đạo nhưng Ngài đã không coi đó là phương pháp thích hợp để hoàn thành cuộc cách mạng trí tuệ và đạo đức cần thiết hoặc cho sự phát triển của một nền văn minh lành mạnh. Nếu Thiên Sứ không thể kiên nhẫn chịu đựng thái độ bướng bỉnh và sự quay lưng của người dân của Người, và nếu Người nghĩ cần phải làm cho họ chứng kiến một dấu hiệu lạ hữu hình của Thượng Đế, thì Người hãy tập trung tất cả sức mạnh và cố gắng để đào một cái hầm dưới đất hoặc bắt một cái thang lên trời và mang đến một phép lạ đủ mạnh để thay đổi đức tin của những kẻ vô đức tin. Tuy nhiên, Thiên Sứ được cho biết rằng về vấn đề này, Người không nên mong đợi Thượng Đế thực hiện ước muốn của mình, vì những điều như vậy không có chỗ trong kế hoạch của Ngài. Cho nên, Thiên Sứ chớ đâm ra thoái chí và mất kiên nhẫn giống như một kẻ ngu muội.
Ayet Linkleri:
Rubu tag:
Hizb tag: