Arapça:
وَلَقَدْ كُذِّبَتْ رُسُلٌ مِّن قَبْلِكَ فَصَبَرُوا عَلَىٰ مَا كُذِّبُوا وَأُوذُوا حَتَّىٰ أَتَاهُمْ نَصْرُنَا ۚ وَلَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِ اللَّهِ ۚ وَلَقَدْ جَاءَكَ مِن نَّبَإِ الْمُرْسَلِينَ
Çeviriyazı:
veleḳad küẕẕibet rusülüm min ḳablike feṣaberû `alâ mâ küẕẕibû veûẕû ḥattâ etâhüm naṣrunâ. velâ mübeddile likelimâti-llâh. veleḳad câeke min nebei-lmürselîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Senden önce de peygamberler yalanlanmıştı. Kendilerine yardımımız gelinceye kadar yalanlanmaya ve eziyet olunmaya sabrettiler. Allah'ın sözlerini değiştirecek hiçbir kimse yoktur. Şüphesiz ki sana, peygamberlerin haberlerinden bir kısmı gelmiştir.
Diyanet İşleri:
Senden önce nice peygamberler yalanlandı ve kendilerine yardımımız gelene kadar yalanlanmalarına ve sıkıştırılmaya katlandılar. Allah'ın sözlerini değiştirebilecek yoktur; and olsun ki peygamberlerin haberi sana da geldi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Andolsun ki senden önceki peygamberler de yalanlandı da onlar, kendilerine yardımımız erişinceye dek sözlerinin yalan sayılmasına ve uğradıkları eziyetlere katlandılar ve Allah'ın sözlerini değiştirecek yoktur ve sana da o peygamberlerin haberleri gelmiştir.
Şaban Piriş:
Senden önceki rasûller de yalanlanmışlardı da yardımımız gelene dek yalanlandıkları ve eziyet olundukları şeylere sabretmişlerdi. Allah’ın sözlerini değiştirebilecek yoktur. Daha önce gönderilenlerin haberleri sana geldi.
Edip Yüksel:
Senden önceki elçileri de yalancılıkla suçladılar. Yalanlanmalara karşı direndiler. Zaferimiz ulaşıncaya dek sıkıntı çektiler. ALLAH'ın sistemi değişmeyecek. Nitekim elçilerin tarihi sana ulaşmış bulunuyor.
Ali Bulaç:
Andolsun senden önce de elçiler yalanlandı; onlara, yardımımız gelinceye kadar yalanlandıkları ve eziyete uğratıldıkları şeye sabrettiler. Allah'ın sözlerini (va'dlerini) değiştirebilecek yoktur. Andolsun, gönderilenlerin haberlerinden bir bölümü sana da geldi.
Suat Yıldırım:
Senden önce nice peygamberler yalancı sayıldılar da tekzib olunmaya ve her türlü eziyete uğratılmaya karşı sabrettiler. Nihayet kendilerine yardımımız gelip yetişti. Öyle ya, Allah'ın sabredenlere yardım vâdini değiştirebilecek hiçbir kuvvet yoktur. Nitekim o resullerin kıssalarından bazı bölümler sana ulaşmıştır. [37,171-173; 58,21]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve andolsun ki, senden evvel de peygamberler tekzîp olunmuşlardır. Fakat tekzîp olundukları ve eziyete uğradıkları şeylere karşı sabretmişlerdir. Nihâyet onlara Bizim yardımımız gelip yetişti. Ve Allah Teâlâ´nın kelimelerini tebdîl edecek yoktur. Ve andolsun ki, sana peygamberlerin haberlerinden gelivermiştir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Yemin olsun ki, senden önce de resuller yalanlanmış ama yalanlanmalarına, eziyet görmelerine sabretmişlerdi. Nihayet yardımımız onlara ulaştı. Allah'ın kelimelerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. Yemin olsun, elçi olarak gönderilenlerin haberinden bir kısmı sana da gelmiştir.
Bekir Sadak:
Yerde yuruyen hayvanlar ve kanatlariyla ucan kuslar da ancak sizin gibi birer toplulukturlar. Kitap´da Biz hicbir seyi eksik birakmadik
İbni Kesir:
Andolsun ki
Adem Uğur:
Andolsun ki senden önceki peygamberler de yalanlanmıştı. Onlar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler, sonunda yardımımız onlara yetişti. Allah´ın kelimelerini (kanunlarını) değiştirebilecek hiçbir kimse yoktur. Muhakkak ki peygamberlerin haberlerinden bazısı sana da geldi.
İskender Ali Mihr:
Ve andolsun ki
Celal Yıldırım:
And olsun ki, senden önce gönderilen nice peygamberler de yalanlanmıştır, ama onlar bizim yardımımız kendilerine gelinceye kadar yalanlandıkları şeylere ve kendilerine yapılan eziyetlere katlanıp sabrettiler. Allah´ın (va´dettiği) sözlerini değiştirecek (hiçbir kuvvet) yoktur. Hem and olsun ki, sana o peygamberlerin haberinden bazı bölümler de geldi.
Tefhim ul Kuran:
Andolsun senden önce de peygamberler yalanlandı
Fransızca:
Certes, des messagers avant toi (Muhammad) ont été traités de menteurs. Ils endurèrent alors avec constance d'être traités de menteurs et d'être persécutés, jusqu'à ce que Notre secours leur vînt. Et nul ne peut changer les paroles d'Allah, et il t'est déjà parvenu une partie de l'histoire des Envoyés.
İspanyolca:
También fueron desmentidos antes de ti otros enviados, pero sufrieron con paciencia ese mentís y vejación hasta que les llegó Nuestro auxilio. No hay quien pueda cambiar las palabras de Alá. Tú mismo has oído algo acerca de los enviados.
İtalyanca:
Già i messaggeri che ti hanno preceduto furono tacciati di menzogna. Sopportarono con pazienza accuse e persecuzioni, finché non venne loro il Nostro soccorso. Nessuno può cambiare le parole di Allah. Ti sarà certamente giunta una parte della storia degli Inviati.
Almanca:
Und gewiß, bereits vor dir wurden Gesandte der Lüge bezichtigt, so haben sie sich in Geduld geübt für das, weswegen sie der Lüge bezichtigt wurden und ihnen Schaden zugefügt wurde, bis Unser Sieg ihnen zuteil wurde. Und es gibt keinen, der ALLAHs Versprechen abändern kann. Und gewiß, bereits kam zu dir von den Nachrichten der Gesandten.
Çince:
在你之前,有许多使者,确已被人否认,但他们忍受他人的否认和迫害,直到我的援助降临他们。真主的约言,不是任何人所能变更的。众使者的消息,有一部分确已降临你了。
Hollandaca:
En reeds vóór u werden er apostelen voor leugenaars gehouden; zij verdroegen de beschuldigingen en de onrechtvaardigheid, tot op het oogenblik dat onze hulp tot hen kwam; want niemand kan Gods woorden veranderen; en gij hebt eenige inlichting ontvangen omtrent hen, die vroeger door hem werden gezonden.
Rusça:
До тебя посланников также считали лжецами, но они терпели то, что их называли лжецами и обижали, пока не являлась к ним Наша помощь. Никто не исказит слов Аллаха, и до тебя уже дошли некоторые вести о посланниках.
Somalice:
Waxaa Dhab loo Beeniyey Rasuullo kaa Horreeyey waana ku Samreen wixii lagu Beeniyey waana la Dhibay intuu uga Yimaaddo Gargaarkannagu wax bedeli Hadalka Eebana ma jiro, waxaana ku soo Gaadhay Warkii Rasuuladii.
Swahilice:
Na hakika walikanushwa Mitume wa kabla yako. Nao wakavumilia kule kukanushwa, na kuudhiwa, mpaka ilipo wafikia nusura yetu. Na hapana wa kubadilisha maneno ya Mwenyezi Mungu. Na bila ya shaka zimekujia baadhi ya khabari za Mitume hao.
Uygurca:
سەندىن بۇرۇن ئۆتكەن پەيغەمبەرلەرمۇ ئىنكار قىلىندى. ئۇلار ئىنكار قىلىنغانلىقىغا ۋە ئۆزلىرىگە يەتكەن ئەزىيەتلەرگە سەۋر قىلدى، ئاخىر ئۇلار بىزنىڭ ياردىمىمىزگە ئېرىشتى، اﷲ نىڭ سۆزلىرىنى ھەر قانداق ئادەم ئۆزگەرتەلمەيدۇ، شۈبھىسىزكى، پەيغەمبەرلەرنىڭ قىسسىلىرى ساڭا نازىل بولدى
Japonca:
あなた以前にも,使徒たちは虚言の徒と呼ばれた。それでわれの救助を得るまで,かれらは拒否と迫害を耐え忍んだ。誰にもアッラーの御言葉を変えることは出来ない。使徒たちに関する一部の消息は,既にあなたに伝えられたのである。
Arapça (Ürdün):
«ولقد كذِّبت رسل من قبلك» فيه تسلية للنبي صلى الله عليه وسلم «فصبروا على ما كذِّبوا وأوذوا حتى أتاهم نصرنا» بإهلاك قومهم فاصبر حتى يأتيك النصر بإهلاك قومك «ولا مبدِّل لكلمات الله» مواعيده «ولقد جاءك من نبأ المرسلين» ما يسكن به قلبك.
Hintçe:
और (कुछ तुम ही पर नहीं) तुमसे पहले भी बहुतेरे रसूल झुठलाए जा चुके हैं तो उन्होनें अपने झुठलाए जाने और अज़ीयत (व तकलीफ) पर सब्र किया यहाँ तक कि हमारी मदद उनके पास आयी और (क्यों न आती) ख़ुदा की बातों का कोई बदलने वाला नहीं है और पैग़म्बर के हालात तो तुम्हारे पास पहुँच ही चुके हैं
Tayca:
และแน่นอนบรรดา ร่อซูลก่อนเจ้านั้นได้ถูกปฏิเสธมาแล้ว แล้วพวกเขาอดทนต่อสิ่งที่พวกเขาถูกปฏิเสธมา และถูกทำร้ายจนกระทั่ง ความช่วยเหลือของเราได้มายังพวกเขา และไม่มีใครเปลี่ยนแปลงพจนารถของอัลลอฮ์ได้ และแท้จริงนั้นได้มายังเจ้าแล้วจากข่าวคราวของบรรดาผู้ที่ถูกส่งมา
İbranice:
וכבר הוכחשו שליחים שקדמו לך, אשר קיבלו בסבלנות את ההכחשות והפגיעות, עד אשר ניתן להם הניצחון מאתנו. אין מחליף לדברי אלוהים, וכבר הגיעו אליך ידיעות השליחים
Hırvatça:
A poslanici su prije tebe lažnim smatrani, pa su trpjeli što su ih u laž ugonili i mučili sve dok im ne bi došla pomoć Naša - a niko ne može Allahove riječi zamijeniti - i do tebe su doprle o poslanicima neke vijesti.
Rumence:
Trimişii dinaintea ta au fost socotiţi mincinoşi şi ei au îndurat să fie socotiţi mincinoşi şi să fie chinuiţi până ce le-a venit ajutorul Nostru. Nimeni nu poate schimba cuvintele lui Dumnezeu. Şi a ajuns şi la tine din spusele despre trimişi.
Transliteration:
Walaqad kuththibat rusulun min qablika fasabaroo AAala ma kuththiboo waoothoo hatta atahum nasruna wala mubaddila likalimati Allahi walaqad jaaka min nabai almursaleena
Türkçe:
Yemin olsun ki, senden önce de resuller yalanlanmış ama yalanlanmalarına, eziyet görmelerine sabretmişlerdi. Nihayet yardımımız onlara ulaştı. Allah'ın kelimelerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. Yemin olsun, elçi olarak gönderilenlerin haberinden bir kısmı sana da gelmiştir.
Sahih International:
And certainly were messengers denied before you, but they were patient over [the effects of] denial, and they were harmed until Our victory came to them. And none can alter the words of Allah. And there has certainly come to you some information about the [previous] messengers.
İngilizce:
Rejected were the messengers before thee: with patience and constancy they bore their rejection and their wrongs, until Our aid did reach them: there is none that can alter the words (and decrees) of Allah. Already hast thou received some account of those messengers.
Azerbaycanca:
Səndən əvvəl də peyğəmbərlər təkzibə mə’ruz qalmışdılar. Lakin onlar təkzib olunduqları və əziyyət verildikləri şeylərə dözdülər. Nəhayət, Bizim köməyimiz onlara yetdi. Allahın sözlərini (peyğəmbərlərə verdiyi və’dləri) dəyişə biləcək heç bir kimsə yoxdur! Doğrudan da, peyğəmbərlərə aid xəbərlərin bə’zisi sənə gəlib çatdı.
Süleyman Ateş:
Senden önce de elçiler yalanlanmıştı. Yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine sabrettiler, nihayet onlara yardımımız yetişti. Allah'ın kelimelerini değiştirebilecek kimse yoktur. Sana da elçilerin haberinden bir parça gelmiştir.
Diyanet Vakfı:
Andolsun ki senden önceki peygamberler de yalanlanmıştı. Onlar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler, sonunda yardımımız onlara yetişti. Allah'ın kelimelerini (kanunlarını) değiştirebilecek hiçbir kimse yoktur. Muhakkak ki peygamberlerin haberlerinden bazısı sana da geldi.
Erhan Aktaş:
Ant olsun, senden önce de Resûller yalanlanmıştı. Yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine karşı Bizim yardımımız ulaşıncaya kadar sabrettiler. Allah’ın kelimelerini(1) değiştirebilecek bir güç yoktur. Nitekim senden önce gönderilmiş elçilerin bir kısım haberleri sana gelmiştir.
Kral Fahd:
Andolsun ki senden önceki peygamberler de yalanlanmıştı. Onlar, yaIanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler, sonunda yardımımız onlara yetişti. Allah’ın (Muhammed'e (sav) olan yardım vaadi hususundaki) sözlerini değiştirebilecek (hiçbir kuvvet) yoktur. Muhakkak ki peygamberlerin haberlerinden bazısı sana da geldi.
Hasan Basri Çantay:
Andolsun, senden evvelki peygamberler (in kendileri) yalanlanmadı da tekzîb edildikleri ve ezaya uğratıldıkları şeylere karşı sabr etmişlerdi. Nihayet onlara yardımımız gelib yetişdi. Allahın kelimelerini (katlananlar hakkındaki nusret va´dini) değişdirebilecek (hiç bir ferd ve kuvvet) yokdur. Andolsun, (tarafımdan) gönderilen (o peygamber) lerin haberinden bir kısmı sana da geldi.
Muhammed Esed:
Gerçek şu ki, senden önce (de) peygamberler yalanlanmıştır; ama onlar, Bizden yardım gelinceye kadar bütün düzmece ithamlara ve kendilerine yapılan bütün eziyetlere sabırla katlandılar: Çünkü hiçbir güç Allahın vaatlerini(n sonucunu) değiştiremez. Ve o peygamberlerin tarihleri hakkında şu anda sen de bilgi sahibisin.
Gültekin Onan:
Andolsun, senden önce de elçiler yalanlandı
Ali Fikri Yavuz:
Andolsun, senden önce gönderilen peygamberler yalanlandı da, eziyet edilip yalanlanmalarına karşı sabrettiler. Nihayet kendilerine zaferimiz geldi. Allah’ın kelimelerini (vaadini) değiştirebilecek hiç bir kuvvet yoktur. Andolsun, gönderilen peygamberlere (yapılan muamelelere) ait haberlerin bir kısmı da sana geldi.
Portekizce:
Já outros mensageiros, anteriores a ti, foram desmentidos; porém, suportaram abnegadamente os vexames e os ultrajes,até que Nosso socorro lhes chegou. Nossas decisões são inexoráveis; e conheces a história dos Nossos mensageirosanteriores.
İsveççe:
Profeter före dig har kallats lögnare och de bar alla anklagelser och förolämpningar med jämnmod, till dess Vår hjälp nådde dem; ingen kan rubba eller tumma på Guds löften. Och du har redan fått veta något om [de föregående] budbärarnas öden.
Farsça:
مسلماً پیش از تو رسولانی تکذیب شدند [و مورد آزار قرار گرفتند] و بر تکذیب و آزاری که دیدند، شکیبایی ورزیدند تا یاری ما به آنان رسید، [تو نیز شکیبایی کن تا یاری ما به تو برسد. این سنّت خداست،] و سنّت های خدا را تغییر دهنده ای نیست. و قطعاً بخشی از سرگذشت پیامبران [در آیاتی که پیش از این نازل شده] به تو رسیده است.
Kürtçe:
سوێند بە خوا بێگومان پێغەمبەرانی پێش تۆش (ئەی موحەممەد ﷺ) باوەڕیان پێ نەکراوە بەڵام ئارامیان گرت لەسەر ئەو باوەڕ پێ نەکرانەیان وە ئەزیەت و ئازار دران تا یارمەتی و سەرخستنی ئێمەیان بۆ ھات وەفەرمانەکانی (بەڵێنەکانی) خوا بەھیچ کەسێک ناگۆڕدرێت سوێند بێت بێگومان ھەواڵی ھەندێ لەو پێغەمبەرانەت بۆ ھاتووە
Özbekçe:
Сендан олдин ҳам Пайғамбарлар ёлғончига чиқарилганлар. Бас, улар то нусрат келгунча ёлғончига чиқарилганларига ва берилган озорларга сабр қилганлар. Аллоҳнинг сўзларини ўзгартирувчи йўқ. Батаҳқиқ, сенга Пайғамбарларнинг хабари келган.
Malayca:
Dan demi sesungguhnya, Rasul-rasul sebelummu pernah juga didustakan, maka mereka sabar terhadap perbuatan orang-orang yang mendustakan mereka dan menyakiti mereka, sehingga datanglah pertolongan Kami kepada mereka; dan sememangnyalah tiada sesiapa pun yang dapat mengubah Kalimah-kalimah Allah (janji-janjiNya); dan demi sesungguhnya, telah datang kepadamu sebahagian dari khabar berita Rasul-rasul itu.
Arnavutça:
Edhe para teje (o Muhammed!), shumë pejgamberë janë përgënjeshtruar, por ata kanë duruar për atë që janë konsideruar. Dhe kanë vuajtur derisa nuk ka ardhur ndihma Jonë, - e askush nuk mund t’i ndryshojë fjalët e Perëndisë, - dhe, padyshim, te ti kanë arritur disa lajme për pejgamberë.
Bulgarca:
И други пратеници преди теб бяха взимани за лъжци, но търпяха да ги обвиняват в лъжа и да им причиняват страдания, докато дойдеше при тях Нашата подкрепа. Никой не може да подмени Словата на Аллах. И вече стигнаха до теб вести за пратениците.
Sırpça:
И посланици су пре тебе сматрани лажним, па су трпели то што су их у лаж утеривали и мучили, све док им не би дошла Наша помоћ - а нико не може да замени Аллахове речи - а до тебе су већ дошле неке вести о посланицима.
Çekçe:
Již před tebou byli jiní poslové za lháře prohlašováni, však trpělivě snášeli obvinění ze lži i příkoří, dokud k nim nepřišla vítězná pomoc Naše. Není nikoho, kdo by mohl změnit slovo Boží! A dostalo se ti již ze zvěsti o vyslancích Božích.
Urduca:
تم سے پہلے بھی بہت سے رسول جھٹلائے جا چکے ہیں، مگر اس تکذیب پر اور اُن اذیتوں پر جو انہیں پہنچائی گئیں، انہوں نے صبر کیا، یہاں تک کہ انہیں ہماری مدد پہنچ گئی اللہ کی باتوں کو بدلنے کی طاقت کسی میں نہیں ہے، اور پچھلے رسولوں کے ساتھ جو کچھ پیش آیا اس کی خبریں تمہیں پہنچ ہی چکی ہیں
Tacikçe:
Паёмбаронеро ҳам, ки пеш аз ту буданд, дурӯғгуфтанд, вале онҳо бар он дурӯғу озор сабр карданд, то ёрии мо фаро расидашон. Ва суханони Худоро тағйирдиҳандае нест. Ва албатта баъзе аз ахбори паёмбарон бар ту нозил шудааст,.
Tatarca:
Тәхкыйк синнән әүвәлге рәсүлләргә дә ялганчы диделәр, ул расүлләр, кәферләрнең аларга ялганчы диюләренә һәм җәберләүләренә сабыр итеп түзделәр, хәтта ярдәмебез имгәнче. Аллаһуның вәгъдәләрен үзгәртүче юк, аның әмерләре вакытында килер. Тәхкыйк сиңа рәсүлләрнең хәбәре килде ягъни рәсүлләргә каршы көрәшкән кәферләр Аллаһ ґәзабы белән һәлак булдылар.
Endonezyaca:
Dan sesungguhnya telah didustakan (pula) rasul-rasul sebelum kamu, akan tetapi mereka sabar terhadap pendustaan dan penganiayaan (yang dilakukan) terhadap mereka, sampai datang pertolongan Allah kepada mereka. Tak ada seorangpun yang dapat merubah kalimat-kalimat (janji-janji) Allah. Dan sesungguhnya telah datang kepadamu sebahagian dari berita rasul-rasul itu.
Amharca:
ከበፊትህም መልክተኞች በእርግጥ ተስተባበሉ፡፡ በተስተባበሉበትም ነገርና በተሰቃዩት ላይ እርዳታችን እስከመጣላቸው ድረስ ታገሱ፡፡ የአላህንም ንግግሮች ለዋጭ የለም፡፡ ከመልክተኞቹም ወሬ (የምትረጋጋበት) በእርግጥ መጣልህ፡፡
Tamilce:
இன்னும், திட்டவட்டமாக உமக்கு முன்னர் பல தூதர்கள் பொய்ப்பிக்கப்பட்டனர். அவர்களுக்கு நம் உதவி வரும் வரை அவர்கள் பொய்ப்பிக்கப்பட்டதையும் துன்புறுத்தப்பட்டதையும் சகித்து பொறுமையாக இருந்தனர். அல்லாஹ்வின் வாக்குகளை மாற்றுபவர் அறவே இல்லை. இன்னும், தூதர்களின் செய்தியில் பல உமக்கு திட்டமாக வந்துள்ளன.
Korece:
그대 이전의 선지자들도 그 러했거늘 그러나 그들은 그들의 거짓에 인내하며 성실하였으매 그들이 승리하였더라 하나님의 말 씀을 위조할 수 있는자 아무도 없었으며 선지자들의 소식이 그대 에게 내려졌노라
Vietnamca:
Quả thật, các vị Thiên Sứ trước Ngươi (hỡi Thiên Sứ Muhammad) cũng đã bị phủ nhận nhưng Họ đã kiên nhẫn chịu đựng trước sự phủ nhận và gây hại (của những kẻ phủ nhận chống đối) cho đến khi TA (Allah) mang đến cho Họ sự chiến thắng. Quả thật, lời (hứa ban cho sự chiến thắng) của Allah không hề thay đổi. Ngươi đích thực đã nhận được các nguồn tin của các vị Thiên Sứ (trước Ngươi).
Ayet Linkleri:
Rubu tag:
Hizb tag: