Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

6

Sûredeki Ayet No: 

24

Ayet No: 

813

Sayfa No: 

130

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

انظُرْ كَيْفَ كَذَبُوا عَلَىٰ أَنفُسِهِمْ ۚ وَضَلَّ عَنْهُم مَّا كَانُوا يَفْتَرُونَ

Çeviriyazı: 

ünżur keyfe keẕebû `alâ enfüsihim veḍalle `anhüm mâ kânû yefterûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Bak, vicdanlarına karşı nasıl yalan söylediler! O uydurdukları putlar da kendilerinden kaybolup gitti.

Diyanet İşleri: 

Kendilerine karşı nasıl yalan söylediklerine bak; uydurdukları şeyler de onlardan uzaklaştı.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Hele bak, nasıl da bilebile yalan söylerler ve iftira konuları da nasıl ortadan kaybolup gider.

Şaban Piriş: 

Kendilerine karşı nasıl yalan söylediklerine bir bak ve uydurduklarının (ilahların) nasıl onlardan kaybolup, gitti.

Edip Yüksel: 

Kendilerine karşı nasıl yalan söylediklerine dikkat et. Uydurdukları şeyler kendilerini nasıl da terketti.

Ali Bulaç: 

Bak, kendilerine karşı nasıl yalan söylediler ve düzmekte oldukları da kendilerinden kaybolup-uzaklaştı.

Suat Yıldırım: 

İşte bak, nasıl da kendi vicdanlarına karşı yalan söylediler! Uydurdukları o tanrılar da kendilerinden uzaklaşıp ortada görünmez oldular.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Bak kendi nefisleri aleyhine nasıl yalan irtikab ettiler. Ve onlardan iftira eder oldukları şey de nasıl zail oluverdi.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bak da gör, nasıl yalan söylediler öz benliklerine karşı! Ve iftira için kullandıkları şeyler, onları bırakıp kayboldu.

Bekir Sadak: 

Hayir

İbni Kesir: 

Bak, kendilerine nasıl yalan söylediler? Yalan yere uydurdukları kendilerinden nasıl kayboluverdi?

Adem Uğur: 

Gör ki, kendi aleyhlerine nasıl yalan söylediler ve (tanrı diye) uydurdukları şeyler kendilerinden nasıl kaybolup gitti!

İskender Ali Mihr: 

Bak! Kendilerine karşı nasıl yalan söylediler. İftira etmiş oldukları şey, onlardan sapıp gitti (uzaklaştı).

Celal Yıldırım: 

Bak, kendilerine karşı nasıl yalan söylediler de uydurdukları şeyler (putlar) da onlardan (nasıl) uzaklaşıp kayboldular!.

Tefhim ul Kuran: 

Bak, kendilerine karşı nasıl yalan söylediler ve düzmekte oldukları da kendilerinden kaybolup uzaklaştı.

Fransızca: 

Vois comment ils mentent à eux-mêmes ! Et comment les abandonnent (les associés) qu'ils inventaient !

İspanyolca: 

¡Mira cómo mienten contra sí mismos y cómo se han esfumado sus invenciones!

İtalyanca: 

Guarda come si smentiscono! Come le loro calunnie li abbandoneranno!

Almanca: 

Siehe, wie sie sich selbst belogen haben. Und ihnen ist abhanden gekommen, was sie zu erlügen pflegten.

Çince: 

你看看他们怎样抵赖。他们以前伪造的(伙伴)已回避他们了。

Hollandaca: 

Zie hoe zij tegen zich zelven liegen, en hoe de goden zich hebben verborgen, die door hen werden uitgevonden.

Rusça: 

Посмотри, как они лгут о самих себе! Но покинет их все, что они измышляли.

Somalice: 

Bal day say ugu beensheegeen Naftooda ugana Dhumay waxay Been Abuuran jireen.

Swahilice: 

Tazama jinsi wanavyo jisemea uwongo wenyewe. Na yamewapotea waliyo kuwa wakiyazua.

Uygurca: 

ئۇلارنىڭ (بىز مۇشرىك بولمىغان دەپ) ئۆزلىرىگە قارشى قانداق يالغان سۆزلىگەنلىكىگە قارىغىن، ئۇلارنىڭ (اﷲ نىڭ شېرىكلىرى دەپ) بوھتان چاپلىغان بۇتلىرى ئۇلاردىن قاچىدۇ

Japonca: 

見なさい。如何にかれらが自らを欺くか。またかれらの虚構したものが,かれらを迷わせたかを。

Arapça (Ürdün): 

قال تعال: «أنظر» يا محمد «كيف كذبوا على أنفسهم» بنفي الشرك عنهم «وضلَّ» غاب «عنهم ما كانوا يفترونـ» ـه على الله من الشركاء.

Hintçe: 

(ऐ रसूल भला) देखो तो ये लोग अपने ही ऊपर आप किस तरह झूठ बोलने लगे और ये लोग (दुनिया में) जो कुछ इफ़तेरा परदाज़ी (झूठी बातें) करते थे

Tayca: 

จงดูเถิด(มุอัมมัด)ว่า พวกเขาได้โกหกแก่ตัวของพวกเขาเองอย่างไร ? และสิ่งที่พวกเขาเคยอุปโลกน์ขึ้นก็ได้หายไป จากพวกเขา

İbranice: 

ראה כיצד ישקרו לעצמם, וכיצד יחלוף כל מה שהיו בודים

Hırvatça: 

Gledaj kako će oni sami sebi lagati, a zagubit će im se oni koje su bili izmislili.

Rumence: 

Iată-i cum mint spre răul lor, căci născocirile lor s-au rătăcit departe de ei!

Transliteration: 

Onthur kayfa kathaboo AAala anfusihim wadalla AAanhum ma kanoo yaftaroona

Türkçe: 

Bak da gör, nasıl yalan söylediler öz benliklerine karşı! Ve iftira için kullandıkları şeyler, onları bırakıp kayboldu.

Sahih International: 

See how they will lie about themselves. And lost from them will be what they used to invent.

İngilizce: 

Behold! how they lie against their own souls! But the (lie) which they invented will leave them in the lurch.

Azerbaycanca: 

Gör onlar özlərinə qarşı necə yalan deyirlər. Özlərindən uydurub düzəltdikləri bütlər də onlardan qeyb olacaq!

Süleyman Ateş: 

Bak ki, nasıl kendilerine karşı yalan söylediler ve uydurdukları şeyler kendilerinden sapıp gitti.

Diyanet Vakfı: 

Gör ki, kendi aleyhlerine nasıl yalan söylediler ve (tanrı diye) uydurdukları şeyler kendilerinden nasıl kaybolup gitti!

Erhan Aktaş: 

Bak! Kendi aleyhlerine nasıl yalan söylediler. Ve uydurdukları şeyler onlardan ayrılıp yok oldu.

Kral Fahd: 

İşte bak, kendi nefislerine karşı nasıl da yalan söylemişler ve (şirk olarak) uydurmuş oldukları şeyler nasıl da kendilerinden uzaklaşıp gitmiştir.

Hasan Basri Çantay: 

Bak, vicdanlarına karşı nasıl yalan söylediler, düzmekde» oldukları şeyler (o yapma tanrılar) da (nasıl) kendilerinden ayrılıb gaaib oldu!

Muhammed Esed: 

Bakın, onlar kendi kendilerine nasıl yalan söylemişler ve mesnetsiz hayalleri onları nasıl yüzüstü bırakmış!

Gültekin Onan: 

Bak, kendilerine karşı nasıl yalan söylediler ve düzmekte oldukları da kendilerinden kaybolup uzaklaştı.

Ali Fikri Yavuz: 

Bir bak ki, vicdanlarına karşı nasıl yalan uydurdular. Allah’a ortak koştukları putları da kendilerinden (nasıl) kayboldu!...

Portekizce: 

Olha como desmentem a sim mesmos! Tudo quanto tiverem forjado desvanecer-se-á.

İsveççe: 

Se hur de har bedragit sig själva och hur dessa [väsen] som de uppfann har övergett dem.

Farsça: 

با تأمل بنگر که چگونه بر خود دروغ می بندند؛ وآنچه را به دروغ شریک خدا می دانستند از دستشان رفت وگم شد.

Kürtçe: 

سەیرکە چۆن درۆ لە دژی خۆشیان دەکەن و لێیان وون بوون ئەو بتانەی خۆیان بە درۆ ھەڵیان بەستبوون

Özbekçe: 

Назар сол! Улар ўзларини қандай алдарлар ва тўқиб юрган нарсалари улардан қандай йўқолди.

Malayca: 

Lihatlah bagaimana mereka berdusta terhadap diri mereka sendiri, dan bagaimana hilang lenyapnya dari mereka apa yang telah mereka ada-adakan (sebagai sekutu Allah) itu.

Arnavutça: 

Shiko se si ata veten e fusin në rrena; e humbi nga ata – ajo që e trilluan.

Bulgarca: 

Виж как лъжат против себе си и от тях изчезна онова, което са измисляли!”

Sırpça: 

Гледај како ће они сами себе да лажу, а неће им бити оних које су били измислили.

Çekçe: 

Pohleď, jak sami proti sobě lžou a jak je opustili ti, které si vymyslili.

Urduca: 

دیکھو، اُس وقت یہ کس طرح اپنے اوپر آپ جھوٹ گھڑیں گے، اور وہاں اُن کے سارے بناوٹی معبود گم ہو جائیں گے

Tacikçe: 

Бингар, ки чӣ гуна бар худ дурӯғ бастанд ва он дурӯғҳо, ки сохта буданд, ночиз гардид.

Tatarca: 

Карагыл! Ничек үз өсләренә ялган сөйлиләр ягъни Аллаһу хозурына баргач та хакны катлап-катлап инкяр итеп, үзләренең ялганчы икәнлекләрен үзләре ныгыталар. Аллаһуга ифтира кылып, Аллаһудан башканы илаһә тоткан нәрсәләре алардан бизде.

Endonezyaca: 

Lihatlah bagaimana mereka telah berdusta kepada diri mereka sendiri dan hilanglah daripada mereka sembahan-sembahan yang dahulu mereka ada-adakan.

Amharca: 

በነፍሳቸው ላይ እንዴት እንደ ዋሹና ይቀጣጥፉት የነበሩት ነገር ከእነሱ እንዴት እንደ ተሰወረ ተመልከት፡፡

Tamilce: 

அவர்கள் தங்கள் மீதே எவ்வாறு பொய் கூறினர்; இன்னும், அவர்கள் கற்பனையாக புனைந்து கொண்டிருந்தவை அவர்களை விட்டு எவ்வாறு மறைந்துவிட்டன என்பதை (நபியே) கவனிப்பீராக!

Korece: 

보라 어떻게 그들은 그들의 영혼을 기만하고 있느뇨 그들이 기만한 것들이 그들을 방황케 했 을 뿐이라

Vietnamca: 

Ngươi (hỡi Thiên Sứ) hãy nhìn xem bọn họ đã dối trá với chính họ như thế nào?! Và những gì mà họ bịa đặt đã bỏ mặc họ.