Arapça:
انظُرْ كَيْفَ كَذَبُوا عَلَىٰ أَنفُسِهِمْ ۚ وَضَلَّ عَنْهُم مَّا كَانُوا يَفْتَرُونَ
Çeviriyazı:
ünżur keyfe keẕebû `alâ enfüsihim veḍalle `anhüm mâ kânû yefterûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bak, vicdanlarına karşı nasıl yalan söylediler! O uydurdukları putlar da kendilerinden kaybolup gitti.
Diyanet İşleri:
Kendilerine karşı nasıl yalan söylediklerine bak; uydurdukları şeyler de onlardan uzaklaştı.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Hele bak, nasıl da bilebile yalan söylerler ve iftira konuları da nasıl ortadan kaybolup gider.
Şaban Piriş:
Kendilerine karşı nasıl yalan söylediklerine bir bak ve uydurduklarının (ilahların) nasıl onlardan kaybolup, gitti.
Edip Yüksel:
Kendilerine karşı nasıl yalan söylediklerine dikkat et. Uydurdukları şeyler kendilerini nasıl da terketti.
Ali Bulaç:
Bak, kendilerine karşı nasıl yalan söylediler ve düzmekte oldukları da kendilerinden kaybolup-uzaklaştı.
Suat Yıldırım:
İşte bak, nasıl da kendi vicdanlarına karşı yalan söylediler! Uydurdukları o tanrılar da kendilerinden uzaklaşıp ortada görünmez oldular.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Bak kendi nefisleri aleyhine nasıl yalan irtikab ettiler. Ve onlardan iftira eder oldukları şey de nasıl zail oluverdi.
Yaşar Nuri Öztürk:
Bak da gör, nasıl yalan söylediler öz benliklerine karşı! Ve iftira için kullandıkları şeyler, onları bırakıp kayboldu.
Bekir Sadak:
Hayir
İbni Kesir:
Bak, kendilerine nasıl yalan söylediler? Yalan yere uydurdukları kendilerinden nasıl kayboluverdi?
Adem Uğur:
Gör ki, kendi aleyhlerine nasıl yalan söylediler ve (tanrı diye) uydurdukları şeyler kendilerinden nasıl kaybolup gitti!
İskender Ali Mihr:
Bak! Kendilerine karşı nasıl yalan söylediler. İftira etmiş oldukları şey, onlardan sapıp gitti (uzaklaştı).
Celal Yıldırım:
Bak, kendilerine karşı nasıl yalan söylediler de uydurdukları şeyler (putlar) da onlardan (nasıl) uzaklaşıp kayboldular!.
Tefhim ul Kuran:
Bak, kendilerine karşı nasıl yalan söylediler ve düzmekte oldukları da kendilerinden kaybolup uzaklaştı.
Fransızca:
Vois comment ils mentent à eux-mêmes ! Et comment les abandonnent (les associés) qu'ils inventaient !
İspanyolca:
¡Mira cómo mienten contra sí mismos y cómo se han esfumado sus invenciones!
İtalyanca:
Guarda come si smentiscono! Come le loro calunnie li abbandoneranno!
Almanca:
Siehe, wie sie sich selbst belogen haben. Und ihnen ist abhanden gekommen, was sie zu erlügen pflegten.
Çince:
你看看他们怎样抵赖。他们以前伪造的(伙伴)已回避他们了。
Hollandaca:
Zie hoe zij tegen zich zelven liegen, en hoe de goden zich hebben verborgen, die door hen werden uitgevonden.
Rusça:
Посмотри, как они лгут о самих себе! Но покинет их все, что они измышляли.
Somalice:
Bal day say ugu beensheegeen Naftooda ugana Dhumay waxay Been Abuuran jireen.
Swahilice:
Tazama jinsi wanavyo jisemea uwongo wenyewe. Na yamewapotea waliyo kuwa wakiyazua.
Uygurca:
ئۇلارنىڭ (بىز مۇشرىك بولمىغان دەپ) ئۆزلىرىگە قارشى قانداق يالغان سۆزلىگەنلىكىگە قارىغىن، ئۇلارنىڭ (اﷲ نىڭ شېرىكلىرى دەپ) بوھتان چاپلىغان بۇتلىرى ئۇلاردىن قاچىدۇ
Japonca:
見なさい。如何にかれらが自らを欺くか。またかれらの虚構したものが,かれらを迷わせたかを。
Arapça (Ürdün):
قال تعال: «أنظر» يا محمد «كيف كذبوا على أنفسهم» بنفي الشرك عنهم «وضلَّ» غاب «عنهم ما كانوا يفترونـ» ـه على الله من الشركاء.
Hintçe:
(ऐ रसूल भला) देखो तो ये लोग अपने ही ऊपर आप किस तरह झूठ बोलने लगे और ये लोग (दुनिया में) जो कुछ इफ़तेरा परदाज़ी (झूठी बातें) करते थे
Tayca:
จงดูเถิด(มุอัมมัด)ว่า พวกเขาได้โกหกแก่ตัวของพวกเขาเองอย่างไร ? และสิ่งที่พวกเขาเคยอุปโลกน์ขึ้นก็ได้หายไป จากพวกเขา
İbranice:
ראה כיצד ישקרו לעצמם, וכיצד יחלוף כל מה שהיו בודים
Hırvatça:
Gledaj kako će oni sami sebi lagati, a zagubit će im se oni koje su bili izmislili.
Rumence:
Iată-i cum mint spre răul lor, căci născocirile lor s-au rătăcit departe de ei!
Transliteration:
Onthur kayfa kathaboo AAala anfusihim wadalla AAanhum ma kanoo yaftaroona
Türkçe:
Bak da gör, nasıl yalan söylediler öz benliklerine karşı! Ve iftira için kullandıkları şeyler, onları bırakıp kayboldu.
Sahih International:
See how they will lie about themselves. And lost from them will be what they used to invent.
İngilizce:
Behold! how they lie against their own souls! But the (lie) which they invented will leave them in the lurch.
Azerbaycanca:
Gör onlar özlərinə qarşı necə yalan deyirlər. Özlərindən uydurub düzəltdikləri bütlər də onlardan qeyb olacaq!
Süleyman Ateş:
Bak ki, nasıl kendilerine karşı yalan söylediler ve uydurdukları şeyler kendilerinden sapıp gitti.
Diyanet Vakfı:
Gör ki, kendi aleyhlerine nasıl yalan söylediler ve (tanrı diye) uydurdukları şeyler kendilerinden nasıl kaybolup gitti!
Erhan Aktaş:
Bak! Kendi aleyhlerine nasıl yalan söylediler. Ve uydurdukları şeyler onlardan ayrılıp yok oldu.
Kral Fahd:
İşte bak, kendi nefislerine karşı nasıl da yalan söylemişler ve (şirk olarak) uydurmuş oldukları şeyler nasıl da kendilerinden uzaklaşıp gitmiştir.
Hasan Basri Çantay:
Bak, vicdanlarına karşı nasıl yalan söylediler, düzmekde» oldukları şeyler (o yapma tanrılar) da (nasıl) kendilerinden ayrılıb gaaib oldu!
Muhammed Esed:
Bakın, onlar kendi kendilerine nasıl yalan söylemişler ve mesnetsiz hayalleri onları nasıl yüzüstü bırakmış!
Gültekin Onan:
Bak, kendilerine karşı nasıl yalan söylediler ve düzmekte oldukları da kendilerinden kaybolup uzaklaştı.
Ali Fikri Yavuz:
Bir bak ki, vicdanlarına karşı nasıl yalan uydurdular. Allah’a ortak koştukları putları da kendilerinden (nasıl) kayboldu!...
Portekizce:
Olha como desmentem a sim mesmos! Tudo quanto tiverem forjado desvanecer-se-á.
İsveççe:
Se hur de har bedragit sig själva och hur dessa [väsen] som de uppfann har övergett dem.
Farsça:
با تأمل بنگر که چگونه بر خود دروغ می بندند؛ وآنچه را به دروغ شریک خدا می دانستند از دستشان رفت وگم شد.
Kürtçe:
سەیرکە چۆن درۆ لە دژی خۆشیان دەکەن و لێیان وون بوون ئەو بتانەی خۆیان بە درۆ ھەڵیان بەستبوون
Özbekçe:
Назар сол! Улар ўзларини қандай алдарлар ва тўқиб юрган нарсалари улардан қандай йўқолди.
Malayca:
Lihatlah bagaimana mereka berdusta terhadap diri mereka sendiri, dan bagaimana hilang lenyapnya dari mereka apa yang telah mereka ada-adakan (sebagai sekutu Allah) itu.
Arnavutça:
Shiko se si ata veten e fusin në rrena; e humbi nga ata – ajo që e trilluan.
Bulgarca:
Виж как лъжат против себе си и от тях изчезна онова, което са измисляли!”
Sırpça:
Гледај како ће они сами себе да лажу, а неће им бити оних које су били измислили.
Çekçe:
Pohleď, jak sami proti sobě lžou a jak je opustili ti, které si vymyslili.
Urduca:
دیکھو، اُس وقت یہ کس طرح اپنے اوپر آپ جھوٹ گھڑیں گے، اور وہاں اُن کے سارے بناوٹی معبود گم ہو جائیں گے
Tacikçe:
Бингар, ки чӣ гуна бар худ дурӯғ бастанд ва он дурӯғҳо, ки сохта буданд, ночиз гардид.
Tatarca:
Карагыл! Ничек үз өсләренә ялган сөйлиләр ягъни Аллаһу хозурына баргач та хакны катлап-катлап инкяр итеп, үзләренең ялганчы икәнлекләрен үзләре ныгыталар. Аллаһуга ифтира кылып, Аллаһудан башканы илаһә тоткан нәрсәләре алардан бизде.
Endonezyaca:
Lihatlah bagaimana mereka telah berdusta kepada diri mereka sendiri dan hilanglah daripada mereka sembahan-sembahan yang dahulu mereka ada-adakan.
Amharca:
በነፍሳቸው ላይ እንዴት እንደ ዋሹና ይቀጣጥፉት የነበሩት ነገር ከእነሱ እንዴት እንደ ተሰወረ ተመልከት፡፡
Tamilce:
அவர்கள் தங்கள் மீதே எவ்வாறு பொய் கூறினர்; இன்னும், அவர்கள் கற்பனையாக புனைந்து கொண்டிருந்தவை அவர்களை விட்டு எவ்வாறு மறைந்துவிட்டன என்பதை (நபியே) கவனிப்பீராக!
Korece:
보라 어떻게 그들은 그들의 영혼을 기만하고 있느뇨 그들이 기만한 것들이 그들을 방황케 했 을 뿐이라
Vietnamca:
Ngươi (hỡi Thiên Sứ) hãy nhìn xem bọn họ đã dối trá với chính họ như thế nào?! Và những gì mà họ bịa đặt đã bỏ mặc họ.
Ayet Linkleri:
Rubu tag:
Hizb tag: