Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

59

Sûredeki Ayet No: 

5

Ayet No: 

5131

Sayfa No: 

546

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

مَا قَطَعْتُم مِّن لِّينَةٍ أَوْ تَرَكْتُمُوهَا قَائِمَةً عَلَىٰ أُصُولِهَا فَبِإِذْنِ اللَّهِ وَلِيُخْزِيَ الْفَاسِقِينَ

Çeviriyazı: 

mâ ḳata`tüm mil lînetin ev teraktümûhâ ḳâimeten `alâ üṣûlihâ febiiẕni-llâhi veliyuḫziye-lfâsiḳîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Hurma ağaçlarından her hangi bir şey kesmeniz veya kökleri üzerinde bırakmanız hep Allah'ın izniyle ve O'nun, yoldan çıkanları cezalandırması içindir.

Diyanet İşleri: 

İnkarcı kitap ehlinin yurtlarında hurma ağaçlarını kesmeniz veya onları kesmeyip gövdeleri üzerinde ayakta bırakmanız Allah'ın izniyledir. Allah yoldan çıkanları böylece rezilliğe uğratır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Güzelim hurmalardan kestikleriniz de, kesmeyip öyle boy atmış bir halde bıraktıklarınız da Allah'ın izniyledir gerçekten ve bu da, buyruktan çıkanları horhakir bir hale getirmesi içindir.

Şaban Piriş: 

Hurma ağaçlarından ne kestiyseniz veya neyi kökleri üzerinde ayakta bıraktıysanız, o Allah’ın izniyle ve fasıkları rezil etmek içindir.

Edip Yüksel: 

Bir ağacı kesseniz de, yahut gövdesi üzerinde bıraksanız da bu ALLAH'ın arzusuna göredir. O, yoldan çıkanları alçaltacaktır.

Ali Bulaç: 

Hurma ağaçlarından her neyi kesmişseniz veya kökleri üzerinde dimdik bırakmışsanız, (bu) Allah'ın izniyledir ve fasık olanları alçaltması içindir.

Suat Yıldırım: 

O kâfirleri kızdırmak için herhangi bir hurma ağacı kesmiş iseniz veya kökleri üzerinde bırakmışsanız bu, hep Allah'ın izniyle ve o, yoldan çıkmışları cezalandırmak için olmuştur.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Herhangi bir hurma ağacından ne kestiniz ise veya onu kendi kökleri üzerinde dikili bıraktınız ise hemen Allah´ın izni iledir. Ve fâsıkları perişan etmesi içindir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bir hurma ağacını kestiniz, yahut onu kökleri üzerine dikili bıraktınızsa, bu Allah'ın izniyledir; yoldan çıkmışları rezil etmesi içindir.

Bekir Sadak: 

Munafiklarin, kitap ehlinin inkarcilarindan olan kardeslerine: «Eger siz yurdunuzdan cikarilirsaniz and olsun ki, biz de sizinle beraber cikariz

İbni Kesir: 

Herhangi bir hurma ağacını kesmeniz veya kesmeyip gövdeleri üzerinde bırakmanız hep Allah´ın izniyledir. Bir de fasıkları rüsvay etmek içindir.

Adem Uğur: 

Hurma ağaçlarından, herhangi birini kesmeniz veya olduğu gibi bırakmanız hep Allah´ın izniyledir ve O´nun yoldan çıkanları rezil etmesi içindir.

İskender Ali Mihr: 

Hurma ağaçlarından kestikleriniz veya kökleri üzerinde kaim kılarak (dikili olarak) bıraktıklarınız da ancak Allah´ın izniyledir ve bu, fasıkların perişan olmaları içindir.

Celal Yıldırım: 

Ne kadar bir hurma ağacı kestiniz veya kökleri üzerine ne kadar bir hurma ağacı bıraktınızsa, (bu) Allah´ın izniyle gerçekleşmiştir ve Allah´ın, ilâhî sınırı aşan sapıkları rüsvay etmesi içindir.

Tefhim ul Kuran: 

Hurma ağaçlarından her neyi kesmişseniz veya kökleri üzerinde dimdik neyi bırakmışsanız, (bu) Allah´ın izniyledir ve fasık olanları alçaltması içindir.

Fransızca: 

Tout palmier que vous avez coupé ou que vous avez laissé debout sur ses racines, c'est avec la permission d'Allah et afin qu'Il couvre ainsi d'ignominie les pervers.

İspanyolca: 

Cuando talabais una palmera o la dejabais en pie, lo hacíais con permiso de Alá y para confundir a los perversos.

İtalyanca: 

Tutte le palme che abbatteste e quelle che lasciaste ritte sulle loro radici, fu con il permesso di Allah, affinché Egli copra gli empi di ignominia.

Almanca: 

Und ihr habt nicht eine junge Dattelpalme gefällt oder sie auf ihren Wurzeln stehen lassen außer mit ALLAHs Zustimmung, und damit ER die Fasiq erniedrigt.

Çince: 

无论你们砍伐海枣树,或任其依然存在,都是真主所允许的,他准许伐树,原为凌辱放荡者。

Hollandaca: 

De palmboomen welke gij nederhouwt, of die gij met hunne wortelen laat staan, werden nedergehouwen of bleven staan door den wil van God om de zondaren gerust te stellen.

Rusça: 

Срубили ли вы пальмы или оставили их стоять на их стволах - на то было соизволение Аллаха, дабы опозорить нечестивцев.

Somalice: 

Wixii aad gooysaan oo geed ah (qq Cadawga) ama aad daysaan iyadoo ku taagan Salkeeda waa idinka Eebe iyo inuu dulleeyo Faasiqiinta.

Swahilice: 

Mtende wowote mlio ukata au mlio uacha unasimama vile vile juu ya mashina yake, basi ni kwa idhini ya Mwenyezi Mungu, na kwa kuwahizi wapotovu.

Uygurca: 

(ئى مۇسۇلمانلار!) سىلەر مەيلى (بەنى نەزىرنىڭ) خورمىلىرىنى كېسىڭلار، مەيلى ئۇنى بۇرۇنقى پېتى ئۆرە قالدۇرۇڭلار، ھەممىسىگە اﷲ رۇخسەت قىلىدۇ، (اﷲ نىڭ رۇخسەت قىلىشى) اﷲ نىڭ ئىتائىتىدىن چىققۇچىلارنى (يەنى يەھۇدىيلارنى) رەسۋا قىلىش ئۈچۈندۇر

Japonca: 

あなたがたが,ナツメヤシの木を切り倒しても,またその根の上に立たせて置いても,それはアッラーの御許しによるもので,アッラーの掟に背く者たちを卑しめられるためである。

Arapça (Ürdün): 

«ما قطعتم» يا مسلمون «من لينة» نخلة «أو تركتموها قائمة على أصولها فبأذن الله» أي خيَّركم في ذلك «وليخزيَ» بالإذن في القطع «الفاسقين» اليهود في اعتراضهم أن قطع الشجر المثمر فساد.

Hintçe: 

(मोमिनों) खजूर का दरख्त जो तुमने काट डाला या जूँ का तँ से उनकी जड़ों पर खड़ा रहने दिया तो ख़ुदा ही के हुक्म से और मतलब ये था कि वह नाफरमानों को रूसवा करे

Tayca: 

การที่พวกเจ้าโค่นต้นอินทผาลัมหรือปล่อยให้มันยืนไว้บนรากของมันนั้น เนื่องด้วยอนุมัติของอัลลอฮฺ และเพื่อพระองค์จะทำให้บรรดาผู้ฝ่าฝืนได้รับอัปยศ

İbranice: 

כל עץ דקל אשר גדעתם או השארתם אותו ניצב על שורשיו, היה זה ברצון (והסכמת) אלוהים, כך הוא אכן גם ימיט חרפה על המושחתים

Hırvatça: 

To što ste neke palme posjekli ili ih, da uspravno stoje, ostavili - s Allahovim dopuštenjem ste učinili, i zato da On buntovnike ponizi.

Rumence: 

Câţi curmali aţi tăiat şi câţi aţi lăsat în picioare, a fost cu îngăduinţa lui Dumnezeu, iar El îi va face de ruşine pe cei desfrânaţi.

Transliteration: 

Ma qataAAtum min leenatin aw taraktumooha qaimatan AAala osooliha fabiithni Allahi waliyukhziya alfasiqeena

Türkçe: 

Bir hurma ağacını kestiniz, yahut onu kökleri üzerine dikili bıraktınızsa, bu Allah'ın izniyledir; yoldan çıkmışları rezil etmesi içindir.

Sahih International: 

Whatever you have cut down of [their] palm trees or left standing on their trunks - it was by permission of Allah and so He would disgrace the defiantly disobedient.

İngilizce: 

Whether ye cut down (O ye Muslim!) The tender palm-trees, or ye left them standing on their roots, it was by leave of Allah, and in order that He might cover with shame the rebellious transgresses.

Azerbaycanca: 

(Ey mö’minlər! Sizin kafirlərə məxsus olan) hər hansı bir xurma ağacını kəsməyiniz, yaxud (toxunmayıb) onu kökü üstündə salamat qoymağınız Allahın iznilədir. Və bu (Allahın öz Rəbbinə asi olan) fasiqləri rüsvay etməsi üçündür.

Süleyman Ateş: 

Herhangibir hurma ağacını kesmeniz, yahut onu kökleri üzerinde bırakmanız hep Allah'ın izniyle ve (O'nun) yoldan çıkanları cezalandırması için olmuştur.

Diyanet Vakfı: 

Hurma ağaçlarından, herhangi birini kesmeniz veya olduğu gibi bırakmanız hep Allah'ın izniyledir ve O'nun yoldan çıkanları rezil etmesi içindir.

Erhan Aktaş: 

Taze hurmadan kestikleriniz veya kesmedikleriniz de ancak Allah’ın izniyledir.(1) Bu, fâsıkların perişan olmaları içindir.

Kral Fahd: 

Hurma ağaçlarından, herhangi birini kesmeniz veya olduğu gibi bırakmanız hep Allah'ın izniyledir ve O'nun yoldan çıkanları rezil etmesi içindir.

Hasan Basri Çantay: 

Her hangi bir hurma ağacını kesdiniz, yahud kökleri üstünde dikili bırakdınızsa (hep) Allahın izniyledir. (Bu izin de) faasıklar) rüsvay edeceği için (verilmiş) dir.

Muhammed Esed: 

(Onların) hurma ağaçlarından her ne kestiyseniz (ey müminler,) veya kökleri üzerinde her ne bıraktıysanız, hepsi Allah´ın izniyle (olmuştu) ve O´nun yoldan çıkanları cezalandırması içindi.

Gültekin Onan: 

Hurma ağaçlarından her neyi kesmişseniz veya kökleri üzerinde dimdik bırakmışsanız, (bu) Tanrı´nın izniyledir ve fasıkları alçaltması içindir.

Ali Fikri Yavuz: 

(Kâfirlerin kinini artırmak için herhangi bir hurma ağacını kestiniz, veya kesmeyip) kökleri üzerinde dikili bıraktınızsa, hep Allah’ın izniyledir. Bu tahribi yapmanız, fâsıkları perişan edeceği içindir.

Portekizce: 

(Ó muçulmanos), ficai sabendo que, se cortardes as tamareiras tenras ou se as deixardes de pé, fá-lo-eis com obeneplácito de Deus, e para que Ele avilte os depravados.

İsveççe: 

När ni [troende] högg ned deras palmer eller lät dem stå, [skedde allt] enligt Guds vilja, och för att förnedra dem som hade förhärdat sig i olydnad och trots.

Farsça: 

آنچه از درخت خرما [که در مالکیّت این دشمنان غدّار بود] بریدید یا آنها را بر ریشه ها و تنه هایش رها کردید، به فرمان خدا بود، تا نافرمانان را زبون و رسوا کند.

Kürtçe: 

ئەوەی بڕیتان لە دارخورما یا لێی گەڕان بە وەستاوی لەسەر بنەکانیان بمێننەوە ئەوە بە فەرمانی خوا بووە وە بۆ سەر شۆرکردنی لەسنوور دەرچووان بوو (مەبەست پێ جولەکەکانە)

Özbekçe: 

Сизнинг хурмони кесишингиз ёки аслида тик қолдирганингиз фақат, Аллоҳнинг изни билан ва бузғунчиларни хорлаши учун бўлди. (Хурмо дарахтининг энг яхши нави «лийнатин» деб аталади. Оят тафсиридла таъкидланганидек, баъзи хурмо дарахтларини кесиб, баъзиларининг қолдирилиши бузғунчилик учун эмас, балки Аллоҳнинг изни билан бўлди. Ислом шариатида уруш пайтида ҳам ўсимлик ва ҳайвонот дунёсига зарар келтириш қатъиян ман қилинади. Бу боқий ҳукмдир. Лекин Бани Назийр ҳодисасида Аллоҳ таоло Ўзи уларни баъзи хурмо дарахтларини кесиб ўт қўйишга изн берган.)

Malayca: 

Mana-mana jua pohon kurma (kepunyaan musuh) yang kamu tebang atau kamu biarkan tegak berdiri seperti keadaannya yang asal, maka yang demikian adalah dengan izin Allah (kerana Ia hendak memberi kemenangan kepada orang-orang mukmin), dan kerana Ia hendak menimpakan kehinaan kepada orang-orang yang fasik.

Arnavutça: 

Ato palme hurmesh që i keni prerë ju ose i keni lënë të qëndrojnë vertikalisht – i keni bërë me miratimin e Perëndisë dhe që Ai (Perëndia) t’i poshtërojë ngatërrestarët.

Bulgarca: 

Каквато и палма да отсечете или да я оставите изправена върху корените й, то е с позволението на Аллах и за да опозори Той нечестивците.

Sırpça: 

То што сте неке палме посекли или их, да усправно стоје, оставили - са Аллаховим допуштењем сте учинили, и зато да Он невернике понизи.

Çekçe: 

Vše, co jste porazili z palem datlových či nechali stát na kořenech jejich, to učinili jste z dovolení Božího, a aby poníženi byli hanebníci.

Urduca: 

تم لوگوں نے کھجوروں کے جو درخت کاٹے یا جن کو اپنی جڑوں پر کھڑا رہنے دیا، یہ سب اللہ ہی کے اذن سے تھا اور (اللہ نے یہ اذن اس لیے دیا) تاکہ فاسقوں کو ذلیل و خوار کرے

Tacikçe: 

Ҳар дарахти хурмоерр, ки буридед, ё онро бар решааш боқӣ гузоридед,, ба фармони Худо бувад, то нофармонон хор гарданд.

Tatarca: 

Әлеге яһүд авылын камап торган вакытларында, аларның хөрмә агачларын кисү- кисмәү хакында Сәхабәләр бәхәсләштеләр, бу аять шул хакта инде: хөрмә агачларын кисүегез, яисә кисмичә тамырларында калдыруыгыз – Аллаһуның теләге беләндер, дәхи Аллаһуның шулай кылмагы фәсыйкларны хур кылмак өчендер.

Endonezyaca: 

Apa saja yang kamu tebang dari pohon kurma (milik orang-orang kafir) atau yang kamu biarkan (tumbuh) berdiri di atas pokoknya, maka (semua itu) adalah dengan izin Allah; dan karena Dia hendak memberikan kehinaan kepada orang-orang fasik.

Amharca: 

ከዘንባባ (ከተምር ዛፍ) ማንኛዋም የቆረጣችኋት ወይም በግንዶቿ ላይ የቆመች ኾና የተዋችኋት በአላህ ፈቃድ ነው፡፡ አመጸኞቸንም ያዋርድ ዘንድ (በመቁረጥ ፈቀደ)፡፡

Tamilce: 

நீங்கள் பேரீச்ச மரங்களை வெட்டினாலும்; அல்லது, அவற்றின் வேர்களில் நிற்பவையாக அவற்றை நீங்கள் விட்டுவிட்டாலும் (அவை இரண்டும்) அல்லாஹ்வின் உத்தரவின்படிதான் நடந்தன. இன்னும், (அல்லாஹ்விற்கு கீழ்ப்படிய மறுக்கிற) பாவிகளை இழிவுபடுத்துவதற்காக நடந்தன.

Korece: 

너희가 종려나무를 베어 넘어뜨리거나 뿌리는 드러내어 세워두는 것은 하나님의 허락에 의한 것이며 이로 하여 그분께서 사악한 자들을 수치스럽게 하고자 하셨노라

Vietnamca: 

Bất cứ cây chà là nào (của chúng) mà các ngươi (những người có đức tin) đã chặt hạ hoặc các ngươi bỏ lại cho nó đứng thẳng trên thân cây của nó đều do sự cho phép của Allah, mục đích để Ngài hạ nhục những kẻ dấy loạn, bất tuân.