Arapça:
وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ الَّذِي آتَيْنَاهُ آيَاتِنَا فَانسَلَخَ مِنْهَا فَأَتْبَعَهُ الشَّيْطَانُ فَكَانَ مِنَ الْغَاوِينَ
Çeviriyazı:
vetlü `aleyhim nebee-lleẕî âteynâhü âyâtinâ fenseleḫa minhâ feetbe`ahü-şşeyṭânü fekâne mine-lgâvîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlara, kendisine âyetlerimizi sunduğumuz o adamın kıssasını da anlat; âyetlerden sıyrılıp çıktı, derken onu şeytan arkasına taktı, en sonunda da helak olanlardan oldu.
Diyanet İşleri:
Onlara, şeytanın peşine takdığı ve kendisine verdiğimiz ayetlerden sıyrılarak azgınlıklardan olan kişinin olayını anlat.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Oku onlara kendisine delillerimizi ihsan ettiğimiz halde bilebile onları inkar edip, onların hükmünden sıyrılıp Şeytan'a uyan ve helak olana ait kıssayı.
Şaban Piriş:
Onlara, kendisine ayetlerimizi verdiğimiz, fakat onlardan sıyrılıp uzaklaşan, şeytanın kendisine uydurduğu yolunu kaybetmiş azgınlardan olan kimsenin haberini oku!
Edip Yüksel:
Kendisine ayetlerimizi verdiğimiz, ancak onlardan sıyrılmış-geçmiş kimsenin ne duruma düştüğünü anlat onlara. Şeytan onu saptırıncaya kadar izlemişti.
Ali Bulaç:
Onlara kendisine ayetlerimizi verdiğimiz kişinin haberini anlat. O, bundan sıyrılıp-uzaklaşmış, şeytan onu peşine takmıştı. O da sonunda azgınlardan olmuştu.
Suat Yıldırım:
Onlara, kendisine âyetlerimiz hakkında ilim nasib ettiğimiz kimsenin de kıssasını anlat: Evet, o adam bu ilme rağmen o âyetlerin çerçevesinden sıyrıldı, şeytan da onu peşine taktı, derken azgınlardan biri olup çıktı.Eğer dileseydik, onu o âyetler sayesinde yüksek bir mevkiye çıkarırdık, lâkin o, dünyaya saplandı ve hevasının esiri oldu.Onun hali tıpkı köpeğin durumuna benzer: Üzerine varsan da dilini sarkıtıp solur; kendi haline bıraksan da yine dilini salar solur! İşte bu, tıpkı âyetlerimizi yalan sayan kimselerin misalidir. Sen olayı onlara anlat, olur ki düşünüp kendilerine çekidüzen verirler.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Onlara o kimsenin haberini de oku ki, o kimseye âyetlerimizi vermiştik, onlardan sıyrılıp ayrıldı. Şeytan da onu kendisine tâbi kıldı. Artık sapıklardan olmuş oldu.
Yaşar Nuri Öztürk:
Onlara, şu adamın haberini de oku: Kendisine ayetlerimizi vermiştik; onlardan sıyrılıp çıktı, şeytan da onu peşine taktı; nihayet o, azgınlardan oluverdi.
Bekir Sadak:
En guzel isimler Allah´indir, O´na o isimlerle dua edin, O´nun isimleri konusunda egrilige sapanlari birakin. Onlar yaptiklarinin cezasini goreceklerdir.
İbni Kesir:
Kendisine ayetlerimizi verdiğimiz halde, onlardan sıyrılan ve şeytanın arkasına taktığı sonunda da azgınlardan olan o kimsenin haberini anlat.
Adem Uğur:
Onlara (yahudilere), kendisine âyetlerimizden verdiğimiz ve fakat onlardan sıyrılıp çıkan, o yüzden de şeytanın takibine uğrayan ve sonunda azgınlardan olan kimsenin haberini oku.
İskender Ali Mihr:
Onlara, âyetlerimizi verdiğimiz kimsenin haberini oku (anlat). Sonra o, ondan (âyetlerden) ayrıldı, artık şeytan onu kendisine tâbî kıldı. Ve böylece o zarar görenlerden (azgınlardan) oldu.
Celal Yıldırım:
(Ey Muhammed!) Kendisine âyetlerimizi verdiğimiz kimsenin haberini (olayını) anlat: O verdiğimiz âyetlerden sıyrılıp çıktı
Tefhim ul Kuran:
Onlara kendisine ayetlerimizi verdiğimiz kişinin haberini anlat. O, bundan sıyrılıp uzaklaşmış, şeytan da onu peşine takmıştı. O da sonunda azgınlardan oluvermişti.
Fransızca:
Et raconte-leur l'histoire de celui à qui Nous avions donné Nos signes et qui s'en écarta. Le Diable, donc, l'entraîna dans sa suite et il devint ainsi du nombre des égarés.
İspanyolca:
Cuéntales lo que pasó con aquél a quien dimos Nuestros signos y se deshizo de ellos. El Demonio le persiguió y fue de los descarriados.
İtalyanca:
Racconta loro la storia di colui cui avevamo dato Nostri segni e che li trascurò. Satana lo seguì e fu uno dei traviati.
Almanca:
Und trage ihnen vor die Nachricht über denjenigen, dem WIR Unsere Ayat zuteil werden ließen, dann hat er sich von ihnen abgewendet, dann folgte ihm der Satan, so wurde er von den Verführten.
Çince:
你应当对他们宣读那个人的故事;我曾把我的许多迹象赏赐他,但他鄙弃那些迹象,故恶魔赶上他,而他变成了迷误者。
Hollandaca:
En verhaal den Joden de geschiedenis van hem, dien wij onze teekens brachten, en die zich daarvan afwendde; daarom volgde satan hem, en hij werd een van hen, die verleid werden.
Rusça:
Прочти им историю о том, кому Мы даровали Наши знамения, а он отбросил их. Сатана последовал за ним, и он стал заблудшим.
Somalice:
Ku Akhri korkooda kii warkiisii aan Siinay Aayaadkanaga oo ka Siibtay Shaydaanna uu Raacay (Isaga) Noqdayna kuwa Baadida ah.
Swahilice:
Na wasomee khabari za yule ambaye tulimpa Ishara zetu, naye akajivua nazo. Na Shet'ani akamuandama, akawa miongoni walio potea.
Uygurca:
(ئى مۇھەممەد!) ئۇلار (يەنى يەھۇدىيلار) غا شۇنداق بىر ئادەمنىڭ قىسسىسىنى ئوقۇپ بەرگىنكى، ئۇنىڭغا ئايەتلىرىمىزنى بەردۇق (يەنى كىتابۇللاھنىڭ بەزى ئىلىملىرىنى ئۆگەتتۇق). ئۇ ئايەتلىرىمىزدىن ئۆزىنى تارتتى، ئۇنىڭغا شەيتان ئاپىرىدە بولۇشى بىلەنلا گۇمراھلاردىن بولۇپ كەتتى
Japonca:
(ムハンマドよ)われが下した印を授かりながら,それを脱ぎ捨て,それで悪魔が(愚?)いて,邪道に導く者の仲間となった者の話をかれらに告げなさい。
Arapça (Ürdün):
«واتل» يا محمد «عليهم» أي اليهود «نبأ» خبر «الذي آتيناه آياتنا فانسلخ منها» خرج بكفره كما تخرج الحية من جلدها، وهو بلعم بن باعوراء من علماء بني إسرائيل، سُئل أن يدعو على موسى وأُهدي إليه شيء، فدعا فانقلب عليه اندلع لسانه على صدره «فأتبعه الشيطان» فأدركه فصار قرينه «فكان من الغاوين».
Hintçe:
और (ऐ रसूल) तुम उन लोगों को उस शख़्श का हाल पढ़ कर सुना दो जिसे हमने अपनी आयतें अता की थी फिर वह उनसे निकल भागा तो शैतान ने उसका पीछा पकड़ा और आख़िरकार वह गुमराह हो गया
Tayca:
“และจงอ่านให้พวกเขา ฟัง ซึ่งข่าวของผู้ที่เราได้ให้บรรดาโองการของเราแก่เขา แล้วเขาได้ถอนตัวออกจากโองการเหล่านั้น แล้วชัยฏอนก็ติดตามเขา ดังนั้นเขาจึงอยู่ในหมู่ผู้หลงผิด”
İbranice:
וקרא להם את הסיפור של האיש אשר נתנו לו את אותותינו ואולם הוא נטשם, והשטן לכד אותו והיה מהאבודים
Hırvatça:
I kaži im vijest o onome kome smo dokaze Naše dali, ali koji se od njih udaljio pa ga šejtan dostigao, i on je zalutao.
Rumence:
Povesteşte-le istoria celui căruia Noi i-am dăruit semnele Noastre. El se lepădă de Ele şi, astfel, a fost printre cei rătăciţi.
Transliteration:
Waotlu AAalayhim nabaa allathee ataynahu ayatina fainsalakha minha faatbaAAahu alshshaytanu fakana mina alghaweena
Türkçe:
Onlara, şu adamın haberini de oku: Kendisine ayetlerimizi vermiştik; onlardan sıyrılıp çıktı, şeytan da onu peşine taktı; nihayet o, azgınlardan oluverdi.
Sahih International:
And recite to them, [O Muhammad], the news of him to whom we gave [knowledge of] Our signs, but he detached himself from them; so Satan pursued him, and he became of the deviators.
İngilizce:
Relate to them the story of the man to whom We sent Our signs, but he passed them by: so Satan followed him up, and he went astray.
Azerbaycanca:
(Ya Rəsulum!) Onlara (yəhudilərə) ayələrimizi verdiyimiz kimsənin xəbərini də söylə (oxu). O, (ayələrimizi inkar edib) imandan döndü. Şeytan onu özünə tabe etdi və o, (haqq yoldan) azanlardan oldu
Süleyman Ateş:
Onlara şu adamın haberini de oku: Kendisine ayetlerimizi verdik de onlardan sıyrıldı, çıktı, şeytan onu peşine taktı, böylece azgınlardan oldu.
Diyanet Vakfı:
Onlara (yahudilere), kendisine ayetlerimizden verdiğimiz ve fakat onlardan sıyrılıp çıkan, o yüzden de şeytanın takibine uğrayan ve sonunda azgınlardan olan kimsenin haberini oku.
Erhan Aktaş:
Onlara, o kimsenin(1) haberini de oku, ki ona âyetlerimizi vermiştik de onlardan sıyrılıp ayrıldı. Şeytân da onu kendine tâbi kıldı. Böylece azgınlardan oldu.
Kral Fahd:
Onlara (yahudilere), kendisine âyetlerimizden verdiğimiz ve fakat onlardan sıyrılıp çıkan, o yüzden de şeytanın takibine uğrayan ve sonunda azgınlardan olan kimsenin haberini oku.
Hasan Basri Çantay:
(Habîbim) onlara o kimsenin haberini de oku ki biz kendisine âyetlerimizi vermişdik de, o bunlardan sıyrılıb çıkmış, derken şeytan onu arkasına takmış, nihayet azgınlardan olmuşdu.
Muhammed Esed:
Ve kendisine mesajlarımızı lütfettiğimiz halde onları bir kenara atan kimsenin başına gelecek olanı anlat onlara: Şeytan yetişip yakalar onu ve o da, başka niceleri gibi, vahim bir sapışla sapıp gider.
Gültekin Onan:
Onlara kendisine ayetlerimizi verdiğimiz kişinin haberini anlat / aktar. O, bundan sıyrılıp uzaklaşmış, şeytan onu peşine takmıştı. O da sonunda azgınlardan olmuştu.
Ali Fikri Yavuz:
(Ey Rasûlüm) Yahudî’lere o kimsenin (İsraîloğullarından bir âlimin) haberini oku ki, kendisine âyetlerimizi vermiştik de, o, bunları inkâr ederek imandan çıkmıştı. Böylece şeytan onu arkasına takmış da azgınlardan olmuştu.
Portekizce:
Repete-lhes (ó Mensageiro) a história daquele ao qual agraciamos com os Nossos versículos e que os desdenhou;assim, Satanás o seguiu e ele se contou entre os seduzidos.
İsveççe:
Och berätta för dem vad som hände den man som Vi hade gett del av Våra budskap och som sköt dem ifrån sig. Djävulen följde honom hack i häl och han blev [till sist] en av dem som, efter att själv ha vilseletts, leder andra på avvägar.
Farsça:
و سرگذشت کسی که آیات خود را به او عطا کردیم و او عملاً از آنان جدا شد، برای آنان بخوان؛ پس شیطان او را دنبال کرد [تا به دامش انداخت] و در نتیجه از گمراهان شد.
Kürtçe:
وە (ئەی موحەممەد ﷺ) بخوێنەرەوە بەسەریاندا ھەواڵی ئەو کەسەی کە نیشانەکانی خۆمان پێ بەخشی کەچی خۆی لێ داڕنی (و دەرچوو لە فەرمانی خوا) ئەمجاشەیتان دوای کەوت بەھۆی ئەوەوە بو بەیەکێک لە گومڕایان
Özbekçe:
Уларга оятларимизни берганимизда, улардан ўзини олиб қочган ва уни шайтон эргаштириб кетиб, иғвога учганлардан бўлган шахснинг хабарини тиловот қилиб бер! (Ушбу ояти каримада зикр қилинган шахс ким экани хусусида мўътабар тафсир китобларимизда кўп сонли турли-туман ривоятлар бор. Шунинг ўзи ҳам бу оят муайян бир шахсга хос бўлмай, балки маълум бир тоифа одамларга хос эканини кўрсатиб турибди. Ояти каримада «оятларимизни берганимизда», дейилишига кўра, у одам диний илмдан огоҳ экани кўриниб турибди. Демак, у одамга Аллоҳ таоло диний илмларни эгаллашга имкон берган, аммо у (Аллоҳ) оятларидан ўзини олиб қочган, яъни, илмига амал қилмаган. Шу туфайли, «уни шайтон эргаштириб кетиб, иғвога учганлардан бўлган».)
Malayca:
Dan bacakanlah kepada mereka (wahai Muhammad), khabar berita seorang yang kami beri kepadanya (pengetahuan mengenai) ayat-ayat (Kitab) Kami. kemudian ia menjadikan dirinya terkeluar dari mematuhinya, lalu ia diikuti oleh Syaitan (dengan godaannya), maka menjadilah dari orang-orang yang sesat.
Arnavutça:
Tregoju atyre për njeriun, të cilit Na ia kemi dhënë argumentet Tona, e i cili është zhveshur prej tyre, e djalli e ka bërë për vete, dhe, ai është bërë i humbur.
Bulgarca:
И прочети им вестта за онзи, на когото дарихме Нашите знамения, а той се изплъзна от тях. И сатаната го направи свой последовател, и стана той един от заблудените.
Sırpça:
И кажи им вест о ономе коме смо дали Наше доказе, а који се од њих удаљио па га је ђаво достигао, па постаде од залуталих.
Çekçe:
Vyprávěj jim zvěst o tom, jemuž jsme znamení Svá dali a jenž se pak od nich odvrátil. A satan jej učinil následovníkem Svým a stal se tak jedním ze zbloudilých.
Urduca:
اور اے محمدؐ، اِن کے سامنے اُس شخص کا حال بیان کرو جس کو ہم نے اپنی آیات کا علم عطا کیا تھا مگر وہ ان کی پابندی سے نکل بھاگا آخرکار شیطان اس کے پیچھے پڑ گیا یہاں تک کہ وہ بھٹکنے والوں میں شامل ہو کر رہا
Tacikçe:
Хабари он мардро бар онҳо бихон, ки оёти хешро ба ӯ ато карда будем ва ӯ аз он илм маҳрум гашт ва шайтон дар паяш афтод ва дар зумраи гумроҳон даромад.
Tatarca:
Кешеләргә без Аңа аятьләр биргән бер кешенең хәбәрен укы! Ул кеше Без биргән аятьләрдән аерылды вә шайтан аны үзенә ияртте, залим һәм азгыннардан булып китте.
Endonezyaca:
Dan bacakanlah kepada mereka berita orang yang telah Kami berikan kepadanya ayat-ayat Kami (pengetahuan tentang isi Al Kitab), kemudian dia melepaskan diri dari pada ayat-ayat itu, lalu dia diikuti oleh syaitan (sampai dia tergoda), maka jadilah dia termasuk orang-orang yang sesat.
Amharca:
የዚያንም ተዓምራታችንን የሰጠነውንና ከእርሷ የወጣውን ሰይጣንም ያስከተለውን ከጠማሞቹም የኾነውን ሰው ወሬ በእነርሱ ላይ አንብብላቸው፡፡
Tamilce:
(நபியே!) நாம் நம் அத்தாட்சிகளை யாருக்கு கொடுத்தோமோ அவனுடைய செய்தியை அவர்களுக்கு முன் ஓதிக் காட்டுவீராக. அவன் அதிலிருந்து கழன்று கொண்டான். ஆகவே, ஷைத்தான் அவனைப் பின்தொடர்ந்தான். ஆக, அவன் வழிகெட்டவர்களில் (-மூடர்களில்) ஆகிவிட்டான்.
Korece:
그들에게 그 사람의 얘기를낭송하여 전하라 하나님이 그에게 말씀이 있었으나 그는 사탄의 유흑으로 그 말씀들을 흘러버리매 그는방황하게 되었더라
Vietnamca:
Ngươi (hỡi Thiên Sứ) hãy xướng đọc cho họ nghe chuyện về một người đàn ông(5) mà TA đã ban cho y (kiến thức về) một vài Dấu Hiệu của TA nhưng y đã gạt bỏ chúng nên Shaytan đã bám theo y, thế là y trở thành kẻ lầm lạc. (5) Người đàn ông được đề cấp đến thuộc dân Israel có tên gọi là Bal-‘am bin Ba-‘ura. Trong số kiến thức về các Dấu Hiệu của Allah mà Ngài đã ban cho ông ta có kiến thức về các đại danh của Ngài. Người đàn ông này đã biết được một đại danh đặc biệt của Allah. Khi ông ta cầu xin Allah bằng đại danh đó của Ngài, bất cứ điều gì ông ta cầu xin đều được Ngài chấp nhận và đáp lại. Tuy nhiên, vì quá tham vật chất thế gian nên ông ta đã trở thành một kẻ lầm lạc. Có lời nói rằng: Người đàn ông tên Bal’am bin Ba-‘ura này thuộc dân Israel vào thời của Nabi Musa. Allah đã ban cho ông ta kiến thức về các Dấu Hiệu của Ngài. Nabi Musa phái ông ta đi kêu gọi một vị vua của Madyan. Vị vua này đã trọng đãi ông ta và ban cho ông ta nhiều đặc ân khiến ông ta quên mất sứ mạng và trở thành một kẻ lầm lạc.
Ayet Linkleri: