Arapça:
لَوْ نَشَاءُ جَعَلْنَاهُ أُجَاجًا فَلَوْلَا تَشْكُرُونَ
Çeviriyazı:
lev neşâü ce`alnâhü ücâcen felevlâ teşkürûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Dileseydik onu tuzlu yapardık. O halde şükretseniz ya!
Diyanet İşleri:
Dileseydik onu acılaştırırdık; hala şükretmez misiniz?
Abdulbakî Gölpınarlı:
Dileseydik onu tuzlu, acı bir su haline getirirdik, hala mı şükretmezsiniz?
Şaban Piriş:
İsteseydik onu tuzlu bir su yapardık şükretmeniz gerekmez mi?
Edip Yüksel:
Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmez misiniz?
Ali Bulaç:
Eğer dilemiş olsaydık onu tuzlu kılardık; şükretmeniz gerekmez mi?
Suat Yıldırım:
Dileseydik onu tuzlu da yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi?
Ömer Nasuhi Bilmen:
56:69
Yaşar Nuri Öztürk:
Dileseydik, onu tuzlu yapıverirdik. Peki şükretmeniz gerekmez mi?
Bekir Sadak:
56:75
İbni Kesir:
İsteseydik onu tuzlu bir su kılardık. Öyleyse şükretmeli değil misiniz?
Adem Uğur:
Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi?
İskender Ali Mihr:
Eğer dileseydik, onu acı kılardık (yapardık), öyle ise (niçin) hâlâ şükretmiyorsunuz?
Celal Yıldırım:
Dileseydik onu acı yapardık. Artık şükretmez misiniz ?
Tefhim ul Kuran:
Eğer dilemiş olsaydık onu tuzlu kılardık
Fransızca:
Si Nous voulions, Nous la rendrions salée. Pourquoi n'êtes-vous donc pas reconnaissants ?
İspanyolca:
Si hubiéramos querido, la habríamos hecho salobre. ¿Por qué, pues, no dais las gracias?
İtalyanca:
Se volessimo la renderemmo salmastra: perché mai non siete riconoscenti?
Almanca:
Wenn WIR wollten, würden WIR es sauer machen. Würdet ihr euch doch dankbar erweisen!
Çince:
假若我意欲,我必使它变成苦的,你们怎么不感谢呢?
Hollandaca:
Indien het ons behaagde, zouden wij het brak kunnen maken. Zult gij dus niet dankbaar wezen?
Rusça:
Если бы Мы пожелали, то сделали бы ее горькой. Почему же вы неблагодарны?
Somalice:
Haddaan doonno waxaan ka yeelaynaa khadhaadh (aan la hollin karin) ee maad ku mahadisaan (Eebe).
Swahilice:
Tungeli penda tungeli yafanya ya chumvi. Basi mbona hamshukuru?
Uygurca:
ئەگەر بىز خالىساق ئۇنى تۇزلۇق قىلىپ قوياتتۇق (پەرۋەردىگارىڭلارنىڭ زور نېمەتلىرىگە) نېمىشقا شۈكۈر قىلمايسىلەر؟
Japonca:
われがもし欲するならば,それを塩辛くすることが出来る。あなたがたはどうして感謝しないのか。
Arapça (Ürdün):
«لو نشاء جعلناه أجاجا» ملحا لا يمكن شربه «فلولا» هلا «تشكرون».
Hintçe:
अगर हम चाहें तो उसे खारी बना दें तो तुम लोग यक्र क्यों नहीं करते
Tayca:
หากเราประสงค์ เราจะทำให้มันเค็มจัด แล้วไฉนเล่าพวกเจ้าจึงไม่กตัญญู?
İbranice:
הלא אם נרצה, נהפכם למלוחים, אז מדוע אינכם מכירים תודה
Hırvatça:
Ako želimo, možemo je slanom učiniti - pa zašto niste zahvalni?
Rumence:
Dacă am vrea, am face-o amară! De ce nu mulţumiţi totuşi!
Transliteration:
Law nashao jaAAalnahu ojajan falawla tashkuroona
Türkçe:
Dileseydik, onu tuzlu yapıverirdik. Peki şükretmeniz gerekmez mi?
Sahih International:
If We willed, We could make it bitter, so why are you not grateful?
İngilizce:
Were it Our Will, We could make it salt (and unpalatable): then why do ye not give thanks?
Azerbaycanca:
Əgər istəsəydik, onu acı (bir su) edərdik. Elə isə niyə (Allahın ne’mətlərinə) şükür etmirsiniz?
Süleyman Ateş:
Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şüketmeniz gerekmez mi?
Diyanet Vakfı:
Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi?
Erhan Aktaş:
Eğer dileseydik onu tuzlu yapardık. Buna şükretmeniz gerekmez mi?
Kral Fahd:
Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi?
Hasan Basri Çantay:
Eğer dileseydik onu (içilmeyecek) tuzlu bir su yapardık. O halde şükretmeli değil misiniz?
Muhammed Esed:
(O tatlı bir su şeklinde iner, ama) dileseydik yakacak kadar tuzlu ve acı yapabilirdik. Öyleyse neden (Bize) şükretmiyorsunuz?
Gültekin Onan:
Eğer dilemiş olsaydık onu tuzlu kılardık
Ali Fikri Yavuz:
Dileseydik onu acı bir su yapardık. O halde (bu türlü nimetlere karşı Allah’a) şükretseniz ya...
Portekizce:
Se quiséssemos, fá-la-íamos salobra. Por que, pois, não agradeceis?
İsveççe:
Om Vi ville kunde Vi göra det salt och bittert; bör ni då inte vara tacksamma
Farsça:
اگر بخواهیم آن را تلخ می گردانیم، پس چرا سپاس گزاری نمی کنید؟
Kürtçe:
ئەگەر بمان ویستایە دەمانکرد بەئاوێکی زۆر سوێری تاڵ، ئیتر بۆ سوپاسی خوا ناکەن
Özbekçe:
Агар хоҳласак, Биз уни шўр қилиб қўямиз. Шукр қилсангиз-чи!
Malayca:
Kalau Kami kehendaki, Kami akan jadikan dia masin, maka ada baiknya kalau kamu bersyukur.
Arnavutça:
Nëse duam Ne, Ne do ta bëjmë atë të njelmët – e përse nuk falenderoheni?!
Bulgarca:
Ако пожелаехме, бихме я сторили солена, защо тогава не сте признателни?
Sırpça:
Ако желимо, можемо да је сланом учинимо - па зашто нисте захвални?
Çekçe:
Kdybychom chtěli, učinili bychom ji hořkou a slanou - což tedy vděčni nebudete?
Urduca:
ہم چاہیں تو اسے سخت کھاری بنا کر رکھ دیں، پھر کیوں تم شکر گزار نہیں ہوتے؟
Tacikçe:
Агар мехостем онро талх мегардонидем. Пас чаро шукр намегӯед?
Tatarca:
Әгәр Без теләсәк, ул суны эчәргә яраксыз итеп ачы кылыр идек, сез ни өчен шөкер итмисез?
Endonezyaca:
Kalau Kami kehendaki, niscaya Kami jadikan dia asin, maka mengapakah kamu tidak bersyukur?
Amharca:
ብንሻ ኖሮ መርጋጋ ባደረግነው ነበር፡፡ አታመሰግኑምን?
Tamilce:
நாம் நாடினால் அதை உப்பு நீராக ஆக்கிவிடுவோம். ஆக, (இந்த மாபெரும் அருட்கொடைக்காக இறைவனுக்கு) நீங்கள் நன்றிசெலுத்த வேண்டாமா?
Korece:
하나님이 원했다면 그분은 그것을 짜게 하셨으리라 그래도 너희는 감사하려 하지 않느뇨
Vietnamca:
Nếu TA muốn, TA có thể làm cho nó trở nên mặn. Vậy sao các ngươi không biết ơn (TA)?
Ayet Linkleri: