Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

56

Sûredeki Ayet No: 

70

Ayet No: 

5049

Sayfa No: 

536

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

لَوْ نَشَاءُ جَعَلْنَاهُ أُجَاجًا فَلَوْلَا تَشْكُرُونَ

Çeviriyazı: 

lev neşâü ce`alnâhü ücâcen felevlâ teşkürûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Dileseydik onu tuzlu yapardık. O halde şükretseniz ya!

Diyanet İşleri: 

Dileseydik onu acılaştırırdık; hala şükretmez misiniz?

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Dileseydik onu tuzlu, acı bir su haline getirirdik, hala mı şükretmezsiniz?

Şaban Piriş: 

İsteseydik onu tuzlu bir su yapardık şükretmeniz gerekmez mi?

Edip Yüksel: 

Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmez misiniz?

Ali Bulaç: 

Eğer dilemiş olsaydık onu tuzlu kılardık; şükretmeniz gerekmez mi?

Suat Yıldırım: 

Dileseydik onu tuzlu da yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi?

Ömer Nasuhi Bilmen: 

56:69

Yaşar Nuri Öztürk: 

Dileseydik, onu tuzlu yapıverirdik. Peki şükretmeniz gerekmez mi?

Bekir Sadak: 

56:75

İbni Kesir: 

İsteseydik onu tuzlu bir su kılardık. Öyleyse şükretmeli değil misiniz?

Adem Uğur: 

Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi?

İskender Ali Mihr: 

Eğer dileseydik, onu acı kılardık (yapardık), öyle ise (niçin) hâlâ şükretmiyorsunuz?

Celal Yıldırım: 

Dileseydik onu acı yapardık. Artık şükretmez misiniz ?

Tefhim ul Kuran: 

Eğer dilemiş olsaydık onu tuzlu kılardık

Fransızca: 

Si Nous voulions, Nous la rendrions salée. Pourquoi n'êtes-vous donc pas reconnaissants ?

İspanyolca: 

Si hubiéramos querido, la habríamos hecho salobre. ¿Por qué, pues, no dais las gracias?

İtalyanca: 

Se volessimo la renderemmo salmastra: perché mai non siete riconoscenti?

Almanca: 

Wenn WIR wollten, würden WIR es sauer machen. Würdet ihr euch doch dankbar erweisen!

Çince: 

假若我意欲,我必使它变成苦的,你们怎么不感谢呢?

Hollandaca: 

Indien het ons behaagde, zouden wij het brak kunnen maken. Zult gij dus niet dankbaar wezen?

Rusça: 

Если бы Мы пожелали, то сделали бы ее горькой. Почему же вы неблагодарны?

Somalice: 

Haddaan doonno waxaan ka yeelaynaa khadhaadh (aan la hollin karin) ee maad ku mahadisaan (Eebe).

Swahilice: 

Tungeli penda tungeli yafanya ya chumvi. Basi mbona hamshukuru?

Uygurca: 

ئەگەر بىز خالىساق ئۇنى تۇزلۇق قىلىپ قوياتتۇق (پەرۋەردىگارىڭلارنىڭ زور نېمەتلىرىگە) نېمىشقا شۈكۈر قىلمايسىلەر؟

Japonca: 

われがもし欲するならば,それを塩辛くすることが出来る。あなたがたはどうして感謝しないのか。

Arapça (Ürdün): 

«لو نشاء جعلناه أجاجا» ملحا لا يمكن شربه «فلولا» هلا «تشكرون».

Hintçe: 

अगर हम चाहें तो उसे खारी बना दें तो तुम लोग यक्र क्यों नहीं करते

Tayca: 

หากเราประสงค์ เราจะทำให้มันเค็มจัด แล้วไฉนเล่าพวกเจ้าจึงไม่กตัญญู?

İbranice: 

הלא אם נרצה, נהפכם למלוחים, אז מדוע אינכם מכירים תודה

Hırvatça: 

Ako želimo, možemo je slanom učiniti - pa zašto niste zahvalni?

Rumence: 

Dacă am vrea, am face-o amară! De ce nu mulţumiţi totuşi!

Transliteration: 

Law nashao jaAAalnahu ojajan falawla tashkuroona

Türkçe: 

Dileseydik, onu tuzlu yapıverirdik. Peki şükretmeniz gerekmez mi?

Sahih International: 

If We willed, We could make it bitter, so why are you not grateful?

İngilizce: 

Were it Our Will, We could make it salt (and unpalatable): then why do ye not give thanks?

Azerbaycanca: 

Əgər istəsəydik, onu acı (bir su) edərdik. Elə isə niyə (Allahın ne’mətlərinə) şükür etmirsiniz?

Süleyman Ateş: 

Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şüketmeniz gerekmez mi?

Diyanet Vakfı: 

Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi?

Erhan Aktaş: 

Eğer dileseydik onu tuzlu yapardık. Buna şükretmeniz gerekmez mi?

Kral Fahd: 

Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi?

Hasan Basri Çantay: 

Eğer dileseydik onu (içilmeyecek) tuzlu bir su yapardık. O halde şükretmeli değil misiniz?

Muhammed Esed: 

(O tatlı bir su şeklinde iner, ama) dileseydik yakacak kadar tuzlu ve acı yapabilirdik. Öyleyse neden (Bize) şükretmiyorsunuz?

Gültekin Onan: 

Eğer dilemiş olsaydık onu tuzlu kılardık

Ali Fikri Yavuz: 

Dileseydik onu acı bir su yapardık. O halde (bu türlü nimetlere karşı Allah’a) şükretseniz ya...

Portekizce: 

Se quiséssemos, fá-la-íamos salobra. Por que, pois, não agradeceis?

İsveççe: 

Om Vi ville kunde Vi göra det salt och bittert; bör ni då inte vara tacksamma

Farsça: 

اگر بخواهیم آن را تلخ می گردانیم، پس چرا سپاس گزاری نمی کنید؟

Kürtçe: 

ئەگەر بمان ویستایە دەمانکرد بەئاوێکی زۆر سوێری تاڵ، ئیتر بۆ سوپاسی خوا ناکەن

Özbekçe: 

Агар хоҳласак, Биз уни шўр қилиб қўямиз. Шукр қилсангиз-чи!

Malayca: 

Kalau Kami kehendaki, Kami akan jadikan dia masin, maka ada baiknya kalau kamu bersyukur.

Arnavutça: 

Nëse duam Ne, Ne do ta bëjmë atë të njelmët – e përse nuk falenderoheni?!

Bulgarca: 

Ако пожелаехме, бихме я сторили солена, защо тогава не сте признателни?

Sırpça: 

Ако желимо, можемо да је сланом учинимо - па зашто нисте захвални?

Çekçe: 

Kdybychom chtěli, učinili bychom ji hořkou a slanou - což tedy vděčni nebudete?

Urduca: 

ہم چاہیں تو اسے سخت کھاری بنا کر رکھ دیں، پھر کیوں تم شکر گزار نہیں ہوتے؟

Tacikçe: 

Агар мехостем онро талх мегардонидем. Пас чаро шукр намегӯед?

Tatarca: 

Әгәр Без теләсәк, ул суны эчәргә яраксыз итеп ачы кылыр идек, сез ни өчен шөкер итмисез?

Endonezyaca: 

Kalau Kami kehendaki, niscaya Kami jadikan dia asin, maka mengapakah kamu tidak bersyukur?

Amharca: 

ብንሻ ኖሮ መርጋጋ ባደረግነው ነበር፡፡ አታመሰግኑምን?

Tamilce: 

நாம் நாடினால் அதை உப்பு நீராக ஆக்கிவிடுவோம். ஆக, (இந்த மாபெரும் அருட்கொடைக்காக இறைவனுக்கு) நீங்கள் நன்றிசெலுத்த வேண்டாமா?

Korece: 

하나님이 원했다면 그분은 그것을 짜게 하셨으리라 그래도 너희는 감사하려 하지 않느뇨

Vietnamca: 

Nếu TA muốn, TA có thể làm cho nó trở nên mặn. Vậy sao các ngươi không biết ơn (TA)?