Arapça:
بَلْ نَحْنُ مَحْرُومُونَ
Çeviriyazı:
bel naḥnü maḥrûmûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Doğrusu, biz yoksul bırakıldık (derdiniz).
Diyanet İşleri:
Dilersek Biz onu çerçöp yaparız, şaşar kalırsınız; "Doğrusu borç altına girdik, hatta yoksun kaldık".
Abdulbakî Gölpınarlı:
Hayır, biz mahrum olduk.
Şaban Piriş:
Doğrusu biz mahrum bırakıldık, dersiniz.
Edip Yüksel:
Doğrusu, yoksun bırakıldık.
Ali Bulaç:
Hayır, biz büsbütün yoksun bırakıldık.
Suat Yıldırım:
Hatta doğrusu biz rızıktan mahrum kaldık, sefalete mahkûm olduk.” derdiniz.
Ömer Nasuhi Bilmen:
56:66
Yaşar Nuri Öztürk:
Doğrusu mahrum bırakıldık biz.
Bekir Sadak:
Biz onu bir ibret ve colde konaklayanlar icin yararli kildik.
İbni Kesir:
Daha doğrusu biz mahrumlarız.
Adem Uğur:
Daha doğrusu, biz yoksul kaldık"
İskender Ali Mihr:
Hayır, biz mahsulden (üründen) mahrum bırakılanlarız (derdiniz).
Celal Yıldırım:
56:66
Tefhim ul Kuran:
«Hayır, biz büsbütün yoksun bırakıldık.»
Fransızca:
ou plutôt, exposés aux privations".
İspanyolca:
más aún, se nos ha despojado».
İtalyanca:
del tutto diseredati!».
Almanca:
Nein, sondern es wurde uns vorenthalten."
Çince:
不然!我们是被剥夺的。
Hollandaca:
Maar het is ons niet geoorloofd, de vruchten daarvan te oogsten.
Rusça:
Более того, мы лишились пропитания".
Somalice:
Mase waa nala hoojiyay.
Swahilice:
Bali sisi tumenyimwa.
Uygurca:
سىلەر: «بىز ھەقىقەتەن (ئەمگەك بىلەن ئۇرۇقنى) زىيان تارتتۇق، بەلكى بىز (رىزىقتىن) مەھرۇم قالدۇق» (دەيتتىڭلار)
Japonca:
いや,わたしたちは(労働の成果を)取り上げられた。」
Arapça (Ürdün):
«بل نحن محرومون» ممنوعون رزقنا.
Hintçe:
हम तो बदनसीब हैं
Tayca:
ไม่เพียงแต่เท่านั้น เรายังขาดแคลนปัจจัยเพาะปลูกอีกด้วย
İbranice:
ונשארנו עניים
Hırvatça:
čak smo svega lišeni!"
Rumence:
ba chiar de tot lipsiţi!”
Transliteration:
Bal nahnu mahroomoona
Türkçe:
"Doğrusu mahrum bırakıldık biz."
Sahih International:
Rather, we have been deprived."
İngilizce:
Indeed are we shut out (of the fruits of our labour)
Azerbaycanca:
Bəlkə, (hələ ruzidən də) məhrum olmuş kimsələrik!” (deyərdiniz).
Süleyman Ateş:
Doğrusu, biz yoksun bırakıldık! (derdiniz).
Diyanet Vakfı:
Daha doğrusu, biz yoksul kaldık" (derdiniz).
Erhan Aktaş:
“Doğrusu, yoksun bırakıldık.”
Kral Fahd:
Daha doğrusu, biz yoksul kaldık» (derdiniz).
Hasan Basri Çantay:
«Daha doğrusu biz (umduğumuzdan) mahrum kalmışlarız».
Muhammed Esed:
Yok yok, aslında (geçinme imkanlarımızdan) mahrum bırakıldık!" (diyerek).
Gültekin Onan:
"
Ali Fikri Yavuz:
Daha doğrusu (beklediğimiz mahsule karşılık) büsbütün mahrumuz.”
Portekizce:
Estamos, em verdade, privados (de colher os nossos frutos)!
İsveççe:
Ja, vi har berövats [frukten av allt vårt arbete]!"
Farsça:
بلکه ناکام و محرومیم
Kürtçe:
بەڵکو ئێمە لە ڕزق وڕۆزی بێ بەشین
Özbekçe:
Балки маҳрум бўлганлармиз», (дейсиз).
Malayca:
"Bahkan kami hampa (dari mendapat sebarang hasil) "
Arnavutça:
madje – na është penguar (furnizimi)!”
Bulgarca:
Да, и сме лишени [от прехрана].”
Sırpça:
чак смо свега лишени!“
Çekçe:
ba víc, teď všeho jsme zbaveni!'
Urduca:
بلکہ ہمارے تو نصیب ہی پھوٹے ہوئے ہیں
Tacikçe:
мо бенасиб мондагонем».
Tatarca:
Бәлки моннан соң безгә Аллаһуның рәхмәте һич тә булмас инде", – дияр идегез.
Endonezyaca:
bahkan kami menjadi orang-orang yang tidak mendapat hasil apa-apa.
Amharca:
«በእርግጥም እኛ (ከመጠቀም) የተከለከልን ነን» (ትሉ ነበር)፡፡
Tamilce:
“மாறாக, நாங்கள் பெரும் இழப்புக்குள்ளானவர்கள்” (என்றும் அப்போது நீங்கள் கூறுவீர்கள்).
Korece:
모든 것이 헛되었도다 라고 말할 것이라
Vietnamca:
“Không, chúng ta đã mất trắng.”
Ayet Linkleri: