Arapça:
إِلَّا مَنِ ارْتَضَىٰ مِن رَّسُولٍ فَإِنَّهُ يَسْلُكُ مِن بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِ رَصَدًا
Çeviriyazı:
illâ meni-rteḍâ mir rasûlin feinnehû yeslükü mim beyni yedeyhi vemin ḫalfihî raṣadâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ancak seçtiği elçiye açar. Çünkü onun önünden ve ardından gözetleyiciler salar.
Diyanet İşleri:
Ancak peygamberlerden, bildirmek istediği bunun dışındadır. Rablerinin bildirilerini tebliğ etmelerini ortaya koymak için her peygamberin önünden ve ardından gözcüler salar; onların yaptıklarını ilmiyle kuşatır ve herşeyi bir bir sayar.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ancak peygamberlerden seçtiği müstesna; onların da önlerinde, artlarında gözetleyiciler yollar.
Şaban Piriş:
Ancak rasûl(leri) içinde razı olduğu başka. Çünkü O, bunun (rasûlün) önüne ve arkasına koruyucu (melekler) koyar.
Edip Yüksel:
Ancak seçtiği bir elçi hariç; nitekim O, o elçiden önceye ve sonraya ait bir gözlem sunar.
Ali Bulaç:
Ancak elçileri (peygamberleri) içinde razı olduğu (seçtikleri kimseler) başka. Çünkü O, bunun önüne ve arkasına izleyici (gözetleyici)ler dizer.
Suat Yıldırım:
O bütün gaybı bilir. Fakat gayplarını kimseye açmaz. Ancak, bildirmeyi dilediği bir elçiye bildirir. Bu durumda (mesajı korumak için) o elçisinin önüne ve arkasına gözetleyiciler yerleştirir. Böylece (Allah) elçilerinin, Rab'lerinin mesajlarını gereğince tebliğ ettiklerini bilmek (yani fiilen görmek) ister. Doğrusu Allah, kullarının nezdinde ne var, ne yoksa her şeyi ilmiyle ihata etmiş, her şeyi bir bir kaydetmiştir. [2,255]
Ömer Nasuhi Bilmen:
İhtiyar buyurduğu bir resûl müstesna, çünkü o, bunun önünden ve ardından muhafızlar sevkeder.
Yaşar Nuri Öztürk:
Seçtiği bir elçi müstesna. Çünkü O, resulünün önünden ve arkasından gözetleyiciler yürütür.
Bekir Sadak:
Dogrusu Biz, sana, tasimasi agir bir soz vahyedecegiz.
İbni Kesir:
Ancak beğenip seçtiği bir peygamber müstesnadır. Çünkü onun önünden ve ardından gözcüler koyar.
Adem Uğur:
Ancak, (bildirmeyi) dilediği peygamber bunun dışındadır. Çünkü O, bunun önünden ve ardından gözcüler salar,
İskender Ali Mihr:
Resûllerden razı oldukları (tasarruf rızasına ulaşmış olanları) hariç! O taktirde, muhakkak ki O (Allah), onların önünden ve arkasından gözetenler sevkeder ki.
Celal Yıldırım:
Ancak seçip razı olduğu bir peygambere (bildirmesi) bunun dışındadır. Şüphesiz ki, o peygamberin önünde ve ardında dizi halinde gözcüler yürütür ki,
Tefhim ul Kuran:
Ancak elçileri (peygamberleri) içinde razı olduğu (seçtikleri kimseler) başka. Çünkü O, bunun önüne ve arkasına izleyici (gözetleyici)ler dizer.
Fransızca:
sauf à celui qu'Il agrée comme Messager et qu'Il fait précéder et suivre de gardiens vigilants,
İspanyolca:
salvo a aquél a quien acepta como enviado. Entonces, hace que le observen por delante y por detrás,
İtalyanca:
se non a un messaggero di cui si compiace, che fa precedere e seguire da una guardia [angelica],
Almanca:
außer demjenigen, an dem ER als Gesandten Wohlgefallen findet, also gewiß läßt ER vor ihm und hinter ihm Wachende sein,
Çince:
除非他所喜悦的使者,因为他派遣卫队,在使者的前面和后面行走,
Hollandaca:
Behalve aan den gezant in wien hij behagen schept, en hij doet eene wacht van engelen voor hem en achter hem gaan.
Rusça:
кроме тех посланников, которыми Он доволен и к которым Он приставляет спереди и сзади стражей,
Somalice:
Marka laga Reebo ciduu ka raalli Noqday oo Rasuulah, Isagoo hor iyo gadaalba ka ilaalin.
Swahilice:
Isipo kuwa Mtume wake aliye mridhia. Naye huyo humwekea walinzi mbele yake na nyuma yake.
Uygurca:
پەقەت اﷲ ئۆزى مەمنۇن بولغان پەيغەمبىرىگىلا (بەزى غەيبنى بىلدۈرىدۇ)، ئۇنىڭ ئالدىغا ۋە ئارقىسىغا كۆزەتچى (پەرىشتە) سېلىپ قويىدۇ
Japonca:
かれの御気に召した使徒以外には。それで,かれは,前からも後ろからも護衛して,(使徒を)赴かせられた。
Arapça (Ürdün):
«إلا من ارتضى من رسول فإنه» مع إطلاعه على ما شاء منه معجزة له «يسلك» يجعل ويسير «من بين يديه» أي الرسول «ومن خلفه رصدا» ملائكة يحفظونه حتى يبلغه في جملة الوحي.
Hintçe:
मगर जिस पैग़म्बर को पसन्द फरमाए तो उसके आगे और पीछे निगेहबान फरिश्ते मुक़र्रर कर देता है
Tayca:
นอกจากผู้ที่พระองค์ทรงยินดีเช่นร่อซูล ดังนั้นพระองค์จะทรงส่งผู้พิทักษ์เฝ้าดูแลข้างหน้าและข้างหลังเขา
İbranice:
חוץ מאשר לשליח שהוא בחר, ואשר הוא יציב לו שומרים מלפניו ומאחוריו
Hırvatça:
osim onome za koga je zadovoljan da poslanik bude; On, zaista, i ispred njega i iza njega postavlja one koji će ga čuvati,
Rumence:
numai celui de care-i mulţumit ca trimis. El va mâna în faţa lor şi în spatele lor o pândă
Transliteration:
Illa mani irtada min rasoolin fainnahu yasluku min bayni yadayhi wamin khalfihi rasadan
Türkçe:
Seçtiği bir elçi müstesna. Çünkü O, resulünün önünden ve arkasından gözetleyiciler yürütür.
Sahih International:
Except whom He has approved of messengers, and indeed, He sends before each messenger and behind him observers
İngilizce:
Except a messenger whom He has chosen: and then He makes a band of watchers march before him and behind him,
Azerbaycanca:
Bəyənib seçdiyi peyğəmbərdən başqa! (Qeybi nə bir mələk, nə də bir peyğəmbər bilər. Onun açarları ancaq Allahın əlindədir. Lakin Allah istədiyi peyğəmbərə bir mö’cüzə olaraq vəhy yolu ilə qeybdən bə’zi xəbərlər bildirər). Allah onların önündə və arxasında (mələklərdən ibarət) gözətçilər qoyar ki,
Süleyman Ateş:
Ancak razı olduğu elçiye gösterir. Çünkü O, elçisinin önüne ve arkasına gözetleyiciler (koruyucular) koyar.
Diyanet Vakfı:
Ancak, (bildirmeyi) dilediği peygamber bunun dışındadır. Çünkü O, bunun önünden ve ardından gözcüler salar,
Erhan Aktaş:
Resûllerden razı oldukları hariç.(1) O, onların her tarafından gözetleyiciler gönderir;(2)
Kral Fahd:
ancak, (bildirmeyi) dilediği peygamber bunun dışındadır. Çünkü O, bunun önünden ve ardından gözcüler salar.
Hasan Basri Çantay:
Meğer ki beğenib seçdiği bir peygamber ola. Çünkü O, bunun önünden, ardından gözetleyiciler dizer,
Muhammed Esed:
seçmekten hoşnutluk duyduğu elçisi hariç. O zaman Allah hem onun gözü önüne serilmiş olan her konuda, hem de aklının ermeyeceği her alanda onu gözetlemek için (semavi güçler) gönderir;
Gültekin Onan:
Ancak elçileri (peygamberleri) içinde razı olduğu (seçtikleri kimseler) başka. Çünkü O, bunun önüne ve arkasına izleyici (gözetleyici)ler dizer.
Ali Fikri Yavuz:
Ancak bir peygamber olarak seçtiği müstesnadır
Portekizce:
Salvo a um mensageiro que tenta escolhido, e faz um grupo de guardas marcharem, na frente e por trás dele,
İsveççe:
utom det sändebud som Han [utser till detta]. Och då sätter Han ut vakter framför och bakom sändebudet,
Farsça:
مگر پیامبرانی را که [برای آگاه شدن از غیب] برگزیده است، پس نگهبانانی [برای محافظت از آنان] از پیش رو و پشت سرشان می گمارد
Kürtçe:
مەگەر بۆ پێغەمبەرێك کە خۆی ڕازی بێت، جا بێگومان خوا لەبەردەمی وپشتیەوە پاسەوان (لە فریشتە) دەنێرێت
Özbekçe:
Магар Ўзи рози бўлган Пайғамбарлар. Албатта Аллоҳ унинг олдидан ҳам, ортидан ҳам кузатиб юрувчи қўйиб қўядир.
Malayca:
"Melainkan kepada mana-mana Rasul yang di redaiNya (untuk mengetahui sebahagian dari perkara ghaib yang berkaitan dengan tugasnya; apabila Tuhan hendak melakukan yang demikian) maka Ia mengadakan di hadapan dan di belakang Rasul itu malaikat-malaikat yang menjaga dan mengawasnya (sehingga perkara ghaib itu selamat sampai kepada yang berkenaan).
Arnavutça:
përveç atij të cilin Ai e ka zgjedhur për të dërguar (pejgamber); andaj, Ai para tij dhe pas tij, i vë ata që e ruajnë (engjëjt)
Bulgarca:
освен на онзи пратеник, когото е избрал. И сторва Той пред него и зад него да има [ангели] пазители,
Sırpça:
осим ономе за кога је задовољан да посланик буде; Он, заиста, и испред њега и иза њега поставља оне који ће да га чувају,
Çekçe:
kromě těch, jež oblíbil si ze Svých poslů; a před ním i za ním dozorce kráčí,
Urduca:
سوائے اُس رسول کے جسے اُس نے (غیب کا کوئی علم دینے کے لیے) پسند کر لیا ہو، تو اُس کے آگے اور پیچھے وہ محافظ لگا دیتا ہے
Tacikçe:
магар бар он паёмбаре, ки аз ӯ хушнуд бошад, зеро ки барои нигаҳбонӣ аз ӯ пеши рӯй ва пушти сараш нигаҳбоне қарор медиҳад,
Tatarca:
Мәгәр рәсүлләрнең алларыннан вә артларыннан сакчы фәрештәләрен йөртер Иблис зарар бирмәсен өчен.
Endonezyaca:
Kecuali kepada rasul yang diridhai-Nya, maka sesungguhnya Dia mengadakan penjaga-penjaga (malaikat) di muka dan di belakangnya.
Amharca:
ከመልክተኛ ለወደደው ቢኾን እንጅ (ለሌላ አይገልጽም)፡፡ እርሱም ከስተፊቱም ከስተኋላውም ጠባቂዎችን ያደርግለታል፡፡
Tamilce:
எனினும், அவன் (தனது) தூதர்களில் எவர்களை திருப்திகொண்டானோ அவர்களைத் தவிர. ஆக, (அவர்களுக்கு மட்டும் மறைவான விஷயங்களில் சிலவற்றை வெளிப்படுத்துவான்.) நிச்சயமாக அவன் அவர்களுக்கு முன்னாலிருந்தும் அவர்களுக்குப் பின்னாலிருந்தும் (கண்காணிக்கின்ற) பாதுகாவலர்களை அனுப்புவான்.
Korece:
그러나 그분이 선택한 선지 자는 제외로 그분은 한 무리의 수 호자들로 하여금 그의 앞뒤를 행 진케 하시니라
Vietnamca:
Ngoại trừ những ai mà Ngài hài lòng trong số các Sứ Giả của Ngài. Và Ngài phái cảnh vệ binh tháp tùng Y đằng trước và đằng sau.
Ayet Linkleri: