Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

54

Sûredeki Ayet No: 

30

Ayet No: 

4876

Sayfa No: 

530

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ

Çeviriyazı: 

fekeyfe kâne `aẕâbî venüẕür.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ama azabım ve uyarılarım nasıl oldu.

Diyanet İşleri: 

Benim azabım ve uyarmam nasılmış?

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Derken nasıldı azabım benim ve korkutuşlarım?

Şaban Piriş: 

Bak şimdi, azabım ve uyarılarım nasıl oldu?

Edip Yüksel: 

Cezalandırmam ve uyarılarım nasılmış!

Ali Bulaç: 

Şu halde Benim azabım ve uyarmam nasılmış?

Suat Yıldırım: 

Nasılmış Benim cezalandırmam ve tehdidim! Görsünler bakalım!

Ömer Nasuhi Bilmen: 

(30-31) O halde nasıl olmuş oldu azabım ve tehdidim? Muhakkak ki, onların üzerlerine bir sayha gönderdik. Artık onlar ağıla konmuş kuru ot gibi oldular.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Nasılmış benim azabım ve uyarılarım!

Bekir Sadak: 

Lut, and olsun ki, onlari Bizim yakalamamizla uyarmisti, ama onlar uyarmalari suphe ile karsiliyarak dinlemediler.

İbni Kesir: 

İşte, Benim azabım ve tehditlerim nasılmış?

Adem Uğur: 

(Bu azgınlara) azabım ve uyarılarım nasıl oldu?

İskender Ali Mihr: 

Öyleyse inzarım (uyarılarım) ve azabım nasıl oldu?

Celal Yıldırım: 

Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (bir görün) ?

Tefhim ul Kuran: 

Şu halde benim azabım ve uyarıp korkutmam nasılmış?

Fransızca: 

Comment furent donc Mon châtiment et Mes avertissements ?

İspanyolca: 

Y ¡cuáles no fueron Mi castigo y Mis advertencias!

İtalyanca: 

Quale fu il Mio castigo, quali i Miei moniti!

Almanca: 

Also wie waren Meine Peinigung und Meine Ermahnungen?!

Çince: 

我的刑罚和警告是怎样的!

Hollandaca: 

Maar hoe ernstig was mijne wraak en mijne bedreiging!

Rusça: 

Какими же были мучения от Меня и предостережения Мои!

Somalice: 

Seese ahaa caddibaaddii Eebe iyo u digiddiisii.

Swahilice: 

Basi ilikuwaje adhabu yangu na maonyo yangu!

Uygurca: 

مېنىڭ ئازابىم ۋە ئاگاھلاندۇرۇشلىرىم قانداق ئىكەن!

Japonca: 

その時のわが懲罰と戒めとがどうであったか。

Arapça (Ürdün): 

«فكيف كان عذابي ونذر» إنذاري لهم بالعذاب قبل نزوله، أي وقع موقعه وبيَّنه بقوله.

Hintçe: 

तो (देखो) मेरा अज़ाब और डराना कैसा था

Tayca: 

ดังนั้น การลงโทษของเรา และการตักเตือนของเราเป็นเช่นใดบ้าง

İbranice: 

ואיך היו העונש אשר הבאתי עליהם והאזהרה שלפניו

Hırvatça: 

O, kakva je samo bila kazna Moja i pomoć upozoriteljima Mojim!

Rumence: 

Noi le-am trimis un singur Strigăt şi s-au făcut asemenea nuielelor uscate pe care le aruncă îngrăditorul.

Transliteration: 

Fakayfa kana AAathabee wanuthuri

Türkçe: 

Nasılmış benim azabım ve uyarılarım!

Sahih International: 

And how [severe] were My punishment and warning.

İngilizce: 

Ah! how (terrible) was My Penalty and My Warning!

Azerbaycanca: 

(Bir görəydiniz) Mənim əzabım və qorxutmağım necə oldu!

Süleyman Ateş: 

Ama azabım ve uyarılarım nasıl oldu?

Diyanet Vakfı: 

(Bu azgınlara) azabım ve uyarılarım nasıl oldu!

Erhan Aktaş: 

Ama azâbım ve uyarılarım nasıl oldu?

Kral Fahd: 

(Bu azgınlara) azabım ve uyarılarım nasıl oldu!

Hasan Basri Çantay: 

İşte benim azabım ve (bundan evvel) tehdîdlerim nice imiş (düşünün).

Muhammed Esed: 

uyarım gözardı edildiğinde verdiğim azap ne şiddetlidir!

Gültekin Onan: 

Şu halde benim azabım ve uyarmam nasılmış?

Ali Fikri Yavuz: 

Fakat bak, nasıl oldu azabım ve tehdidlerim!...

Portekizce: 

Porém, quão terríveis foram o Meu castigo e a Minha admoestação!

İsveççe: 

Hur [hårt drabbade dem inte] Mitt straff, [de som inte fäste vikt vid] Mina varningar!

Farsça: 

پس عذاب و هشدارهایم چگونه بود؟

Kürtçe: 

دەی ئایا سزا وترساندنم چۆن بوو؟

Özbekçe: 

Бас, Менинг азобим ва огоҳлантиришим қандоқ бўлди?!

Malayca: 

Maka perhatikanlah, bagaimana buruknya azabKu dan kesan amaran-amaranKu!

Arnavutça: 

e, çfarë ka qenë dënimi Im dhe paralajmërimet e Mia?!

Bulgarca: 

И какво бе Моето мъчение и Моето предупреждение!

Sırpça: 

Па каква је само била Моја казна и упозорење Моје!

Çekçe: 

A jaký byl Můj trest a Mé varování?

Urduca: 

پھر دیکھ لو کہ کیسا تھا میرا عذاب اور کیسی تھیں میری تنبیہات

Tacikçe: 

Азобу бим доданҳои Ман чӣ гуна буд?

Tatarca: 

Менә күр, Минем аларны куркытуым һәм ґәзаб белән тотуым ничек булды?

Endonezyaca: 

Alangkah dahsyatnya azab-Ku dan ancaman-ancaman-Ku.

Amharca: 

ቅጣቴና ማስጠንቀቂያዎቼም እንዴት ነበሩ?

Tamilce: 

ஆக, எனது தண்டனையும் எனது எச்சரிக்கையும் எப்படி இருந்தன?

Korece: 

이때 나의 응벌과 경고가 얼 마나 무서웠더뇨

Vietnamca: 

Vậy sự trừng phạt và lời cảnh báo của TA đã như thế nào?