Arapça:
اصْلَوْهَا فَاصْبِرُوا أَوْ لَا تَصْبِرُوا سَوَاءٌ عَلَيْكُمْ ۖ إِنَّمَا تُجْزَوْنَ مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Çeviriyazı:
iṣlevhâ faṣbirû ev lâ taṣbirû. sevâün `aleyküm. innemâ tüczevne mâ küntüm ta`melûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Girin oraya, ister sabredin ister etmeyin artık sizin için birdir. Siz hep yaptıklarınıza göre cezalandırılacaksınız" (denilecek).
Diyanet İşleri:
Bu bir büyü müdür, yoksa hala görmez misiniz? Girin oraya, sabretseniz de sabretmeseniz de artık birdir; ancak işlediklerinizin karşılığını görüyorsunuz" denir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Girin ona da artık sabredin, yahut etmeyin, birdir size; ancak yaptığınızın karşılığı olarak cezalanacaksınız.
Şaban Piriş:
Girin oraya! İster sabredin, ister sabretmeyin, sizin için birdir, eşittir. Siz ancak yaptıklarınızın karşılığına çarptırılacaksınız.
Edip Yüksel:
Orda yanın. İster sabredin, ister sabretmeyin sizin için değişmeyecektir. Yaptığınızın karşılığını görmektesiniz.
Ali Bulaç:
Girin ona; artık ister sabredin, ister sabretmeyin. Sizin için birdir. Siz ancak, yaptıklarınızla cezalandırılıyorsunuz.
Suat Yıldırım:
Girin oraya! İster dayanın, ister dayanamayın, artık hepsi bir!Siz sadece ne yaptıysanız onun karşılığını bulacaksınız.
Ömer Nasuhi Bilmen:
(16-17) Oraya giriniz, artık sabredin veya sabretmeyin, size müsavîdir. Siz ancak yapar olduğunuz şey ile cezalandırılmış olacaksınız. Muttakîler ise şüphe yok ki, cennetler ve nîmetler içindedirler.
Yaşar Nuri Öztürk:
Dalın ona! Artık ister sabredin ister sabretmeyin. Sizin için hepsi birdir. Siz ancak yapıp ettiğiniz şeylerin karşılığıyla yüzyüze geleceksiniz.
Bekir Sadak:
Cennette olanlara diledikleri meyve ve etten bol bol veririz.
İbni Kesir:
Girin oraya. Sabretseniz de, sabretmeseniz de artık birdir. Çünkü siz
Adem Uğur:
Girin oraya, sabretseniz de sabretmeseniz de artık sizin için birdir. Siz ancak yaptıklarınızın karşılığına çarptırılacaksınız.
İskender Ali Mihr:
Ona (ateşe) yaslanın. Artık sabretseniz de, sabretmeseniz de sizin için birdir. Sadece yapmış olduğunuz şeylerle cezalandırılırsınız.
Celal Yıldırım:
Girin oraya! İster katlanın, ister katlanmayın sizin için birdir. Siz, ancak yapageldiklerinize karşılık cezalandırılıyorsunuz.
Tefhim ul Kuran:
«Girin ona
Fransızca:
Brûlez dedans ! Supportez ou ne supportez pas, ce sera égal pour vous : vous n'êtes rétribués que selon ce que vous faisiez.
İspanyolca:
¡Arded en él! Debe daros lo mismo que lo aguantéis o no. Sólo se os retribuye por vuestras obras».
İtalyanca:
Entrateci! Che lo sopportiate oppure no, sarà per voi la stessa cosa. Sarete compensati solo di quello che avrete fatto.
Almanca:
Tretet in es hinein, dann übt euch in Geduld oder übt euch nicht in Geduld, es ist für euch gleich. Euch wird nur vergolten, was ihr zu tun pflegtet."
Çince:
你们进火狱去吧!你们忍受其中的刑罚与否,随你们的方便,那对于你们是一样的。你们只受自己行为的报酬。
Hollandaca:
Treedt er binnen, om verschroeid te worden. Hetzij gij uwe marteling geduldig of ongeduldig verdraagt, het zal voor u gelijk wezen: gij zult zekerlijk de vergelding ontvangen, van hetgeen gij hebt verricht.
Rusça:
Горите в нем! Вам все равно, будете вы терпеть или не станете проявлять терпения. Вам воздается только за то, что вы совершали.
Somalice:
Gala, ama samra ama ha samrine, waa isugu kiin mid, waxaa uun laydinka abaalmarin waxaad camal falayseen.
Swahilice:
Uingieni, mkistahamili au msistahamili - ni mamoja kwenu. Hakika mnalipwa kwa mliyo kuwa mkiyatenda.
Uygurca:
دوزاخقا كىرىڭلار، (ئازابقا) مەيلى سەۋر قىلىڭلار، مەيلى سەۋر قىلماڭلار، بەرىبىر سىلەرگە ئوخشاش (چۈنكى سىلەر دوزاختا مەڭگۈ قالىسىلەر)، سىلەر پەقەت قىلمىشىڭلارنىڭ جازاسىنى تارتىسىلەر» (دېيىلىدۇ)
Japonca:
あなたがたはそこで焼かれるがいい。あなたがたがそれを耐え忍んでも,忍ばなくても同じこと。あなたがたが行ったことに,報いられるだけである。」
Arapça (Ürdün):
«اصلوْها فاصبروا» عليها «أو لا تصبروا» صبركم وجزعكم «سواء عليكم» لأن صبركم لا ينفعكم «إنما تجزون ما كنتم تعملون» أي جزاءه.
Hintçe:
इसी में घुसो फिर सब्र करो या बेसब्री करो (दोनों) तुम्हारे लिए यकसाँ हैं तुम्हें तो बस उन्हीं कामों का बदला मिलेगा जो तुम किया करते थे
Tayca:
จงเข้าไปเผาไหม้ในนั้น พวกเจ้าจะทนได้หรือทนไม่ได้ก็เท่าเทียมกันสำหรับพวกเจ้า แท้จริงพวกเจ้านั้นจะถูกตอบแทนตามที่พวกเจ้าได้กระทำไว้เท่านั้น
İbranice:
כעת היצלו בה. כבר לא ישנה אם תהיו סבלנים או לא תהיו סבלנים , מפני שאתם תתוגמלו על אשר הייתם עושים
Hırvatça:
Pržite se u njoj, isto vam je trpjeli ili ne trpjeli - to vam je kazna za ono što ste radili!"
Rumence:
Ardeţi în el! De-l răbdaţi ori nu-l răbdaţi, totuna-i pentru voi. Sunteţi răsplătiţi pentru ceea ce aţi făptuit!”
Transliteration:
Islawha faisbiroo aw la tasbiroo sawaon AAalaykum innama tujzawna ma kuntum taAAmaloona
Türkçe:
"Dalın ona! Artık ister sabredin ister sabretmeyin. Sizin için hepsi birdir. Siz ancak yapıp ettiğiniz şeylerin karşılığıyla yüzyüze geleceksiniz."
Sahih International:
[Enter to] burn therein; then be patient or impatient - it is all the same for you. You are only being recompensed [for] what you used to do."
İngilizce:
Burn ye therein: the same is it to you whether ye bear it with patience, or not: Ye but receive the recompense of your (own) deeds.
Azerbaycanca:
Yanın orada! İstər dözün, istər yox; sizin üçün eynidir (həmişəlik Cəhənnəmdə qalacaqsınız). Siz ancaq etdiyiniz əməllərin cəzasını çəkəcəksiniz!”
Süleyman Ateş:
Girin ona, ister dayanın, ister dayanmayın, sizin için birdir. Ancak yaptıklarınıza göre cezalandırılacaksınız.
Diyanet Vakfı:
Girin oraya, sabretseniz de sabretmeseniz de artık sizin için birdir. Siz ancak yaptıklarınızın karşılığına çarptırılacaksınız.
Erhan Aktaş:
Oraya girin. Artık dayansanız da dayanmasanız da sizin için birdir. Yaptığınız şeylerin karşılığını görüyorsunuz.
Kral Fahd:
Girin oraya, sabretseniz de sabretmeseniz de artık sizin için birdir. Siz ancak yaptıklarınızın karşılığına çarptırılacaksınız.
Hasan Basri Çantay:
Girin oraya! İster dayanın, ister dayanmayın, sizce birdir. Siz ancak yapageldiklerinizin cezasına çarpılıyorsunuz».
Muhammed Esed:
(İşte şimdi) onu çekin! Ama (ister) sabredin, ister etmeyin, sizin için fark etmez. Siz, yalnızca yapmış olduğunuzun karşılığını görüyorsunuz."
Gültekin Onan:
52:15
Ali Fikri Yavuz:
Girin oraya (cehenneme)! İster azabına sabredin, ister etmeyin
Portekizce:
Entrai aí, porque redundará no mesmo, que o suporteis, quer não. Sabei que sempre sereis recompensados pelo quehouverdes feito.
İsveççe:
Känn hur dess lågor bränner er! Vare sig ni uthärdar det eller inte, förändrar det ingenting för er; detta är den rätta lönen för era handlingar."
Farsça:
در آن در آیید [و بسوزید]؛ پس صبر کنید یا نکنید برای شما یکسان است. فقط اعمالی را که همواره انجام می دادید، جزا داده می شوید.
Kürtçe:
بچنە ناویەوە ئەمجا ئارام بگرن یا نەیگرن یەکسانە بۆتان، بێگومان ھەر تۆڵەی ئەو کردەوانەی دەتانکرد لێتان دەسەنرێتەوە
Özbekçe:
Киринглар унга! Чидайсизларми, чидамайсизларми - барибир. Қилиб юрган амалларингизнинг жазосини олурсизлар, холос.
Malayca:
"Rasalah bakarannya; kemudian sama ada kamu bersabar (menderita azabnya) atau tidak bersabar, sama sahaja (tidak ada faedahnya) kepada kamu, kerana kamu tidak dibalas melainkan dengan apa yang kamu telah kerjakan".
Arnavutça:
Përcëllohuni në të; e, duroni apo mos duroni, njësoj është për ju, - ky është ndëshkimi juaj vetëm për atë që keni bërë”.
Bulgarca:
Горете там и да търпите, и да не търпите, все едно е за вас! Ще ви се въздаде само за вашите дела!”
Sırpça:
Пржите се у њој, исто вам је трпели или не трпели - то вам је казна за оно што сте радили!“
Çekçe:
Hořte v něm a vytrvejte či nevytrvejte - vše pro vás jedno je, vždyť odměnu jen za to, co konali jste, dostáváte!'
Urduca:
جاؤ اب جھلسو اِس کے اندر، تم خواہ صبر کرو یا نہ کرو، تمہارے لیے یکساں ہے، تمہیں ویسا ہی بدلہ دیا جا رہا ہے جیسے تم عمل کر رہے تھے
Tacikçe:
Ба оташ дароед. Хоҳ бар он сабр кунед ё сабр накунад, фарқе накунад. Шуморо дар баробари корҳое, ки мекардаед, ҷазо медиҳанд.
Tatarca:
Инде керегез ул утка һәм ґәзабын татыгыз! Кирәк – чыдагыз, кирәк – чыдамагыз – сезнең өчен бертигездер ґәзабыгыз җиңеләймәс, сез фәкать кылган явызлыгыгыз өчен җәзаланырсыз", – дип.
Endonezyaca:
Masukklah kamu ke dalamnya (rasakanlah panas apinya); maka baik kamu bersabar atau tidak, sama saja bagimu; kamu diberi balasan terhadap apa yang telah kamu kerjakan.
Amharca:
ግቧት ታገሱም ወይም አትታገሡ በእናንተ ላይ እኩል ነው፡፡ የምትምመነዱት ትሠሩት የነበራችሁትን (ፍዳ) ብቻ ነው (ይባላሉ)፡፡
Tamilce:
இதில் எரிந்து பொசுங்குங்கள்! ஆக, பொறு(மையாக இரு)ங்கள்! அல்லது, பொறுக்காதீர்கள்! இரண்டும் உங்களுக்கு சமம்தான். நீங்கள் கூலி கொடுக்கப்படுவதெல்லாம் நீங்கள் செய்து கொண்டிருந்தவற்றுக்குத்தான்.
Korece:
그곳으로 들어가 맛보라 너희가 그것을 인내하던 또는 인내 하지 못하던 그것은 너희 행위에 대한 보상이라
Vietnamca:
“Các ngươi cứ chịu thiêu đốt trong đó, cho dù các ngươi có chịu được hay không chịu được thì cũng đành phải chịu, bởi quả thật đó là cái giá cho những gì các ngươi đã làm.”
Ayet Linkleri: