Arapça:
وَأَنفِقُوا مِن مَّا رَزَقْنَاكُم مِّن قَبْلِ أَن يَأْتِيَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ فَيَقُولَ رَبِّ لَوْلَا أَخَّرْتَنِي إِلَىٰ أَجَلٍ قَرِيبٍ فَأَصَّدَّقَ وَأَكُن مِّنَ الصَّالِحِينَ
Çeviriyazı:
veenfiḳû mimmâ razaḳnâküm min ḳabli ey ye'tiye eḥadekümü-lmevtü feyeḳûle rabbi levlâ eḫḫartenî ilâ ecelin ḳarîbin feeṣṣaddeḳa veeküm mine-ṣṣâliḥîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Birinize ölüm gelip de: "Rabbim, beni yakın bir süreye kadar erteleseydin de sadaka verip iyilerden olsaydım!" demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan (Allah) için harcayın.
Diyanet İşleri:
Birine ölüm gelip de: "Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar ertelesen de, sadaka versem, iyilerden olsam" diyeceği zaman gelmezden önce, size verdiğimiz rızıklardan sarfedin.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve birinize ölüm gelip çatmadan ve derken o da Rabbim, beni yakın bir zamanadek öldürmeyip bıraksaydın da ben de sadaka vermeye çalışsaydım ve temiz kullardan olsaydım demeden önce sizi rızıklandırdığımız şeylerden harcayın.
Şaban Piriş:
Herhangi birinize ölüm gelip de:"Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip salih kimselerden olsaydım" demeden önce size verdiğimiz rızıktan infak edin.
Edip Yüksel:
Size ölüm gelip de, "Rabbim keşke beni kısa bir süre için ertelesen de, yoksullara yardım ederek erdemlilerden olsam," demeden önce verdiğimiz rızıklardan yardım için veriniz
Ali Bulaç:
Sizden birinize ölüm gelip de: "Rabbim, beni yakın bir süreye (ecele) kadar geciktirsen ben de böylece sadaka versem ve salihlerden olsam" demezden önce, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin.
Suat Yıldırım:
Sizden birinize ölüm gelip çatmadan önce, size nasib ettiğimiz imkânlardan Allah yolunda harcayın! Ölüm gelip çatınca: “Ya Rabbî, az mühlet ver bana, bak nasıl hayırlar yapacağım, tam takvâ ehlinden olacağım!” diyecek olsa da, Allah vâdesi gelen hiçbir kimsenin ecelini ertelemez. Allah yaptığınız her şeyden haberdardır. [14,44; 23,99-100]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve size rızk olarak verdiğimiz şeylerden infakta bulunun
Yaşar Nuri Öztürk:
Sizden birine ölüm gelip de, "Ey Rabbim, yakın bir süreye kadar beni geciktirseydin de içtenliğimi belgelemek için birşeyler vererek iyilik ve barış sevenler olsaydım!" demesinden önce, size rızık olarak verdiklerimizden dağıtın.
Bekir Sadak:
Daha once inkar edip de, inkarlarinin karsiligini tadan kimselerin haberi size gelmedi mi? Onlara, can yakici azap vardir.
İbni Kesir:
Birinize ölüm gelip de
Adem Uğur:
Herhangi birinize ölüm gelip de: Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam! demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan harcayın.
İskender Ali Mihr:
Ve sizden birisine ölüm gelmesinden, o zaman: “Rabbim keşke beni yakın bir zamana kadar ertelesen de böylece ben sadaka versem ve salihlerden olsam, olmaz mı?” demesinden önce, sizi rızıklandırdığımız şeylerden infâk edin.
Celal Yıldırım:
Henüz sizden birinize ölüm gelmeden ve o da: «Rabbim ! Beni yakın bir ecele geciktirseydin de sadaka versem ve iyi-yararlı kişilerden olsam,» demeden önce size rızık olarak verdiğimizden (Allah İçin, O´nun yolunda) harcayın.
Tefhim ul Kuran:
Sizden birinize ölüm gelip de: «Rabbim, beni yakın bir süreye (ecele) kadar geciktirsen ben de böylece sadaka versem ve salihlerden olsam» demezden önce, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin.
Fransızca:
Et dépensez de ce que Nous vous avons octroyé avant que la mort ne vienne à l'un de vous et qu'il dise alors : "Seigneur ! si seulement Tu m'accordais un court délai : je ferais l'aumône et serais parmi les gens de bien".
İspanyolca:
Gastad de lo que os hemos proveído, antes de que la muerte venga a uno de vosotros y éste diga: «¡Señor! ¿Por qué no me das algo más de tiempo, para que dé limosna y sea de los justos?».
İtalyanca:
Siate generosi di quello che Noi vi abbiamo concesso, prima che giunga a uno di voi la morte ed egli dica: «Signore, se Tu mi dessi una breve dilazione, farei l'elemosina e sarei fra i devoti».
Almanca:
Und gebt vom Rizq, das WIR euch gewährten, bevor zum einem von euch der Tod kommt, dann sagt er: "Mein HERR! Hättest DU mir doch bis zu einer nahen Frist Aufschub gewährt! - dann werde ich spenden und von den gottgefällig Guttuenden sein."
Çince:
在死亡降临之前,你们当分舍我赐予你们的,否则,将来人人说:我的主啊!你为何不让我延迟到一个临近的定期,以便我有所施舍,而成为善人呢?
Hollandaca:
En geeft aalmoezen van hetgeen wij u hebben geschonken, alvorens de dood over een uwer kome, en hij zegge: O Heer! wilt gij mij geen uitstel voor een korten tijd verleenen, opdat ik aalmoezen kunne geven en een der rechtvaardigen worden?
Rusça:
Расходуйте из того, чем Мы вас наделили, до того, как вас постигнет смерть и вы скажете: "Господи! Предоставь мне недолгую отсрочку, и я буду раздавать милостыню и стану одним из праведников".
Somalice:
Bixiyana wax ka mid ah waxa Eebe idinku arsuqay geerida horteeda oo markaas uu yiraahdo (ruuxaan wax baxsan) Eebow maad muddo dhow dib ii dhigtid oon sadaqaysto kuwa suubanna aan ka mid noqdee.
Swahilice:
Na toeni katika tulicho kupeni kabla hayajamfikia mmoja wenu mauti, tena hapo akasema: Mola wangu Mlezi! Huniakhirishi muda kidogo nipate kutoa sadaka, na niwe katika watu wema?
Uygurca:
بېرىڭلارغا ئۆلۈم كېلىپ: «پەرۋەردىگارىم! نېمىشقا مېنى (يەنى ئەجىلىمنى) بىر ئاز كېچىكتۈرمىدىڭ، سەدىقە قىلىپ ياخشىلاردىن بولار ئىدىم» دېيىشتىن بۇرۇن، ئۆزۈڭلارغا رىزىق قىلىپ بېرىلگەن نەرسىلەرنى سەدىقە قىلىڭلار
Japonca:
死があなたがたを理う前に,われが与えたものから施しなさい。かれは,「主よ,何故あなたは暫くの間の猶予を与えられないのですか。そうすればわたしは喜捨〔サダカ〕をして,善い行いの者になりますのに。」と言う。
Arapça (Ürdün):
«وأنفقوا» في الزكاة «مما رزقناكم من قبل أن يأتي أحدكم الموت فيقول رب لولا» بمعنى هلا، أو لا زائدة ولو للتمني «أخرتني إلى أجل قريب فأصَّدَّق» بإدغام التاء في الأصل في الصاد أتصدق بالزكاة «وأكن من الصالحين» بأن أحج، قال ابن عباس رضي الله عنهما: ما قصر أحد في الزكاة والحج إلا سأل الرجعة عند الموت.
Hintçe:
और हमने जो कुछ तुम्हें दिया है उसमें से क़ब्ल इसके (ख़ुदा की राह में) ख़र्च कर डालो कि तुममें से किसी की मौत आ जाए तो (इसकी नौबत न आए कि) कहने लगे कि परवरदिगार तूने मुझे थोड़ी सी मोहलत और क्यों न दी ताकि ख़ैरात करता और नेकीकारों से हो जाता
Tayca:
และจงบริจาคจากสิ่งที่เราได้ให้ปัจจัยยังชีพแก่พวกเจ้าก่อนที่ความตายจะเกิดขึ้นแก่ผู้ใดในหมู่พวกเจ้า แล้วเขาก็จะกล่าวว่า ข้าแต่พระเจ้าของข้าพระองค์ มาตรว่าพระองค์ท่านทรงผ่อนผันให้แก่ข้าพระองค์อีกชั่วเวลาเพียงเล็กน้อยเพื่อที่ข้าพระองค์จะได้บริจาคและข้าพระองค์ก็จะอยู่ในหมู่คนดีทั้งหลาย (ผู้ทรงคุณธรรม)
İbranice:
ותנו תרומות ממה שהענקנו לכם לפני שישיגכם המוות, כדי שלא תגיד ביום ההוא (יום המוות) 'ריבוני! תן לי עוד קצת זמן כדי שאתן צדקה ואהיה אחד מהצדיקים
Hırvatça:
I udjeljujte od onoga čime vas Mi opskrbljujemo prije nego nekom od vas smrt dođe, pa da onda rekne: "Gospodaru moj, da me još samo kratko vrijeme zadržiš, pa da zekat udjeljujem i da dobar budem!"
Rumence:
Daţi milostenie din ceea ce Noi v-am înzestrat, înainte ca moartea să vină la vreunul dintre voi, iar el să spună: “Domnul meu! Dacă mi-ai fi dat încă un răgaz, până la un soroc apropiat, aş fi dat milostenie şi aş fi fost drept.”
Transliteration:
Waanfiqoo min ma razaqnakum min qabli an yatiya ahadakumu almawtu fayaqoola rabbi lawla akhkhartanee ila ajalin qareebin faassaddaqa waakun mina alssaliheena
Türkçe:
Sizden birine ölüm gelip de, "Ey Rabbim, yakın bir süreye kadar beni geciktirseydin de içtenliğimi belgelemek için birşeyler vererek iyilik ve barış sevenler olsaydım!" demesinden önce, size rızık olarak verdiklerimizden dağıtın.
Sahih International:
And spend [in the way of Allah] from what We have provided you before death approaches one of you and he says, "My Lord, if only You would delay me for a brief term so I would give charity and be among the righteous."
İngilizce:
and spend something (in charity) out of the substance which We have bestowed on you, before Death should come to any of you and he should say, "O my Lord! why didst Thou not give me respite for a little while? I should then have given (largely) in charity, and I should have been one of the doers of good".
Azerbaycanca:
Birinizin ölümü çatıb: “Ey Rəbbim! Mənə bir az möhlət versəydin, sədəqə verib salehlərdən olardım! – deməmişdən əvvəl sizə verdiyim ruzidən (Allah yolunda) xərcləyin.
Süleyman Ateş:
Biriniz kendisine ölüm gelip de: "Rabbim beni yakın bir süreye kadar erteleseydin de sadaka verip iyilerden olsaydım!" demeden önce, size verdiğimiz rızıktan sadaka verin.
Diyanet Vakfı:
Herhangi birinize ölüm gelip de: Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam! demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan harcayın.
Erhan Aktaş:
Herhangi birinize ölüm gelip çatıp da “Rabb’im! Ölümümü yakın bir zamana kadar ertelesen de böylece ben de sadaka(1) versem ve iyilerden olsam.” demezden önce, size rızık olarak verdiklerimizden karşılıksız yardımda bulunun.
Kral Fahd:
Herhangi birinize ölüm gelip de: Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam! demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan harcayın.
Hasan Basri Çantay:
Herhangi birinize ölüm gelib de «Ey Rabbim, beni yakın bir müddete kadar gecikdirseydin de sadaka verib dursaydım, iyi adamlardan olsaydım» diyeceğinden evvel size rızk olarak verdiğimizden (Allah yolunda) harcayın.
Muhammed Esed:
Birinize ölüm yaklaştığı ve "Ey Rabbim! Bana bir mühlet tanısan da karşılıksız yardımda bulunup iyiler arasına girsem!" diye (yalvara)cağı zaman gelip çatmadan önce size rızık olarak verdiğimizden harcayın.
Gültekin Onan:
Sizden birinize ölüm gelip de: "
Ali Fikri Yavuz:
Sizden birinize ölüm (alâmetleri) gelib de: “- Ey Rabbim, beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de, sadaka versem ve salihlerden olsam” demezden önce, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden (Allah yolunda) harcayın.
Portekizce:
Fazei caridade de tudo com que vos agraciamos, antes que a morte surpreenda qualquer um de vós, e este diga: Ó Senhormeu, porque não me toleras até um término próximo, para que eu possa fazer caridade e ser um dos virtuosos?
İsveççe:
Och ge av det som Vi har skänkt er för er försörjning innan ni känner döden närma sig och ni säger: "Herre! Ge mig bara ett kort uppskov; då skall jag ge åt de behövande och leva som en rättskaffens människa!"
Farsça:
و از آنچه روزی شما کرده ایم انفاق کنید، پیش از آنکه یکی از شما را مرگ در رسد و بگوید: چرا مرا تا مدتی نزدیک مهلت ندادی تا صدقه دهم و از شایستگان باشم؟!
Kürtçe:
ببەخشن لەوەی ڕزق و ڕۆزیمان داوون، پێش ئەوەی مردن یەخە بە یەکێکتان بگرێت ئەوسا بڵێت: خوایە خۆزگە مردنی منت دوابخستایە بۆ ماوەیەکی نزیك جا ماڵم ببەخشیایە وە لە چاکەکاران بوومایە
Özbekçe:
Ва бирингизга ўлим келиб: «Эй Роббим, агар менинг ўлимимни яқин муддатга орқага сурсанг, бас, садақа қилиб солиҳлардан бўлсам», демасдан аввал Биз сизларга ризқ қилиб берган нарсалардан нафақа қилинг. (Ризқнинг асосий манбаи Аллоҳнинг Ўзидир ва У одамларга Ўзи хоҳлаганича бериб қўйган ва унинг нафақа, хайр-эҳсон қилиб туришга буюрган. Албатта, бу иш ўлим келишидан аввал бўлиши шарт. Соғ-саломатликда, ҳамма нарсага қодирлик пайтда хайр-эҳсон қилса, ўрнига тушади.)
Malayca:
Dan belanjakanlah (dermakanlah) sebahagian dari rezeki yang Kami berikan kepada kamu sebelum seseorang dari kamu sampai ajal maut kepadanya, (kalau tidak) maka ia (pada saat itu) akan merayu dengan katanya: " Wahai Tuhanku! Alangkah baiknya kalau Engkau lambatkan kedatangan ajal matiku - ke suatu masa yang sedikit sahaja lagi, supaya aku dapat bersedekah dan dapat pula aku menjadi dari orang-orang yang soleh ".
Arnavutça:
Jepni ju prej atyre dhuntive, që u kam dhënë Unë juve, para se t’ju vijë vdekja ndonjërit, e ai të thotë: “O Zoti im, sikur të më kishe lënë edhe një kohë të shkurtër në jetë, do të kisha dhënë lëmoshën dhe do të bëhesha ndër të mirët!”
Bulgarca:
И раздавайте от онова, което ви дарихме за препитание, преди да е дошла при някого от вас смъртта и той да каже: “Господи, да би ми дал малко време, щях да раздавам милостиня и да бъда от праведните!”
Sırpça:
И удељујте од онога чиме вас Ми опскрбљујемо пре него што неком од вас дође смрт, па да онда каже: “Господару мој, да ме још само кратко време задржиш у животу, па да милостињу удељујем и да будем добар!”
Çekçe:
Rozdávejte z toho, co jsme vám uštědřili, dříve než každého z vás zastihne smrt a než vykřikne: 'Pane můj, kdybys mi mohl dát odklad do lhůty blízké, abych mohl dávat almužny a stát se jedním z bezúhonných!'
Urduca:
جو رزق ہم نے تمہیں دیا ہے اس میں سے خرچ کرو قبل اس کے کہ تم میں سے کسی کی موت کا وقت آ جائے اور اُس وقت وہ کہے کہ "اے میرے رب، کیوں نہ تو نے مجھے تھوڑی سی مہلت اور دے دی کہ میں صدقہ دیتا اور صالح لوگوں میں شامل ہو جاتا"
Tacikçe:
Аз он чӣ рӯзиятон додаем, дар роҳи Худо садақа кунед, пеш аз он ки яке' аз шуморо марг фаро расад ва бигӯяд; «Эй Парвардигори ман, чаро марги маро андаке ба дертар наяндохтӣ, то садақа диҳам ва аз шоистагон бошам?»
Tatarca:
Без сезгә биргән малдан мохтаҗларга һәм Аллаһ юлына бирегез сездән берегезгә үлем килмәс борын, үлем килгәч, ул кеше әйтер: "Ий Раббым, минем үлемемне аз гына вакытка кичектерсәңче, садакалар бирер идем һәм башка изгелекләрне эшләп яхшы кешеләрдән булыр идем", – дип.
Endonezyaca:
Dan belanjakanlah sebagian dari apa yang telah Kami berikan kepadamu sebelum datang kematian kepada salah seorang di antara kamu; lalu ia berkata: "Ya Rabb-ku, mengapa Engkau tidak menangguhkan (kematian)ku sampai waktu yang dekat, yang menyebabkan aku dapat bersedekah dan aku termasuk orang-orang yang saleh?"
Amharca:
አንዳችሁንም ሞት ሳይመጣውና ጌታዬ ሆይ! እንድመጸውትና ከደጋጐቹም ሰዎች እንድኾን ወደ ጥቂት ጊዜ ብታቆየኝ ኖሮ እመኛለሁ ከማለቱ በፊት ከሰጠናችሁ ሲሳይ ለግሱ፡፡
Tamilce:
இன்னும், உங்களில் ஒருவருக்கு மரணம் வருவதற்கு முன்னர் நாம் உங்களுக்கு கொடுத்தவற்றில் இருந்து (நல்ல வழிகளில்) தர்மம் செய்யுங்கள். ஆக, (ஒருவருக்கு மரணம் வந்துவிட்டால்) அவர் கூறுவார்: “என் இறைவா! நீ என்னை (-என் மரணத்தை) கொஞ்சம் சமீபமான தவணை வரை (இவ்வுலகில்) பிற்படுத்தி வைக்கமாட்டாயா! (இன்னும் சிறிது காலம் வாழவைக்க மாட்டாயா!). நான் தர்மம் செய்வேனே, நல்லவர்களில் ஆகிவிடுவேனே.”
Korece:
그러므로 죽음이 너희에게 이르기 전에 하나님이 베푼 일용 할 양식으로 자선을 베풀라 그렇 지 아니하면 주여 잠시 저를 유예하여 주소서 제가 자선을 베풀어 의로운 자 중에 있겠나이다 라고 말하게 되리라
Vietnamca:
Các ngươi hãy chi tiêu (vào con đường chính nghĩa của TA - Allah) từ tài sản mà TA ban cấp cho các ngươi trước khi cái chết đến với mỗi người các ngươi. Bằng không mỗi người các ngươi sẽ nói (trong nuối tiếc muộn màng): “Lạy Thượng Đế của bề tôi! Nếu Ngài trì hoãn cho bề tôi sống thêm một thời gian ngắn nữa thì bề tôi sẽ làm từ thiện và sẽ là một người ngoan đạo.”
Ayet Linkleri:
Rubu tag:
Hizb tag: