Arapça:
مَا تَذَرُ مِن شَيْءٍ أَتَتْ عَلَيْهِ إِلَّا جَعَلَتْهُ كَالرَّمِيمِ
Çeviriyazı:
mâ teẕeru min şey'in etet `aleyhi illâ ce`alethü kelramîm.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O rüzgar üzerine uğradığı hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka onu kül gibi dağıtıyordu.
Diyanet İşleri:
Ad milletinin başından geçende de ibret vardır: Onların üzerine, uğradığı her şeyi bırakmayıp toza çeviren kuru bir rüzgar gönderdik.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Nereden geçmiş, neye dokunmuşsa orasını ve o şeyi çürümüş kemiğe döndürmüştü.
Şaban Piriş:
Üzerine uğradığı hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka onu çürümüş bir hale getiriyordu.
Edip Yüksel:
Rastgeldiği her şeyi toz toprağa çeviriyordu.
Ali Bulaç:
Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka çürütüp-kül gibi dağıtıyordu.
Suat Yıldırım:
Bu rüzgâr, uğradığı her şeyi derhal kül gibi savuruyordu.
Ömer Nasuhi Bilmen:
51:41
Yaşar Nuri Öztürk:
Üzerinden geçtiği her şeyi kül haline getirmeden bırakmıyordu.
Bekir Sadak:
Yeryuzunu biz yayip dosedik: Ne guzel doseyiciyiz!
İbni Kesir:
İsabet ettiği şeyi bırakmayıp toza çeviriyordu.
Adem Uğur:
Üzerinden geçtiği şeyi canlı bırakmıyor, onu kül edip savuruyordu.
İskender Ali Mihr:
(O rüzgâr), üzerinden geçtiği (hiç)bir şeyi bırakmayarak, mutlaka kül gibi toz haline getirdi.
Celal Yıldırım:
(Kasırga) nerenin üzerine uğradıysa mutlaka orayı kül haline çeviriyordu.
Tefhim ul Kuran:
Üzerinden geçtiği her şeyi (olduğu gibi) bırakmıyor, mutlaka onu çürütüp kül gibi dağıtıyordu.
Fransızca:
n'épargnant rien sur son passage sans le réduire en poussière.
İspanyolca:
que pulverizaba todo cuanto encontraba a su paso.
İtalyanca:
che nulla lasciava sul suo percorso senza ridurlo in polvere.
Almanca:
der nichts von dem läßt, worüber er wehte, ohne daß er es zu Zermalmtem machte.
Çince:
凡经那暴风吹过的东西,无一不变成破碎的。
Hollandaca:
Die niets aanraakte, waar hij nederkwam, of hij verwoeste het, als een verrot voorwerp, en maakte het tot stof.
Rusça:
Он обращал в подобие праха все, на что налетал.
Somalice:
Wax kasta oy martana ka dhigi wax tirtiran.
Swahilice:
Haukuacha chochote ulicho kifikia ila ulikifanya kama kilio nyambuka.
Uygurca:
ئۇ (يەنى بوران) ھەر قانداق نەرسىنىڭ يېنىدىن ئۆتسە، ئۇنى چىرىگەن سۆڭەكتەك (تىتما - تالاڭ) قىلىۋېتەتتى
Japonca:
それはかれらを襲って,凡てを壊滅し廃墟のようにして,何も残さなかった。
Arapça (Ürdün):
«ما تذر من شيء» نفس أو مال «أتت عليه إلا جعلته كالرميم» كالبالي المتفتت.
Hintçe:
कि जिस चीज़ पर चलती उसको बोसीदा हडडी की तरह रेज़ा रेज़ा किए बग़ैर न छोड़ती
Tayca:
มันมิได้เหลืออะไรทิ้งไว้เลย เมื่อมันได้พัดกระหน่ำมา นอกจากนี้จะทำให้สิ่งนั้นพินาศย่อยยับ
İbranice:
אשר ריסקה את כל אשר עמד בדרכה
Hırvatça:
Pored čega god je prošao, ništa nije poštedio, sve je u gnjilež pretvorio.
Rumence:
care nu a lăsat nimic peste care a trecut fără să nu-l facă fărâme.
Transliteration:
Ma tatharu min shayin atat AAalayhi illa jaAAalathu kaalrrameemi
Türkçe:
Üzerinden geçtiği her şeyi kül haline getirmeden bırakmıyordu.
Sahih International:
It left nothing of what it came upon but that it made it like disintegrated ruins.
İngilizce:
It left nothing whatever that it came up against, but reduced it to ruin and rottenness.
Azerbaycanca:
O, qarşısına çıxan heç bir şeyi buraxmır, onu sovurub külə (çör-çöpə) döndərirdi.
Süleyman Ateş:
Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, onu kül gibi ediyordu.
Diyanet Vakfı:
Üzerinden geçtiği şeyi canlı bırakmıyor, onu kül edip savuruyordu.
Erhan Aktaş:
Nereye uğradıysa orayı çürümüş çer çöpe çevirmişti.
Kral Fahd:
Üzerinden geçtiği şeyi canlı bırakmıyor, onu kül edip savuruyordu.
Hasan Basri Çantay:
(Öyle bir rüzgâr ki) her uğradığı şey´i (yerinde) bırakmıyor, mutlakaa onu kül gibi savuruyordu.
Muhammed Esed:
(bu kasırga) geçtiği yerde hiçbir şey bırakmadı ve (her şeyi) çürümüş kemiklere benzetti.
Gültekin Onan:
Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka çürütüp kül gibi dağıtıyordu.
Ali Fikri Yavuz:
Öyle bir rüzgâr ki, uğradığı bir şeyi bırakmıyor, mutlak onu kül gibi savuruyordu.
Portekizce:
Que não passava sobre aquilo a que ia de encontro, sem o reduzir a cinzas.
İsveççe:
som, där den drar fram, inte lämnar något levande efter sig utan förvandlar allt till multnande ben.
Farsça:
[آن باد] هیچ چیزی را که بر آن می وزید، رها نمی کرد مگر آنکه آن را به صورت استخوان پوسیده ای می ساخت.
Kürtçe:
بەسەر ھەر شتێکدا بڕۆیشتایە وازی لێ نەدەھێنا ھەتا وەك ڕزیوی لێ ئەکرد
Özbekçe:
У қайси нарсага етиб борса, титиб ташламасдан қўймас.
Malayca:
Angin itu tidak meninggalkan sesuatupun yang dirempuhnya, melainkan menjadikannya (hancur) seperti debu.
Arnavutça:
e cila nuk kurseu asgjë ngado që kaloi, e që të mos e ketë bërë si kalbësirë.
Bulgarca:
И не остави той нищо, над което премина, без да го превърне в прах.
Sırpça:
Поред чега год је прошао, ништа није поштедео, све је претворио у трулеж.
Çekçe:
jež nic z toho, nad čím se převalila, nenechala, aby v prach to neproměnila.
Urduca:
کہ جس چیز پر بھی وہ گزر گئی اسے بوسیدہ کر کے رکھ دیا
Tacikçe:
Бар ҳар чизе вазид, фақат устухоне пӯсидааш бар ҷой гузошт.
Tatarca:
Ул җил нәрсә өстенә килсә дә аны җимереп черегән сөяк кеби ясап үтәр.
Endonezyaca:
angin itu tidak membiarkan satupun yang dilaluinya, melainkan dijadikannya seperti serbuk.
Amharca:
በላዩ ላይ የመጣችበትን ማንኛውንም ነገር እንደ በሰበሰ አጥንት ያደረገችው ብትኾን እንጂ አትተወውም፡፡
Tamilce:
அ(ந்த காற்றான)து எதன் மீது (கடந்து) செல்கிறதோ அதை பழைய மக்கிப்போன பொருளைப் போன்று ஆக்காமல் விட்டுவிடாது.
Korece:
바람이 불었던 곳에는 아무것도 남겨진 것없이 재처럼 파괴 되어 버렸더라
Vietnamca:
(Trận cuồng phong) không chừa bất cứ thứ gì khi nó ùa đến, ngoại trừ việc để lại những đống vụn nát.
Ayet Linkleri: