Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

51

Sûredeki Ayet No: 

42

Ayet No: 

4717

Sayfa No: 

522

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

مَا تَذَرُ مِن شَيْءٍ أَتَتْ عَلَيْهِ إِلَّا جَعَلَتْهُ كَالرَّمِيمِ

Çeviriyazı: 

mâ teẕeru min şey'in etet `aleyhi illâ ce`alethü kelramîm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

O rüzgar üzerine uğradığı hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka onu kül gibi dağıtıyordu.

Diyanet İşleri: 

Ad milletinin başından geçende de ibret vardır: Onların üzerine, uğradığı her şeyi bırakmayıp toza çeviren kuru bir rüzgar gönderdik.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Nereden geçmiş, neye dokunmuşsa orasını ve o şeyi çürümüş kemiğe döndürmüştü.

Şaban Piriş: 

Üzerine uğradığı hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka onu çürümüş bir hale getiriyordu.

Edip Yüksel: 

Rastgeldiği her şeyi toz toprağa çeviriyordu.

Ali Bulaç: 

Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka çürütüp-kül gibi dağıtıyordu.

Suat Yıldırım: 

Bu rüzgâr, uğradığı her şeyi derhal kül gibi savuruyordu.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

51:41

Yaşar Nuri Öztürk: 

Üzerinden geçtiği her şeyi kül haline getirmeden bırakmıyordu.

Bekir Sadak: 

Yeryuzunu biz yayip dosedik: Ne guzel doseyiciyiz!

İbni Kesir: 

İsabet ettiği şeyi bırakmayıp toza çeviriyordu.

Adem Uğur: 

Üzerinden geçtiği şeyi canlı bırakmıyor, onu kül edip savuruyordu.

İskender Ali Mihr: 

(O rüzgâr), üzerinden geçtiği (hiç)bir şeyi bırakmayarak, mutlaka kül gibi toz haline getirdi.

Celal Yıldırım: 

(Kasırga) nerenin üzerine uğradıysa mutlaka orayı kül haline çeviriyordu.

Tefhim ul Kuran: 

Üzerinden geçtiği her şeyi (olduğu gibi) bırakmıyor, mutlaka onu çürütüp kül gibi dağıtıyordu.

Fransızca: 

n'épargnant rien sur son passage sans le réduire en poussière.

İspanyolca: 

que pulverizaba todo cuanto encontraba a su paso.

İtalyanca: 

che nulla lasciava sul suo percorso senza ridurlo in polvere.

Almanca: 

der nichts von dem läßt, worüber er wehte, ohne daß er es zu Zermalmtem machte.

Çince: 

凡经那暴风吹过的东西,无一不变成破碎的。

Hollandaca: 

Die niets aanraakte, waar hij nederkwam, of hij verwoeste het, als een verrot voorwerp, en maakte het tot stof.

Rusça: 

Он обращал в подобие праха все, на что налетал.

Somalice: 

Wax kasta oy martana ka dhigi wax tirtiran.

Swahilice: 

Haukuacha chochote ulicho kifikia ila ulikifanya kama kilio nyambuka.

Uygurca: 

ئۇ (يەنى بوران) ھەر قانداق نەرسىنىڭ يېنىدىن ئۆتسە، ئۇنى چىرىگەن سۆڭەكتەك (تىتما - تالاڭ) قىلىۋېتەتتى

Japonca: 

それはかれらを襲って,凡てを壊滅し廃墟のようにして,何も残さなかった。

Arapça (Ürdün): 

«ما تذر من شيء» نفس أو مال «أتت عليه إلا جعلته كالرميم» كالبالي المتفتت.

Hintçe: 

कि जिस चीज़ पर चलती उसको बोसीदा हडडी की तरह रेज़ा रेज़ा किए बग़ैर न छोड़ती

Tayca: 

มันมิได้เหลืออะไรทิ้งไว้เลย เมื่อมันได้พัดกระหน่ำมา นอกจากนี้จะทำให้สิ่งนั้นพินาศย่อยยับ

İbranice: 

אשר ריסקה את כל אשר עמד בדרכה

Hırvatça: 

Pored čega god je prošao, ništa nije poštedio, sve je u gnjilež pretvorio.

Rumence: 

care nu a lăsat nimic peste care a trecut fără să nu-l facă fărâme.

Transliteration: 

Ma tatharu min shayin atat AAalayhi illa jaAAalathu kaalrrameemi

Türkçe: 

Üzerinden geçtiği her şeyi kül haline getirmeden bırakmıyordu.

Sahih International: 

It left nothing of what it came upon but that it made it like disintegrated ruins.

İngilizce: 

It left nothing whatever that it came up against, but reduced it to ruin and rottenness.

Azerbaycanca: 

O, qarşısına çıxan heç bir şeyi buraxmır, onu sovurub külə (çör-çöpə) döndərirdi.

Süleyman Ateş: 

Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, onu kül gibi ediyordu.

Diyanet Vakfı: 

Üzerinden geçtiği şeyi canlı bırakmıyor, onu kül edip savuruyordu.

Erhan Aktaş: 

Nereye uğradıysa orayı çürümüş çer çöpe çevirmişti.

Kral Fahd: 

Üzerinden geçtiği şeyi canlı bırakmıyor, onu kül edip savuruyordu.

Hasan Basri Çantay: 

(Öyle bir rüzgâr ki) her uğradığı şey´i (yerinde) bırakmıyor, mutlakaa onu kül gibi savuruyordu.

Muhammed Esed: 

(bu kasırga) geçtiği yerde hiçbir şey bırakmadı ve (her şeyi) çürümüş kemiklere benzetti.

Gültekin Onan: 

Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka çürütüp kül gibi dağıtıyordu.

Ali Fikri Yavuz: 

Öyle bir rüzgâr ki, uğradığı bir şeyi bırakmıyor, mutlak onu kül gibi savuruyordu.

Portekizce: 

Que não passava sobre aquilo a que ia de encontro, sem o reduzir a cinzas.

İsveççe: 

som, där den drar fram, inte lämnar något levande efter sig utan förvandlar allt till multnande ben.

Farsça: 

[آن باد] هیچ چیزی را که بر آن می وزید، رها نمی کرد مگر آنکه آن را به صورت استخوان پوسیده ای می ساخت.

Kürtçe: 

بەسەر ھەر شتێکدا بڕۆیشتایە وازی لێ نەدەھێنا ھەتا وەك ڕزیوی لێ ئەکرد

Özbekçe: 

У қайси нарсага етиб борса, титиб ташламасдан қўймас.

Malayca: 

Angin itu tidak meninggalkan sesuatupun yang dirempuhnya, melainkan menjadikannya (hancur) seperti debu.

Arnavutça: 

e cila nuk kurseu asgjë ngado që kaloi, e që të mos e ketë bërë si kalbësirë.

Bulgarca: 

И не остави той нищо, над което премина, без да го превърне в прах.

Sırpça: 

Поред чега год је прошао, ништа није поштедео, све је претворио у трулеж.

Çekçe: 

jež nic z toho, nad čím se převalila, nenechala, aby v prach to neproměnila.

Urduca: 

کہ جس چیز پر بھی وہ گزر گئی اسے بوسیدہ کر کے رکھ دیا

Tacikçe: 

Бар ҳар чизе вазид, фақат устухоне пӯсидааш бар ҷой гузошт.

Tatarca: 

Ул җил нәрсә өстенә килсә дә аны җимереп черегән сөяк кеби ясап үтәр.

Endonezyaca: 

angin itu tidak membiarkan satupun yang dilaluinya, melainkan dijadikannya seperti serbuk.

Amharca: 

በላዩ ላይ የመጣችበትን ማንኛውንም ነገር እንደ በሰበሰ አጥንት ያደረገችው ብትኾን እንጂ አትተወውም፡፡

Tamilce: 

அ(ந்த காற்றான)து எதன் மீது (கடந்து) செல்கிறதோ அதை பழைய மக்கிப்போன பொருளைப் போன்று ஆக்காமல் விட்டுவிடாது.

Korece: 

바람이 불었던 곳에는 아무것도 남겨진 것없이 재처럼 파괴 되어 버렸더라

Vietnamca: 

(Trận cuồng phong) không chừa bất cứ thứ gì khi nó ùa đến, ngoại trừ việc để lại những đống vụn nát.