Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

5

Sûredeki Ayet No: 

112

Ayet No: 

781

Sayfa No: 

126

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

إِذْ قَالَ الْحَوَارِيُّونَ يَا عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ هَلْ يَسْتَطِيعُ رَبُّكَ أَن يُنَزِّلَ عَلَيْنَا مَائِدَةً مِّنَ السَّمَاءِ ۖ قَالَ اتَّقُوا اللَّهَ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ

Çeviriyazı: 

iẕ ḳâle-lḥavâriyyûne yâ `îse-bne meryeme hel yesteṭî`u rabbüke ey yünezzile `aleynâ mâidetem mine-ssemâ'. ḳâle-tteḳu-llâhe in küntüm mü'minîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Havariler: " Ey Meryemoğlu İsa, Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" dediler. İsa da: "İnanıyorsanız Allah'tan korkun" dedi.

Diyanet İşleri: 

Havariler, "Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi de, "İnanıyorsanız Allah'tan sakının" demişti.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Hani Havariler, ey Meryemoğlu İsa demişlerdi, Rabbin, bize gökten bir sofra yemek indirebilir mi? İsa da inanmışsanız demişti, çekinin Allah'tan.

Şaban Piriş: 

Havariler: "Ey Meryemoğlu İsa, Rabbin bize, gökten bir sofra indirebilir mi?" dediklerinde (İsa): "Eğer mümin iseniz Allah’tan sakının/takvalı olun!" demişti.

Edip Yüksel: 

Havariler, "Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten bir ziyafet çekebilir mi," demişlerdi. "İnanıyorsanız ALLAH'a saygı gösterin," demişti

Ali Bulaç: 

Havariler: "Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi. O da: "Eğer inanmışlarsanız Allah'tan korkup-sakının" demişti.

Suat Yıldırım: 

Bir vakit de havariler: “Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi? dediler. O da: “Eğer mümin iseniz Allah'tan korkun da edebi aşmayın” diye cevap verdi. {KM, Resullerin işleri 10,9}

Ömer Nasuhi Bilmen: 

O vakit ki, havariler: «Ey Meryem´in oğlu İsa! Rabbin gökten bizim üzerimize bir maide (sofra) indirebilir mi?» demişti. İsa da Allah Teâlâ´dan korkunuz, eğer siz mü´minler iseniz» dedi.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Havariler demişlerdi ki: "Ey Meryem'in oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" İsa dedi ki: "Eğer müminlerseniz Allah'tan sakının!"

Bekir Sadak: 

(116-11) 7 Allah, «Ey Meryem oglu Isa! Sen mi insanlara Beni ve annemi Allah´tan baska iki tanri olarak benimseyin dedin?» demisti de, «Hasa, hak olmayan sozu soylemek bana yarasmaz

İbni Kesir: 

Hani Havariler: Ey Meryem oğlu İsa

Adem Uğur: 

Hani havârîler &quot

İskender Ali Mihr: 

Havârîler

Celal Yıldırım: 

Hani bir vakit de Havariler, «Ey Meryem oğlu İsâ ! Rabbin gökten üzerimize bir sofra indirebilir mi ? (veya sen Rabbin´den böyle bir istekte bulunabilir misin?)» demişlerdi. (Bunun üzerine İsâ onlara:) «Eğer mü´minler iseniz Allah´tan korkup (ilâhî sınırları aşmaktan, O´nun hakkında şüphe etmekten) sakının,» demişti.

Tefhim ul Kuran: 

Havariler: «Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?» demişlerdi. O da: «Eğer inanmışlarsanız Allah´tan korkup sakının» demişti.

Fransızca: 

(Rappelle-toi le moment) où les Apôtres dirent : "ô Jésus, fils de Marie, se peut-il que ton Seigneur fasse descendre sur nous du ciel une table servie ? " Il leur dit : "Craignez plutôt Allah, si vous êtes croyants".

İspanyolca: 

Cuando dijeron los apóstoles: «¡Jesús, hijo de María! ¿Puede tu Señor hacer que nos baje del cielo una mesa servida?». Dijo: «¡Temed a Alá, si sois creyentes!».

İtalyanca: 

Quando gli apostoli dissero: «O Gesù, figlio di Maria, è possibile che il tuo Signore faccia scendere su di noi dal cielo una tavola imbandita?», disse lui: «Temete Allah se siete credenti».

Almanca: 

(Und erinnere daran), als die Jünger sagten: "'Isa Ibnu-Maryam! Kann dein HERR für uns einen mit Speisen gedeckten Tisch vom Himmel nach und nach hinabsenden?" Er sagte: "Handelt Taqwa gemäß ALLAH gegenüber, solltet ihr Mumin sein."

Çince: 

当时,众门徒说:麦尔彦之子尔撒啊,你的主能从天上降筵席给我们吗﹖他说:你们当敬畏真主,如果你们是信士的话。

Hollandaca: 

Gedenk, toen de apostelen zeiden: O, Jezus, zoon van Maria! is uw Heer in staat, ons eene tafel uit den hemel te doen nederdalen? Hij antwoordde: Vreest God, indien gij ware geloovigen zijt.

Rusça: 

Вот сказали апостолы: "О Иса (Иисус), сын Марьям (Марии)! Может ли твой Господь ниспослать нам трапезу с неба?" Он сказал: "Бойтесь Аллаха, если вы являетесь верующими".

Somalice: 

(Xusuuso) Markay Dheheen Xawaariyiintii Ciise Ibnu Maryamow Makaraa Eebahaa inuu nooga soo Dejiyo Xeedho (Cunno) Samada wuxuuna yidhi ka Dhawrsada Eebe Haddaad Mu'miniintihiin.

Swahilice: 

Wanafunzi walipo sema: Ewe Isa bin Maryamu! Je, Mola wako Mlezi anaweza kututeremshia chakula kutoka mbinguni? Akasema: Mcheni Mwenyezi Mungu ikiwa nyinyi ni Waumini.

Uygurca: 

ئۆز ۋاقتىدا ھەۋارىلار: «ئى مەريەم ئوغلى ئىسا! رەببىڭ بىزگە ئاسماندىن ئۈستىدە تاماق بار داستىخان چۈشۈرۈپ بېرەلەمدۇ؟» دېدى. ئىسا: «ئەگەر (اﷲ نىڭ قۇدرىتىگە) ئىشەنسەڭلار (مۇنداق سوئاللارنى بېرىشتە) اﷲ تىن قورقۇڭلار» دېدى

Japonca: 

かれら弟子たちが,こう言った時を思い起せ。「マルマムの子イーサーよ,あなたの主は,あたしたちのために,(食べ物を)並べた食卓を,天から御下しになるであろうか。」かれ(イーサー)は言った。「あなたがたが信者なら,アッラーを畏れなさい。」

Arapça (Ürdün): 

اذكر «إذ قال الحواريون يا عيسى ابن مريم هل يستطيع» أي يفعل «ربك» وفي قراءة بالفوقانية ونصب ما بعده أي تقدر أن تسأله «أن ينزل علينا مائدة من السماء قال» لهم عيسى «اتقوا الله» في اقتراح الآيات «إن كنتم مؤمنين».

Hintçe: 

(वह वक्त याद करो) जब हवारियों ने ईसा से अर्ज़ की कि ऐ मरियम के बेटे ईसा क्या आप का ख़ुदा उस पर क़ादिर है कि हम पर आसमान से (नेअमत की) एक ख्वान नाज़िल फरमाए ईसा ने कहा अगर तुम सच्चे ईमानदार हो तो ख़ुदा से डरो (ऐसी फरमाइश जिसमें इम्तेहान मालूम हो न करो)

Tayca: 

ขณะที่อัล-ฮะวารียูนกล่าวว่า โอ้อีซาบุตรของมัรยัม! พระเจ้าของท่านสามารถที่จะให้สำรับอาหารจากฟากฟ้าลงมาแก่พวกเราไหม? เขากล่าวว่า พวกเจ้าจงยำเกรงอัลลอฮ์ หากพวกเจ้าเป็นผู้ศรัทธา

İbranice: 

כאשר אמרו התלמידים, 'ישוע בן מרים! האם יכול ריבונך להוריד אלינו שולחן (ערוך) מן השמים'? אמר (ישוע,) 'היו יראים את אלוהים, אם אכן מאמינים אתם

Hırvatça: 

A kada učenici rekoše: "O Isa, sine Merjemin, može li nam Gospodar tvoj trpezu s neba spustiti?", on reče: "Bojte se Allaha, ako ste vjernici."

Rumence: 

Apostolii au spus: “O, Iisus, fiul Mariei, Domnul tău ne poate pogorî nouă o masă din cer?” El spuse: “Temeţi-vă de Dumnezeu, de sunteţi credincioşi!”

Transliteration: 

Ith qala alhawariyyoona ya AAeesa ibna maryama hal yastateeAAu rabbuka an yunazzila AAalayna maidatan mina alssamai qala ittaqoo Allaha in kuntum mumineena

Türkçe: 

Havariler demişlerdi ki: "Ey Meryem'in oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" İsa dedi ki: "Eğer müminlerseniz Allah'tan sakının!"

Sahih International: 

[And remember] when the disciples said, "O Jesus, Son of Mary, can your Lord send down to us a table [spread with food] from the heaven? [Jesus] said," Fear Allah, if you should be believers."

İngilizce: 

Behold! the disciples, said: "O Jesus the son of Mary! can thy Lord send down to us a table set (with viands) from heaven?" Said Jesus: "Fear Allah, if ye have faith."

Azerbaycanca: 

Onu da xatırla ki, o zaman həvarilər demişdilər: “Ya Məryəm oğlu İsa! Rəbbin bizə göydən (yeməklə dolu) bir süfrə göndərə bilərmi? O (İsa):” Əgər mö’minsinizsə, Allahdan qorxun!” – demişdi.

Süleyman Ateş: 

Havariler demişlerdi ki: "Ey Meryem oğlu Îsa, Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi? (Îsa): "İnanıyorsanız Allah'tan korkun!" dedi.

Diyanet Vakfı: 

Hani havariler "Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten, donatılmış bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi. O, "İman etmiş kimseler iseniz Allah'tan korkun" cevabını verınişti.

Erhan Aktaş: 

Hani havariler dedi: “Ey Meryem Oğlu Îsâ, senin Rabb’inin üzerimize gökten bir sofra indirmeye gücü yeter mi?” “Eğer inanıyorsanız Allah’a karşı takvâlı olun” dedi.

Kral Fahd: 

Hani havârîler «Ey Meryem Oğlu İsa, Rabbin bize gökten, donatılmış bir sofra indirebilir mi?» demişlerdi. O, «îman etmiş kimseler iseniz Allah'tan korkun» cevabını vermişti.

Hasan Basri Çantay: 

O vakit havariler: «Ey Meryem oğlu İsâ, Rabbin bizim üstümüze gökden bir sofra indirebilir mi?» demiş, O (da): «Eğer inanmış (adam) larsanız Allah (ın kudretinden ve benîm peygamberliğimden şübheye sapmakdan) korkun» demişdi.

Muhammed Esed: 

(Ve) o zaman beyaz elbiseliler, "Ey İsa, ey Meryemin oğlu!" dediler, "Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir miydi?" (İsa) cevap verdi: "Allaha karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun, eğer (gerçek) müminler iseniz!"

Gültekin Onan: 

Havariler: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Bir vakit de Havarî’ler: “- Ey Meryem oğlu Îsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi? “ demişlerdi. Îsa da: “- Eğer müminseniz, Allah’a ve benim peygamberliğime inanmışsanız, Allah’dan korkun” demişti.

Portekizce: 

E de quando os discípulos disseram: Ó Jesus, filho de Maria, poderá o teu Senhor fazer-nos descer do céu uma mesaservida? Disseste: Temei a Deus, se sois fiéis!

İsveççe: 

Och de vitklädda sade: "Jesus, son av Maria! Kan din Herre låta ett bord [dukat till måltid] sänka sig ned till oss från himlen?" [Och Jesus] svarade: "Frukta Gud, om ni har sann tro!"

Farsça: 

[و یاد کنید] زمانی که حواریون گفتند: ای عیسی بن مریم! آیا پروردگارت می تواند برای ما سفره ای که غذا در آن باشد از آسمان نازل کند؟! گفت: اگر ایمان دارید، از خدا پروا کنید.

Kürtçe: 

کاتێک حەواریەکان ووتیان: ئەی عیسای کوڕی مەریەم ئایا پەروەردگاری تۆ دەتوانێت لەئاسمانەوە خوانێکمان بۆ بنێرێتە خوارەوە (عیسا) ووتی لەخوا بترسن ئەگەر ئێوە باوەڕدارن

Özbekçe: 

Ҳаворийлар: «Эй Ийсо ибн Марям, сенинг Роббинг бизга осмондан тузатилган дастурхон тушира оладими?» деганларида, у: «Агар мўмин бўлсаларингиз, Аллоҳга тақво қилинглар», деганини эсла.

Malayca: 

Dan (ingatlah) ketika orang orang Hawariyyiin berkata: "Wahai Isa Ibni Maryam! Dapatkah kiranya Tuhanmu berkenan menurunkan kepada kami satu hidangan dari langit?" Nabi Isa menjawab: "Bertaqwalah kamu kepada Allah jika benar kamu orang-orang yang beriman".

Arnavutça: 

E, kur apostujt thanë: “O Isa, i biri i Merjemës, a mundet Zot’i yt të na zbresë një sofër prej qielli?” Ai tha: “Druani Perëndinë, nëse jeni besimtarë!”

Bulgarca: 

Как учениците рекоха: “О, Иса, сине на Мариам, твоят Господ може ли да ни спусне трапеза от небето?” Рече: “Бойте се от Аллах, ако сте вярващи!”

Sırpça: 

А када апостоли рекоше: „О Исусе, Маријин сине, може ли твој Господар трпезу са неба да нам спусти?“ Он рече: „Бојте се Аллаха, ако сте верници.“

Çekçe: 

A hle, pravili apoštolové: 'Ježíši, synu Mariin, může nám Pán tvůj seslat z nebe stůl prostřený?' I odvětil: 'Bojte se Boha, jste-li věřící!'

Urduca: 

(حواریوں کے سلسلہ میں) یہ واقعہ بھی یاد رہے کہ جب حواریوں نے کہا اے عیسیٰ ابن مریم! کیا آپ کا رب ہم پر آسمان سے کھانے کا ایک خوان اتار سکتا ہے؟ تو عیسیٰؑ نے کہا اللہ سے ڈرو اگر تم مومن ہو

Tacikçe: 

Ва ҳавориён пурсиданд: «Эй Исо бинни Марям, оё Парварднгори ту метавонад, ки барои мо аз осмон моидае фиристад?» Гуфт; Агар имон овардаед, аз Худо битарсед».

Tatarca: 

Хәварийоннар әйттеләр: "Ий Гыйса, синең Раббыңның, безгә күктән аш яулыгы белән ризык иңдерергә көче җитәме?" – дип. Гыйса әйтте: "Аллаһудан куркыгыз – ґәзабыннан сакланыгыз, үзегезне бәла-казага салмагыз! Әгәр хак мөэминнәрдән булсагыз".

Endonezyaca: 

(Ingatlah), ketika pengikut-pengikut Isa berkata: "Hai Isa putera Maryam, sanggupkah Tuhanmu menurunkan hidangan dari langit kepada kami?". Isa menjawab: "Bertakwalah kepada Allah jika kamu betul-betul orang yang beriman".

Amharca: 

ሐዋርያት፡- «የመርየም ልጅ ዒሳ ሆይ! ጌታህ በእኛ ላይ ከሰማይ ማእድን ሊያወርድልን ይችላልን» ባሉ ጊዜ (አስታውስ)፡፡ «ምእመናን እንደ ኾናችሁ አላህን ፍሩ» አላቸው፡፡

Tamilce: 

சிஷ்யர்கள் “மர்யமுடைய மகன் ஈஸாவே! உம் இறைவன், வானத்திலிருந்து எங்கள் மீது ஓர் உணவுத் தட்டை இறக்குவதற்கு இயலுவானா?” என்று கூறிய சமயத்தை நினைவு கூர்வீராக! (அதற்கு ஈஸா) “நீங்கள் நம்பிக்கையாளர்களாக இருந்தால் அல்லாஹ்வை அஞ்சுங்கள்” என்று கூறினார்.

Korece: 

마리아의 아들 예수여 주님께 구하여 우리에게 하늘로부터 음식이 마련된 식탁을 내려줄 수 있느뇨 라고 제자들이 물으니 너 희들이 믿는 자들이라면 하나님을 두려워하라

Vietnamca: 

(Ngươi - hỡi Thiên Sứ hãy nhớ lại) khi các tông đồ (của Ysa) nói: “Hỡi Ysa con trai của Maryam, Thượng Đế của Người có thể ban xuống cho chúng tôi một bàn thức ăn từ trên trời không?! (Ysa) bảo: “Các người hãy kính sợ Allah (mà bỏ đi yêu cầu quá đáng đó) nếu các người là những người có đức tin.”