
iẕ ḳâle-lḥavâriyyûne yâ `îse-bne meryeme hel yesteṭî`u rabbüke ey yünezzile `aleynâ mâidetem mine-ssemâ'. ḳâle-tteḳu-llâhe in küntüm mü'minîn.
Türkçe:
Havariler demişlerdi ki: "Ey Meryem'in oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" İsa dedi ki: "Eğer müminlerseniz Allah'tan sakının!"
İngilizce:
Behold! the disciples, said: "O Jesus the son of Mary! can thy Lord send down to us a table set (with viands) from heaven?" Said Jesus: "Fear Allah, if ye have faith."
Fransızca:
(Rappelle-toi le moment) où les Apôtres dirent : "ô Jésus, fils de Marie, se peut-il que ton Seigneur fasse descendre sur nous du ciel une table servie ? " Il leur dit : "Craignez plutôt Allah, si vous êtes croyants".
Almanca:
(Und erinnere daran), als die Jünger sagten: "'Isa Ibnu-Maryam! Kann dein HERR für uns einen mit Speisen gedeckten Tisch vom Himmel nach und nach hinabsenden?" Er sagte: "Handelt Taqwa gemäß ALLAH gegenüber, solltet ihr Mumin sein."
Rusça:
Вот сказали апостолы: "О Иса (Иисус), сын Марьям (Марии)! Может ли твой Господь ниспослать нам трапезу с неба?" Он сказал: "Бойтесь Аллаха, если вы являетесь верующими".
Arapça:
إِذْ قَالَ الْحَوَارِيُّونَ يَا عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ هَلْ يَسْتَطِيعُ رَبُّكَ أَن يُنَزِّلَ عَلَيْنَا مَائِدَةً مِّنَ السَّمَاءِ ۖ قَالَ اتَّقُوا اللَّهَ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Havariler: " Ey Meryemoğlu İsa, Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" dediler. İsa da: "İnanıyorsanız Allah'tan korkun" dedi.
Diyanet Vakfı:
Hani havariler "Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten, donatılmış bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi. O, "İman etmiş kimseler iseniz Allah'tan korkun" cevabını verınişti.
