Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

54

Sûredeki Ayet No: 

31

Ayet No: 

4877

Sayfa No: 

530

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ صَيْحَةً وَاحِدَةً فَكَانُوا كَهَشِيمِ الْمُحْتَظِرِ

Çeviriyazı: 

innâ erselnâ `aleyhim ṣayḥatev vâḥideten fekânû keheşîmi-lmuḥteżir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Biz onların üzerine tek sayha (korkunç bir ses) gönderdik; ağılcının topladığı çalı çırpı kırıntıları gibi kırılıp dökülüverdiler.

Diyanet İşleri: 

Nitekim üzerlerine bir çığlık gönderdik de, ağılcıların kullandığı kurumuş ot gibi oldular.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Gerçekten de bir bağırış gönderdik onlara, derken hayvan ağılına konan çalıya çırpıya döndüler.

Şaban Piriş: 

Onların üstüne tek bir çığlık gönderdik. Hemen hayvan ağılına (çit olarak) konan kuru ot gibi oluverdiler.

Edip Yüksel: 

Üzerlerine bir tek patlama gönderdik ve onlar ağılcının topladığı saman yığınına döndüler.

Ali Bulaç: 

Çünkü Biz onların üzerine bir tek çığlık gönderdik. Böylece onlar, ağıldaki çalı-çırpı olan kuru ot gibi oluverdiler.

Suat Yıldırım: 

Biz onlara bir sayha, müthiş bir ses gönderdik, davar ağılındaki kuru ot ve çırpı gibi oldular.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

54:30

Yaşar Nuri Öztürk: 

Biz, onlar üzerine bir tek ses gönderdik de ağılcının serptiği kuru ot gibi kırılıp ufalandılar.

Bekir Sadak: 

And olsun ki, onlar Lut´un konuklari olan melekleri elde etmeye kalkistilar, bunun uzerine gozlerini kor ettik. «Azabimi ve uyarmalarimi dinlememenin sonucunu tadin» dedik.

İbni Kesir: 

Nitekim üzerlerine bir tek çığlık gönderdik de ağılcıların kullandığı kurumuş ot gibi oldular.

Adem Uğur: 

Biz onların üzerlerine korkunç bir ses gönderdik. Hemen hayvan ağılına konan kuru ot gibi oluverdiler.

İskender Ali Mihr: 

Muhakkak ki Biz, onların üzerine tek bir sayha (korkunç ses dalgası) gönderdik. Böylece onlar, ufalanmış kuru ot gibi oldular.

Celal Yıldırım: 

Hakikat biz, üzerlerine bir tek haykırış salıverdik, onlar da, davar ağılındaki kuru ot gibi oldular.

Tefhim ul Kuran: 

Çünkü biz onların üzerine bir tek çığlık gönderiverdik. Böylece onlar, ağıldaki çalı çırpı olan kuru ot gibi oluverdiler.

Fransızca: 

Nous lâchâmes sur eux un seul Cri, et voilà qu'ils furent réduits à l'état de paille d'étable.

İspanyolca: 

Les lanzamos un solo Grito y fueron como hierba seca que se emplea para levantar una cerca.

İtalyanca: 

Mandammo contro di loro un solo Grido, rimasero come erba disseccata per gli stabbi.

Almanca: 

Gewiß, WIR schickten über sie einen einzigen Schrei, dann waren sie wie die Stoppeln für den Stallinhaber.

Çince: 

我确已使一种爆炸去毁灭他们,他们就变成造圈栏者所用的枯木。

Hollandaca: 

Want wij zonden hun een enkelen kreet van den engel Gabriël te gemoet, en zij werden als de droge stokken, die gebruikt worden door dengeen, welke een kooi voor het vee bouwt.

Rusça: 

Воистину, Мы наслали на них всего лишь один вопль, и они уподобились сену хозяина загона.

Somalice: 

Dhawaaq kaliyaan ku siidaynay, waxayna la mid noqdeen jabad burburay.

Swahilice: 

Hakika Sisi tuliwapelekea ukelele mmoja tu, wakawa kama mabuwa ya kujengea uwa.

Uygurca: 

شۈبھىسىزكى، بىز ئۇلارغا قاتتىق بىر ئاۋازنى ئەۋەتىپ (ھالاك قىلىش بىلەن) ئۇلارنى قوتان ياسىغۇچىنىڭ تاشلاندۇق شاخ - شۇمبىلىرىدەك قىلىۋەتتۇق

Japonca: 

本当にわれは,かれらに向っかて(耳をつんざく)一声を下すと,かれらは家畜の囲いに使われる枯れ株のようになった。

Arapça (Ürdün): 

«إنا أرسلنا عليهم صيحة واحدة فكانوا كهشيم المحتظر» هو الذي يجعل لغنمه حظيرة من يابس الشجر والشوك يحفظهن فيها من الذئاب والسباع وما سقط من ذلك فداسته هو الهشيم.

Hintçe: 

हमने उन पर एक सख्त चिंघाड़ (का अज़ाब) भेज दिया तो वह बाड़े वालो के सूखे हुए चूर चूर भूसे की तरह हो गए

Tayca: 

แท้จริง เราได้ส่งเสียงกัมปนาทเพียงครั้งเดียวลงบนพวกเขา แล้วพวกเขากลายเป็นเช่นเศษไม้แห้ง

İbranice: 

ולכן הנחתנו עליהם צווחה אחת, ומיד הם נפלו כמו עלים יבשים

Hırvatça: 

Mi poslasmo na njih jedan jedini krik, i oni postadoše poput zdrobljenog suhog lišća.

Rumence: 

Noi am făcut uşor Coranul întru amintire. Mai este cineva care să-şi amintească?

Transliteration: 

Inna arsalna AAalayhim sayhatan wahidatan fakanoo kahasheemi almuhtathiri

Türkçe: 

Biz, onlar üzerine bir tek ses gönderdik de ağılcının serptiği kuru ot gibi kırılıp ufalandılar.

Sahih International: 

Indeed, We sent upon them one blast from the sky, and they became like the dry twig fragments of an [animal] pen.

İngilizce: 

For We sent against them a single Mighty Blast, and they became like the dry stubble used by one who pens cattle.

Azerbaycanca: 

Biz onlara bircə dəhşətli (tükürpədici) səs (Cəbrailin qışqırtısını) göndərdik, dərhal (heyvanlar üçün) ağıl düzəldənin istifadə etdiyi quru ota (həşəmə) döndülər.

Süleyman Ateş: 

Biz onların üzerine tek sayha (korkunç bir ses) gönderdik; ağılcının topladığı kuru ot gibi kırılıp döküldüler.

Diyanet Vakfı: 

Biz onların üzerlerine korkunç bir ses gönderdik. Hemen hayvan ağılına konan kuru ot gibi oluverdiler.

Erhan Aktaş: 

Biz, onların üzerlerine tek bir sayha gönderdik. Böylece ağıldaki ufalanmış kuru ot gibi oldular.

Kral Fahd: 

Biz onların üzerlerine korkunç bir ses gönderdik. Hemen hayvan ağılına konan kuru ot gibi oluverdiler.

Hasan Basri Çantay: 

Çünkü biz onların üzerine korkunç bir ses gönderdik de hayvan ağılına konan kuru çalı çırpı ve otlar gibi oluverdiler.

Muhammed Esed: 

Biz onlara (ceza olarak) bir tek darbe vurduk ve bir çiftliğin kurumuş, kırılmış fidanlarına döndüler.

Gültekin Onan: 

Çünkü biz onların üzerine bir tek çığlık gönderdik. Böylece onlar, ağıldaki çalı çırpı olan kuru ot gibi oluverdiler.

Ali Fikri Yavuz: 

Çünkü biz, üzerlerine korkunç bir ses gönderdik de, onlar, ağıldaki hayvanların çiğneyib ufaladıkları kuru çöpler gibi oldular.

Portekizce: 

Sabei que enviamos contra eles um só estrondo, que os reduziu a feno amontoado.

İsveççe: 

Vi lät ett enda dån [- dånet av detta straff -] genljuda över dem, och där låg de som [en hög] torra störar till en inhägnad.

Farsça: 

ما بر آنان یک فریاد مرگبار فرستادیم، پس همه آنان به صورت گیاه خشکی که در آغل چهارپایان جمع می کنند، درآمدند.

Kürtçe: 

بێگومان ئێمە دەنگێکی گەورەی ترسناکمان بۆ ناردن، ھەموو (مردن وتەفروتونا بوون) بەوێنەی پووشی ژێر پێی ئاژەڵ

Özbekçe: 

Албатта, Биз уларга бир овоз юбордик. Ва улар қўра қурувчи (йиққан) қуруқ шох-шаббаларга ўхшаб қолдилар.

Malayca: 

Sesungguhnya Kami hantarkan kepada mereka satu pekikan (yang dahsyat), lalu menjadilah mereka (hancur) seperti ranting-ranting dan daun-daun yang pecah hancur, yang dikumpulkan oleh pemilik kandang binatang ternak.

Arnavutça: 

Ne e dërguam te ta një ulurimë e ata u bënë si sana e copëtuar në pleme,

Bulgarca: 

Изпратихме срещу тях само един Вик и станаха като сухите сламки на сеното.

Sırpça: 

Ми посласмо на њих један једини крик, и они постадоше попут здробљеног сувог лишћа.

Çekçe: 

A poslali jsme na ně jen výkřik jediný a stali se podobnými slámě suché, z níž ohrada se staví.

Urduca: 

ہم نے اُن پر بس ایک ہی دھماکا چھوڑا اور وہ باڑے والے کی روندی ہوئی باڑھ کی طرح بھس ہو کر رہ گئے

Tacikçe: 

Мо бар онҳо як овози даҳшатнок фиристодем. Пас ҳамонанди он алафҳои хушки огили гӯсфанд шуданд.

Tatarca: 

Тәхкыйк Без аларга бер тавыш җибәрдек, алар хайваннарны саклау өчен ясалган җирдә тапталып тетелгән, корыган үлән кеби булдылар, ягъни үләне корыган тигез җирне киртә белән әйләндереп, шул киртә эченә бер көтү хайван кергәндә корыган үлән бердән тапталып тетелсә, алар да шулай каты тавыш белән бердән тетелделәр.

Endonezyaca: 

Sesungguhnya Kami menimpakan atas mereka satu suara yang keras mengguntur, maka jadilah mereka seperti rumput kering (yang dikumpulkan oleh) yang punya kandang binatang.

Amharca: 

እኛ በእነርሱ ላይ አንዲትን ጩኸት ላክንባቸው፡፡ ወዲያውም ከበረት አጣሪ (አጥር) እንደ ተሰባበረ ርግጋፊ ኾኑ፡፡

Tamilce: 

நிச்சயமாக நாம் அவர்கள் மீது ஒரே ஒரு சத்தத்தை அனுப்பினோம். ஆக, அவர்கள் (கால்நடை) தொழுவத்தின் தீணிகளைப் போல் ஆகிவிட்டனர்.

Korece: 

하나님이 그들에게 돌풍을 몰아치니 그들은 가축 사료사가 만든 메마른 나무잎처럼 되어버리 더라

Vietnamca: 

Thật vậy, TA đã gửi một tiếng gầm thét đến tiêu diệt chúng và chúng trông giống như những cành cây khô dùng rào (chuồng thú).