Arapça:
فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
Çeviriyazı:
fekeyfe kâne `aẕâbî venüẕür.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (görsünler)
Diyanet İşleri:
Benim azabım ve uyarmam nasılmış?
Abdulbakî Gölpınarlı:
Derken nasıldı azabım benim ve korkutuşlarım?
Şaban Piriş:
Azabım ve uyarılarım nasılmış?
Edip Yüksel:
Cezalandırmam ve uyarılarım nasılmış!
Ali Bulaç:
Şu halde Benim azabım ve uyarıp-korkutmam nasılmış?
Suat Yıldırım:
Nasılmış Benim cezalandırmam ve tehdidim! Görsünler bakalım!
Ömer Nasuhi Bilmen:
54:15
Yaşar Nuri Öztürk:
Nasılmış benim azabım ve uyarılarım!
Bekir Sadak:
And olsun ki, Kuran´i ogut olsun diye kolaylastirdik
İbni Kesir:
Benim azabım ve tehditlerim nasılmış?
Adem Uğur:
Benim azabım ve uyarılarım nasılmış!
İskender Ali Mihr:
Öyleyse inzarım (uyarılarım) ve azabım nasıl oldu?
Celal Yıldırım:
Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (bir görün) ?
Tefhim ul Kuran:
Şu halde benim azabım ve uyarıp korkutmam nasılmış?
Fransızca:
Comment furent Mon châtiment et Mes avertissements ?
İspanyolca:
Y ¡cuáles no fueron Mi castigo y Mis advertencias!
İtalyanca:
Quale fu il Mio castigo, quali i Miei moniti!
Almanca:
Also wie waren Meine Peinigung und Meine Ermahnungen?!
Çince:
我的刑罚和警告是怎样的!
Hollandaca:
En hoe gestreng was mijne wraak en mijne bedreiging!
Rusça:
Какими же были мучения от Меня и предостережения Мои!
Somalice:
Seese yahay Caddib Eebe iyo digiddiisu.
Swahilice:
Basi ilikuwaje adhabu yangu, na maonyo yangu.
Uygurca:
مېنىڭ ئازابىم ۋە ئاگاھلاندۇرۇشلىرىم قانداق ئىكەن!
Japonca:
さあわが懲罰と戒めとはどうであったか。
Arapça (Ürdün):
«فكيف كان عذابي ونُذُر» أي إنذاري استفهام تقرير، وكيف خبر كان وهي للسؤال عن الحال والمعنى حمل المخاطبين على الإقرار بوقوع عذابه تعالى بالمكذبين لنوح موقعه.
Hintçe:
तो (उनको) मेरा अज़ाब और डराना कैसा था
Tayca:
ดังนั้น การลงโทษของเราและการตักเตือนของเราเป็นเช่นใดบ้าง?
İbranice:
ואיך היו עונשי והאזהרות
Hırvatça:
O, kakva je bila kazna Moja i pomoć upozoriteljima Mojim!
Rumence:
Noi am făcut uşor Coranul întru amintire. Mai este cineva care îşi aminteşte?
Transliteration:
Fakayfa kana AAathabee wanuthuri
Türkçe:
Nasılmış benim azabım ve uyarılarım!
Sahih International:
And how [severe] were My punishment and warning.
İngilizce:
But how (terrible) was My Penalty and My Warning?
Azerbaycanca:
Bir (görəydiniz) Mənim əzabım və qorxutmağım necə oldu!
Süleyman Ateş:
Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (görsünler diye).
Diyanet Vakfı:
Benim azabım ve uyarılarım nasılmış!
Erhan Aktaş:
Ama azâbım ve uyarılarım nasıl oldu?(1)
Kral Fahd:
Benim azabım ve uyarılarım nasılmış!
Hasan Basri Çantay:
Ki benim azabım ve (bundan evvel) tehdîdlerim nice imiş (düşünün).
Muhammed Esed:
Ve uyarılarım gözardı edildiğinde verdiğim azap ne şiddetlidir!
Gültekin Onan:
Şu halde benim azabım ve uyarıp korkutmam nasılmış?
Ali Fikri Yavuz:
(İşte bak, Ey Rasûlüm), benim azabım ve tehdidlerim nasıl oldu!...
Portekizce:
Qual! Quão terríveis foram o Meu castigo e a Minha admoestação!
İsveççe:
Hur [hårt drabbade dem inte] Mitt straff, [de som inte fäste vikt vid] Mina varningar!
Farsça:
پس عذاب و هشدارهایم چگونه بود؟
Kürtçe:
دەی ئایا سزا وترساندنم چۆن بوو؟
Özbekçe:
Бас, Менинг азобим ва огоҳлантиришим қандоқ бўлди?!
Malayca:
Oleh itu, perhatikanlah bagaimana buruknya azabKu dan kesan amaran-amaranKu.
Arnavutça:
dhe, çfarë ka qenë dënimi Im dhe paralajmërimet e Mia?!
Bulgarca:
И какво бе Моето мъчение и Моето предупреждение!
Sırpça:
О, каква је била Моја казна и упозорење Моје!
Çekçe:
A jaký byl Můj trest a Mé varování?
Urduca:
دیکھ لو، کیسا تھا میرا عذاب اور کیسی تھیں میری تنبیہات
Tacikçe:
Пас азобу бим доданҳои Ман чӣ гуна буд?
Tatarca:
Күрдеңме куркытуым вә ґәзабым аларга ничек булды!
Endonezyaca:
Maka alangkah dahsyatnya azab-Ku dan ancaman-ancaman-Ku.
Amharca:
ቅጣቴና ማስጠንቀቂያዎቼም እንዴት ነበሩ?
Tamilce:
ஆக, எனது தண்டனையும் எனது எச்சரிக்கையும் எப்படி இருந்தன?
Korece:
나의 응벌과 경고가 얼마나 무서웠더뇨
Vietnamca:
Vậy sự trừng phạt và lời cảnh báo của TA đã như thế nào?
Ayet Linkleri: