Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

48

Sûredeki Ayet No: 

8

Ayet No: 

4591

Sayfa No: 

511

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ شَاهِدًا وَمُبَشِّرًا وَنَذِيرًا

Çeviriyazı: 

innâ erselnâke şâhidev vemübeşşirav veneẕîrâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Şüphesiz biz seni, şâhit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.

Diyanet İşleri: 

Doğrusu seni şahit, müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Ey insanlar, siz de Allah'a ve Peygamberine inanasınız, ona yardım edesiniz, O'na saygı gösteresiniz ve O'nu sabah akşam tesbih edesiniz.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Şüphe yok ki biz seni tanık ve müjdeci ve korkutucu olarak göndermişizdir.

Şaban Piriş: 

Biz seni, şahit, müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik

Edip Yüksel: 

Biz seni bir tanık, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.

Ali Bulaç: 

Şüphesiz, Biz seni bir şahid, bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.

Suat Yıldırım: 

Muhakkak ki: Biz, seni bir şahit, bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik ki

Ömer Nasuhi Bilmen: 

48:7

Yaşar Nuri Öztürk: 

Şu bir gerçek ki, biz seni, bir tanık, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.

Bekir Sadak: 

Goklerin ve yerin hukumranligi Allah´indir. O, diledigini bagislar, diledigine azabeder. Allah bagislayandir, merhamet edendir.

İbni Kesir: 

Muhakkak ki Biz

Adem Uğur: 

Şüphesiz biz seni, şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.

İskender Ali Mihr: 

Muhakkak ki Biz, seni şahit, müjdeleyen ve uyarıcı olarak gönderdik.

Celal Yıldırım: 

Şüphesiz ki biz, seni şâhid, müjdeci ve uyarıcı bir peygamber olarak gönderdik.

Tefhim ul Kuran: 

Şüphesiz, biz seni bir şahid, bir müjde verici ve bir uyarıcı korkutucu olarak gönderdik.

Fransızca: 

Nous t'avons envoyé en tant que témoin, annonciateur de la bonne nouvelle et avertisseur,

İspanyolca: 

Te hemos enviado como testigo, como nuncio de buenas nuevas y como monitor,

İtalyanca: 

In verità ti abbiamo mandato come testimone, nunzio e ammonitore,

Almanca: 

Gewiß, WIR entsandten dich als Zeugen, Überbringer froher Botschaft und Warner,

Çince: 

我确已派遣你作见证,作报喜者,作警告者,

Hollandaca: 

Waarlijk, wij hebben u gezonden, om een getuige te wezen, een brenger van goede tijdingen en aankondiger van bedreigingen.

Rusça: 

Воистину, Мы отправили тебя свидетелем, добрым вестником и предостерегающим увещевателем,

Somalice: 

Annagaa ku dirray Nabiyow adigoo marag ah, Bishaareeye Digena ah.

Swahilice: 

Hakika tumekutuma wewe uwe Shahidi, na Mbashiri, na Mwonyaji,

Uygurca: 

بىز ھەقىقەتەن سېنى (قىيامەت كۈنى خەلققە) گۇۋاھلىق بەرگۈچى، (مۆمىنلەرگە جەننەت بىلەن) خۇش خەۋەر بەرگۈچى، (كاپىرلارنى ئازابتىن) ئاگاھلاندۇرغۇچى قىلىپ ئەۋەتتۇق

Japonca: 

本当にわれは,実証者,吉報の伝達者また警告者として,あなたを遣わした。

Arapça (Ürdün): 

«إنا أرسلناك شاهدا» على أمتك في القيامة «ومبشرا» لهم في الدنيا «ونذيرا» منذرا مخّوفا فيها من عمل سوءا بالنار.

Hintçe: 

(ऐ रसूल) हमने तुमको (तमाम आलम का) गवाह और ख़ुशख़बरी देने वाला और धमकी देने वाला (पैग़म्बर बनाकर) भेजा

Tayca: 

แท้จริงเราได้ส่งเจ้า(มุฮัมมัด)มาเพื่อเป็นพยานและผู้แจ้งข่าวดีและผู้แจ้งข่าวร้าย

İbranice: 

אנו שלחנו אותך עד, מבשר, ומזהיר

Hırvatça: 

Mi smo tebe poslali kao svjedoka, i radosnih vijesti donositelja, i upozoritelja,

Rumence: 

Noi te-am trimis martor, vestitor şi predicator

Transliteration: 

Inna arsalnaka shahidan wamubashshiran wanatheeran

Türkçe: 

Şu bir gerçek ki, biz seni, bir tanık, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.

Sahih International: 

Indeed, We have sent you as a witness and a bringer of good tidings and a warner

İngilizce: 

We have truly sent thee as a witness, as a bringer of Glad Tidings, and as a Warner:

Azerbaycanca: 

(Ya Rəsulum!) Həqiqətən, Biz səni (bəşər övladına) bir şahid, bir müjdəçi və (Allahın əzablı ilə) qorxudan bir peyğəmbər olaraq göndərdik.

Süleyman Ateş: 

Biz seni, şahid, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.

Diyanet Vakfı: 

Şüphesiz biz seni, şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.

Erhan Aktaş: 

Biz, seni bir tanık, haber verici ve uyarıcı olarak gönderdik.

Kral Fahd: 

Şüphesiz biz seni, şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.

Hasan Basri Çantay: 

Hakîkat biz, seni bir şâhid, bir müjdeleyici, bir korkutucu olarak gönderdik,

Muhammed Esed: 

Gerçek şu ki (ey Muhammed,) Biz seni (hakikatin) bir şahidi, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.

Gültekin Onan: 

Şüphesiz, biz seni bir şahid, bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.

Ali Fikri Yavuz: 

Gerçekten biz, seni, (ümmetine) şahid, (cennetle) müjdeleyici, (cehennemle) korkutucu bir peygamber olarak gönderdik

Portekizce: 

Em verdade, enviamos-te por testemunha, alvissareiro e admoestador,

İsveççe: 

VI HAR sänt dig [Muhammad] som ett vittne och som förkunnare av ett glatt budskap om hopp och som varnare,

Farsça: 

ما تو را گواه [بر اعمال امت] و مژده رسان و بیم دهنده فرستادیم؛

Kürtçe: 

بەڕاستی (ئەی موحەممەد ﷺ) تۆمان ناردووە بەشایەت ومژدەدەر وترسێنەر

Özbekçe: 

Албатта, Биз сени гувоҳлик берувчи, хушхабар элтувчи ва огоҳлантирувчи қилиб юбордик.

Malayca: 

Sesungguhnya Kami telah mengutusmu (wahai Muhammad) sebagai Rasul yang menjadi saksi (yang diterima keterangannya), dan sebagai pembawa berita gembira (kepada orang-orang yang beriman), serta pemberi amaran (kepada orang-orang yang ingkar).

Arnavutça: 

Ne, me të vërtetë, të kemi dërguar ty dëshmitar dhe sihariques e paralajmërues

Bulgarca: 

Изпратихме те Ние [о, Мухаммад] за свидетел и благовестител, и предупредител,

Sırpça: 

Ми смо те послали као сведока, и доносиоца радосних вести, и опомињача,

Çekçe: 

Vyslali jsme tě věru jako svědka, hlasatele zvěsti radostné i jako varovatele,

Urduca: 

اے نبیؐ، ہم نے تم کو شہادت دینے والا، بشارت دینے والا اور خبردار کر دینے والا بنا کر بھیجا ہے

Tacikçe: 

Туро гувоҳидиҳандаву муждадиҳанда ва бимдиҳанда фиристодаем.

Tatarca: 

Тәхкыйк Без сине өммәтеңә гуаһ итеп, вә итагать итүчеләрне җәннәт белән шатландыручы, вә итагать итмәүче залимнәрне җәһәннәм белән куркытучы итеп җибәрдек.

Endonezyaca: 

Sesungguhnya Kami mengutus kamu sebagai saksi, pembawa berita gembira dan pemberi peringatan,

Amharca: 

እኛ መስካሪ አብሳሪና አስፈራሪም አድርገን በእርግጥ ላክንህ፡፡

Tamilce: 

நிச்சயமாக நாம் உம்மை சாட்சியாளராகவும் நற்செய்தி கூறுபவராகவும் எச்சரிப்பவராகவும் அனுப்பினோம்,

Korece: 

하나님이 그대를 한 증인으로써 복음의 전달자로써 그리고 경 고자로서 보냈노라

Vietnamca: 

Quả thật, TA (Allah) đã cử phái Ngươi (hỡi Thiên Sứ Muhammad) làm một nhân chứng, một người mang tin mừng và một người cảnh báo.