Arapça:
إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ شَاهِدًا وَمُبَشِّرًا وَنَذِيرًا
Çeviriyazı:
innâ erselnâke şâhidev vemübeşşirav veneẕîrâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şüphesiz biz seni, şâhit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Diyanet İşleri:
Doğrusu seni şahit, müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Ey insanlar, siz de Allah'a ve Peygamberine inanasınız, ona yardım edesiniz, O'na saygı gösteresiniz ve O'nu sabah akşam tesbih edesiniz.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Şüphe yok ki biz seni tanık ve müjdeci ve korkutucu olarak göndermişizdir.
Şaban Piriş:
Biz seni, şahit, müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik
Edip Yüksel:
Biz seni bir tanık, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Ali Bulaç:
Şüphesiz, Biz seni bir şahid, bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Suat Yıldırım:
Muhakkak ki: Biz, seni bir şahit, bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik ki
Ömer Nasuhi Bilmen:
48:7
Yaşar Nuri Öztürk:
Şu bir gerçek ki, biz seni, bir tanık, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Bekir Sadak:
Goklerin ve yerin hukumranligi Allah´indir. O, diledigini bagislar, diledigine azabeder. Allah bagislayandir, merhamet edendir.
İbni Kesir:
Muhakkak ki Biz
Adem Uğur:
Şüphesiz biz seni, şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
İskender Ali Mihr:
Muhakkak ki Biz, seni şahit, müjdeleyen ve uyarıcı olarak gönderdik.
Celal Yıldırım:
Şüphesiz ki biz, seni şâhid, müjdeci ve uyarıcı bir peygamber olarak gönderdik.
Tefhim ul Kuran:
Şüphesiz, biz seni bir şahid, bir müjde verici ve bir uyarıcı korkutucu olarak gönderdik.
Fransızca:
Nous t'avons envoyé en tant que témoin, annonciateur de la bonne nouvelle et avertisseur,
İspanyolca:
Te hemos enviado como testigo, como nuncio de buenas nuevas y como monitor,
İtalyanca:
In verità ti abbiamo mandato come testimone, nunzio e ammonitore,
Almanca:
Gewiß, WIR entsandten dich als Zeugen, Überbringer froher Botschaft und Warner,
Çince:
我确已派遣你作见证,作报喜者,作警告者,
Hollandaca:
Waarlijk, wij hebben u gezonden, om een getuige te wezen, een brenger van goede tijdingen en aankondiger van bedreigingen.
Rusça:
Воистину, Мы отправили тебя свидетелем, добрым вестником и предостерегающим увещевателем,
Somalice:
Annagaa ku dirray Nabiyow adigoo marag ah, Bishaareeye Digena ah.
Swahilice:
Hakika tumekutuma wewe uwe Shahidi, na Mbashiri, na Mwonyaji,
Uygurca:
بىز ھەقىقەتەن سېنى (قىيامەت كۈنى خەلققە) گۇۋاھلىق بەرگۈچى، (مۆمىنلەرگە جەننەت بىلەن) خۇش خەۋەر بەرگۈچى، (كاپىرلارنى ئازابتىن) ئاگاھلاندۇرغۇچى قىلىپ ئەۋەتتۇق
Japonca:
本当にわれは,実証者,吉報の伝達者また警告者として,あなたを遣わした。
Arapça (Ürdün):
«إنا أرسلناك شاهدا» على أمتك في القيامة «ومبشرا» لهم في الدنيا «ونذيرا» منذرا مخّوفا فيها من عمل سوءا بالنار.
Hintçe:
(ऐ रसूल) हमने तुमको (तमाम आलम का) गवाह और ख़ुशख़बरी देने वाला और धमकी देने वाला (पैग़म्बर बनाकर) भेजा
Tayca:
แท้จริงเราได้ส่งเจ้า(มุฮัมมัด)มาเพื่อเป็นพยานและผู้แจ้งข่าวดีและผู้แจ้งข่าวร้าย
İbranice:
אנו שלחנו אותך עד, מבשר, ומזהיר
Hırvatça:
Mi smo tebe poslali kao svjedoka, i radosnih vijesti donositelja, i upozoritelja,
Rumence:
Noi te-am trimis martor, vestitor şi predicator
Transliteration:
Inna arsalnaka shahidan wamubashshiran wanatheeran
Türkçe:
Şu bir gerçek ki, biz seni, bir tanık, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Sahih International:
Indeed, We have sent you as a witness and a bringer of good tidings and a warner
İngilizce:
We have truly sent thee as a witness, as a bringer of Glad Tidings, and as a Warner:
Azerbaycanca:
(Ya Rəsulum!) Həqiqətən, Biz səni (bəşər övladına) bir şahid, bir müjdəçi və (Allahın əzablı ilə) qorxudan bir peyğəmbər olaraq göndərdik.
Süleyman Ateş:
Biz seni, şahid, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Diyanet Vakfı:
Şüphesiz biz seni, şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Erhan Aktaş:
Biz, seni bir tanık, haber verici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Kral Fahd:
Şüphesiz biz seni, şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Hasan Basri Çantay:
Hakîkat biz, seni bir şâhid, bir müjdeleyici, bir korkutucu olarak gönderdik,
Muhammed Esed:
Gerçek şu ki (ey Muhammed,) Biz seni (hakikatin) bir şahidi, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Gültekin Onan:
Şüphesiz, biz seni bir şahid, bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Ali Fikri Yavuz:
Gerçekten biz, seni, (ümmetine) şahid, (cennetle) müjdeleyici, (cehennemle) korkutucu bir peygamber olarak gönderdik
Portekizce:
Em verdade, enviamos-te por testemunha, alvissareiro e admoestador,
İsveççe:
VI HAR sänt dig [Muhammad] som ett vittne och som förkunnare av ett glatt budskap om hopp och som varnare,
Farsça:
ما تو را گواه [بر اعمال امت] و مژده رسان و بیم دهنده فرستادیم؛
Kürtçe:
بەڕاستی (ئەی موحەممەد ﷺ) تۆمان ناردووە بەشایەت ومژدەدەر وترسێنەر
Özbekçe:
Албатта, Биз сени гувоҳлик берувчи, хушхабар элтувчи ва огоҳлантирувчи қилиб юбордик.
Malayca:
Sesungguhnya Kami telah mengutusmu (wahai Muhammad) sebagai Rasul yang menjadi saksi (yang diterima keterangannya), dan sebagai pembawa berita gembira (kepada orang-orang yang beriman), serta pemberi amaran (kepada orang-orang yang ingkar).
Arnavutça:
Ne, me të vërtetë, të kemi dërguar ty dëshmitar dhe sihariques e paralajmërues
Bulgarca:
Изпратихме те Ние [о, Мухаммад] за свидетел и благовестител, и предупредител,
Sırpça:
Ми смо те послали као сведока, и доносиоца радосних вести, и опомињача,
Çekçe:
Vyslali jsme tě věru jako svědka, hlasatele zvěsti radostné i jako varovatele,
Urduca:
اے نبیؐ، ہم نے تم کو شہادت دینے والا، بشارت دینے والا اور خبردار کر دینے والا بنا کر بھیجا ہے
Tacikçe:
Туро гувоҳидиҳандаву муждадиҳанда ва бимдиҳанда фиристодаем.
Tatarca:
Тәхкыйк Без сине өммәтеңә гуаһ итеп, вә итагать итүчеләрне җәннәт белән шатландыручы, вә итагать итмәүче залимнәрне җәһәннәм белән куркытучы итеп җибәрдек.
Endonezyaca:
Sesungguhnya Kami mengutus kamu sebagai saksi, pembawa berita gembira dan pemberi peringatan,
Amharca:
እኛ መስካሪ አብሳሪና አስፈራሪም አድርገን በእርግጥ ላክንህ፡፡
Tamilce:
நிச்சயமாக நாம் உம்மை சாட்சியாளராகவும் நற்செய்தி கூறுபவராகவும் எச்சரிப்பவராகவும் அனுப்பினோம்,
Korece:
하나님이 그대를 한 증인으로써 복음의 전달자로써 그리고 경 고자로서 보냈노라
Vietnamca:
Quả thật, TA (Allah) đã cử phái Ngươi (hỡi Thiên Sứ Muhammad) làm một nhân chứng, một người mang tin mừng và một người cảnh báo.
Ayet Linkleri: