Arapça:
يَتَنَازَعُونَ فِيهَا كَأْسًا لَّا لَغْوٌ فِيهَا وَلَا تَأْثِيمٌ
Çeviriyazı:
yetenâza`ûne fîhâ ke'sel lâ lagvun fîhâ velâ te'ŝîm.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Orada bir kadeh kapışırlar ki, onda ne bir saçmalama vardır, ne de günaha sokma.
Diyanet İşleri:
Orada kadeh tokuştururlar; fakat bunda ne bir saçmalama, ne de bir günaha girme vardır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve birbirlerine öyle bir kadeh sunarlar ki içtikleri şaRabın sonucunda ne boş şeylerden bahsediş var, ne günaha giriş.
Şaban Piriş:
Orada birbirlerine kadeh sunarlar. Ama burada (içki yüzünden) ne saçmalama vardır ne de günaha girmek.
Edip Yüksel:
Orada birbirlerinden kadeh kapışırlar, onda ne bir saçmalama, ne de bir günaha girme vardır.
Ali Bulaç:
Orada bir kadeh kapışır-çekişirler ki, onda ne 'boş ve saçma bir söz', ne günaha sokma yoktur.
Suat Yıldırım:
Onlar orada içecek kadehleri kapşırlar ki bunları içmede ne saçma sapan konuşma olur, ne de günaha girilir.
Ömer Nasuhi Bilmen:
52:22
Yaşar Nuri Öztürk:
Orada bir kadeh tokuştururlar ki, içinde ne bir boş laf var ne de günaha sokuş.
Bekir Sadak:
Ogut ver
İbni Kesir:
Orada öyle bir kadehi devrederler ki
Adem Uğur:
Orada karşılıklı kadeh tokuştururlar, ama burada (içki yüzünden) ne saçmalama vardır ne de günaha girme.
İskender Ali Mihr:
Orada kadeh kaldırırlar, orada (içtikleri şarap ile) ne boş söz söylerler ne de günaha girerler.
Celal Yıldırım:
Orada kadeh tokuştururlar ki bunda ne bir boşanlamsız saçmalama, ne de günaha sokma vardır.
Tefhim ul Kuran:
Orada bir kadeh kapışır çekişirler ki, onda, ne ´boş ve saçma bir söz´, ne de bir günaha sokma yoktur.
Fransızca:
Là, ils se passeront les uns les autres une coupe qui ne provoquera ni vanité ni incrimination.
İspanyolca:
Allí se pasarán unos a otros una copa cuyo contenido no incitará a vaniloquio ni a pecado.
İtalyanca:
Si scambieranno un calice immune da vanità o peccato.
Almanca:
Sie reichen darin einander Becher, mit dem weder sinnloses Gerede noch Verfehlendes ist.
Çince:
他们在乐园中互递(酒)杯,他们不因而出恶言,也不因而犯罪恶。
Hollandaca:
Daar zulllen zij elkander een beker aanbieden, waardoor geen ijdel gesprek, of zonde zal worden uitgelokt.
Rusça:
Они будут передавать друг другу чашу с вином, которое не принесет ни празднословия, ни греха.
Somalice:
Waxayna isku siin Jannada dhexdeeda (iyagoo sheekeysan) Weel (Macaan) kabuuxo, oon hadal xun iyo dambi midna lahayn.
Swahilice:
Watapeana humo bilauri zisio na vinywaji vya kuleta maneno ya upuuzi wala dhambi.
Uygurca:
ئۇلار جەننەتتە ئۆزئارا (مەي قاچىلانغان) جاملارنى تۇتىشىدۇ، (مەي ئىچىش بىلەن) ئۇلاردىن (بۇ دۇنيادىكىدەك) بىھۇدە سۆز ۋە گۇناھ سادىر بولمايدۇ
Japonca:
かれらはそこで互いに杯を交そう。その時にも虚しい話にふけることなく,乱暴も犯さない。
Arapça (Ürdün):
«يتنازعون» يتعاطون بينهم «فيها» أي الجنة «كأسا» خمرا «لا لغوٌ فيها» أي بسبب شربها يقع بينهم «ولا تأثيم» به يلحقهم بخلاف خمر الدنيا.
Hintçe:
वहाँ एक दूसरे से शराब का जाम ले लिया करेंगे जिसमें न कोई बेहूदगी है और न गुनाह
Tayca:
พวกเขาจะแลกเปลี่ยนถ้วยแก้วกันในสวรรค์ จะไม่มีการพูดจาตลกคะนอง และไม่มีการทำบาป
İbranice:
ויעבירו ביניהם כוס משקה שאינו מביא לדבר להג וחטא
Hırvatça:
jedni drugima će, u njemu, pune čaše dodavati - zbog njih neće biti praznih besjeda i pobuda na grijeh,
Rumence:
Ei îşi vor trece unii altora pocale ce nu duc la vorbe deşarte, nici la învinuire de păcate.
Transliteration:
YatanazaAAoona feeha kasan la laghwun feeha wala tatheemun
Türkçe:
Orada bir kadeh tokuştururlar ki, içinde ne bir boş laf var ne de günaha sokuş.
Sahih International:
They will exchange with one another a cup [of wine] wherein [results] no ill speech or commission of sin.
İngilizce:
They shall there exchange, one with another, a (loving) cup free of frivolity, free of all taint of ill.
Azerbaycanca:
Onlar orada bir-birinə (şərab dolu) qədəh ötürəcəklər. Onda (cənnət şərabının xislətində dünyakından fərqli olaraq) nə lağlağılıq, nə də günaha təhrik vardır.
Süleyman Ateş:
Orada bir kadeh kapışırlar ki içinde ne saçmalama var, ne de günaha sokma.
Diyanet Vakfı:
Orada karşılıklı kadeh tokuştururlar, ama burada (içki yüzünden) ne saçmalama vardır ne de günaha girme.
Erhan Aktaş:
Birbirlerine, saçmalamaya ve günaha yol açmayan kadehler sunacaklar.
Kral Fahd:
Orada karşılıklı kadeh tokuştururlar, ama burada (içki yüzünden) ne saçmalama vardır, ne de günaha girme.
Hasan Basri Çantay:
Orada birbirleriyle öyle kadeh çekişirler ki! Onda ne bir saçmalama, ne de bir günâha sokma yokdur.
Muhammed Esed:
ve orada, (cennette), birbirlerine, boş konuşturmayan ve günaha sokmayan kaseler uzatacaklar.
Gültekin Onan:
Orada bir kadeh kapışır çekişirler ki, onda ne ´boş ve saçma bir söz´ ne günaha sokma vardır.
Ali Fikri Yavuz:
Orada birbiriyle kadeh çekiştirirler ki, onda ne bir saçmalama vardır, ne bir günaha sokma...
Portekizce:
Aí bridarão de uma taça, cuja bebida não os levará à frivolidade, nem os induzirá ao pecado.
İsveççe:
och där skall de kappas om att tömma en skål [med vin], som varken förleder dem till lättsinnigt tal eller låter syndiga tankar stiga upp inom dem.
Farsça:
آنان در بهشت، جام های [پر از شراب طهور را] که نه در آن [پس از نوشیدنش، زمینه] بیهوده گویی و نه [خوردنش] گناه است، از دست یکدیگر می گیرند.
Kürtçe:
لەو (بەھەشتە)دا پەرداخی شەراب لە یەکتری وەردەگرن نە قسەی پڕو پووچی تێدایە ونەگوناە کردن
Özbekçe:
Улар унда қадаҳларни бир-бирларига узатурлар. У ерда беҳуда сергаплик ва гуноҳ йўқ. (Охират шаробида нохуш ишларнинг биронтаси рўй бермас экан.)
Malayca:
Mereka di dalam Syurga itu (kerana melahirkan kemesraan antara satu dengan yang lain): berebut-rebut mengambil piala yang berisi arak yang tidak menyebabkan timbul (dari peminumnya) perkara yang sia-sia dan tidak pula menyebabkan (peminumnya menanggung) dosa.
Arnavutça:
në të (xhennet) ia zgjasin njëri-tjetrit gotat e mbushura, aty nuk do të ketë biseda të kota, as mëkate, -
Bulgarca:
Ще си подават там един на друг чаша, от която не ще има нито празнословие, нито подбуда към грях.
Sırpça:
једни другима ће, у њему, пуне чаше додавати - због њих неће да буде празних беседа и побуда на грех,
Çekçe:
a tam mezi sebou si poháry podávat budou, z nichž nepojde ani prázdné tlachání, ani k hříchům svádění;
Urduca:
وہاں وہ ایک دوسرے سے جام شراب لپک لپک کر لے رہے ہوں گے جس میں نہ یاوہ گوئی ہوگی نہ بد کرداری
Tacikçe:
Дар он ҷо ҷоми май диҳанд ва ҷоми май ситонанд, ки дар он на сухани беҳуда бошад ва на гуноҳ кардан.
Tatarca:
Вә бер-берсенә кәсәләрен бирерләр, ул тәмле суларны эчкәч, кирәкмәгән сүзләрне сөйләү булмас һәм гөнаһлы эшләрне эшләргә теләк тә булмас.
Endonezyaca:
Di dalam surga mereka saling memperebutkan piala (gelas) yang isinya tidak (menimbulkan) kata-kata yang tidak berfaedah dan tiada pula perbuatan dosa.
Amharca:
በውስጧ መጠጥን ይሰጣጣሉ፡፡ በውስጧ ውድቅ ንግግርና መውወንጀልም የለም፡፡
Tamilce:
அதில் குடிபானம் நிறைந்த குவளைகளை ஒருவருக்கொருவர் பரிமாறிக் கொள்வார்கள். அ(ந்த சொர்க்கத்)தில் பொய் இருக்காது, பிறரை பாவத்தில் தள்ளுகின்ற செயல்கள் இருக்காது.
Korece:
그들은 서로가 서로에게 해 악이 없는 잔을 주고 받을 때
Vietnamca:
Trong (Thiên Đàng), họ sẽ trao cho nhau tách uống, và sẽ không có những lời lẽ thô tục và tội lỗi trong đó.
Ayet Linkleri: