Arapça:
وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِلَّذِينَ آمَنُوا لَوْ كَانَ خَيْرًا مَّا سَبَقُونَا إِلَيْهِ ۚ وَإِذْ لَمْ يَهْتَدُوا بِهِ فَسَيَقُولُونَ هَٰذَا إِفْكٌ قَدِيمٌ
Çeviriyazı:
veḳâle-lleẕîne keferû lilleẕîne âmenû lev kâne ḫayram mâ sebeḳûnâ ileyh. veiẕ lem yehtedû bihî feseyeḳûlûne hâẕâ ifkün ḳadîm.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İnkâr edenler, iman ednler için: "Eğer İslâm'da bir hayır olsaydı onlar, onu kabulde bizi geçemezlerdi." derler. Bununla muvaffak olamayınca da: "Bu eski bir yalandır." diyeceklerdir.
Diyanet İşleri:
İnkar edenler, inananlar için: "Eğer İslamiyet'te bir hayır olsaydı, bu hususta bizden öne geçemezlerdi" derler. Bununla doğru yola girmedikleri için de, "Bu, eski bir uydurmadır" derler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Kafir olanlar, inananlara dediler ki: Eğer bir hayır olsaydı onlar, bizi geçemezlerdi ve Kur'an'la doğru yolu bulmadıkları için de diyecekler ki bu, çok eski bir yalan.
Şaban Piriş:
Kâfirler, iman edenler hakkında: Bu iş bir hayır olsaydı, onlar bizi geçemezlerdi. Oysa onlar, onunla hidayete eremediklerinden dolayı, “Bu, eski bir yalandır” derler.
Edip Yüksel:
İnkar edenler, inananlara, "O iyi bir şey olsaydı onlar (İsrail oğulları) bizden öne geçemezlerdi" derler ve ona yol bulamadıkları için, "Bu bir efsanedir" diyeceklerdir.
Ali Bulaç:
İnkar edenler, iman edenler için dediler ki: "Eğer O (Kur'an veya iman) hayırlı bir şey olsaydı, ona bizden önce koşup-yetişemezlerdi." Oysa onlar, onunla hidayete ermediklerinden: "Bu, eski bir yalandır" diyecekler.
Suat Yıldırım:
İnkâr edenler bir de, müminler hakkında şöyle derler: “Bu İslâm dini eğer önemli ve değerli bir şey olsaydı, bu Müslümanlar akıllarını kullanıp onu anlamakta bizi geçemezlerdi.” Kendileri bunu başaramayınca “Bu, zaten eski, modası geçmiş bir yalan!” deyip geçiştirmek isterler.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve kâfir olanlar, imân edenler için dedi ki: «Eğer bir hayır olsa idi bu hususta bizden öne bizi geçemezlerdi.» Ve onlar bununla (Kur´an ile) hidâyete eremedikleri vakit de hemen diyeceklerdir ki: «İşte bu, eski bir iftiradır.»
Yaşar Nuri Öztürk:
İnkâr edenler, inananlara şöyle derler: "Eğer bu, hayırlı bir şey olsaydı, bunlar ona inanmakta bizi geçemezlerdi." Bununla umduklarını bulamayınca şöyle diyecekler: "Bu, eski bir uydurmadır."
Bekir Sadak:
(17-18) Annesine babasina: «Of ikinizden
İbni Kesir:
O küfredenler, inananlar için : Bu iş, bir hayır olsaydı
Adem Uğur:
İnkâr edenler, iman edenler hakkında dediler ki: "
İskender Ali Mihr:
İnkâr edenler, âmenû olanlara: “Eğer O hayırlı olsaydı, O´na (saygıda, îmânda) bizi geçemezlerdi.” dediler. O´nunla (Kur´ân´la) hidayete eremeyince o zaman “Bu, eski bir yalandır.” diyecekler.
Celal Yıldırım:
İnkâr edenler, imân edenlerle ilgili olarak derler ki: «Eğer İslâm, bir iyilik olsaydı, elbette onlar bizim önümüze geçemezlerdi.» Kur´ân ile doğru yolu bulmayı düşünmedikleri için de, «bu çok eski bir uydurmadır !» derler.
Tefhim ul Kuran:
Küfretmekte olanlar, iman etmekte olanlar için dedi ki: «Eğer O (Kur´an veya iman) hayırlı bir şey olsaydı, ona bizden önce koşup yetişemezlerdi.» Oysa onlar, onunla hidayete ermediklerinden: «Bu, eski bir yalandır» diyecekler.
Fransızca:
Et ceux qui ont mécru dirent à ceux qui ont cru : "Si ceci était un bien, ils (les pauvres) ne nous y auraient pas devancés". Et comme ils ne seront pas laissés guider par lui ils diront : "Ce n'est qu'un vieux mensonge ! "
İspanyolca:
Los infieles dicen de los creyentes: «Si hubiera sido algo bueno, no se nos habrían adelantado en ello». Y, como no son dirigidos por él, dicen: «¡Es una vieja mentira!»
İtalyanca:
I miscredenti dicono ai credenti: «Se esso fosse un bene, costoro non ci avrebbero preceduto». Siccome non sono affatto guidati, diranno: «Questa non è che una vecchia menzogna».
Almanca:
Und diejenigen, die Kufr betrieben haben, sagten zu denjenigen, die den Iman verinnerlichten: "Wäre er etwas Gutes, wären sie zu ihm uns nicht zuvorgekommen." Und da sie durch ihn keine Rechtleitung fanden, so werden sie sagen: "Dies ist eine alte Ifk-Lüge."
Çince:
不信道的人们评论信道的人们说:假若那是一件善事,他们不得在我们之前信奉它。他们没有因他而遵循正道,故他们的偏执已显著了,他们要说:这是陈腐的妄言。
Hollandaca:
Maar zij die niet gelooven, zeggen van de ware geloovigen: Indien de leer van den Koran goed ware geweest, hadden zij die niet vroeger dan wij omhelsd. En als zij daardoor niet geleid worden, zeggen zij: Dit is eene overoude leugen.
Rusça:
Неверующие сказали верующим: "Если бы это было благом, то они не опередили бы нас в этом". Они не стали руководствоваться им, и поэтому они скажут: "Это - старое измышление".
Somalice:
Gaaladii waxay dheheen hadduu Quraanku khayr yahay noogama hormareen rumayntiisa, iyagoon hanuunsanayn gaaladu yay haddana dhihi kan (Quraanka ah) waa beenihii hore.
Swahilice:
Na walio kufuru waliwaambia walio amini: Lau kuwa hii ni kheri, wasingeli tutangulia. Na walipo kosa kuongoka wakasema: Huu ni uzushi wa zamani.
Uygurca:
كاپىرلار مۆمىنلەرگە: «ئەگەر (قۇرئان بىلەن ئىسلام دىنى) ياخشى بولىدىغان بولسا ئىدى، ئۇلار (يەنى ئاجىز مۇسۇلمانلار) ئۇنىڭغا بىزدىن بۇرۇن ئىشەنمىگەن بولاتتى» دېدى، ئۇلار قۇرئان بىلەن ھىدايەت تاپمىغانلىقلىرى ئۈچۈن، «بۇ قەدىمقى ئويدۇرمىدۇر» دەيدۇ
Japonca:
信じない者は信仰する者に言う。「もしこの(クルアーンを信じること)が良いのであれば,かれらがわたしたちに,先んじる筈はない。」またかれらはそれによって,導きなどを受けないのであるとして,「これは昔の作り話しです。」と言う。
Arapça (Ürdün):
«وقال الذين كفروا للذين آمنوا» أي في حقهم «لو كان» الإيمان «خيرا ما سبقونا إليه وإذ لم يهتدوا» أي القائلون «به» أي القرآن «فسيقولون هذا» أي القرآن «إفك» كذب «قديم».
Hintçe:
और काफिर लोग मोमिनों के बारे में कहते हैं कि अगर ये (दीन) बेहतर होता तो ये लोग उसकी तरफ हमसे पहले न दौड़ पड़ते और जब क़ुरान के ज़रिए से उनकी हिदायत न हुई तो अब भी कहेंगे ये तो एक क़दीमी झूठ है
Tayca:
และบรรดาผู้ปฏิเสธศรัทธาได้กล่าวแก่บรรดาผู้ศรัทธาว่า หากว่าอัลกุรอานนี้มีความดี พวกเขา (ผู้ศรัทธา) ก็จะไม่รุดหน้าไปยังอัลกุรอานก่อนเราเป็นแน่ และโดยที่พวกเขา (พวกปฏิเสธศรัทธา) มิได้รับการชี้แนะทางด้วยอัลกุรอาน ดังนั้นพวกเขาจึงกล่าวว่า นี่คือเรื่องโกหกแต่ดั้งเดิม
İbranice:
ואמרו אלה אשר כפרו לאלה אשר האמינו ':לו היה טוב , לא היו מקדימים אותנו להאמין בו,' אך כיוון שהם לא הודרכו בו, ויגידו שזה 'שקר קדום
Hırvatça:
I govore nevjernici o vjernicima: "Da je kakvo dobro, nas oni ne bi u tome pretekli." A kako pomoću njega Uputu nisu tražili, sigurno će reći: "Ovo je još davna izmišljotina."
Rumence:
Cei care tăgăduiesc spuseră celor care cred: “Dacă ar fi fost un bine, nu ne-ar fi luat-o nimeni înainte.” Nefiind însă călăuziţi de această Carte, ei vor mai spune: “Aceasta este o veche prefăcătorie!”
Transliteration:
Waqala allatheena kafaroo lillatheena amanoo law kana khayran ma sabaqoona ilayhi waith lam yahtadoo bihi fasayaqooloona hatha ifkun qadeemun
Türkçe:
İnkâr edenler, inananlara şöyle derler: "Eğer bu, hayırlı bir şey olsaydı, bunlar ona inanmakta bizi geçemezlerdi." Bununla umduklarını bulamayınca şöyle diyecekler: "Bu, eski bir uydurmadır."
Sahih International:
And those who disbelieve say of those who believe, "If it had [truly] been good, they would not have preceded us to it." And when they are not guided by it, they will say, "This is an ancient falsehood."
İngilizce:
The Unbelievers say of those who believe: "If (this Message) were a good thing, (such men) would not have gone to it first, before us!" And seeing that they guide not themselves thereby, they will say, "this is an (old,) falsehood!"
Azerbaycanca:
Kafir olanlar iman gətirənlər barəsində deyirlər: “Əgər (Qur’an, islam dini) yaxşı bir şey olsaydı, (mö’minlər) bu işdə bizdən qabağa düşə bilməzdilər (biz onlardan daha əvvəl) iman gətirərdik. Onlar (Qur’anla) doğru yola gəlmədikləri üçün: “Bu, köhnə yalandır!” – deyəcəklər.
Süleyman Ateş:
İnkar edenler, inananlar için "(Muhammed'in getirdiği) iyi bir şey olsaydı (şu zavallı kişiler) ona inanmada bizi geçemezlerdi, (biz onlardan önce inanırdık) dediler. Onlar, onun gösterdiği doğru yola eremediklerinden: "Bu eski bir yalandır," diyeceklerdir.
Diyanet Vakfı:
İnkar edenler, iman edenler hakkında dediler ki: "Bu iş bir hayır olsaydı, onlar bizi geçemezlerdi." Fakat onlar bununla doğru yola girmek arzusunda olmadıkları için "Bu eski bir yalandır" diyecekler.
Erhan Aktaş:
Kâfirler, Îmân Edenler için: “Eğer Kur’an’da bir “hayır”(1) olsaydı, onlar(2), bizden önce onu kabul etmiş olmazlardı.(3)” dediler. Kur’an’la doğru yolu bulmayı kendilerine yediremediklerinden, “Bu eski bir uydurmadır.” diyeceklerdir.
Kral Fahd:
İnkâr edenler, iman edenler hakkında dediler ki: «Bu iş bir hayır olsaydı, onlar bizi geçemezlerdi.» Fakat onlar bununla doğru yola girmek arzusunda olmadıkları için «Bu eski bir yalandır» diyecekler.
Hasan Basri Çantay:
O kâfirler, îman edenler hakkında dedi (ler) ki: «Eğer (îman) bir hayır olsaydı bizden evvel ona koşmazlardı». (Bunu söyleyenler) onunla hidâyeti kabul etmedikleri de «Bu, eski bir yalandır» diyeceklerdir.
Muhammed Esed:
Fakat hakikati inkara şartlanmış olanlar, iman edenlere şöyle derler: "Eğer bu (mesaj)da bir hayır olsaydı, bu (insanlar) onu kabul etmekte bizim önümüze geçmezlerdi!" Ve onlar, bu (mesaj) sayesinde hidayete ulaşmayı reddettiklerinden, her zaman, "Bu (yalnızca) eski bir yalandır!" diyecekler.
Gültekin Onan:
Küfredenler inananlar için dediler ki: "
Ali Fikri Yavuz:
Bir de kâfirler, iman edenler hakkında şöyle dediler: “- Eğer o (Peygamberin dini) hayır olsaydı, bizden evvel (fakirler ve biçareler) ona koşmazlardı.” Böyle demekle, maksadlarına erişemeyince de
Portekizce:
E os incrédulos dizem aos fiéis: Se esta mensagem fosse uma boa coisa, (tais humanos) não se teriam antecipado a nós. Ecomo não se guiam por ela, dizem: Isto é uma antigo falsidade!
İsveççe:
Och förnekarna av sanningen säger om dem som blivit troende: "Hade det funnits något gott [i detta budskap] skulle inte dessa [eländiga stackare] haft så bråttom att anta det före oss." Och när de inte vill låta sig ledas av det, säger de: "Allt detta är [bara] gamla lögner."
Farsça:
و کافران درباره مؤمنان گفتند: اگر [آیین محمّد] بهتر [از آیین ما] بود [آنان در پذیرفتنش] بر ما نسبت به آن پیشی نمی گرفتند [بلکه خود ما زودتر از آنان به این کتاب ایمان می آوردیم]. و چون [خودشان به خاطر کبر و عنادشان] به وسیله آن هدایت نیافتند، به زودی خواهند گفت: این یک دروغ قدیمی است.
Kürtçe:
ئەوانەی بێ باوەڕن دەڵێن دەربارەی ئەوانەی باوەڕیان ھێناوە ئەگەر (ئیسلام و باوەڕ ھێنان) چاك بوایە ئەوانە پێش ئێمە نەدەکەوتن بۆ ئەو (باوەڕ ھێنانە) چونکە خۆیان بەو (قورئانە) ڕێنموون نەبوون، جا دواتر دەڵێن ئەمە دەس ھەڵبەسێکی کۆنە
Özbekçe:
Куфр келтирганлар иймон келтирганларга: «Агар у(Қуръон) яхшилик бўлганида, унга биздан аввал бормасдилар», дерлар. У(Қуръон)дан ҳидоят топишмагач, бу-қадимги уйдирмадир», дерлар. (Кибру ҳавога учган араб бойваччаларининг назарида камбағалларнинг Исломга кириши, Қуръонга ишониши камчилик, айб бўлиб кўринган. Улар ўзларича,»ялангаёқлар юрган йўл яхши бўлармиди?»демоқчилар. Лекин, айни чоқда, Ҳазрати Абу Бакр, Ҳазрати Усмон, Ҳадича онамизга ўхшаш бой, задогонлар ҳам биринчилардан бўлиб Исломга киришганини эътиборга олишмайди. Ислом бойни ҳам, камбағални ҳам, кучлини ҳам, заифни ҳам бир оила аъзоси қилиш учун Аллоҳ тамонидан юборилган дин.)
Malayca:
Dan (kerana sombong angkuhnya orang-orang kafir itu) mereka berkata tentang kepercayaan orang-orang yang beriman: "Kalaulah (apa yang dibawa oleh Muhammad) itu perkara yang baik tentulah mereka tidak mendahului kami mempercayainya (kerana kamilah yang sepatutnya menerima segala kebaikan)!" Dan setelah mereka tidak dapat menerima petunjuk Al-Quran itu, (mereka memusuhinya) lalu mereka mencacinya dengan berkata: "Al-Quran ini ialah rekaan dusta yang sudah lama".
Arnavutça:
Dhe, mohuesit thonë për besimtarët: “Sikur të ishte ndonjë e mirë (besimi në Kur’an), ata nuk do të na kishin tejkaluar në këtë”. E, ngase ata nuk u udhëzuan me te në rrugën e drejtë, me siguri do të thonë: “Ky është trillim i lashtë”.
Bulgarca:
Неверниците рекоха за вярващите: “Ако той беше добро нещо, нямаше да ни изпреварят към него.” И тъй като не пожелаха да се напътят чрез него, казват: “Той е стара лъжа.”
Sırpça:
И говоре неверници о верницима: „Да је у томе добро, они нас не би претекли у томе.“ А како помоћу њега нису нашли Прави пут, сигурно ће да кажу: „Ово је још давна измишљотина.“
Çekçe:
A říkají nevěřící o těch, kdož uvěřili: 'Kdyby toto Písmo bylo vskutku dobré, nebyli by nás tihle v tom předešli!' Protože však jím nejsou správně vedeni, hovoří: 'Tohle je stará lež!'
Urduca:
جن لوگوں نے ماننے سے انکار کر دیا ہے وہ ایمان لانے والوں کے متعلق کہتے ہیں کہ اگر اس کتاب کو مان لینا کوئی اچھا کام ہوتا تو یہ لوگ اس معاملے میں ہم سے سبقت نہ لے جا سکتے تھے چونکہ اِنہوں نے اُس سے ہدایت نہ پائی اس لیے اب یہ ضرور کہیں گے کہ یہ تو پرانا جھوٹ ہے
Tacikçe:
Кофирон мӯъминонро гуфтанд: «Агар дар он хайре мебуд, инҳо аз мо пештар қабул намекарданд». Ва чун ба он роҳ наёфтанд, хоҳанд гуфт, ки ин дурӯғе дерина аст.
Tatarca:
Коръәнгә ышанмаучылар ышанучыларга әйттеләр: "Әгәр Коръән хәерле нәрсә булса, бу ышанучылар безне узмаслар иде, чөнки ярлы, вә түбән дәрәҗәле кешеләр генә Коръәнгә ышанып Мухәммәдкә иярделәр", – дип. Алар Коръән күрсәткән туры юлга кермәгәч, ошбу Коръән Мухәммәдтән чыккан иске ялган сүздер диделәр.
Endonezyaca:
Dan orang-orang kafir berkata kepada orang-orang yang beriman: "Kalau sekiranya di (Al Quran) adalah suatu yang baik, tentulah mereka tiada mendahului kami (beriman) kepadanya. Dan karena mereka tidak mendapat petunjuk dengannya maka mereka akan berkata: "Ini adalah dusta yang lama".
Amharca:
እነዚያንም የካዱት ሰዎች ስለእነዚያ ስለ አመኑት ሰዎች (እምነቱ) «መልካም ነገር በኾነ ኖሮ ወደርሱ ባልቀደሙን ነበር» አሉ፡፡ በእርሱም ባልተመሩ ጊዜ «ይህ (ቁርኣን) ጥንታዊ ቅጥፈት ነው» ይላሉ፡፡
Tamilce:
நிராகரித்தவர்கள், நம்பிக்கை கொண்டவர்களை நோக்கி கூறினார்கள்: “இ(ந்த வேதமான)து சிறந்ததாக இருந்தால் (பாமர மக்களாகிய) இவர்கள் இதனளவில் நம்மை முந்தியிருக்க மாட்டார்கள். அவர்கள் இதன் மூலம் நேர்வழி பெறாமல் போனபோது, “இது பழைய பொய்யாகும்” என்று (கேலியாக) கூறுகிறார்கள்.
Korece:
믿지 아니한 불신자들이 믿 는 자들에 대하여 말하길 이것이 복음이었다면 그러한 사람들이 없었으리라 그리고 그들이 그것 으로 인도되려 구하지 아니함으로 이것은 오래된 거짓이라 말하더라
Vietnamca:
Những kẻ vô đức tin nói về những người có đức tin: “Nếu nó thực sự tốt thì họ đã không đi trước chúng ta.” Và khi họ không muốn để (Qur’an) hướng dẫn họ thì lại nói: “Đây chỉ là điều dối lừa từ xa xưa.”
Ayet Linkleri: