Arapça:
قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِن كَانَ مِنْ عِندِ اللَّهِ وَكَفَرْتُم بِهِ وَشَهِدَ شَاهِدٌ مِّن بَنِي إِسْرَائِيلَ عَلَىٰ مِثْلِهِ فَآمَنَ وَاسْتَكْبَرْتُمْ ۖ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ
Çeviriyazı:
ḳul era'eytüm in kâne min `indi-llâhi vekefertüm bihî veşehide şâhidüm mim benî isrâîle `alâ miŝlihî feâmene vestekbertüm. inne-llâhe lâ yehdi-lḳavme-żżâlimîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
De ki: "Ne dersiniz, eğer bu Kur'an Allah tarafından ise ve siz de onu inkâr etmişseniz, bununla birlikte İsrailoğulları'ndan bir şahit de onun bir benzerini (Tevrat'ta görüp) inanmışken siz hala büyüklük taslarsanız (haksızlık etmiş olmaz mısınız)? Şüphesiz ki, Allah zalim bir topluluğu doğru yola iletmez."
Diyanet İşleri:
De ki: "Eğer bu Kitap Allah katından ise ve siz de onu inkar etmişseniz; İsrailoğullarından bir şahit de bunun böyle olduğuna şehadet edip de inanmışken, siz yine de büyüklük taslarsınız, bana söyleyin kendinize yazık etmiş olmaz mısınız?" Doğrusu Allah zalim milleti doğru yola eriştirmez.
Abdulbakî Gölpınarlı:
De ki: Ne dersiniz, Allah katındansa ve siz onu inkar ettiyseniz; İsrailoğullarından bir tanık, onun gerçek olup Allah'tan geldiğine tanıklık etti de inandı, halbuki gene de siz ululandınız, kibirinize yediremediniz; şüphe yok ki Allah, zulmeden topluluğu doğru yola sevketmez.
Şaban Piriş:
De ki: “Söyleyin bakalım; eğer (bu Kur'an) Allah katından ise, siz de ona küfretmişseniz, İsrailoğulların'dan bir şahit de bunun bir benzerine şahitlik edip iman etmişse ve siz de (iman etmeyerek) büyüklük taslamışsanız (o zaman bu büyük zulüm ve küfür değil midir )? Allah, zalim topluma hidayet etmez.
Edip Yüksel:
De ki, "Düşündünüz mü, ya o ALLAH katından ise ve siz de ona karşı çıkmışsanız ve İsrail oğullarından bir tanık da bunun benzerini görüp inandığı halde, siz kibirlenip yüz çevirmişseniz?! Kuşkusuz ALLAH zalim topluluğu doğru yola iletmez."
Ali Bulaç:
De ki: "Gördünüz mü-haber verin; eğer (bu Kur'an,) Allah Katından ise, siz de onu inkar etmişseniz ve İsrailoğulları'ndan bir şahid bunun bir benzerine şahidlik edip iman etmişse ve siz de büyüklük taslamışsanız (bunun sonucu ne olacak)? Şüphesiz Allah, zalim olan bir kavmi hidayete erdirmez.
Suat Yıldırım:
De ki: Söyleyin bakalım: Eğer bu Kur'ân Allah tarafından geldiği halde siz reddetmişseniz, İsrailoğullarından da bir şahit, (tevhid, âhiret vb. İman esasları gibi Kur’ân’da bildirilen hakikatlerin) benzerine şahitlik edip iman ettiği halde, siz büyüklük taslayarak iman etmezseniz sizden daha şaşkın, daha zalim kimse olabilir mi? Allah elbette böyle zalimleri hidâyet edip emellerine ulaştırmaz.
Ömer Nasuhi Bilmen:
De ki: «Bana haber veriniz! Eğer (Kur´an) Allah tarafından olup da siz onu inkâr eyledinizse ve İsrâiloğullarından bir şahit de onun misli üzerine şehâdette bulundu ve hemen imân etti de siz böbürlendi iseniz (zalimlerden olmaz mısınız?) Şüphe yok ki, Allah zalimler olan kavmi doğru bir yola muvaffak kılmaz.»
Yaşar Nuri Öztürk:
De ki: "Hiç düşündünüz mü? Eğer bu, Allah katından ise ve siz onu tanımamışsanız, İsrailoğullarından bir tanık da onun benzerine tanıklık edip inandığı halde, siz böbürlenmişseniz haliniz nice olur! Allah, zalimler topluluğuna kılavuzluk etmez."
Bekir Sadak:
Iste, islediklerini en guzel sekilde kabul ettigimiz ve kotuluklerini gectigimiz bu kimseler, cennetlikler icindedirler. Bu, verilen dogru bir sozdur.
İbni Kesir:
De ki: Şayet Allah katından ise ve siz de onu inkar etmişseniz, İsrailoğullarından birisi de bunu böyle olduğuna dair şehadet edip inandığı halde siz yine de büyüklük taslamışsanız, zulmetmiş olmaz mısınız? Muhakkak ki Allah
Adem Uğur:
De ki: Hiç düşündünüz mü
İskender Ali Mihr:
De ki: “Gördünüz mü? Ya o Kur´ân, Allah´ın katından ise ve siz O´nu inkâr ettinizse? Ve İsrailoğullarından bir şahit O´nun misline şahit olduysa, böylece îmân ettiyse ve siz de büyüklük tasladıysanız? Muhakkak ki Allah, zalimler kavmini hidayete erdirmez.
Celal Yıldırım:
Söyleseniz a, eğer bu (Kur´ân), Allah katından ise, siz de bunu inkâr etmiş olursanız, İsrail oğulları´ndan bir adam da bunun benzerine (dayanarak) şehadette bulunup imân ederse ve siz büyüklük taslayıp kabul etmezseniz, (kendinize büyük bir haksızlık etmiş olmaz mısınız ?). Şüphesiz ki Allah, zâlim bir milleti doğru yola çıkarmaz.
Tefhim ul Kuran:
De ki: «Gördünüz mü haber verin
Fransızca:
Dis : "Que direz-vous si [cette révélation s'avère] venir d'Allah et vous n'y croyez pas, qu'un témoin parmi les fils d'Israël en atteste la conformité [au Pentateuque] et y croit pendant que vous, vous le repoussez avec orgueil... En vérité Allah ne guide pas les gens injustes ! "
İspanyolca:
Di: «¿Qué os parece? Si procede de Alá y vosotros no creéis en él, mientras que un testigo de entre los Hijos de Israel atestigua su conformidad y cree, en tanto que vosotros sois altivos... Alá no dirige a la gente impía».
İtalyanca:
Di': «Ma non vedete? Se esso viene da Allah e voi non credete in esso, mentre un testimone dei Figli di Israele conferma la sua conformità e crede, mentre voi lo rifiutate per orgoglio...? In verità Allah non guida gli ingiusti.
Almanca:
Sag: "Wie seht ihr es? Sollte er von ALLAH sein, und ihr betreibt ihm gegenüber Kufr." Und ein Zeuge von den Kindern Israils legte Zeugnis ab für seinesgleichen, dann verinnerlichte er den Iman, während ihr euch in Arroganz erhoben habt. Gewiß, ALLAH leitet die unrecht-begehenden Leute nicht recht.
Çince:
你说:你们告诉我吧!如果《古兰经》是从真主那里降示的,而你们不信它--以色列后裔中的一个见证者,已作证其相似而信奉之,你们却不屑信奉--那末,谁比你们更迷误呢?真主必定不引导不义的民众。
Hollandaca:
Zeg: Wat is uwe meening? Indien dit boek van God is, en gij daarin niet gelooft, en een getuige uit de kinderen Israëls legt de getuigenis af van zijne overeenstemming met de wet en gelooft daarin, terwijl gij het daarentegen trotschelijk verwerpt; zijt gij dan geene zondaars? waarlijk God leidt den onrechtvaardige niet.
Rusça:
Скажи: "Как вы думаете, что будет с вами, если он ниспослан от Аллаха, а вы не уверовали в него? Свидетель из числа сынов Исраила (Израиля) засвидетельствовал о том, что было подобно ему, и уверовал в него, а вы возгордились. Воистину, Аллах не наставляет на прямой путь беззаконников!"
Somalice:
Waxaad Dhahdaa bal ii warrama hadduu Quraanku Eebe ka soo dagay ood ka gaalowdaan oo uu ka marag furo marag ree Bani'iisraaiil ah isaga oo kale (xaqnimada iyo runta) oo uu rumeeyay idinkuna aad is kibriseen, Eebana ma hanuuniyo kuwa dulmilowga ah,
Swahilice:
Sema: Mwaonaje yakiwa haya ni kweli yametoka kwa Mwenyezi Mungu, nanyi mmeyakataa, na akashuhudia shahidi miongoni mwa Wana wa Israili juu ya mfano wa haya, na akaamini, na nyinyi mnafanya kiburi? Hakika Mwenyezi Mungu hawaongoi watu wenye kudhulumu.
Uygurca:
(ئى مۇھەممەد! مۇشرىكلارغا) ئېيتقىنكى، «سىلەر ئېيتىپ بېقىڭلارچۇ! قۇرئان اﷲ تەرىپىدىن نازىل بولغان تۇرسا، سىلەر ئۇنىڭغا ئىشەنمىسەڭلار (ھالىڭلار قانداق بولىدۇ؟) ئىسرائىل ئەۋلادىدىن بىر گۇۋاھچى (يەنى ئابدۇللاھ ئىبن سالام) قۇرئاننىڭ اﷲ تەرىپىدىن نازىل بولغانلىقىغا گۇۋالىق بېرىپ ئىمان كەلتۈرسە، سىلەر تەكەببۇرلۇق قىلىپ (ئىماندىن) باش تارتساڭلار (ھالىڭلار قانداق بولىدۇ؟) شۈبھىسىزكى، اﷲ زالىم قەۋمنى ھىدايەت قىلمايدۇ»
Japonca:
言ってやるがいい。「あなたがたは考えてみたのか,もし(クルアーンが)アッラーの御許からであり,それをあなたがたは拒否し,しかも,イスラエルの子孫の一人がそれ(ムーサーの律法)と,同じものであると立証し,それでかれ自身クルアーンを信じたのに,あなたがたは(なお)高慢にも信じなかったとすれば(あなたがたは不義の徒になるのではないのか)。本当にアッラーは,不義の民を御導きになられない。」
Arapça (Ürdün):
«قل أرأيتم» أخبروني ماذا حالكم «إن كان» أي القرآن «من عند الله وكفرتم به» جملة حالية «وشهد شاهد من بني إسرائيل» هو عبد الله بن سلام «على مثله» أي عليه أنه من عند الله «فآمن» الشاهد «واستكبرتم» تكبرتم عن الإيمان وجواب الشرط بما عطف عليه: ألستم ظالمين دل عليه «إن الله لا يهدي القوم الظالمين».
Hintçe:
(ऐ रसूल) तुम कह दो कि भला देखो तो कि अगर ये (क़ुरान) ख़ुदा की तरफ से हो और तुम उससे इन्कार कर बैठे हालॉकि (बनी इसराईल में से) एक गवाह उसके मिसल की गवाही भी दे चुका और ईमान भी ले आया और तुमने सरकशी की (तो तुम्हारे ज़ालिम होने में क्या शक़ है) बेशक ख़ुदा ज़ालिम लोगों को मन्ज़िल मक़सूद तक नहीं पहुँचाता
Tayca:
จงกล่าวเถิดมุฮัมมัด พวกท่านไม่เห็นดอกหรือว่า ถ้าหากอัลกุรอานมาจากอัลลอฮฺและพวกท่านปฏิเสธอัลกุรอานนั้น ทั้ง ๆ ที่มีพยานคนหนึ่งจากวงศ์วานของอิสรออีลเป็นพยานต่อลักษณะเช่นเดียวกัน (คือคัมภีร์อัตเตารอฮฺ)แล้วเขาก็ศรัทธาแต่พวกท่านยังดื้อรั้นหยิ่งยะโส แท้จริงอัลลอฮฺจะไม่ทรงชี้แนะทางแก่หมู่ชนผู้อธรรม
İbranice:
אמור: 'האם חשבתם, מה אם זה באמת מאלוהים וכפרתם בו? מה אם אחד מבני ישראל מעיד על אמיתותיו (של הקוראן) ומאמין בו, אך עדיין אתם כופרים בו ביהירותכם? אלוהים אינו מדריך את האנשים המקפחים
Hırvatça:
Reci: "Kažite vi meni šta će s vama biti ako je on - Kur'an od Allaha, a vi u njega ne vjerujete, i ako je jedan od sinova Israilovih posvjedočio slično onome što je u njemu, pa on povjerovao, a vi se uzoholili Allah, zaista, ne upućuje na Pravi put ljude koji su zulumćari.
Rumence:
Spune: “Vedeţi că este de la Dumnezeu, iar voi nu credeţi! Un martor dintre fiii lui Israel a mărturisit însă că este asemenea cu ceea ce au ei şi că el crede, pe când voi vă îngâmfaţi. Dumnezeu nu călăuzeşte poporul nedrept.
Transliteration:
Qul araaytum in kana min AAindi Allahi wakafartum bihi washahida shahidun min banee israeela AAala mithlihi faamana waistakbartum inna Allaha la yahdee alqawma alththalimeena
Türkçe:
De ki: "Hiç düşündünüz mü? Eğer bu, Allah katından ise ve siz onu tanımamışsanız, İsrailoğullarından bir tanık da onun benzerine tanıklık edip inandığı halde, siz böbürlenmişseniz haliniz nice olur! Allah, zalimler topluluğuna kılavuzluk etmez."
Sahih International:
Say, "Have you considered: if the Qur'an was from Allah, and you disbelieved in it while a witness from the Children of Israel has testified to something similar and believed while you were arrogant...?" Indeed, Allah does not guide the wrongdoing people.
İngilizce:
Say: "See ye? If (this teaching) be from Allah, and ye reject it, and a witness from among the Children of Israel testifies to its similarity (with earlier scripture), and has believed while ye are arrogant, (how unjust ye are!) truly, Allah guides not a people unjust."
Azerbaycanca:
De: “Bir deyin görək, əgər (bu Qur’an) Allah dərgahından olsa, siz onu inkar etsəniz, İsrail oğullarından da bir şahid (Qur’anın həqiqiliyinə) onun özü kimisi (Tövrat) ilə şəhadət verib iman gətirsə və siz (yenə ona qarşı) təkəbbür göstərsəniz (zalım olmazsınızmı)? Allah zalımları doğru yola müvəffəq etməz!”
Süleyman Ateş:
De ki: "Hiç düşündünüz mü: Eğer bu (Kur'an) Allah katından olduğu halde siz onu tanımamışsanız; İsrail oğullarından bir şahid de bunun benzerini (Tevrat'ta) görüp inandığı halde siz (inanmağa) tenezzül etmemişseniz (durumunuz nice olur)? Allah, zalim bir toplumu doğru yola iletmez.
Diyanet Vakfı:
De ki: Hiç düşündünüz mü; şayet bu, Allah katından ise ve siz onu inkar etmişseniz, İsrailoğullarından bir şahit de bunun benzerini görüp inandığı halde siz yine de büyüklük taslamışsanız (haksızlık etmiş olmaz mısınız)? Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.
Erhan Aktaş:
De ki: “Gördünüz mü?(1) Kur’an gerçekten de Allah katındansa ve siz onu yalanladıysanız; İsrâîloğulları’ndan bir tanık da bunun benzerine tanık olup da îmân etmişse ve siz de büyüklük tasladıysanız…(2) Kuşkusuz Allah, zalim bir halka doğru yolu göstermez.”
Kral Fahd:
De ki: Hiç düşündünüz mü; şayet bu, Allah katından ise ve siz onu inkâr etmişseniz, İsrailoğullarından bir şahit de bunun benzerini görüp inandığı halde siz yine de büyüklük taslamışsanız (haksızlık etmiş olmaz mısınız)? Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.
Hasan Basri Çantay:
De ki: «Bana haber verin, eğer (bu Kur´an) Allah tarafından (gönderilmiş) olup da siz (buna rağmen) onu (inkâr ile) küfr ediyorsanız ve İsrâîl oğullarından bir şâhid de onun benzerine (istinaden) buna şâhidlik etmiş, îman etmiş olduğu halde siz (îman etmeyi) kibrinize yediremiyorsanız (zulmetmiş olmaz mısınız?). Şübhe yok ki Allah, o zaalimler güruhunu muvaffak etmez».
Muhammed Esed:
De ki: "Eğer bu gerçekten Allah´tan (gelen bir vahiy) ise ve buna rağmen onun gerçekliğini inkar ediyorsanız (halinizin ne olacağını) hiç düşündünüz mü? Hatta, İsrailoğullarından bir şahit, kendisi gibi birisi(nin ortaya çıkması)na şahitlik yaparken ve (o´na) inanırken bile sizin küstahça büyüklük taslamanız (ve o´nun mesajını reddetmeniz) halinde? Allah, (böyle) zalim bir toplumu doğru yola eriştirmez!"
Gültekin Onan:
46:9
Ali Fikri Yavuz:
(Yahudi’lere) de ki: “- Şunu iyice düşünüb bana haber verin: Eğer bu Kur’an Allah tarafından gönderilmiş de, siz onu inkâr ettinizse ve İsraîloğullarından bir şahid, Kur’an’ın (Tevhid esaslarında) benzerine (Tevrat’a ve ondaki manalara dayanarak) şahidlik edib iman getirdi de siz kibirlendinizse, (artık zalimler değil misiniz)? Şübhe yok ki Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.”
Portekizce:
Dize: Vede! Se (o Alcorão) emana de Deus e vós o negais, e mesmo um israelita confirma a sua autenticidade e nele crê,vós vos ensoberbeceis! Sabei que Deus não ilumina os iníquos!
İsveççe:
Säg: "Hur ser ni [på detta]? Om det [som jag förkunnar verkligen] kommer från Gud och ni förnekar det, [har ni inte då gjort orätt]? Ett vittne bland Israels barn vittnade ju att en [som är] honom lik [skall komma] och [vittnet] trodde [på detta], men ni i ert högmod [avvisar det]! Gud vägleder sannerligen inte dem som gör orätt!"
Farsça:
بگو: به من خبر دهید که اگر این قرآن از ناحیه خدا باشد و شما به آن کفر ورزیده باشید و شاهدی هم از بنی اسرائیل به نظیر آن [که تورات واقعی و تصدیق کننده قرآن است] شهادت داده باشد [که همان طوری که تورات وحی خداست، قرآن هم وحی خداست و] پس [از شهادتش به قرآن] ایمان آورده باشد و شما از ایمان به آن تکبّر ورزیده باشید [آیا گمراه نبوده اید؟] بی تردید خدا گروه ستمکار را هدایت نمی کند.
Kürtçe:
(ئەی موحەممەد ﷺ) بڵێ: پێم بڵێن ئەگەر (ئەم قورئانە) لەلایەن خواوە بێت ئێوەش باوەڕتان پێ نەھێنابێت وە کەسێك لە نەوەی ئیسرائیل شایەتی دابێت لەسەر وێنەی (ئەوەی وا لە) قورئاندا ھەیە جا باوەڕی ھێنابێت، کەچی ئێوە خۆتان بە گەورەزانی، بێگومان خوا ڕێنموونیی گەلی ستەمکاران ناکات
Özbekçe:
Сен: «Айтинг-чи, агар у(Қуръон) Аллоҳдан бўлса-ю, сиз унга куфр келтирсангиз ва ҳолбуки, Бани Исроилдан бир гувоҳ у(Қуръон)га ўхшаш нарсага гувоҳлик бериб, иймон келтириб турибди, сиз эса, кибру ҳаво қиляпсиз. Албатта, Аллоҳ золим қавмларни ҳидоят қилмайди», деб айт. (Қуръони каримда бузуқ ақидаларни тузатиш, тўғри йўлга бошлаш учун турли услублар қўлланган. бу оятда мушрикларнинг ақидасига шубҳа солиш йўли билан, уларнинг хатода эканликлари баён қилинмоқда.)
Malayca:
Katakanlah lagi: "Bagaimana fikiran kamu jika Al-Quran ini (yang datangnya) dari Allah dan kamu mengingkarinya, pada hal ada seorang saksi dari Bani Israil memberi keterangan mengakui (sahnya Kitab) yang sama seperti Al-Quran ini, lalu ia percayakan (Al-Quran ini dari Allah), sedang kamu dengan sombong angkuh mengingkarinya? (Tidakkah dengan yang demikian kamu bersifat zalim)? Sesungguhnya Allah tidak memberi hidayah petunjuk kepada orang-orang yang zalim (yang degil dalam kekufurannya)".
Arnavutça:
Thuaju (atyre): “Më thuani ju mua se çka do të bëhet me ju nëse Kur’ani është prej Perëndisë, e ju e mohoni, e ka dëshmuar (për të) dikush prej bijve të Israelit në shembullin e tij e besoi, kurse ju u bëtë mendjemëdhenj (nuk besuat)!” Me të vërtetë, Perëndia, nuk e udhëzon (në rrugë të drejtë) popullin zullumqarë.
Bulgarca:
Кажи: “Виждате ли какво ще стане, ако този [Коран] наистина е от Аллах, а вие го отричате! И въпреки че един от синовете на Исраил е засвидетелствал, че [Коранът и предишните писания] са сходни, и затова е повярвал, вие се възгордявате. Аллах не напътва
Sırpça:
Реци: “Кажите ви мени шта ће с вама бити ако је Кур’ан од Бога, а ви у њега нећете да верујете, и ако је један од синова Израиљевих посведочио да је и он од Бога, па он поверовао, а ви се узохолили.” Бог, заиста, неће указати на Прави пут народу који себи неправду чини.
Çekçe:
Rci: 'Co si myslíte? Jestliže je toto od Boha a vy jste v to neuvěřili, a jestliže svědek z dítek Izraele dosvědčuje podobnost toho a věří v to, zatímco vy jste hrdopyšní...? Bůh věru nevede lid nespravedlivý.'
Urduca:
اے نبیؐ، ان سے کہو "کبھی تم نے سوچا بھی کہ اگر یہ کلام اللہ ہی کی طرف سے ہوا اور تم نے اِس کا انکار کر دیا (تو تمہارا کیا انجام ہوگا)؟ اور اِس جیسے ایک کلام پر تو بنی اسرائیل کا ایک گواہ شہادت بھی دے چکا ہے وہ ایمان لے آیا اور تم اپنے گھمنڈ میں پڑے رہے ایسے ظالموں کو اللہ ہدایت نہیں دیا کرتا"
Tacikçe:
Бигӯ: «Чӣ мекунед, агар Қуръон аз ҷониби Худо бошад ва шумо ба он имон наёваред? Яке аз банӣ-Исроил ба он шоҳидӣ дод ва имон овард. Вале шумо гарданкашӣ мекунед. Худо мардуми ситамкорро ҳидоят намекунад!»
Tatarca:
Әйткел: "Әйә беләсезме хәбәр бирегез миңа, әгәр Коръән Аллаһудан иңгән булса, вә сез аны инкяр итсәгез вә Ягъкуб балаларыннан Габдулла Коръәндәге хөкемнәр Тәүратта барлыгы белән шәһадәт бирсә, вә ул Коръәнне яхшы белгәне өчен аңа иман китерсә, ә сез исә наданлыгыгыздан аңа иман китерүдән тәкәбберләндегез, инде сез кешеләрнең иң явызрагы буласыз түгелме? Бит Аллаһ галимнәрне туры юлга һич тә күндермидер.
Endonezyaca:
Katakanlah: "Terangkanlah kepadaku, bagaimanakah pendapatmu jika Al Quran itu datang dari sisi Allah, padahal kamu mengingkarinya dan seorang saksi dari Bani Israil mengakui (kebenaran) yang serupa dengan (yang tersebut dalam) Al Quran lalu dia beriman, sedang kamu menyombongkan diri. Sesungguhnya Allah tiada memberi petunjuk kepada orang-orang yang zalim".
Amharca:
(ሙሐመድ ሆይ!) በላቸው «እስቲ ንገሩኝ፤ (ቁርኣኑ) ከአላህ ዘንድ ቢኾን፡፡ በእርሱም ብትክዱ፣ ከእስራኤል ልጆችም መስካሪ በብጤው (በእርሱ) ላይ ቢመሰክር፣ ቢያምንም፣ (ከእምነት) ብትኮሩም፣ (በዳይ አትኾኑምን?)» አላህ በእርግጥ በደለኞችን ሕዝቦች አያቀናም፡፡
Tamilce:
(நபியே!) கூறுவீராக! இ(ந்த வேதமான)து (உண்மையில்) அல்லாஹ்விடமிருந்து (வந்ததாக) இருக்கிறது, நீங்கள் அதை நிராகரித்துவிட்டீர்கள். ஆனால், இஸ்ரவேலர்களில் உள்ள ஒரு சாட்சியாளர் இது போன்றதற்கு (-இதில் முஹம்மத் நபியைப் பற்றி சொல்லப்பட்டிருப்பதைப் போன்று முந்திய வேதம் தவ்ராத்திலும் சொல்லப்பட்டிருக்கிறது என்ற உண்மைக்கு) சாட்சி கூறினார். ஆக, (அவர் இந்த நபியை) நம்பிக்கை கொண்டு விட்டார். ஆனால், நீங்களோ (அவரை ஏற்றுக் கொள்ளாமல்) பெருமை அடித்து (நிராகரித்து) விட்டீர்கள். (இதை விட பெரிய அநியாயம், பெரிய நிராகரிப்பு வேறு என்ன இருக்கும்?) நிச்சயமாக அல்லாஹ் அநியாயக்கார மக்களுக்கு நேர்வழி காட்டமாட்டான்.
Korece:
일러가로되 이것은 하나님 으로부터 계시된 것으로 너희가 그것을 거역했을 때를 너희는 숙 고해 보았느뇨 이스라엘 자손중 의 한 증인이 그것을 증언하고 믿음을 가졌으나 너희는 거만해 하였으니 실로 하나님은 죄인들을 인도하지 아니 하시니라
Vietnamca:
Ngươi (Thiên Sứ Muhammad) hãy nói (với họ): “Nếu (Qur’an) là từ nơi Allah nhưng các người phủ nhận Nó trong khi một nhân chứng thuộc dân Israel đã xác nhận điều tương tự và đã tin còn các người thì lại ngạo mạn, các người có thấy (các người là những kẻ sai quấy không)? Quả thật, Allah không hướng dẫn đám người làm điều sai quấy.”
Ayet Linkleri: