Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

45

Sûredeki Ayet No: 

33

Ayet No: 

4506

Sayfa No: 

502

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَبَدَا لَهُمْ سَيِّئَاتُ مَا عَمِلُوا وَحَاقَ بِهِم مَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ

Çeviriyazı: 

vebedâ lehüm seyyietü mâ `amilû veḥâḳa bihim mâ kânû bihî yestehziûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Derken yaptıkları amellerin kötülüğü gözlerinin önüne serildi, alay edip durdukları şey onları kuşatıverdi.

Diyanet İşleri: 

İşledikleri kötülükler kendilerine belli oldu ve onları, alaya aldıkları şeyler kuşatıp mahvetti.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve belirir, görünür onlara yaptıkları işlerin kötülükleri ve başlarına gelir alay ettikleri şey.

Şaban Piriş: 

Yaptıklarının günahları onlara görünmüş ve alay ettikleri şey onları kuşatıvermişti.

Edip Yüksel: 

Yaptıkları kötülükler kendilerine görünecek ve alay etmekte oldukları şey onları kuşatıp avlayacaktır.

Ali Bulaç: 

Onların yaptıkları şeylerin kötülüğü kendileri için açığa çıktı ve alay konusu edindikleri de onları sarıp-kuşattı.

Suat Yıldırım: 

Derken, yaptıkları ne kadar kötü, pis iş varsa karşılarına çıktı. Alay ettikleri cehennem azabı, kendilerini her taraftan sardı.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve onlar için yapmış oldukları şeylerin fenalıkları zuhûra geldi ve kendisiyle istihzâda bulundukları şey, onları kuşattı.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Yaptıklarının kötülükleri karşılarına dikilmiş, alay edip durdukları şey kendilerini kuşatıvermiştir.

Bekir Sadak: 

Bu Kitap´in indirilmesi guclu olan, Hakim olan Allah katindandir.

İbni Kesir: 

Onlara, yaptıkları işlerin kötülükleri belli oldu ve alaya aldıkları şeyler kendilerini kuşattı.

Adem Uğur: 

Yaptıklarının kötülükleri onlara görünmüş, alay edip durdukları şey onları kuşatmıştır.

İskender Ali Mihr: 

Ve onlara, yaptıkları şeylerin kötülüğü aşikâr oldu. Ve alay etmiş oldukları şey, onları kuşattı.

Celal Yıldırım: 

Yapageldikleri işlerin kötülükleri kendilerine belli oldu ve alaya aldıkları şeyler(in vebali) her taraftan onları kuşatıverdi.

Tefhim ul Kuran: 

Onların yapmakta oldukları şeylerin kötülüğü kendileri için açığa çıktı ve kendisini alay konusu edindikleri de onları sarıp kuşattı.

Fransızca: 

Et leur apparaîtra [la laideur] de leurs mauvaises actions. Et ce dont ils se moquaient les cernera.

İspanyolca: 

Se les mostrará el mal que cometieron y les cercará aquello de que se burlaban.

İtalyanca: 

Appariranno loro [le conseguenze] di quel che avranno fatto e ciò di cui si burlavano li avvolgerà.

Almanca: 

Und ihnen wurden die Bosheiten dessen sichtbar, was sie taten. Und sie umgab das, was sie zu verspotten pflegten.

Çince: 

他们所作的罪恶,将来要对他们显现;他们所嘲笑的刑罚,将来要来临他们。

Hollandaca: 

Maar op dien dag zal het kwade van hetgeen zij zullen hebben verricht, voor hen verschijnen, en datgene, waarom zij hebben gespot, zal hen overal omringen.

Rusça: 

Им открылось зло, которое они совершили, и их окружило (или поразило) то, над чем они насмехались.

Somalice: 

waxaa u muuqan Gaalada xumaantay camalfaleen (Ciqaabteedi) waxaana koobi waxay ku jees jeesi jireen (ciqaabtiisii).

Swahilice: 

Basi ubaya wa waliyo yatenda utawadhihirikia, na yatawazunguka waliyo yafanyia maskhara.

Uygurca: 

(ئاخىرەتتە) ئۇلارنىڭ قىلغان يامان ئىشلىرى ئاشكارا بولىدۇ، ئۇلار (دۇنيادىكى چاغلىرىدا) مەسخىرە قىلغان ئازاب ئۇلارنى ئورىۋالىدۇ

Japonca: 

こうして,かれらの行った様々な悪がかれらに現われ,かれらの嘲笑していたことが,かれらをとり囲む。

Arapça (Ürdün): 

«وبدا» ظهر «لهم» في الآخرة «سيئات ما عملوا» في الدنيا، أي جزاؤها «وحاق» نزل «بهم ما كانوا به يستهزئون» أي العذاب.

Hintçe: 

और उनके करतूतों की बुराईयाँ उस पर ज़ाहिर हो जाएँगी और जिस (अज़ाब) की ये हँसी उड़ाया करते थे उन्हें (हर तरफ से) घेर लेगा

Tayca: 

และความชั่วที่พวกเขาได้กระทำเอาไว้จะเป็นที่ประจักษ์แก่พวกเขา และสิ่งที่พวกเขาเคยเยาะเย้ยไว้นั้นห้อมล้อมพวกเขา

İbranice: 

ואז נתגלו להם מעשיהם הרעים ויקיף אותם אשר היו לועגים לו

Hırvatça: 

I ukazat će im se loša djela njihova, i sa svih strana skolit će ih ono čemu su se rugali,

Rumence: 

Faptele rele pe care le-au săvârşit le vor apare, iar cea de care îşi băteau joc îi va învălui.

Transliteration: 

Wabada lahum sayyiatu ma AAamiloo wahaqa bihim ma kanoo bihi yastahzioona

Türkçe: 

Yaptıklarının kötülükleri karşılarına dikilmiş, alay edip durdukları şey kendilerini kuşatıvermiştir.

Sahih International: 

And the evil consequences of what they did will appear to them, and they will be enveloped by what they used to ridicule.

İngilizce: 

Then will appear to them the evil (fruits) of what they did, and they will be completely encircled by that which they used to mock at!

Azerbaycanca: 

(O gün dünyada etdikləri) pis əməllərinin cəzası onların gözünə görünəcək və istehza etdikləri (əzab) onları saracaqdır!

Süleyman Ateş: 

Yaptıklarının kötülükleri onlara göründü ve alay edip durdukları şey onları kuşattı.

Diyanet Vakfı: 

Yaptıklarının kötülükleri onlara görünmüş, alay edip durdukları şey onları kuşatmıştır.

Erhan Aktaş: 

Yaptıklarının kötülükleri apaçık ortaya kondu ve alay ettikleri şeyler, onları kuşattı.

Kral Fahd: 

Yaptıklarının kötülükleri onlara görünmüş, alay edip durdukları şey onları kuşatmıştır.

Hasan Basri Çantay: 

Onların yapdıkları amel (ve hareket) lerin kötülükleri, kendilerine (âid olmak üzere), açığa çıkmış, istihza edib durdukları şey (azâb) onları çepçevre kuşatmışdır.

Muhammed Esed: 

(O Gün) yaptıkları kötülükler onlara apaçık görünecek ve alay edip durdukları şey onları alt edecektir.

Gültekin Onan: 

Onların yaptıkları şeylerin kötülüğü kendileri için açığa çıktı ve alay konusu edindikleri de onları sarıp kuşattı.

Ali Fikri Yavuz: 

Derken yaptıkları amellerin kötülükleri onlara zahir olmuş ve alay edib durdukları şeyin cezası (olan azab) kendilerini kuşatıvermiştir.

Portekizce: 

Então, aparecer-lhe-ão as maldades que tiverem cometido, e os envolverá aquilo de que escarneciam!

İsveççe: 

Men det onda som de gjort skall då stå klart för dem och de skall se sig inringade av det som de brukade göra till föremål för sina skämt.

Farsça: 

در آن روز همه اعمال بدی که مرتکب شده اند، برای آنان آشکار می شود و عذابی که همواره آن را مسخره می کردند، آنان را احاطه می کند.

Kürtçe: 

وە دەردەكەوێت بۆیان ئەو خراپانەی كە كردویانە وە دەوریان دەدا تۆڵەی ئەوەی گاڵتەیان پێدەكرد

Özbekçe: 

Ва уларга қилган амалларининг ёмонликлари ўзларига аён бўлди ва уларни ўзлари истеҳзо қилиб юрган нарса ўраб олди. Уларга куфр ва исёнлари учун бериладиган жазо аниқ кўринди ва ўзларича, охират азоби ҳам бўлармиди, деб истеҳзо қилиб юрган азоб уларни ўраб олди.

Malayca: 

Dan (pada ketika itu) ternyatalah kepada mereka balasan kejahatan-kejahatan yang mereka telah lakukan, serta mereka diliputi oleh azab yang mereka ejek- ejek itu!

Arnavutça: 

Dhe, atyre do t’u dalin në shesh të këqit që i kanë bërë, e do t’i kaplojë dënimi për atë që talleshin,

Bulgarca: 

И ще се появят пред тях злините, които те извършиха, и ще ги обгради онова, на което се подиграваха.

Sırpça: 

И указаће им се њихова лоша дела, и са свих страна сколиће их оно чему су се ругали,

Çekçe: 

A objeví se špatnost jejich počínání a obklíčí je to, čemu se posmívali.

Urduca: 

اُس وقت اُن پر ان کے اعمال کی برائیاں کھل جائیں گی اور وہ اُسی چیز کے پھیر میں آ جائیں گے جس کا وہ مذاق اڑایا کرتے تھے

Tacikçe: 

Амалҳои зишташон дар баробарашон ошкор шуд ва он чизе, ки масхарааш мекарданд гирд бар гирдашонро бигирифт.

Tatarca: 

Дөньяда кылган явызлыкларының җәзасы ахирәттә ачыкланыр, хакны инкяр итеп мәсхәрә итүләренең ґәзабы аларга лязем булды.

Endonezyaca: 

Dan nyatalah bagi mereka keburukan-keburukan dari apa yang mereka kerjakan dan mereka diliputi oleh (azab) yang mereka selalu memperolok-olokkannya.

Amharca: 

የሠሩዋቸውም ኀጢአቶች ለእነርሱ ይገለጹላቸዋል፡፡ ያም በእርሱ ይሳለቁበት የነበሩት ቅጣት በእነርሱ ላይ ይወርድባቸዋል፡፡

Tamilce: 

இன்னும், அவர்கள் செய்தவற்றின் தீமைகள் (-தண்டனைகள்) அவர்களுக்கு வெளிப்படும். இன்னும், அவர்கள் எ(ந்த நரகத்)தை கேலி செய்பவர்களாக இருந்தார்களோ அ(ந்த நரகமான)து அவர்களை சூழ்ந்துகொள்ளும்.

Korece: 

그때 그들이 행한 모든 악의결과가 나타나니 그들은 자신들이 조롱했던 것들에 의해 완전히 포 위 되더라

Vietnamca: 

(Rồi) những tội lỗi mà chúng đã làm sẽ xuất hiện trước mặt chúng và những điều mà chúng đã thường giễu cợt và nhạo báng sẽ bao vây chúng.