Arapça:
إِنَّ هَٰذَا مَا كُنتُم بِهِ تَمْتَرُونَ
Çeviriyazı:
inne hâẕâ mâ küntüm bihî temterûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte sizin inkâr edip durduğunuz şey budur."
Diyanet İşleri:
Suçluyu yakalayın, cehennemin ortasına sürükleyin, sonra başına azap olarak kaynar su dökün denir, sonra ona: "Tad bakalım, hani şerefli olan, değerli olan yalnız sendin. İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir" denir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Gerçekten de buydu şüphe ettiğiniz.
Şaban Piriş:
İşte bu sizin hakkında şüphe ettiğiniz şeydir.
Edip Yüksel:
Bu, işte kuşkulanıp durduğunuz şeydir.
Ali Bulaç:
Gerçekten bu, sizin kuşkuya kapıldığınız şeydir.
Suat Yıldırım:
Allah Zebanîlere: “Tutun onu da, buyurur, cehennemin ta ortasına sürükleyin.Sonra da başının üstünden kaynar su dökün!”ve deyin ki: “Tat bakalım! Hani üstündün, kudretliydin, asildin!”İşte hakkında şüphe ve mücadele ettiğiniz o gerçek budur. [52,13-15]
Ömer Nasuhi Bilmen:
«Şüphe yok ki, işte bu, kendisinde şekk eder olduğunuz şeydir.»
Yaşar Nuri Öztürk:
İşte budur o kuşkulanıp durduğunuz şey.
Bekir Sadak:
(56-57) Orada, ilk olumden baska bir olum tatmazlar. Rabbin lutfuyla onlari cehennem azabindan korumustur. Iste buyuk kurtulus budur.
İbni Kesir:
İşte bu
Adem Uğur:
İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir.
İskender Ali Mihr:
Muhakkak ki bu azap, sizin şüphe ettiğiniz şeydir.
Celal Yıldırım:
Elbette bu, hakkında şüphe edip durduğunuz şeydir.
Tefhim ul Kuran:
«Gerçekten bu, sizin kuşkuya kapılmakta olduğunuz şeydir.»
Fransızca:
Voilà ce dont vous doutiez.
İspanyolca:
¡Esto es aquello de que dudabais!
İtalyanca:
Ecco quello di cui dubitavate!
Almanca:
Gewiß, dies ist das, was ihr zu bezweifeln pflegtet.
Çince:
这(刑罚)确是你们生前所怀疑的。
Hollandaca:
Waarlijk, dit is de straf waaraan gij twijfeldet.
Rusça:
Вот то, в чем вы сомневались!
Somalice:
kaasina waa kaad ahaydeen kuwo shakiya (Cadaabka).
Swahilice:
Hakika haya ndiyo mliyo kuwa mkiyatilia shaka.
Uygurca:
بۇ (ئازاب) ھەقىقەتەن (ھايات ۋاقتىڭلاردا) سىلەر شەكلەنگەن نەرسىدۇر» دېيىلىدۇ
Japonca:
これこそあなたがたが,疑っていたものである。」
Arapça (Ürdün):
وقال لهم: «إن هذا» الذي ترون من العذاب «ما كنتم به تمترون» فيه تشكون.
Hintçe:
ये वही दोज़ख़ तो है जिसमें तुम लोग शक़ किया करते थे
Tayca:
แท้จริง นี้คือสิ่งที่พวกเจ้าเคยสงสัยไว้
İbranice:
הנה זה הוא אשר הייתם מטילים ספק בו
Hırvatça:
Ovo je, zaista, ono u što ste sumnjali!"
Rumence:
Aceasta este cea de care vă îndoiaţi!
Transliteration:
Inna hatha ma kuntum bihi tamtaroona
Türkçe:
"İşte budur o kuşkulanıp durduğunuz şey."
Sahih International:
Indeed, this is what you used to dispute."
İngilizce:
Truly this is what ye used to doubt!
Azerbaycanca:
Bu, (dünyada ikən) şəkk etdiyiniz (əzabdır)!
Süleyman Ateş:
İşte o kuşkulanıp durduğunuz şey budur!"
Diyanet Vakfı:
İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir.
Erhan Aktaş:
Bu, sizin kendisinden kuşku duyduğunuz şeydir.
Kral Fahd:
İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir.
Hasan Basri Çantay:
«Şübhesiz ki bu, (hakkında) şübhe, ve mücâdele edib durduğunuz şeydir».
Muhammed Esed:
İşte siz (hakikat inkarcı)larının sorguladığı şey budur!"
Gültekin Onan:
Gerçekten bu sizin kuşkuya kapıldığınız şeydir.
Ali Fikri Yavuz:
İşte bu azab, sizin (dünyada) şübhe edip durduğunuz şeydir.
Portekizce:
Certamente, há aqui aquilo de que vós duvidáveis.
İsveççe:
Det var detta som ni [alla] tvivlade på!"
Farsça:
به یقین این همان چیزی است که همواره درباره آن تردید می کردید.
Kürtçe:
بێگومان ئەمە ئەو سزایەیە کەئێوە گومانتان لێی ھەبوو
Özbekçe:
Албатта, бу сиз (бўлишида) шубҳа қилиб юрган нарсадир!
Malayca:
(Kemudian dikatakan kepada ahli neraka umumnya): "Sesungguhnya inilah dia (azab seksa) yang kamu dahulu ragu-ragu terhadapnya!"
Arnavutça:
kjo është, me të vërtetë, ajo në të cilën keni dyshuar ju!”
Bulgarca:
Това е, в което се съмнявахте.
Sırpça:
Ово је, заиста, оно у што сте сумњали!“
Çekçe:
Tohle je přece to, o čem vy pochybovali jste.'
Urduca:
یہ وہی چیز ہے جس کے آنے میں تم لوگ شک رکھتے تھے"
Tacikçe:
Ин ҳамон чизест, ки дар он шак мекардед.
Tatarca:
Ошбу ґәзаб, сез дөньяда вакытыгызда ышанмаган вә көлгән ґәзабыгыздыр", – дип.
Endonezyaca:
Sesungguhnya ini adalah azab yang dahulu selalu kamu meragu-ragukannya.
Amharca:
«ይህ ያ በእርሱ ትጠራጠሩበት የነበራችሁት ነው» (ይባላሉ)፡፡
Tamilce:
நிச்சயமாக, நீங்கள் சந்தேகிப்பவர்களாக இருந்தது இதுதான்.
Korece:
실로 이것이 네가 의심했던 것이라
Vietnamca:
“Quả thật, (sự trừng phạt) này là điều mà các ngươi đã luôn hoài nghi.”
Ayet Linkleri: