Arapça:
فَدَعَا رَبَّهُ أَنَّ هَٰؤُلَاءِ قَوْمٌ مُّجْرِمُونَ
Çeviriyazı:
fede`â rabbehû enne hâülâi ḳavmüm mücrimûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Musa: "Şüphesiz ki bunlar suçlu bir kavimdir." diyerek yardım etmesi için Rabbine yalvardı.
Diyanet İşleri:
Bunlar, suçlu bir millet olduğu için, Rabbine yardım etmesi için yalvardı.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Derken Rabbine dua edip şüphe yok ki bunlar demişti, mücrim bir topluluk.
Şaban Piriş:
Musa: Bunlar, günahkâr bir toplumdur, diyerek Rabbine dua etmişti.
Edip Yüksel:
Ve, "Bunlar suçlu bir topluluk,"diye Rabbine yalvardı.
Ali Bulaç:
Sonunda Rabbine: "Gerçekten bunlar, suçlu-günahkar bir kavimdirler" diye dua etti.
Suat Yıldırım:
Onlar kabul etmeyince Rabbine şöyle yalvardı: “Ya Rabbî, onlar suçlu bir güruh! (Onları sana havale ettim, Sen onların hakkından gel.)”
Ömer Nasuhi Bilmen:
Sonra Rabbine dua etti ki: «Muhakkak bunlar, günahkârlar olan bir kavimdir.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Sonra Rabbine, "Bunlar suç işleyen bir topluluktur." diye yakardı.
Bekir Sadak:
Bu boyledir
İbni Kesir:
Bunlar, suçlu bir kavimdir, diyerek Rabbına dua etti.
Adem Uğur:
Bunun üzerine Musa: Bunlar suç işleyen bir toplumdur, diye Rabbine arzetti.
İskender Ali Mihr:
Bunun üzerine: “Bunlar günahkâr bir kavimdir.” diye, Rabbine dua etti.
Celal Yıldırım:
Sonra da Rabbına, «bunlar suçlu günahkâr bir millettir,» diye duâ etti.
Tefhim ul Kuran:
Sonunda Rabbine: «Gerçekten bunlar, suçlu günahkâr bir kavimdirler» diye dua etti.
Fransızca:
Il invoqua alors son Seigneur : "Ce sont des gens criminels".
İspanyolca:
Entonces, invocó a su Señor. «¡Ésta es gente pecadora!»
İtalyanca:
Invocò poi il suo Signore: «In verità sono un popolo di malvagi».
Almanca:
Dann richtete Bittgebet an seinen HERRN: "Diese sind doch schwer verfehlende Leute."
Çince:
他就祈祷他的主说:这等人,确是犯罪的民众。
Hollandaca:
En toen zij hem van bedrog beschuldigden, riep hij zijn Heer aan, zeggende: Dit is een zondig volk.
Rusça:
Затем он воззвал к своему Господу: "Они являются грешными людьми".
Somalice:
wuxuuna u qaylyey Eebihiis in kuwaasu yihiin Qoom dambiila yaal ah.
Swahilice:
Ndipo akamwomba Mola wake Mlezi: Hakika watu hawa ni wakosefu.
Uygurca:
مۇسا پەرۋەردىگارىغا: «بۇلار گۇناھكار قەۋمدۇر» دەپ دۇئا قىلدى
Japonca:
そこで,かれは主に祈っ(て言っ)た。「これらは罪深い人びとです。」
Arapça (Ürdün):
«فدعا ربه أن» أي بأن «هؤلاء قوم مجرمون» مشركون.
Hintçe:
(मगर वह सुनाने लगे) तब मूसा ने अपने परवरदिगार से दुआ की कि ये बड़े शरीर लोग हैं
Tayca:
แล้วเขาก็วิงวอนขอต่อพระเจ้าของเขาว่า ชนเหล่านี้เป็นหมู่ชนผู้กระทำความผิด
İbranice:
אז קרא אל ריבונו: אלה עם של כופרים מכחשים
Hırvatça:
I on pozva u pomoć Gospodara svoga: "Ovo je, doista, narod prestupnički!"
Rumence:
El îl chemă pe Domnul său: “Aceşti oameni sunt nelegiuiţi.”
Transliteration:
FadaAAa rabbahu anna haolai qawmun mujrimoona
Türkçe:
Sonra Rabbine, "Bunlar suç işleyen bir topluluktur." diye yakardı.
Sahih International:
And [finally] he called to his Lord that these were a criminal people.
İngilizce:
(But they were aggressive:) then he cried to his Lord: "These are indeed a people given to sin."
Azerbaycanca:
Sonra (Musa) Rəbbinə belə dua etdi: “Həqiqətən, bunlar günahkar bir qövmdür! (Pərvərdigara! Bunlara layiq olduqları cəzanı ver!)”
Süleyman Ateş:
Sonra (Musa): "Bunlar, suç işleyen bir toplumdur!" diye Rabbine du'a etti.
Diyanet Vakfı:
Bunun üzerine Musa: Bunlar suç işleyen bir toplumdur, diye Rabbine arzetti.
Erhan Aktaş:
“Bunlar, suç işleyen bir toplumdur.” diye Rabb’ine yakardı.
Kral Fahd:
Bunun üzerine Musa: Bunlar suç işleyen bir toplumdur, diye Rabbine arzetti.
Hasan Basri Çantay:
Nihayet Rabbine «Bunlar hakıykat günahkârlar güruhudur» diye düâ etdi.
Muhammed Esed:
Ama sonra, (onların düşmanlığından bezdiğinde,) "Bunlar (gerçekten) günaha batmış bir toplumdur!" diye Rabbine seslendi.
Gültekin Onan:
Sonunda rabbine: "
Ali Fikri Yavuz:
Sonra Mûsa Rabbine şöyle dua etti: “- (Ey Rabbim, bu müşriklere müstahak oldukları cezayı ver
Portekizce:
(Moisés) exclamou, então, para o seu Senhor: Este é um povo pecador!
İsveççe:
[När Moses såg deras omedgörlighet] bad han till sin Herre [och sade]: "Dessa [människor] är djupt sjunkna i synd!"
Farsça:
[فرعونیان دست از آزردنش برنداشتند و مردم را از ایمان آوردن مانع شدند] پس پروردگارش را خواند که اینان قومی گناهکارند.
Kürtçe:
جا ھاواری لە پەروەردگاری کرد (ووتی) بەڕاستی ئەمانە گەلێکی تاوانبارن
Özbekçe:
Бас, у(Мусо) Роббига: «Албатта, анавилар жиноятчи қавмдир», деб дуо қилди.
Malayca:
(Setelah Nabi Musa berputus asa daripada iman mereka), maka ia pun merayu kepada Tuhannya lalu berkata: "Sesungguhnya orang-orang ini adalah kaum yang berdosa, (yang telah sebati dengan kekufurannya, dan berhaklah mereka menerima balasan yang seburuk-buruknya)".
Arnavutça:
(Nuk dëgjuan ata) dhe ai e thirri Zotin e tij: “Me të vërtetë, ky është popull mëkatarë!”
Bulgarca:
И позова той своя Господ: “Тези хора са престъпници.”
Sırpça:
И он позва у помоћ свога Господара: „Ово је, заиста, невернички народ!'
Çekçe:
Pak volal k Pánu svému: 'Tito lidé hříšníci jsou!'
Urduca:
آخرکار اُس نے اپنے رب کو پکارا کہ یہ لوگ مجرم ہیں
Tacikçe:
Пас Парвардигорашро дуо кард, ки инҳо мардуме муҷриманд (гунаҳгоранд).
Tatarca:
Муса Раббысына дога кылып әйтте ки, ий Раббым, бу кавем азган кәфер кавемдер миңа итагать итмиләр, дип.
Endonezyaca:
Kemudian Musa berdoa kepada Tuhannya: "Sesungguhnya mereka ini adalah kaum yang berdosa (segerakanlah azab kepada mereka)".
Amharca:
ቀጥሎም (ስለ ዛቱበት) «እነዚህ አመጸኞች ሕዝቦች ናቸው» (አጥፋቸው) ሲል ጌታውን ለመነ፡፡
Tamilce:
ஆக, அவர் தனது இறைவனை அழைத்தார்: “நிச்சயமாக இவர்கள் (உனக்கு எதிராக) குற்றம் செய்கின்ற மக்கள் ஆவார்கள்.”
Korece:
실로 이들은 죄지은 백성입 니다 라고 주님께 기도하더라
Vietnamca:
Thế là (cuối cùng), Musa đã cầu nguyện Thượng Đế của Y rằng những người này là một đám người tội lỗi.
Ayet Linkleri: