Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

43

Sûredeki Ayet No: 

44

Ayet No: 

4369

Sayfa No: 

492

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَإِنَّهُ لَذِكْرٌ لَّكَ وَلِقَوْمِكَ ۖ وَسَوْفَ تُسْأَلُونَ

Çeviriyazı: 

veinnehû leẕikrul leke veliḳavmik. vesevfe tüs'elûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Doğrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir öğüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.

Diyanet İşleri: 

Doğrusu bu Kuran sana ve ümmetine bir öğüttür, ondan sorumlu tutulacaksınız.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve şüphe yok ki o, sana da elbet öğüttür, kavmine de ve soruya çekileceksiniz yakında.

Şaban Piriş: 

Şüphesiz bu Kur’an, sana ve kavmine bir şereftir, ondan sorguya çekileceksiniz.

Edip Yüksel: 

Bu, sana ve halkına bir mesajdır; ondan sorulacaksınız.

Ali Bulaç: 

Ve şüphesiz o (Kur'an), senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz (ondan) sorulacaksınız.

Suat Yıldırım: 

Bu Kur'ân hem sana, hem milletine güzel bir namdır, şereftir.İleride ondan dolayı sorguya çekileceksiniz.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

(44-45) Ve muhakkak ki o, elbette senin için ve kavmin için pek büyük bir şereftir ve ileride sual olunacaksınızdır. Senden evvel resûllerimizden göndermiş olduğumuz zâtlara sor, biz o Rahmân´dan başka tapılacak ilâhlar yaptık mı?

Yaşar Nuri Öztürk: 

Gerçek şu: Bu Kur'an sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı/bir düşündürücü/bir şeref/bir öğüttür. Bundan sorumlu tutulacaksınız.

Bekir Sadak: 

Ama, azabi uzerlerinden kaldirdigimizda hemen sozlerinden donduler.

İbni Kesir: 

Doğrusu bu

Adem Uğur: 

Doğrusu Kur´an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.

İskender Ali Mihr: 

Muhakkak ki O (Kur´ân), senin için ve senin kavmin için mutlaka bir zikirdir (öğüttür). Ve siz, (Kur´ân´dan) sorumlu olacaksınız.

Celal Yıldırım: 

O Kur´ân sana ve milletine elbette hem öğüt, hem anılmaya değer bir şereftir. İleride bundan sorulacaksınız.

Tefhim ul Kuran: 

Ve hiç şüphesiz o (Kur´an), senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz (ondan) sorulacaksınız.

Fransızca: 

C'est certainement un rappel [le Coran] pour toi et ton peuple. Et vous en serez interrogés.

İspanyolca: 

Es, ciertamente, una amonestación para ti y para tu pueblo y tendréis que responder.

İtalyanca: 

In verità questo è un Monito per te e per il tuo popolo; presto sarete interrogati [in proposito].

Almanca: 

Und gewiß, er ist eine Ehre für dich und für deine Leute. Und ihr werdet zur Rechenschaft gezogen.

Çince: 

《古兰经》确是你和你的宗族的荣誉,你们将来要被审问。

Hollandaca: 

Zij is een gedenkteeken voor u en uw volk, en hierna zult gij ondervraagd worden, nopens de inachtneming daarvan.

Rusça: 

Это - Напоминание о тебе и твоем народе (или для тебя и твоего народа), и вы будете спрошены.

Somalice: 

Quraankuna sharaf buu u yahay adiga iyo qoomkaagaba, waana leydin warsan doonaa.

Swahilice: 

Na hakika haya ni ukumbusho kwako na kwa kaumu yako. Na mtakuja ulizwa.

Uygurca: 

قۇرئان ساڭا ۋە سېنىڭ قەۋمىڭگە ئەلۋەتتە (ئۇلۇغ) شەرەپتۇر، سىلەر كەلگۈسىدە (بۇ نېمەت ئۈستىدە) سورىلىسىلەر

Japonca: 

これはあなたにとっても,またあなたの人びとにとっても,正しく訓戒である。やがてあなたがたは,(責務につき)問われるのである。

Arapça (Ürdün): 

«وإنه لذكر» لشرف «لك ولقومك» لنزوله بلغتهم «وسوف تُسألون» عن القيام بحقه.

Hintçe: 

और ये (क़ुरान) तुम्हारे लिए और तुम्हारी क़ौम के लिए नसीहत है और अनक़रीब ही तुम लोगों से इसकी बाज़पुर्स की जाएगी

Tayca: 

และแท้จริงอัลกุรอานคือข้อตักเตือนแก่เจ้าและแก่หมู่ชนของเจ้า และพวกเจ้าจะถูกสอบสวน

İbranice: 

ואכן, זו התזכורת הטובה עבורך ועבור בני עמך, ועתידים אתם להישאל

Hırvatça: 

Kur'an je, zaista, čast i tebi i narodu tvome; pa bit ćete pitani!

Rumence: 

Aceasta este o amintire, pentru tine şi pentru poporul tău, de care veţi fi întrebaţi.

Transliteration: 

Wainnahu lathikrun laka waliqawmika wasawfa tusaloona

Türkçe: 

Gerçek şu: Bu Kur'an sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı/bir düşündürücü/bir şeref/bir öğüttür. Bundan sorumlu tutulacaksınız.

Sahih International: 

And indeed, it is a remembrance for you and your people, and you [all] are going to be questioned.

İngilizce: 

The (Qur'an) is indeed the message, for thee and for thy people; and soon shall ye (all) be brought to account.

Azerbaycanca: 

Şübhəsiz ki, o (Qur’an) sənin üçün və sənin qövmün üçün şərəfdir (şərəfli bir xatırlama, öyüd-nəsihətdir). Siz (qiyamət günü Allahın əmrlərinə dünyada necə əməl etdiyiniz barədə) mütləq sorğu-sual olunacaqsınız!

Süleyman Ateş: 

O (Kur'an) sana ve kavmine bir Zikir(uyarı, şan ve şeref)dir ve yakında (ona uyup uymadığınızdan) sorulacaksınız.

Diyanet Vakfı: 

Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.

Erhan Aktaş: 

Kuşkusuz o sana ve halkına bir öğüttür. Ondan sorulacaksınız.

Kral Fahd: 

Doğrusu Kur’an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.

Hasan Basri Çantay: 

Şübhe yok ki o (Kur´an) senin için de, kavmin için de kat´î bir şerefdir. Siz (ondan) mes´ûl olacaksınız.

Muhammed Esed: 

ve bu (vahiy) şüphesiz senin ve halkın için bir şeref ve itibar (kaynağı) olacaktır ama zamanı gelince hepiniz (ona karşı tutumunuzdan dolayı) hesaba çekileceksiniz.

Gültekin Onan: 

Ve şüphesiz o (Kuran), senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz (ondan) sorulacaksınız.

Ali Fikri Yavuz: 

Muhakkak ki o Kûr’an, hem senin için, hem kavmin için bir şereftir. İleride de (kıyamet günü, onun hakkını yerine getirib getirmemekten) sorumlu olacaksınız.

Portekizce: 

Ele (Alcorão) é uma Mensagem para ti e para o teu povo, e sereis interrogados.

İsveççe: 

Genom denna [Skrift] skall ditt och ditt folks namn hållas i [evig] ära och [en Dag] skall ni få redogöra [för det bruk ni gjorde av denna gåva].

Farsça: 

و مسلماً [این] قرآن برای تو و قوم تو مایه تذکر [و شرف و عزت] است، و سپس [درباره آن] بازخواست خواهید شد.

Kürtçe: 

وەبێگومان ئەم قورئانە ھۆی ناوداریە بۆ خۆت و بۆ گەلەکەت لە داھاتووشدا پرسیارتان لێ دەکرێت

Özbekçe: 

Албатта, у(Қуръон) сенга ҳам шарафдир, қавмингга ҳам. Ва, албатта, сўралурсизлар.

Malayca: 

Dan sesungguhnya Al-Quran itu memberikan kemuliaan dan peringatan kepadamu (wahai Muhammad) dan kepada kaummu; dan kamu akan ditanya kelak (tentang isi kandungannya yang kamu telah amalkan).

Arnavutça: 

Kur’ani me të vërtetë, është nderë për ty dhe popullin tënd; e ju do të pyeteni!

Bulgarca: 

То наистина е чест за теб и за твоя народ. И ще бъдете разпитвани.

Sırpça: 

Кур'ан је, заиста, част и теби и твоме народу; па бићете питани!

Çekçe: 

A je to věru připomenutí pro tebe i lid tvůj, a budete ohledně toho dotazováni.

Urduca: 

حقیقت یہ ہے کہ یہ کتاب تمہارے لیے اور تمہاری قوم کے لیے ایک بہت بڑا شرف ہے اور عنقریب تم لوگوں کو اس کی جواب دہی کرنی ہو گی

Tacikçe: 

Ва Қуръон сабаби баландовоза гаштани ту ва қавми туст ва ба зудӣ бозхост шавед.

Tatarca: 

Ул Коръән синең үзеңә вә кавемеңә олугъ вәгазьдер, туры юлдыр. Аның хакында кыямәт көнендә, әлбәттә, соралмыш булырсыз!

Endonezyaca: 

Dan sesungguhnya Al Quran itu benar-benar adalah suatu kemuliaan besar bagimu dan bagi kaummu dan kelak kamu akan diminta pertanggungan jawab.

Amharca: 

እርሱም (ቁርኣን) ለአንተ፣ ለሕዘቦችህም ታላቅ ክብር ነው፡፡ ወደ ፊትም (ከርሱ) ትጠየቃላችሁ፡፡

Tamilce: 

நிச்சயமாக இ(ந்த வேதமான)து உமக்கும் உமது மக்களுக்கும் ஒரு (பெரிய) சிறப்பாகும். (இதன் படி நீங்கள் அமல் செய்தது பற்றி) உங்களிடம் விரைவில் விசாரிக்கப்படும்.

Korece: 

실로 그것은 그대와 그대 백성을 위한 복음이니 너희가 곧 질문을 받으리라

Vietnamca: 

Quả thật, Nó (Qur’an) là sự nhắc nhở dành cho Ngươi và người dân của Ngươi, và rồi đây các ngươi sẽ bị chất vấn (về Nó).