Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

43

Sûredeki Ayet No: 

35

Ayet No: 

4360

Sayfa No: 

492

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَزُخْرُفًا ۚ وَإِن كُلُّ ذَٰلِكَ لَمَّا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا ۚ وَالْآخِرَةُ عِندَ رَبِّكَ لِلْمُتَّقِينَ

Çeviriyazı: 

vezuḫrufâ. vein küllü ẕâlike lemmâ metâ`u-lḥayâti-ddünyâ. vel'âḫiratü `inde rabbike lilmütteḳîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Daha nice altın ziynetler verirdik. Çünkü bunların bizce hiçbir kıymeti yoktur. Bütün bunlar dünya hayatının geçici menfaatinden başka bir şey değildir. Ahiret ise Rabbin katında takva sahipleri içindir.

Diyanet İşleri: 

Eğer bütün insanlar tek ümmet olma durumuna gelmeyecek olsaydı, Rahman olan Allah'ı inkar edenlerin evlerinin tavanlarını, üzerinde yükseldikleri merdivenleri, evlerinin kapılarını, üzerine yaslanacakları kerevetleri gümüşten yapar ve altın bezeklerle işlerdik. Bunların hepsi ancak dünya hayatının geçimliğidir. Ahiret, Rabbinin katında O'na karşı gelmekten sakınanlaradır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve onları altınlara, mücevherlere boğardık ve bütün bunlar, dünya yaşayışına ait metalardan ibaret ve ahiretse, Rabbinin katında, çekinenlerin.

Şaban Piriş: 

Ve (onlara) süsler de (verirdik). Bunların hepsi geçici hayatın metasıdır. Ahiret ise Rabbin katında korunanlara aittir.

Edip Yüksel: 

Ve nice gösterişli maddeler. Tüm bunlar bu dünya hayatının geçici materyalidir. Ahiret ise Rabbinin katında erdemlilerindir.

Ali Bulaç: 

Ve (daha nice) çekici-süsler (de verirdik). Bütün bunlar, yalnızca dünya hayatının metaıdır. Ahiret ise, Rabbinin Katında muttakiler içindir.

Suat Yıldırım: 

Eğer, bütün insanların dinsizliğe imrenecek bir tek ümmet haline gelme mahzuru olmasaydı, Rahman'ı inkâr edenlerin evlerinin tavanlarını ve çıkacakları merdivenleri, evlerinin kapılarını, üzerine kurulacakları koltukları hep gümüşten yapardık. Onları altına, mücevhere boğardık. Fakat bütün bunlar dünya hayatının geçici metâından ibarettir. Âhiret ise Rabbinin nezdinde Allah’a karşı gelmekten sakınanlara mahsustur.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve altun (ziynetler yapardık). Bunların hepsi de dünya hayatının (muvakkat) meta´ından başka değildir. Ahiret ise Rabbinin indinde muttakîler içindir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Her yanda süsler oluştururduk. İşte bütün bunlar, şu iğreti dünya hayatının nimetidir. Rabbinin katındaki âhiret ise takva sahipleri içindir.

Bekir Sadak: 

(41-42) Seni onlardan uzaklastirsak bile dogrusu Biz kendilerinden oc aliriz

İbni Kesir: 

Altına boğardık. Bunların hepsi sadece dünya hayatının geçimliğidir. Ahiret ise

Adem Uğur: 

Ve onları zinetlere boğardık. Bütün bunlar sadece dünya hayatının geçimliğidir. Ahiret ise, Rabbinin katında, Allah´ın azabından sakınıp rahmetine sığınanlara mahsustur.

İskender Ali Mihr: 

Ve (üstlerine) süsler (mücevherler yapardık). Ve bunların hepsi sadece dünya hayatının meta´ıdır. Ve ahiret ise Rabbinin katındadır ve takva sahiplerinindir.

Celal Yıldırım: 

43:34

Tefhim ul Kuran: 

Ve (daha nice) çekici süsler (de verirdik). Bütün bunlar, yalnızca dünya hayatının metaıdır. Ahiret ise, senin Rabbinin katında muttakiler içindir.

Fransızca: 

ainsi que des ornements. Et tout cela ne serait que jouissance temporaire de la vie d'ici-bas, alors que l'au-delà, auprès de ton Seigneur, est pour les pieux.

İspanyolca: 

y lujo. Pero todo esto no es sino breve disfrute de la vida de acá en tanto que la otra vida, junto a tu Señor, será para los que Le temen.

İtalyanca: 

e ornamenti d'oro. Tutto ciò non sarebbe che godimento effimero di questa vita, mentre l'Altra vita, presso il tuo Signore, è per i timorati.

Almanca: 

sowie Zierschmuck. Und dies alles ist nur das Verbrauchsgut des diesseitigen Lebens. Doch das Jenseits bei deinem HERRN gilt den Muttaqi.

Çince: 

并将他们的房屋变成有金饰的。这些无非是今世生活的享 受;在你的主那里的后世,是专归敬畏者的。

Hollandaca: 

En gouden versiersels; want dit alles is de voorraad van dit leven; maar het volgende leven met uwen Heer zal voor degenen wezen, die hem vreezen.

Rusça: 

а также украшения. Все это - всего лишь преходящие блага мирской жизни, а Последняя жизнь у твого Господа уготована для богобоязненных.

Somalice: 

Iyo Dahab, waxaas dhamaantiisana waxaan raaxada nolasha dhaw ahayn ma aha, aakhiraase u ah Eebe agtiisa kuwa dhawrsada.

Swahilice: 

Na mapambo. Lakini hayo si chochote ila ni starehe ya maisha ya dunia tu, na Akhera iliyoko kwa Mola wako Mlezi ni ya wenye kumchamngu.

Uygurca: 

(يۇقىرىقىلارنىڭ بەزىسىنى) ئالتۇندىن قىلىپ بېرەتتۇق، ئۇلارنىڭ ھەممىسى پەقەت دۇنيا تىرىكچىلىكىدە پايدىلىنىدىغان نەرسىلەردۇر. پەرەۋردىگارىڭنىڭ ھۇزۇرىدىكى ئاخىرەت (يەنى جەننەت ۋە ئۇنىڭدىكى نازۇنېمەتلەر) تەقۋادارلارغا خاستۇر

Japonca: 

また金の装飾も(施したであろう)。しかしこれらの凡ては,現世の生活の享楽に過ぎない。あなたの主の御許の来世こそが,主を畏れる者のためのものである。

Arapça (Ürdün): 

«وزخرفاً» ذهباً، المعنى لولا خوف الكفر على المؤمن من إعطاء الكافر ما ذكر لأعطيناه ذلك لقلة خطر الدنيا عندنا وعدم حظه في الآخرة في النعيم «وإن» مخففة من الثقيلة «كل ذلك لما» بالتخفيف فما زائدة، وبالتشديد بمعنى إلا فإن نافية «متاع الحياة الدنيا» يتمتع به فيها ثم يزول «والآخرة» الجنة «عند ربك للمتقين».

Hintçe: 

ये सब साज़ो सामान, तो बस दुनियावी ज़िन्दगी के (चन्द रोज़ा) साज़ो सामान हैं (जो मिट जाएँगे) और आख़ेरत (का सामान) तो तुम्हारे परवरदिगार के यहॉ ख़ास परहेज़गारों के लिए है

Tayca: 

และ (เราจะให้เครื่องประดับแก่พวกเขาที่ทำด้วย) ทองคำ แต่ทั้งหมดนั้นเป็นเพียงปัจจัยชั่วคราวแห่งชีวิตในโลกนี้เท่านั้น ส่วนในปรโลก ณ ที่พระเจ้าของเจ้านั้นสำหรับบรรดาผู้ยำเกรง

İbranice: 

והכול עם קישוטי זהב, להנאה זמנית בחיי העולם-הזה, אך העולם-הבא שמור אצל ריבונך ליראים (אותו)

Hırvatça: 

i ukrase od zlata bismo im dali, jer sve je to samo uživanje u životu dunjalučkom, a ahiret, u Gospodara tvoga, bit će za bogobojazne.

Rumence: 

şi cu podoabe. Toate acestea nu sunt însă decât bucurii vremelnice în Viaţa de Acum, iar Viaţa de Apoi, la Domnul tău, este a celor temători.

Transliteration: 

Wazukhrufan wain kullu thalika lamma mataAAu alhayati alddunya waalakhiratu AAinda rabbika lilmuttaqeena

Türkçe: 

Her yanda süsler oluştururduk. İşte bütün bunlar, şu iğreti dünya hayatının nimetidir. Rabbinin katındaki âhiret ise takva sahipleri içindir.

Sahih International: 

And gold ornament. But all that is not but the enjoyment of worldly life. And the Hereafter with your Lord is for the righteous.

İngilizce: 

And also adornments of gold. But all this were nothing but conveniences of the present life: The Hereafter, in the sight of thy Lord is for the Righteous.

Azerbaycanca: 

Və (bunlardan əlavə onları) qızıl bəzəklər (içində qərq edərdik, yaxud həmin şeyləri qızıldan düzəldərdik). Həqiqətən, bütün bunlar fani dünya malıdır. Axirət (Cənnət) isə sənin Rəbbinin yanında ancaq Allahdan qorxub pis əməllərdən çəkinənlər üçündur!

Süleyman Ateş: 

Ve (nice) süs(ler verirdik). Bütün bunlar, sadece dünya hayatının geçiminden ibarettir. Rabbinin katında ahiret ise, (günahlardan) korunanlar içindir.

Diyanet Vakfı: 

Ve onları zinetlere boğardık. Bütün bunlar sadece dünya hayatının geçimliğidir. Ahiret ise, Rabbinin katında, Allah'ın azabından sakınıp rahmetine sığınanlara mahsustur.

Erhan Aktaş: 

Ve altına boğardık. Bunların tamamı, dünya hayatının kazanımından başka bir şey değildir.(1) Âhiret ise Rabb’inin yanında, yalnızca takvâ sahipleri içindir.

Kral Fahd: 

Ve onları ziynetlere boğardık. Bütün bunlar sadece dünya hayatının geçimliğidir. Ahiret ise, Rabbinin katında, Allah'ın azabından sakınıp rahmetine sığınanlara mahsustur.

Hasan Basri Çantay: 

(Onları) altın zînetler (e boğardık). Bunların hepsi dünyâ hayâtının geçici metâından başka şeyler değildir. Âhiret (seâdeti) ise Rabbinin indinde (ancak küfür ve meâsîden) kaçınanlara mahsusdur.

Muhammed Esed: 

ve (sınırsız ölçüde) altın? Ama bunların tümü, bu dünya hayatının (gelip geçici) zevklerinden başka bir şey değildir; halbuki Allah´a karşı sorumluluk duyanları öteki dünya(da) Rableri katında (mutluluk) bekler.

Gültekin Onan: 

Ve (daha nice) çekici süsler (de verirdik). Bütün bunlar, yalnızca dünya hayatının metaıdır. Ahiret ise, rabbinin katında muttakiler içindir.

Ali Fikri Yavuz: 

Onların bu eşyalarını altın yaldızlı ve işlemeli kılardık. Bunların hepsi, ancak dünya hayatının geçici menfaatıdır. Ahiret (cennet) ise, Rabbinin katında, takva sahibleri içindir.

Portekizce: 

E (lhes teríamos dado) ornamentos. Mas tudo isto não é senão o gozo efêmero da vida terrena; em troca, a outra vida,junto ao teu Senhor, está reservada para os tementes.

İsveççe: 

ja, [Vi kunde till och med ha gett dem allt detta] av guld! Men [om Vi också gav förnekarna detta] skulle det inte innebära mer än ögonfägnad för dem i detta förgängliga liv, medan det eviga livet [väntar] de gudfruktiga hos din Herre.

Farsça: 

و [برای خانه ها و زندگی آنان] زر و زیور [قرار می دادیم] ، ولی همه این ها جز کالای اندک زندگی دنیا نیست، و آخرت نزد پروردگارت برای پرهیزکاران است؛

Kürtçe: 

زرق وبرق وڕازاندنەوەی ماڵی دونیا (لەئاڵتون و زیوو) (خوای گەورە واز دەھێنێت لەو بێباوەڕانە کە لەزەت لەماڵ وسامان وخۆشی دونیا وەربگرن، بەڵام پاشەڕۆژ ھەر دەگەڕێنەوە بەردەستی) جا ھەموو ئەوانە چەند ساتێکە لە لەزەت وخۆشی ژیانی دونیا بەڵام (پاداشتی) ڕۆژی دوایی لای پەروەردگارت بۆ پارێزکاران ولەخواترسانە

Özbekçe: 

Ва зебу зийнату безакларни ҳам. Буларнинг ҳаммаси ҳаёти дунёнинг матоҳидан бошқа нарса эмас. Охират эса, Роббинг наздида тақводорлар учундир.

Malayca: 

Serta berbagai barang perhiasan (keemasan). Dan (ingatlah), segala yang tersebut itu tidak lain hanyalah merupakan kesenangan hidup di dunia; dan (sebaliknya) kesenangan hari akhirat di sisi hukum Tuhanmu adalah khas bagi orang-orang yang bertaqwa.

Arnavutça: 

dhe stoli të llojllojshme, se, të gjitha këto janë vetëm kënaqësi të kësaj jete, e jeta tjetër te Zoti yt është për ata që ruhen (kundërshtimit të Perëndisë).

Bulgarca: 

и украса. Но всичко това е само насладата на земния живот. А отвъдният при твоя Господ е за богобоязливите.

Sırpça: 

дали бисмо им и украсе од злата, јер све је то само уживање у овосветском животу, а онај свет, код твога Господара, биће за богобојазне.

Çekçe: 

a zlatými ozdobami. Všechno toto patří k požitkům života vezdejšího, zatímco život budoucí u Pána tvého připraven je bohabojným.

Urduca: 

سب چاندی اور سونے کے بنوا دیتے یہ تو محض حیات دنیا کی متاع ہے، اور آخرت تیرے رب کے ہا ں صرف متقین کے لیے ہے

Tacikçe: 

ва аз ҳар гуна зинат. Ва ҳамаи инҳо баҳрамандии ночизи дунявист, ҳол он ки охират дар назди Парвардигори ту барои парҳезгорон аст.

Tatarca: 

Дәхи алар өчен һәр нәрсәдән зиннәт кылыр идек, ошбу зекер ителгән нәрсәләр, дөнья тереклегенең аз вакытлы булган нәрсәсе һәм зиннәтедер һич мәңге кала торган түгелләр. Әмма ахирәтнең байлыгы, зиннәте вә рәхәте мәңгелектер, ул бәхетле ахирәт, Аллаһ хөкемнәрен бозудан сакланучы тәкъва мөэминнәр өчен хәзерләнде.

Endonezyaca: 

Dan (Kami buatkan pula) perhiasan-perhiasan (dari emas untuk mereka). Dan semuanya itu tidak lain hanyalah kesenangan kehidupan dunia, dan kehidupan akhirat itu di sisi Tuhanmu adalah bagi orang-orang yang bertakwa.

Amharca: 

የወርቅ ጌጥንም (ባደረግንላቸው ነበር)፡፡ ይህም ሁሉ የቅርቢቱ ሕይወት መጣቀሚያ እንጅ ሌላ አይደለም፤ (ጠፊ ነው)፡፡ መጨረሻይቱም አገር በጌታህ ዘንድ ለጥንቁቆቹ ናት፡፡

Tamilce: 

இன்னும், (வெள்ளி மட்டுமல்ல,) தங்கத்தையும் (நாம் அவர்களுக்கு சொந்தமாக்கி இருப்போம்.) இவை எல்லாம் உலக வாழ்க்கையின் இன்பங்களே தவிர வேறு இல்லை. உமது இறைவனிடம் உள்ள மறுமை(யின் சொர்க்க வாழ்க்கை)யோ இறையச்சமுள்ளவர்களுக்கு இருக்கிறது.

Korece: 

금으로도 장식될 수 있으리 라 그러나 이 모든 것은 현세생 활의 향락에 불과하며 그대 주님 앞의 내세는 의로운 자들을 위해 있노라

Vietnamca: 

Và những món đồ trang trí bằng vàng. Nhưng tất cả những thứ đó chỉ là sự hưởng thụ (tạm bợ) của đời sống trần tục này. (Còn những gì của cuộc sống) Đời Sau ở nơi Thượng Đế của Ngươi mới là (sự hưởng thụ trường tồn) dành cho những người ngoan đạo.