Arapça:
وَجَعَلُوا لَهُ مِنْ عِبَادِهِ جُزْءًا ۚ إِنَّ الْإِنسَانَ لَكَفُورٌ مُّبِينٌ
Çeviriyazı:
vece`alû lehû min `ibâdihî cüz'â. inne-l'insâne lekefûrum mübîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Buna rağmen insanlar, Allah'ın kullarından bir kısmını O'nun bir parçası saydılar. Gerçekten de insan apaçık bir nankördür.
Diyanet İşleri:
Ama inkarcılar O'na çocuk isnat ettiler. İnsan gerçekten apaçık nankördür.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve bazı kullarının, onun bir parçası olduğuna, ondan vücuda geldiğine hükmettiler, gerçekten de insan, apaçık bir nankördür elbet.
Şaban Piriş:
Ama onlar, kullarından bir kısmını, O'nun bir cüzü (kızı) kıldılar. İnsan gerçekten apaçık bir nankördür.
Edip Yüksel:
Kullarından bazılarını O'na bir pay olarak ayırdılar. İnsan gerçekten apaçık bir nankördür.
Ali Bulaç:
(Buna rağmen) Kendi kullarından O'na bir parça kılıp-yakıştırdılar. Doğrusu insan, açıkça bir nankördür.
Suat Yıldırım:
Öyle iken, müşrikler tuttular kullarından bir kısmını O'nun cüz’ü (parçası) saydılar. Gerçekten insan çok nankördür.
Ömer Nasuhi Bilmen:
43:14
Yaşar Nuri Öztürk:
Kullarından O'na bir pay çıkardılar/bir parça isnat ettiler. Hiç kuşkusuz, insan apaçık bir nankördür.
Bekir Sadak:
Yoksa onlara daha once bir kitap verdik de ona mi baglaniyorlar?
İbni Kesir:
Ama onlar
Adem Uğur:
Ama onlar, kullarından bir kısmını, O´nun bir cüzü kıldılar. Gerçekten insan apaçık bir nankördür.
İskender Ali Mihr:
Ve O´na, kullarından bir kısmını isnad ettiler. Muhakkak ki insan, mutlaka apaçık inkâr edicidir.
Celal Yıldırım:
(İnkarcı putperestler ve azgın sapıklar) ise, Allah´a O´nun kullarından bir cüz´ (çocuk) yakıştırdılar. Şüphesiz insan (genellikle) açıktan inkarcı ve çok nankördür. (Ancak Allah´ın korudukları müstesna).
Tefhim ul Kuran:
(Buna rağmen) Kendi kullarından O´na bir parça kılıp yakıştırdılar. Doğrusu insan, açıkça bir nankördür.
Fransızca:
Et ils Lui firent de Ses serviteurs une partie [de Lui-Même]. L'homme est vraiment un ingrat déclaré !
İspanyolca:
Han equiparado a algunos de Sus siervos con Él. Sí. el hombre es manifiestamente desagradecido.
İtalyanca:
Gli hanno ascritto i Suoi servi come fossero una parte [di Lui]. L'uomo è davvero ingrato.
Almanca:
Und sie schrieben Ihm von Seinen Dienern ein Teil zu. Gewiß, der Mensch ist doch ein deutlicher äußerst Kufr-Betreibender.
Çince:
他们把他的一部分仆人,当作他的分子;人确是明显的孤恩者。
Hollandaca:
Toch hebben zij sommige zijner dienaren als zijne kinderen gehouden; waarlijk de mensch is klaarblijkelijk ondankbaar.
Rusça:
Они (многобожники) сделали некоторых из Его рабов частью Его (приписали Ему детей и сотоварищей). Воистину, человек явно неблагодарен.
Somalice:
Waxay uga yeeleen Eebe addoomadiisa qayb, Dadkuna waa gaaloow badane cad.
Swahilice:
Na wanamfanyia katika waja wake fungu. Kwa hakika mwanaadamu ni mtovu wa fadhila aliye dhaahiri.
Uygurca:
ئۇلار (پەرىشتىلەرنى اﷲ نىڭ قىزلىرى دېيىش بىلەن) اﷲ نىڭ بىر قىسىم بەندىلىرىنى اﷲ نىڭ بىر جۈزئىييى قىلىۋالدى. (مۇنداق دېگۈچى) ئىنسان ھەقىقەتەن اﷲ قا ئاشكارا ناشۈكۈرلۈك قىلغۇچىدۇر
Japonca:
それなのにかれら(多神教徒)は,かれのしもべ(天使)を,(アッラーの娘などと称して)かれの分身としている。本当に人間は,恩を忘れる。
Arapça (Ürdün):
«وجعلوا له من عباده جزءاً» حيث قالوا والملائكة بنات الله لأن الولد جزء من الوالد والملائكة من عباده تعالى «إن الإنسان» القائل ما تقدم «لكفور مبين» بين ظاهر الكفر.
Hintçe:
और उन लोगों ने उसके बन्दों में से उसके लिए औलाद क़रार दी है इसमें शक़ नहीं कि इन्सान खुल्लम खुल्ला बड़ा ही नाशक्रा है
Tayca:
และพวกเขาได้ตั้งบางส่วนจากปวงบ่าวของพระองค์คู่เคียงกับพระองค์ แท้จริงมนุษย์นั้นเนรคุณอย่างชัดแจ้ง
İbranice:
הם עשו את ברואיו לחלק ממנו, אכן האדם כופר מובהק
Hırvatça:
A oni Njemu jedan dio Njegovih robova pripisuju. Čovjek je, zaista, očevidni nezahvalnik.
Rumence:
Ei i-au făcut dintre robii Săi parte, căci omul este un nerecunoscător vădit.
Transliteration:
WajaAAaloo lahu min AAibadihi juzan inna alinsana lakafoorun mubeenun
Türkçe:
Kullarından O'na bir pay çıkardılar/bir parça isnat ettiler. Hiç kuşkusuz, insan apaçık bir nankördür.
Sahih International:
But they have attributed to Him from His servants a portion. Indeed, man is clearly ungrateful.
İngilizce:
Yet they attribute to some of His servants a share with Him (in his godhead)! truly is man a blasphemous ingrate avowed!
Azerbaycanca:
Amma (müşriklər mələklər Allahın qızlarıdır deyə) Ona Öz bəndələrindən övlad isnad etdilər. Həqiqətən, insan (Allahın ne’mətlərinə) açıq-aşkar naşükürdür!
Süleyman Ateş:
Tuttular, O'na kullarından bir parça tasarladılar. Gerçekten insan apaçık bir nankördür.
Diyanet Vakfı:
Ama onlar, kullarından bir kısmını, O'nun bir cüzü kıldılar. Gerçekten insan apaçık bir nankördür.
Erhan Aktaş:
Bazı kullarını, O’nun bir parçası saydılar(1). Gerçekten, o insan,(2) açıkça nankörlük etmektedir.
Kral Fahd:
Buna rağmen Allah'a kendi kullarından evladlar isnat etmişlerdir. Zaten insan apaçık bir nankördür.
Hasan Basri Çantay:
(Böyle iken) kullarından kimi Ona bir cüz´ isnâd etdiler. Hakıykat, insan açıkça küfürbazdır!
Muhammed Esed:
Ama hala O´na bir çocuk yakıştırırlar, üstelik yarattıklarından birini! Belli ki, (böyle düşünen) insan şükretmeyi terk etmiş bir nankördür!
Gültekin Onan:
(Buna rağmen) Kendi kullarından O´na bir parça kılıp yakıştırdılar. Doğrusu insan açıkça bir kafirdir.
Ali Fikri Yavuz:
(Ey Rasûlüm o kâfirlere, gökleri ve yeri yaratan kimdir? diye sorsan, “Allah’dır” derler. Bununla beraber tuttular), O’na kullarından bir çocuk isnad ettiler (Melekler Allah’ın kızlarıdır, dediler). Gerçekten insan, küfrü aşikâr bir nankördür.
Portekizce:
Não obstante, atribuem-Lhe parceria, dentre os Seus servos. Em verdade, o homem é um blasfemo evidente.
İsveççe:
OCH [ÄNDÅ] vill de göra några av de varelser som Han har skapat till en del av Honom själv! Hur otacksam är människan inte!
Farsça:
و [مشرکان سبک مغز] برای خدا از میان بندگانش قطعه ای و جزیی [به عنوان فرزند که از او جدا شده] قرار دادند؛ قطعاً انسان کفران کننده آشکاری است.
Kürtçe:
وە بێگومان لەناو بەندەکانی خوادا ھەندێك (منداڵیان) بۆ پەروەردگار دانا وە بەڕاستی مرۆڤی(کافر) پێ نەزان و سپڵەی ئاشکرایە
Özbekçe:
Улар бандаларидан Унга бўлак (ҳукм) қилдилар. Албатта, инсон очиқ-ойдин ношукрдир. (Аллоҳга Унинг бандаларидан бўлмиш фаришталарни У зотнинг бўлаги-фарзанди деб ҳукм қилдилар.)
Malayca:
Dan mereka (yang musyrik mempersekutukan Allah dengan) menjadikan sebahagian dari hamba-hamba Allah sebagai anak bagiNya. Sesungguhnya manusia (yang demikian sesatnya) sangat tidak mengenang budi, lagi nyata kufurnya.
Arnavutça:
E, ata i kanë përshkruar Atij pjesë prej robërve të Tij. Me të vërtetë, njeriu është mohues i hapët.
Bulgarca:
И Му приписаха [неверниците] част от Неговите раби. Човекът е явен неблагодарник.
Sırpça:
А они Му неке Његове слуге приписују. Човек је, заиста, очигледни незахвалник.
Çekçe:
A nevěřící prohlašují služebníky Jeho za součást Jeho a věru člověk je nevděčník zjevný.
Urduca:
(یہ سب کچھ جانتے اور مانتے ہوئے بھی) اِن لوگوں نے اُس کے بندوں میں سے بعض کو اس کا جز بنا ڈالا، حقیقت یہ ہے کہ انسان کھلا احسان فراموش ہے
Tacikçe:
Ва барон Ӯ аз миёни бандагонаш фарзанде қоил шуданд. Одамӣ ба ошкоро носипос (ношукр) аст!
Tatarca:
Мөшрикләр: җир вә күкләрне Аллаһ халык кылды дигәннәреннән соң, мәхлукларның бәгъзесен Аллаһуга шәрик итәрләр, андый кешеләр Аллаһуның күренеп торган нигъмәтләрен инкяр итеп имансыз калучыдыр.
Endonezyaca:
Dan mereka menjadikan sebahagian dari hamba-hamba-Nya sebagai bahagian daripada-Nya. Sesungguhnya manusia itu benar-benar pengingkar yang nyata (terhadap rahmat Allah).
Amharca:
ከባሮቹም ለእርሱ ቁራጭን (ልጅን) አደረጉለት፡፡ ሰው በእርግጥ ግልጽ ከሓዲ ነው፡፡
Tamilce:
இன்னும், அவனது அடியார்களில் சிலரை (-வானவர்களை) அவர்கள் அவனுக்கு குழந்தைகளாக ஆக்கிவிட்டனர். நிச்சயமாக மனிதன் மிகத் தெளிவான மகா நன்றி கெட்டவன் ஆவான்.
Korece:
그러나 불신자들은 그분의 일부 종들이 하나님의 분신이라 말 하니 실로 인간은 오만불손하도다
Vietnamca:
(Những kẻ đa thần) đã gán một số trong đám bề tôi của Ngài có phần chia sẻ (với Ngài khi họ nói: các Thiên Thần là những đứa con gái của Ngài). Quả thật, con người rõ ràng là kẻ vô ơn.
Ayet Linkleri: