Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

40

Sûredeki Ayet No: 

68

Ayet No: 

4201

Sayfa No: 

475

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

هُوَ الَّذِي يُحْيِي وَيُمِيتُ ۖ فَإِذَا قَضَىٰ أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُن فَيَكُونُ

Çeviriyazı: 

hüve-lleẕî yuḥyî veyümît. feiẕâ ḳaḍâ emran feinnemâ yeḳûlü lehû kün feyekûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

O, hem yaşatır, hem öldürür. O, bir şey yapmak isteyince ona sadece "ol!" der, o şey de hemen oluverir.

Diyanet İşleri: 

Dirilten, öldüren O'dur. Bir şeye karar verirse "Ol" der, o da oluverir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Öyle bir mabuttur ki diriltir ve öldürür; derken bir işin olmasını hükmetti mi ancak, ol der o işe, oluverir.

Şaban Piriş: 

Hayat veren ve öldüren O’dur. Bir işe hüküm verince, ona sadece “ol” der, o da hemen oluverir.

Edip Yüksel: 

Dirilten ve öldüren O'dur. Herhangi bir işi diledi mi, ona "Ol" der, o da oluverir.

Ali Bulaç: 

Dirilten ve öldüren O'dur. Bir işin olmasına hükmetti mi, ona yalnızca: "Ol" der, o da hemen oluverir.

Suat Yıldırım: 

Hayatı veren ve hayatı alıp öldüren O'dur.Bir işin olmasına hükmedince, sadece “Ol!” der, o da hemen oluverir.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

O, o (Hâlık-i Hakîm)dir ki, diriltir ve öldürür. Velhasıl O bir şeyi irâde edince ona ancak «Ol!» der, o da hemen oluverir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

O O'dur ki, hem hayat veriyor hem öldürüyor. Bir iş ve oluşa hükmedince, ona sadece "Ol!" der; o hemen oluverir.

Bekir Sadak: 

40:73

İbni Kesir: 

Dirilten de öldüren de O´dur. Bir şeye hükmetti mi sadece ona, ol, der, o da oluverir.

Adem Uğur: 

O, hem dirilten hem de öldürendir. O, herhangi bir işin olmasını dilediği zaman yalnız &quot

İskender Ali Mihr: 

Hayat veren de öldüren de O´dur. O, bir işe hükmettiği (karar verdiği) zaman ona sadece &quot

Celal Yıldırım: 

O ki, yaşatır ve öldürür. O bir işin yerine gelmesini dilediğinde, ona sadece «ol!» der, o da oluverir .

Tefhim ul Kuran: 

Dirilten ve öldüren O´dur. Bir işin olmasına hükmetti mi, ona yalnızca: «Ol» der, o da hemen oluverir.

Fransızca: 

C'est Lui qui donne la vie et donne la mort. Puis quand Il décide une affaire, Il n'a qu'à dire : "Sois", et elle est.

İspanyolca: 

Él es Quien da la vida y da la muerte. Y cuando decide algo, le dice tan sólo: «¡Sé!» y es.

İtalyanca: 

Egli è Colui che dà la vita e dà la morte. Quando decide una cosa, dice solo "Sii" ed essa è.

Almanca: 

ER ist Derjenige, Der belebt und sterben läßt. Und wenn ER eine Angelegenheit bestimmt, so sagt ER zu ihr nur: "Sei!", und sie ist.

Çince: 

他能使人生,能使人死。当他判决一件事的时候,他只对那件事说有,它就有了。

Hollandaca: 

Hij is het, die leven geeft en sterven doet, en als hij iets besluit, zegt hij slechts: Wees! en het is.

Rusça: 

Он - Тот, Кто дарует жизнь и умерщвляет. Когда же Он принимает решение, то стоит Ему сказать: "Будь!" - как это сбывается.

Somalice: 

Eebe waa kan wax nooleeya waxna dila markuu doono inuu xukumo amarna wuxuu uun dhahaa ahaw wuuna ahaadaa.

Swahilice: 

Yeye ndiye anaye huisha na anaye fisha. Akihukumu jambo liwe, basi huliambia: Kuwa! Likawa.

Uygurca: 

اﷲ تىرىلدۈرۈشكە ۋە ئۆلتۈرۈشكە قادىر، ئۇ بىرەر ئىشنى (قىلىشنى) ئىرادە قىلسا، ئۇنىڭغا «ۋۇجۇدقا كەل» دەيدۇ - دە، ئۇ ۋۇجۇدقا كېلىدۇ

Japonca: 

かれこそは生を授け,また死を授ける方である。かれが一事を決められそれに対し「有れ。」と仰せになれば,即ち有るのである。

Arapça (Ürdün): 

«هو الذي يحيى ويُميت فإذا قضى أمرا» أراد إيجاد شيء «فإنما يقول له كن فيكون» بضم النون وفتحها بتقدير أن، أي يوجد عقب الإرادة التي هي معنى القول المذكور.

Hintçe: 

और ताकि तुम (उसकी क़ुदरत को समझो) वह वही (ख़ुदा) है जो जिलाता और मारता है, फिर जब वह किसी काम का करना ठान लेता है तो बस उससे कह देता है कि 'हो जा' तो वह फ़ौरन हो जाता है

Tayca: 

พระองค์ คือผู้ทรงให้เป็นและทรงให้ตาย ดังนั้นเมื่อพระองค์ทรงกำหนดกิจการใด ๆ พระองค์ก็จะกล่าวแก่มันว่า จงเป็น แล้วมันก็จะเป็นขึ้นมา

İbranice: 

הוא זה אשר מחייה וממית, ואם יחליט לבצע דבר , אמנם, יאמר לו: 'היה'! ואז 'היה

Hırvatça: 

On život i smrt daje! A kad nešto odluči, samo rekne: "Budi", i ono bude.

Rumence: 

El este Cel ce dă viaţa şi Cel ce dă moartea. Când hotărăşte un lucru, îi spune: “Fii!” Şi el este.

Transliteration: 

Huwa allathee yuhyee wayumeetu faitha qada amran fainnama yaqoolu lahu kun fayakoonu

Türkçe: 

O O'dur ki, hem hayat veriyor hem öldürüyor. Bir iş ve oluşa hükmedince, ona sadece "Ol!" der; o hemen oluverir.

Sahih International: 

He it is who gives life and causes death; and when He decrees a matter, He but says to it, "Be," and it is.

İngilizce: 

It is He Who gives Life and Death; and when He decides upon an affair, He says to it, "Be", and it is.

Azerbaycanca: 

Dirildən də, öldürən də Odur. O, bir işi qərara aldıqda (bir şeyi yaratmaq istədikdə) ona ancaq: “Ol!” – deyər, o da dərhal olar.

Süleyman Ateş: 

Yaşatan ve öldüren O'dur. Bir işin olmasını istedi mi, ona sadece "ol!" der, o da olur. *

Diyanet Vakfı: 

O, hem dirilten hem de öldürendir. O, herhangi bir işin olmasını dilediği zaman yalnız "Ol!" der, o da oluverir.

Erhan Aktaş: 

Hayat veren de öldüren de O’dur. O, bir işin olmasını istediği zaman ona sadece “Ol.” der, o da olur.

Kral Fahd: 

O, hem dirilten hem de öldürendir. O, herhangi bir işin olmasını dilediği zaman yalnız «Ol!» der, o da oluverir.

Hasan Basri Çantay: 

O, hem dirilten, hem öldürendir. (Öyle ki) O, her hangi bir iştin olmasını) dilediği zaman yalınız «Ol» der, o da oluverir..

Muhammed Esed: 

Hayat veren ve ölüm dağıtan O´dur; bir şeyin olmasını istediğinde ona sadece "Ol!" der ve o (şey hemen) oluverir.

Gültekin Onan: 

Dirilten ve öldüren O´dur. Bir buyruğun olmasına hükmetti mi, ona yalnızca &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Dirilten de, öldüren de O’dur. O, bir işi (yaratmak) istediği vakit sade “Ol” der, oluverir.

Portekizce: 

Ele é Quem dá a vida e a morte e , quando decide algo, diz somente: Seja!, e é.

İsveççe: 

Det är Han som skänker liv och Han som skänker död. När Han beslutar att något skall vara, säger Han endast till det: "Var!" - och det är.

Farsça: 

اوست که زنده می کند و می میراند، و چون پدید آمدن چیزی را اراده کند، فقط به آن می گوید: باش. پس بی درنگ موجود می شود.

Kürtçe: 

ئەو خوایەیە کەدەژێنێت و دەمرێنێت جا ھەرکـاتێك (بیەوێت) بڕیـارێك بـدات تەنھـا پێی دەفەرمووێت ببە ،دەست بەجێ دەبێت

Özbekçe: 

У зот тирилтирур ва ўлдирур. Қачонки бирор ишни хоҳласа, «Бўл!» дер ва у бўлур.

Malayca: 

Dia lah yang menghidupkan dan mematikan; oleh itu apabila Ia menetapkan jadinya sesuatu perkara maka Ia hanya berfirman kepadanya: "Jadilah engkau!" Lalu menjadilah ia.

Arnavutça: 

Ai (Perëndia), është Ai që i ngjallë (të vdekurit) dhe i vdes (të gjallët) dhe kur Ai vendos diçka, vetëm thotë pë të: “Bëhu!” dhe ajo menjëherë bëhet.

Bulgarca: 

Той е, Който съживява и умъртвява. И щом отсъди нещо, му казва само: “Бъди!” И то става.

Sırpça: 

И Он даје живот и смрт! А кад нешто одлучи, само каже: „Буди“, и оно буде.

Çekçe: 

On je ten, kdo oživuje i usmrcuje, a když o něčem rozhodne, tu řekne pouze: 'Staniž se!' a stane se.

Urduca: 

وہی ہے زندگی دینے والا، اور وہی موت دینے والا ہے وہ جس بات کا بھی فیصلہ کرتا ہے، بس ایک حکم دیتا ہے کہ وہ ہو جائے اور وہ ہو جاتی ہے

Tacikçe: 

Ӯст, ки зинда мекунад ва мемиронад. Ва чун иродаи чизе кунад, мегӯядаш: «Мавҷуд шав!» Пас мавҷуд мешавад.

Tatarca: 

Ул – Аллаһ тергезер вә үтерер, әгәр Ул бер эшне булдырырга теләсә, фәкать "Бул" дип кенә әйтүдер, ул нәрсә бар булыр.

Endonezyaca: 

Dialah yang menghidupkan dan mematikan, maka apabila Dia menetapkan sesuatu urusan, Dia hanya bekata kepadanya: "Jadilah", maka jadilah ia.

Amharca: 

እርሱ ያ ሕያው የሚያደርግ የሚገድልም ነው፡፡ አንዳችን ነገር በሻም ጊዜ ለእርሱ የሚለውን «ኹን» ነው፤ ወዲያውም ይኾናል፡፡

Tamilce: 

அவன்தான் உயிர்ப்பிக்கிறான், மரணிக்கச் செய்கிறான். ஆக, அவன் ஒரு காரியத்தை முடிவு செய்துவிட்டால் அவன் அதற்கு கூறுவதெல்லாம், “ஆகு” என்றுதான். உடனே அது ஆகிவிடும்.

Korece: 

생명을 주사 앗아가시는 분 도 그분이시라 그분께서 어떤 것 을 원하실 때 있어라 하시매 그것이 그렇게 되니라

Vietnamca: 

Ngài là Đấng làm cho sống và làm cho chết. Khi Ngài định một điều (hay vật) gì, Ngài chỉ cần phán “Hãy thành”, nó sẽ thành (tức thì theo đúng ý của Ngài).