Arapça:
وَالَّذِينَ يَجْتَنِبُونَ كَبَائِرَ الْإِثْمِ وَالْفَوَاحِشَ وَإِذَا مَا غَضِبُوا هُمْ يَغْفِرُونَ
Çeviriyazı:
velleẕîne yectenibûne kebâira-l'iŝmi velfevâḥişe veiẕâ mâ gaḍibû hüm yagfirûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O iman edenler, büyük günahlardan ve hayasızlıktan kaçınırlar. Onlar öfkelendikleri zaman da kusurları bağışlarlar.
Diyanet İşleri:
Size verilen herhangi bir şey, sadece dünya hayatının bir geçimliğidir. Allah katında olan; inanıp Rablerine güvenen, büyük günahlardan ve hayasızlıklardan çekinen, öfkelendiklerinde bile bağışlayanlar, Rablerinin çağrısına cevap verenler ve namaz kılanlar için daha iyi ve daha süreklidir. Onların işleri aralarında danışma iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da sarfederler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve suçların büyüklerinden ve çirkin şeylerden kaçınanlara ve kızdıkları zaman, suçları örtenlere.
Şaban Piriş:
Günahın büyüğünden ve fuhşiyattan kaçınanlar, öfkelendikleri zaman bağışlarlar.
Edip Yüksel:
Onlar ki büyük günahlardan çirkin işlerden kaçınırlar ve kızdıkları zaman bağışlarlar.
Ali Bulaç:
(Bunlar,) Büyük günahlardan ve çirkin -utanmazlıklardan kaçınanlar ve gazablandıkları zaman bağışlayanlar,
Suat Yıldırım:
Onlar öyle kimselerdir ki büyük günahlardan ve hayasız çirkin işlerden kaçınırlar, kızdıkları zaman öfkelerini yutar, karşıdakinin kusurlarını affederler. [3,134]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve o kimseler için ki, günahın büyüklerinden ve fâhiş kötülüklerden kaçınırlar. Ve gazaba geldikleri zaman onlar bağışlarlar.
Yaşar Nuri Öztürk:
Onlar, günahın büyüklerinden ve tüm iğrençliklerinden uzak dururlar. Öfkelendikleri zamansa, affedenler onlar olur.
Bekir Sadak:
Ama sabredip bagislayanin isi, iste bu, azmedilmeye deger islerdendir. *
İbni Kesir:
Ve büyük günahlardan, hayasızlıktan çekinenler, öfkelendiklerinde bile bağışlayanlar içindir.
Adem Uğur:
Onlar, büyük günahlardan ve hayasızlıktan kaçınırlar
İskender Ali Mihr:
Ve onlar, günahların büyüğünden ve fuhuştan içtinap ederler (sakınırlar). Ve öfkelendikleri zaman affederler.
Celal Yıldırım:
Günahın büyüklerinden ve hayâsızlıklardan kaçınanlar, öfkelendikleri zaman bağışlayanlar
Tefhim ul Kuran:
(Bunlar,) Büyük günahlardan ve çirkin, utanmazlıklardan kaçınanlar ve gazablandıkları zaman bağışlayanlar,
Fransızca:
qui évitent [de commettre] des péchés les plus graves ainsi que les turpitudes, et qui pardonnent après s'être mis en colère,
İspanyolca:
evitan cometer pecados graves y deshonestidades y, cuando están airados, perdonan,
İtalyanca:
coloro che evitano i peccati più gravi e le turpitudini e che perdonano quando si adirano,
Almanca:
auch für diejenigen, welche die schweren Verfehlungen und Verabscheuenswürdigkeiten meiden, und wenn sie erzürnen, verzeihen sie,
Çince:
也归于远离大罪和丑事,且在发怒时能赦宥者;
Hollandaca:
En die hatelijke en lage misdaden vermijden, en vergeven, als zij misnoegd zijn;
Rusça:
которые избегают великих грехов и мерзостей и прощают, когда гневаются,
Somalice:
kuwaasi waa kuwa ka fogaada dambiga waaweyn iyo xumaanta, markey cadhoodaanna u Cafiya (u dhaafa).
Swahilice:
Na wanayo yaepuka madhambi makubwa na mambo machafu, na wanapo kasirika wao husamehe,
Uygurca:
(دۇنيانىڭ نېمەتلىرىدىن) سىلەرگە بېرىلگەن ھەر قانداق نەرسە دۇنيا تىرىكچىلىكىدە پايدىلىنىدىغان نەرسىلەردۇر، ئىمان ئېيتقان، پەرۋەردىگارىغا تەۋەككۈل قىلىدىغان كىشىلەرگە، گۇناھى كەبرىلەردىن، قەبىھ ئىشلاردىن ساقلانغۇچىلارغا، دەرغەزەپ بولغانلىرىدا كەچۈرەلەيدىغانلارغا، پەرۋەردىگارىنىڭ دەۋىتىگە ئاۋاز قوشالايدىغانلارغا، نامازنى (تەئدىل ئەركان بىلەن) ئۆتەيدىغانلارغا، ئىشلىرىنى مەسلىھەت بىلەن قارار قىلىدىغانلارغا، بىز رىزىق قىلىپ بەرگەن نەرسىلەردىن سەدىقە قىلىدىغانلارغا، ئۇچرىغان زۇلۇمغا قارشى تۇرالايدىغانلارغا اﷲ نىڭ ھۇزۇرىدىكى ساۋاب تېخىمۇ ياخشىدۇر، تېخىمۇ باقىدۇر
Japonca:
また,大罪や破廉恥な行為を避ける者,怒ってもゆるす者,
Arapça (Ürdün):
«والذين يجتنبون كبائر الإثم والفواحش» موجبات الحدود من عطف البعض على الكل «وإذا ما غضبوا هم يغفرون» يتجاوزون.
Hintçe:
और जो लोग बड़े बड़े गुनाहों और बेहयाई की बातों से बचे रहते हैं और ग़ुस्सा आ जाता है तो माफ कर देते हैं
Tayca:
และบรรดาผู้ที่หลีกเลี่ยงการทำบาปใหญ่และการทำลามก และเมื่อพวกเขาโกรธพวกเขาก็อภัยให้
İbranice:
ואלה אשר ירחקו מן החטאים הגדולים והתועבות ואשר בכעסם יסלחו
Hırvatça:
I za one koji se klone velikih grijeha i razvrata i koji, kad se rasrde, opraštaju;
Rumence:
pentru cei care ocolesc păcatele grele şi faptele ruşinoase, pentru cei care iartă când s-au mâniat,
Transliteration:
Waallatheena yajtaniboona kabaira alithmi waalfawahisha waitha ma ghadiboo hum yaghfiroona
Türkçe:
Onlar, günahın büyüklerinden ve tüm iğrençliklerinden uzak dururlar. Öfkelendikleri zamansa, affedenler onlar olur.
Sahih International:
And those who avoid the major sins and immoralities, and when they are angry, they forgive,
İngilizce:
Those who avoid the greater crimes and shameful deeds, and, when they are angry even then forgive;
Azerbaycanca:
O kəslər üçün ki, böyük günahlardan rəzil işlərdən (zinadan) çəkinər, (birinə) qəzəbləndikləri zaman (onun günahını) bağışlayarlar;
Süleyman Ateş:
Onlar büyük günahlardan ve çirkin işlerden kaçınırlar; kızdıkları zaman da onlar, affederler.
Diyanet Vakfı:
Onlar, büyük günahlardan ve hayasızlıktan kaçınırlar; kızdıkları zaman da kusurları bağışlarlar.
Erhan Aktaş:
Onlar, büyük günahlardan ve fahşadan(1) kaçınan ve öfkelendikleri zaman bağışlayan kimselerdir.
Kral Fahd:
Onlar, büyük günahlardan ve hayasızlıktan kaçınırlar; kızdıkları zaman da kusurları bağışlarlar.
Hasan Basri Çantay:
42:36
Muhammed Esed:
bağışlanmaz günahlardan ve hayasızlıktan kaçınanlar ve öfke bastığında da kolayca affedenler (için);
Gültekin Onan:
(Bunlar,) Büyük günahlardan ve çirkin, utanmazlıklardan kaçınanlar ve gazablandıkları zaman bağışlayanlar,
Ali Fikri Yavuz:
O kimselerdir ki, büyük günahlardan ve açık rezaletlerden kaçınırlar, öfkelendikleri zaman da, onlar kusur bağışlarlar
Portekizce:
São aqueles que as abstêm dos pecados graves e das obscenidades e que, embora zangados, sabem perdoar,
İsveççe:
och som avhåller sig från de grövsta synderna och skamliga handlingar och som förlåter, [även] om vreden har gripit dem,
Farsça:
و [همان] کسانی که از گناهان بزرگ و از کارهای زشت دوری می کنند و هنگامی که [به مردم] خشم می گیرند، راه چشم پوشی و گذشت را برمی گزینند؛
Kürtçe:
وە ئەوانەی لە گوناھە گەورەکان و خراپە زۆر ناشیرینەکان دور دەکەونەوە وە کاتێک ڕق و قینیان ھەڵسێت ئەوان لێ دەبوورن
Özbekçe:
Катта гуноҳлар ва фоҳиша ишлардан четда бўладиган ва ғазабланган вақтда кечириб юборадиганлар учундир.
Malayca:
Dan juga (lebih baik dan lebih kekal bagi) orang-orang yang menjauhi dosa-dosa besar serta perbuatan-perbuatan yang keji; dan apabila mereka marah (disebabkan perbuatan yang tidak patut terhadap mereka), mereka memaafkannya;
Arnavutça:
për ata që ruhen prej mëkateve të mëdha dhe të këqiave dhe të cilët, kur t’i zemërojë dikush, falin;
Bulgarca:
и за онези, които отбягват големите грехове и скверностите, и дори да се гневят, прощават;
Sırpça:
И за оне који се клоне великих греха и разврата и који, кад се расрде, опраштају;
Çekçe:
a pro ty, kdož velkým hříchům a neřestem se vyhýbají, a když rozhněváni jsou, odpouštějí,
Urduca:
جو بڑے بڑے گناہوں اور بے حیائی کے کاموں سے پرہیز کرتے ہیں اور اگر غصہ آ جائے تو درگزر کر جا تے ہیں
Tacikçe:
Ва он касоне, ки аз гуноҳони бузург ва зиштиҳо парҳез мекунанд ва чун дар хашм шаванд, хатоҳоро мебахшоянд;
Tatarca:
Ахирәт нигъмәтләре дәхи шулар өчендер, алар зур гөнаһлардан һәм фәхеш эшләрдән сакланырлар, һәм аларны берәү ачуландырса, гафу итәрләр.
Endonezyaca:
Dan (bagi) orang-orang yang menjauhi dosa-dosa besar dan perbuatan-perbuatan keji, dan apabila mereka marah mereka memberi maaf.
Amharca:
ለእነዚያም የኀጢኣትን ታላላቆችና ጠያፎችን የሚርቁ በተቆጡም ጊዜ እነሱ የሚምሩት ለኾኑት፡፡
Tamilce:
இன்னும், அவர்கள் பெரும் பாவங்களை விட்டும், மானக்கேடான விஷயங்களை விட்டும் விலகி இருப்பார்கள். அவர்கள் கோபப்படும்போது (தங்களை கோபப்படுத்தியவர்களை) மன்னித்து விடுவார்கள்.
Korece:
이들은 큰 죄악들을 피하고 부끄러운 행위들을 피하며 화가 날때도 용서하는 자들이라
Vietnamca:
Và những ai tránh xa các đại tội cũng như những hành động vô đạo đức (không đứng đắn), và khi nóng giận thì họ biết kiềm chế (cơn giận và sẵn sàng) tha thứ.
Ayet Linkleri: