Arapça:
وَإِذَا أَنْعَمْنَا عَلَى الْإِنسَانِ أَعْرَضَ وَنَأَىٰ بِجَانِبِهِ وَإِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ فَذُو دُعَاءٍ عَرِيضٍ
Çeviriyazı:
veiẕâ en`amnâ `ale-l'insâni a`raḍa veneâ bicânibih. veiẕâ messehü-şşerru feẕû dü`âin `arîḍ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz insana bir nimet verdiğimiz zaman o yüz çevirir, yan çizer. Ona bir kötülük dokunduğu zaman da uzun uzun yalvarır.
Diyanet İşleri:
İnsana nimet verdiğimiz zaman yüz çevirerek yan çizer; başına bir kötülük gelince uzun uzun yalvarır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve insana bir nimet verdik mi yüz çevirir ve şükürden uzaklaşır ve eğer bir şerre uğrarsa uzunuzadıya dua eder durur.
Şaban Piriş:
İnsana bir nimet verdiğimizde yüz çevirir ve büyüklük taslar. Bir kötülük dokunduğu zaman hemen çokça dua etmeye başlar.
Edip Yüksel:
İnsana bir nimet verdik mi, yüz çevirip yan çizer. Başına bir kötülük geldiğinde ise yalvarıp durur.
Ali Bulaç:
İnsana nimet verdiğimiz zaman, yüz çevirir ve yan çizer; ona bir şer dokunduğu zaman ise, artık o, geniş (kapsamlı ve derinlemesine) bir dua sahibidir.
Suat Yıldırım:
Biz insana nimet verdiğimizde o, şükürden yüz çevirir, başını alır uzaklaşır.Fakat kendisine sıkıntı dokununca, bir de bakarsın uzun uzun yalvarır durur. [17,83; 11,9]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve insana nîmet verdiğimiz zaman yüz çevirir ve böbürlenmekte bulunur. Ve ona bir kötülük dokunduğu zaman ise artık bol bol duacıdır.
Yaşar Nuri Öztürk:
İnsana nimet verdiğimizde yüz çevirir, yan yatar. Kendisine şer dokununca, hemen duaya koyulur.
Bekir Sadak:
Guclu olan, Hakim olan Allah, sana da, senden oncekilere de soylece vahyeder.
İbni Kesir:
İnsana nimet verdiğimiz zaman yüz çevirir, yan çizer. Başına bir fenalık gelince de uzun uzun yalvarır.
Adem Uğur:
İnsana bir nimet verdiğimiz zaman (bizden) yüz çevirir ve yan çizer. Fakat ona bir şer dokunduğu zaman da yalvarıp durur.
İskender Ali Mihr:
Ve insana ni´met verdiğimiz zaman yüz çevirdi ve yan çizdi (şükürden uzaklaştı). Ve ona bir şerr dokunduğu zaman artık çok dua eder.
Celal Yıldırım:
İnsana nîmet verdiğimizde yüzçevirip yan çizer. Kendisine kötülük dokunduğu zaman (bakarsın ki), uzun ve geniş bir duada bulunur.
Tefhim ul Kuran:
İnsana nimet verdiğimiz zaman, yüz çevirir ve yan çizer
Fransızca:
Quand Nous comblons de bienfaits l'homme, il s'esquive et s'éloigne. Et quand un malheur le touche, il se livre alors à une longue prière.
İspanyolca:
Cuando agraciamos al hombre, éste se desvía y se aleja. Pero, si sufre un mal, no para de invocar.
İtalyanca:
Quando colmiamo di favore l'uomo, egli si sottrae e si allontana. Quando invece lo colpisce una sventura, allora invoca a lungo.
Almanca:
Und wenn WIR dem Menschen eineWohltat gewährt haben, wendet er sich ab und weicht zur Seite. Und wenn ihn das Unheil trifft, so macht er ein intensives Bittgebet.
Çince:
当我施恩于人的时候,他忘恩而自大;当他遭遇祸患的时候,他祈祷不绝。
Hollandaca:
Als wij den mensch gunsten verleenen, wendt hij zich af en vertrekt, zonder zijnen dank te betuigen: maar als het kwaad hem bereikt, bidt hij dikwijls.
Rusça:
Если Мы одаряем человека благами, он отворачивается и удаляется (или превозносится). Если же его касается зло, он начинает произносить пространные молитвы.
Somalice:
Markaan unicmeyno Dadka wuu jeedsadaa oo is dadbaa (daacadduu ka tagaa) markuu taabto dhibna wuxuu soo baxaa isagoo baryo badan.
Swahilice:
Na tukimneemesha mwanaadamu hugeuka na kujitenga upande, na inapo mgusa shari, huwa na madua marefu marefu.
Uygurca:
ئىنسانغا نېمەت ئاتا قىلساق (پەرۋەردىگارىغا شۈكۈر قىلىشتىن) يۈز ئۆرۈيدۇ، (اﷲ نىڭ ئەمرىگە بويسۇنۇشتىن باش تارتىپ) ھاكاۋۇرلىشىپ كېتىدۇ، ئەگەر ئۇنىڭغا يامانلىق يەتسە (اﷲ قا يۈزلىنىپ) ئۈزلۈكسىز دۇئا قىلىدۇ
Japonca:
われが人間に恩恵を示せば,かれは脇を向いて,(われに近付かず反って)退き去る。だが一度災厄に会えば長々と十分に祈る。
Arapça (Ürdün):
«وإذا أنعمنا على الإنسان» الجنس «أعرض» عن الشكر «وناء بجانبه» ثنى عطفه متبختراً، وفي قراءة بتقديم الهمزة «وإذا مسه الشر فذو دعاءٍ عريض» كثير.
Hintçe:
(वह अलग) और जब हम इन्सान पर एहसान करते हैं तो (हमारी तरफ से) मुँह फेर लेता है और मुँह बदलकर चल देता है और जब उसे तकलीफ़ पहुँचती है तो लम्बी चौड़ी दुआएँ करने लगता है
Tayca:
และเมื่อเราได้ให้ความโปรดปรานแก่มนุษย์ เขาก็เหินห่างและปลีกตัวออกไปข้าง ๆ และเมื่อความทุกข์ประสบแก่เขา เขาก็เป็นผู้วิงวอนขออย่างยืดเยื้อ
İbranice:
כשאנו שופעים חסד לאדם הוא סוטה, אך כשהצרה פוגעת בו הוא בעל בקשה ותפילה רבה
Hırvatça:
Kada čovjeku milost Svoju darujemo, on se okreće i udalji se oholo, a kad ga nevolja dotakne, onda se dugo moli.
Rumence:
Când ne pogorâm harul asupra omului, el întoarce spatele şi se îndepărtează. Când un rău îl atinge însă, înalţă rugi lungi.
Transliteration:
Waitha anAAamna AAala alinsani aAArada wanaa bijanibihi waitha massahu alshsharru fathoo duAAain AAareedin
Türkçe:
İnsana nimet verdiğimizde yüz çevirir, yan yatar. Kendisine şer dokununca, hemen duaya koyulur.
Sahih International:
And when We bestow favor upon man, he turns away and distances himself; but when evil touches him, then he is full of extensive supplication.
İngilizce:
When We bestow favours on man, he turns away, and gets himself remote on his side (instead of coming to Us); and when evil seizes him, (he comes) full of prolonged prayer!
Azerbaycanca:
(Kafir, naşükür) insana ne’mət bəxş etdiyimiz zaman (imandan) üz döndərər, (haqdan) uzaqlaşıb yan gəzər. Ona bir pislik üz verdikdə isə (Rəbbinə) uzun-uzadı dua edər (yaxşı gündə Allahı unudar, dar gündə dərhal Ona yalvarar).
Süleyman Ateş:
İnsana bir ni'met verdik mi yüz çevirir; yan çizer. Ona bir şer dokundu mu yalvarıp durur.
Diyanet Vakfı:
İnsana bir nimet verdiğimiz zaman (bizden) yüz çevirir ve yan çizer. Fakat ona bir şer dokunduğu zaman da yalvarıp durur.
Erhan Aktaş:
İnsana nimet verdiğimiz zaman, yüz çevirip yan çizer.(1) Kendisine bir kötülük dokunduğu zaman da bol bol dûa ederek yardım ister.
Kral Fahd:
İnsana bir nimet verdiğimiz zaman (bizden) yüz çevirir ve yan çizer. Fakat ona bir şer dokunduğu zaman da yalvarıp durur.
Hasan Basri Çantay:
İnsana ni´met verdiğimiz vakit (şükürden) yüz çevirir, nefsi ondan uzaklaşır. Ona bir şer dokunduğu zaman ise artık o, geniş (bol) bir düâ saahibidir.
Muhammed Esed:
Ne zaman insana nimetlerimizi bağışlasak yan çizer ve (Bizi anmaktan) uzaklaşır, başına bir kötülük gelince de hemen dualar okumaya başlar!
Gültekin Onan:
İnsana nimet verdiğimiz zaman, yüz çevirir ve yan çizer
Ali Fikri Yavuz:
Biz insana nimet verdiğimiz vakit, şükretmekten yüz çevirir ve yan büküb uzaklaşır. Kendisine darlık dokunuverdi mi, artık geniş geniş duaya dalar.
Portekizce:
Mas quando agraciamos o homem, ele desdenha e se envaidece; em troca, quando o mal o açoita, eis que não cessa deNos suplicar!
İsveççe:
När Vi ger människan del av Våra välsignelser vänder hon Oss ryggen och drar sig undan, men om något ont drabbar henne, förlorar hon sig i ändlösa böner.
Farsça:
و هنگامی که به انسان نعمت عطا می کنیم [از طاعت و عبادت] روی بر می گرداند و [با کبر و نخوت] از ما دور می شود، و چون آسیبی به او رسد [برای برطرف شدنش] به دعای فراوان و طولانی روی می آورد؛
Kürtçe:
وە کاتێك چاکە و خۆشیمان ڕشت بەسەر ئادەمیدا ڕوو وەردەگێڕێ و بە خۆبەزل زانینە وە دوور دەکەوێتەوە بەڵام کاتێك ناخۆشی تووش بێت ئەوە نزاو ھاواری زۆر دەکات
Özbekçe:
Қачон инсонга неъмат берсак, у юз ўгирар ва ёнбоши ила узоқлашар. Қачон уни ёмонлик тутса, бас, у узундан-узоқ дуо эгасидир.
Malayca:
Dan apabila Kami kurniakan nikmat kepada manusia, berpalinglah dia serta menjauhkan diri (dari bersyukur); dan apabila ia ditimpa kesusahan, maka ia berdoa merayu dengan panjang lebar.
Arnavutça:
Kur njeriut i dhurojmë dhuntitë Tona, ai shmanget dhe largohet me një anë, (nga të adhuruarit Neve), e kur ta godet e keqja, (atëherë) ai lutet gjerë e gjat).
Bulgarca:
И щом облагодетелстваме човек, той се отдръпва и се възгордява. А засегне ли го злото, дълго [Ни] зове.
Sırpça:
Када човеку дарујемо Своју милост, постаје незахвалан и узохоли се, а кад га дотакне невоља, онда се дуго моли.
Çekçe:
Když zahrneme člověka dobrodiním Svým, odvrací se a stranou se vzdálí, když však zlé se ho dotkne, tu hned prošení obšírného je plný.
Urduca:
انسان کو جب ہم نعمت دیتے ہیں تو وہ منہ پھیرتا ہے اور اکڑ جاتا ہے اور جب اسے کوئی آفت چھو جاتی ہے تو لمبی چوڑی دعائیں کرنے لگتا ہے
Tacikçe:
Чун ба одами неъмате ато кунем, рӯйгардон мешавад ва ба такаббур гардан боло мекунад. Ва агар ба ӯ бадие бирасад, бисёр фарёду фиғон мекунад.
Tatarca:
Әгәр кешегә рәхмәт кылып нигъмәтләр бирсәк, аның Шөкереннән вә Аллаһуга гыйбадәт кылудан баш тартыр, вә тәкәбберләнеп Аллаһуга дога кылудан ерак булыр, әгәр аңа нәфесе яратмаган авырлыклар килсә, шул вакытта ул Аллаһудан күп сораучы булып әверелә.
Endonezyaca:
Dan apabila Kami memberikan nikmat kepada manusia, ia berpaling dan menjauhkan diri; tetapi apabila ia ditimpa malapetaka, maka ia banyak berdoa.
Amharca:
በሰውም ላይ ጸጋችንን በለገስን ጊዜ (ከማመስገን) ይዞራል፡፡ በጎኑም ይርቃል፡፡ መከራም ባገኘው ጊዜ የብዙ ልመና ባለቤት ይኾናል፡፡
Tamilce:
மனிதன் மீது நாம் அருள் புரிந்தால் (அதற்கு அவன் நன்றி செலுத்தாமல் நம்மை விட்டு) புறக்கணித்து செல்கிறான். இன்னும், (நமக்கு கீழ்ப்படிவதை விட்டு விலகி) முற்றிலும் தூரமாகி விடுகிறான். அவனுக்கு தீங்கு நிகழ்ந்தால் (நம்மிடம்) மிக அதிகமான பிரார்த்தனை செய்பவனாக ஆகிவிடுகிறான்.
Korece:
하나님이 인간들에게 은혜를 베풀 때면 이에 등을 돌리며 거 만해 하고 재앙이 그를 스칠때는 계속하여 구원하더라
Vietnamca:
Khi TA (Allah) ban ân huệ cho con người thì y quay lưng và xa cách (TA) còn khi gặp hoạn nạn thì y lại khẩn cầu (TA) tha thiết.
Ayet Linkleri: