Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

41

Sûredeki Ayet No: 

18

Ayet No: 

4236

Sayfa No: 

478

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَنَجَّيْنَا الَّذِينَ آمَنُوا وَكَانُوا يَتَّقُونَ

Çeviriyazı: 

venecceyne-lleẕîne âmenû vekânû yetteḳûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Biz iman edenleri ve kötülükten sakınanları ise kurtardık.

Diyanet İşleri: 

İnananları ve Allah'a karşı gelmekten sakınmış olanları kurtardık.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve inananları kurtardık ve onlar, çekinen kişilerdi.

Şaban Piriş: 

İman edenleri ise, Allah’tan sakınmaları/takvaları sebebiyle kurtarmıştık.

Edip Yüksel: 

İnananları ve erdemli davrananları ise kurtardık.

Ali Bulaç: 

İman edenleri ve sakınanları ise kurtardık.

Suat Yıldırım: 

İman edip de Allah'a karşı gelmekten sakınanları da kurtardık.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve imân etmiş ve ittikâda bulunur olmuş olanları ise necâta erdirdik.

Yaşar Nuri Öztürk: 

İnananları kurtardık, onlar korunuyorlardı.

Bekir Sadak: 

Ister sabretsinler ister etmesinler, onlarin duragi atestir. Hos tutulmalarini isteseler de artik hos tutulmazlar.

İbni Kesir: 

İman edip de korkar olanları da kurtardık.

Adem Uğur: 

İnananları kurtardık. Onlar (Allah´tan) korkuyorlardı.

İskender Ali Mihr: 

Ve âmenû olanları (Allah´a ulaşmayı dileyenleri) kurtardık. Ve (böylece) onlar, takva sahibi olmuşlardı.

Celal Yıldırım: 

İmân edenleri, (Allah´tan) korkup (fenalıklardan) sakınanları kurtardık.

Tefhim ul Kuran: 

İman edenleri ve korkup sakınmakta olanları ise kurtardık.

Fransızca: 

Et Nous sauvâmes ceux qui croyaient et craignaient Allah.

İspanyolca: 

Y salvamos a los que creían y temían a Alá.

İtalyanca: 

Salvammo [solo] coloro che credevano ed erano timorati [di Allah].

Almanca: 

Und WIR erretteten diejenigen, die den Iman verinnerlichten und Taqwa gemäß zu handeln pflegten.

Çince: 

我曾拯救了信道而敬畏者。

Hollandaca: 

Maar wij bevrijdden hen die geloofden en God vreesden.

Rusça: 

А тех, которые уверовали и были богобоязненны, Мы спасли.

Somalice: 

Waxaana korinay kuwii rumeeyey (xaqa) oo dhawrsan jiray.

Swahilice: 

Na tukawaokoa walio amini na wakawa wanamcha-mngu.

Uygurca: 

ئىمان ئېيتقانلارنى ۋە تەقۋادارلارنى (يەنى سالىھ ئەلەيھىسسالام بىلەن ئۇنىڭغا ئەگەشكەنلەرنى ئازابتىن) قۇتقۇزدۇق

Japonca: 

だが,われは信仰し主を畏れる者は救った。

Arapça (Ürdün): 

«ونجينا» منها «الذين آمنوا وكانوا يتقون» الله.

Hintçe: 

और जो लोग ईमान लाए और परहेज़गारी करते थे उनको हमने (इस) मुसीबत से बचा लिया

Tayca: 

และเราได้ช่วยบรรดาผู้ศรัทธา และบรรดาผู้ยำเกรงให้รอดพ้น (จากการลงโทษนั้น)

İbranice: 

וחילצנו את אלה אשר האמינו ואשר היו יראים

Hırvatça: 

a one koji su vjerovali i Allaha se bojali Mi smo spasili.

Rumence: 

Noi i-am mântuit pe cei care au crezut şi s-au temut.

Transliteration: 

Wanajjayna allatheena amanoo wakanoo yattaqoona

Türkçe: 

İnananları kurtardık, onlar korunuyorlardı.

Sahih International: 

And We saved those who believed and used to fear Allah.

İngilizce: 

But We delivered those who believed and practised righteousness.

Azerbaycanca: 

İman gətirib (Allahdan) qorxanları isə xilas etdik.

Süleyman Ateş: 

İnananları ve korunanları kurtardık.

Diyanet Vakfı: 

İnananları kurtardık. Onlar (Allah'tan) korkuyorlardı.

Erhan Aktaş: 

Biz, îmân eden ve takvâlı davranan kimseleri kurtardık.

Kral Fahd: 

İnananları kurtardık. Onlar (Allah'tan) korkuyorlardı.

Hasan Basri Çantay: 

(İçlerinden) îman edib de (Allahdan) korkanları ise kurtardık.

Muhammed Esed: 

Biz, (yalnızca) imana ermiş olan ve Bize karşı sorumluluk bilinci duyanları kurtardık.

Gültekin Onan: 

İnananları ve sakınanları ise kurtardık.

Ali Fikri Yavuz: 

(Peygamberleri Salih’e) iman edib de (küfürden) sakınanları ise kurtardık.

Portekizce: 

E salvamos os fiéis tementes.

İsveççe: 

Men Vi räddade dem som trodde och fruktade Oss.

Farsça: 

و کسانی را که ایمان آورده و همواره پرهیزکاری می کردند، نجات دادیم.

Kürtçe: 

وە ئەو کەسانەشمان ڕزگارکرد کەباوەڕدارو پارێزکار ولەخواترس بوون

Özbekçe: 

Иймон келтирганларга ва тақво қилиб юрганларга нажот бердик.

Malayca: 

Dan Kami selamatkan orang-orang yang beriman serta mereka tetap bertaqwa.

Arnavutça: 

e, i shpëtuam ata që besuan dhe që janë ruajtë (prej të këqiave).

Bulgarca: 

И спасихме онези, които повярваха и бяха богобоязливи.

Sırpça: 

а спасили смо оне који су веровали и Аллаха се бојали.

Çekçe: 

A zachránili jsme ty, kdož uvěřili a Boha se báli.

Urduca: 

اور ہم نے اُن لوگوں کو بچا لیا جو ایمان لائے تھے اور گمراہی و بد عملی سے پرہیز کرتے تھے

Tacikçe: 

Ва Мо касонеро, ки имон оварда буданд ва парҳезгор буданд, наҷот додем.

Tatarca: 

Вә ул ґәзабтан иман китереп гөнаһлардан сакланучы хак мөэминнәрне коткардык.

Endonezyaca: 

Dan Kami selamatkan orang-orang yang beriman dan mereka adalah orang-orang yang bertakwa.

Amharca: 

እነዚያንም ያመኑትንና ይጠነቀቁ የነበሩትን አዳንናቸው፡፡

Tamilce: 

(அல்லாஹ்வை) நம்பிக்கை கொண்டு, (அவனை) அஞ்சுபவர்களாக இருந்தவர்களை நாம் பாதுகாத்(து தண்டனையில் இருந்து தப்பிக்க வைத்)தோம்.

Korece: 

그러나 하나님은 믿음으로 정의를 행하는 이들은 구제하였노라

Vietnamca: 

Và TA đã cứu những người có đức tin và kính sợ (TA).