Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

4

Sûredeki Ayet No: 

53

Ayet No: 

546

Sayfa No: 

87

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

أَمْ لَهُمْ نَصِيبٌ مِّنَ الْمُلْكِ فَإِذًا لَّا يُؤْتُونَ النَّاسَ نَقِيرًا

Çeviriyazı: 

em lehüm neṣîbüm mine-lmülki feiẕel lâ yü'tûne-nnâse neḳîrâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Yoksa onların mülkten bir payı mı vardır. Eğer öyle olsaydı, insanlara bir çekirdeğin zerresini bile vermezlerdi.

Diyanet İşleri: 

Yoksa onların hükümranlıktan bir payı mı var? O zaman insanlara bir çekirdek parçası bile vermezler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Yoksa onların saltanattan bir payları mı var? Böyle olsa da insanlara bir habbe bile vermezler.

Şaban Piriş: 

Eğer, öyle olsaydı insanlara, bir hurma çekirdeğinin üzerindeki oyuk miktarı bir pay bile vermezlerdi.

Edip Yüksel: 

Yoksa onların yönetimde bir payı mı var? Öyle olsaydı insanlara bir çekirdek bile vermezlerdi.

Ali Bulaç: 

Yoksa onların mülk'ten bir payları mı var? Eğer öyle olsaydı, insanlara 'çekirdeğin sırtındaki küçücük bir tomurcuğu' bile vermezlerdi.

Suat Yıldırım: 

Yoksa onların mülk ve hâkimiyetten nasipleri mi var? Öyle olsaydı onlar insanlara bir kırıntı bile vermezlerdi! [7,100]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Yoksa onlar için mülkten bir nasip mi var? O halde onlar nâsa bir çekirdek bile vermezler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Yoksa mülkten/yönetimden bir nasipleri mi var? Eğer öyle olsa, insanlara bir çekirdek bile vermezler.

Bekir Sadak: 

Inanip yararli is isleyenleri icinde temelli ve ebedi kalacaklari, iclerinden irmaklar akan cennetlere koyacagiz. Onlara orada tertemiz esler vardir. Onlari en koyu golgeliklere yerlestirecegiz.

İbni Kesir: 

Yoksa onların mülkten bir payı mı var? Öyle olsaydı

Adem Uğur: 

Yoksa onların mülkten (hükümranlıktan) bir nasipleri mi var? Öyle olsaydı insanlara çekirdek filizi (kadar bir şey bile) vermezlerdi.

İskender Ali Mihr: 

Yoksa onların, mülkden bir nasibi mi var? Öyle olsaydı insanlara bir çekirdek bile vermezlerdi.

Celal Yıldırım: 

Yoksa onlara mülk-ü saltanattan bir pay mı var ? O takdirde insanlara hurma çekirdeğinin oyuğu kadar bir şey bile vermezler.

Tefhim ul Kuran: 

Yoksa onların mülk´ten bir payları mı var? Eğer böyle olsaydı, insanlara ´çekirdeğin sırtındaki küçücük bir tomurcuğu´ bile vermezlerdi.

Fransızca: 

Possèdent-ils une partie du pouvoir ? Ils ne donneraient donc rien aux gens, fût-ce le creux d'un noyau de datte .

İspanyolca: 

Aunque tuvieran parte en el dominio no darían a la gente lo más mínimo.

İtalyanca: 

Dovrebbero avere una parte del potere, loro che non donano agli altri neppure una fibra di dattero?

Almanca: 

Oder würden sie vielleicht Anteil an der Herrschaft (ALLAHs) besitzen?! Dann würden sie den Menschen nicht das Geringste davon geben.

Çince: 

难道他们有一部分国权吗?假若他们有,那末,他们不给别人一丝毫。

Hollandaca: 

Zouden zij een deel van het koninkrijk hebben; zij die niet het kleinste deel aan de menschen hebben gegeven?

Rusça: 

Или же они обладают долей власти? Будь это так, то они не дали бы людям даже выемки на финиковой косточке.

Somalice: 

Mise waxay leeyihiin Qayb Xukunka oo markaas ayan siinayn Dadka Laf Timir Duleelkeed (wax buuxiya).

Swahilice: 

Au wanayo sehemu ya utawala? Basi hapo wasingewapa watu hata tundu ya kokwa ya tende.

Uygurca: 

ياكى ئۇلارنىڭ پادىشاھلىقتىن نېسىۋىسى بارمۇ؟ (ھېچقانداق نېسىۋىسى يوق) ئەگەر بولىدىغان بولسا، (زىيادە بېخىللىقتىن) ئۇلار كىشىلەرگە قىلچىلىك نەرسە بەرمەيدۇ

Japonca: 

かれらは,大権の一端をあずかれるとでも思っているのか。仮令そうであっても,かれらは少しも人びとに与えることをしないであろう。

Arapça (Ürdün): 

«أم» بل «لهم نصيب من الملك» أي ليس لهم شيء منه ولو كان «فإذا لا يؤتون الناس نقيرا» أي شيئا تافها قدر النقرة في ظهر النواة لفرط بخلهم.

Hintçe: 

क्या (दुनिया) की सल्तनत में कुछ उनका भी हिस्सा है कि इस वजह से लोगों को भूसी भर भी न देंगे

Tayca: 

หรือว่าพวกเขามีส่วนได้ใด ๆ จากอำนาจ ถ้าเช่นนั้นแล้ว พวกเขาก็จะไม่ให้แก่คนอื่น แม้เพียงจุดบนเมล็ดอินทผาลัม

İbranice: 

האם יש להם חלק במלכות-השמים? הרי לא היו נותנים לאנשים אפילו גלעין של תמר

Hırvatça: 

Da možda oni nemaju kakav udio u vlasti?! A da imaju, oni ljudima ništa-ni koliko udubljenje na hurminoj košpici - ne bi dali.

Rumence: 

Cum să aibă parte din împărăţie, dacă nu dau oamenilor nici măcar o pieliţă de curmală

Transliteration: 

Am lahum naseebun mina almulki faithan la yutoona alnnasa naqeeran

Türkçe: 

Yoksa mülkten/yönetimden bir nasipleri mi var? Eğer öyle olsa, insanlara bir çekirdek bile vermezler.

Sahih International: 

Or have they a share of dominion? Then [if that were so], they would not give the people [even as much as] the speck on a date seed.

İngilizce: 

Have they a share in dominion or power? Behold, they give not a farthing to their fellow-men?

Azerbaycanca: 

Yoxsa onların (dünyada) hökmranlıqdan bir payı vardır? Əgər elə olsaydı, onlar insanlara xurma çərdəyinin bir tumurcuğunu (zərrəsini) belə verməzdilər.

Süleyman Ateş: 

Yoksa onların mülkten bir payı mı var? Öyle olsaydı insanlara bir çekirdek zerresi bile vermezlerdi.

Diyanet Vakfı: 

Yoksa onların mülkten (hükümranlıktan) bir nasipleri mi var? Öyle olsaydı insanlara çekirdek filizi (kadar bir şey bile) vermezlerdi.

Erhan Aktaş: 

Yoksa onların mülkten(1) bir payları mı var? Öyle olsa, insanlara hurma çekirdeğinin bir parçasını bile vermezlerdi.

Kral Fahd: 

Yoksa onların mülkten (hükümranlıktan) bir nasipleri mi var? Öyle olsaydı (kendi cimrilikleri sebebiyle) insanlara bir çekirdek üzerindeki kırıntıyı dahi vermezlerdi.

Hasan Basri Çantay: 

Yoksa onların (yer yüzünün) mülk (-ü saltanatın) dan bir hissesi mi var? Fakat öyle olsaydı insanlara çekirdeğin arkasındaki minik bir tomurcuğu bile vermezlerdi.

Muhammed Esed: 

Yoksa onlar (Allahın) hükümranlığına ortak mıdırlar? Ama (eğer öyle olsaydı), onlar başkasına bir hurma çekirdeği(ni dolduracak) kadar bile bir şey vermezlerdi!

Gültekin Onan: 

Yoksa onların mülk´ten bir payları mı var ? Eğer öyle olsaydı, insanlara ´çekirdeğin sırtındaki küçücük bir tomurcuğu´ bile vermezlerdi.

Ali Fikri Yavuz: 

Yoksa, onların, mülkten (yeryüzü saltanatından) bir hissesi mi var? Öyle olsa, insanlara bir çekirdeğin zerresini bile vermezlerdi.

Portekizce: 

Possuem, acaso, uma parte do domínio? Se a possuíssem, dela não dariam a seus semelhantes, nem a mais ínfimapartícula.

İsveççe: 

Har de kanske del i [Guds] herravälde? Om så vore, skulle de ändå inte ge [andra] människor ens vad som [kunde fylla] skåran i en dadelkärna.

Farsça: 

آیا آنان را بهره ای از حکومت است [که بخواهند چیزی به مردم دهند و کارساز دنیا و آخرتشان باشند، اگر هم بهره ای باشد] در این صورت به اندازه گودی پشت هسته خرما به مردم نمی پردازند.

Kürtçe: 

ئایا ئەوانە (جولەکەکان) بەشیان ھەیە لە دەسەڵاتی پاشایەتی (خاوەنێتی بوونەوەر)؟ (جا ئەگەر بیانبوایە) ئەو کاتە بەخەڵکیان نەدەبەخشی (بە ئەندازەی) توێکڵی دەنکە خورمایەک

Özbekçe: 

Ёки улар мулкдан насибадорлар-у, шундай тақдирда ундан одамларга зиғирча ҳам бермайдиларми?!

Malayca: 

Patutkah ada bagi mereka (kaum Yahudi itu) sesuatu bahagian dari kekuasaan memerintah? (Tidak, bahkan kalau ada) maka sudah tentu mereka tidak akan memberikan sedikitpun kebaikan kepada manusia.

Arnavutça: 

A do të kenë ata (Hebrenjt) ndonjë pjesë të pushtetit? Atëherë (sikur të kishin pushtet), nuk do t’i jepnin njerëzve as sa puçërza e bërthamës.

Bulgarca: 

Нима притежават дял от властта! Тогава те не ще дадат на хората и браздица от костилка на фурма.

Sırpça: 

Да можда они немају какав удео у власти?! А да имају, они муслиманима ништа не би ни колико трун дали.

Çekçe: 

Anebo mají snad podíl nějaký na vládě? A i kdyby jej měli, nedali by lidem ani slupku pecky datlové!

Urduca: 

کیا حکومت میں اُن کا کوئی حصہ ہے؟ اگر ایسا ہوتا تو یہ دوسروں کو ایک پھوٹی کوڑی تک نہ دیتے

Tacikçe: 

Ё аз подшоҳӣ насибе бурдаанд, ки дар ин сурат ба қадри он пӯсти тунуке, ки бар пушти донаи хурмост, ба мардум суде намерасонанд?

Tatarca: 

Ул яһүдләрнең байлыклары булса иде, әлбәттә, алар нәкыйра хәтле нәрсә дә башка кешеләргә бирмәс иделәр, ягъни алар бик сараннар. (Нәкыйра дип хөрмә тешенең өстендәге ноктага әйтелә).

Endonezyaca: 

Ataukah ada bagi mereka bahagian dari kerajaan (kekuasaan)? Kendatipun ada, mereka tidak akan memberikan sedikitpun (kebajikan) kepada manusia.

Amharca: 

በእውነቱ ለእነሱ ከንግሥናው ፋንታ አላቸውን ያን ጊዜ ለሰዎች በተምር ፍሬ ላይ ያለችውን ነጥብ ያህል አይሰጡም ነበር፡፡

Tamilce: 

இவர்களுக்கு ஆட்சியில் பங்கு ஏதும் இருக்கிறதா? அவ்வாறிருந்தால் (பேரீச்சங்கொட்டையின் நடுவில் உள்ள ஒரு) கீறல் அளவு(ள்ள பொருளையு)ம் இவர்கள் மக்களுக்கு (தானமாக) கொடுக்க மாட்டார்கள்.

Korece: 

그들에게는 아무런 권능이 없나니 그들이 그 무리에게 일푼 의 것도 주지 못하니라

Vietnamca: 

Lẽ nào họ có được một phần của vương quyền? Nếu thật sự là vậy thì chắc chắn họ sẽ không chia nó cho thiên hạ dù chỉ là một ít.