Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

4

Sûredeki Ayet No: 

49

Ayet No: 

542

Sayfa No: 

86

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ يُزَكُّونَ أَنفُسَهُم ۚ بَلِ اللَّهُ يُزَكِّي مَن يَشَاءُ وَلَا يُظْلَمُونَ فَتِيلًا

Çeviriyazı: 

elem tera ile-lleẕîne yüzekkûne enfüsehüm. beli-llâhü yüzekkî mey yeşâü velâ yużlemûne fetîlâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Kendi nefislerini temize çıkaranları görmüyor musun? Hayır! Ancak Allah, dilediğini temize çıkarır. Onlara kıl kadar zulmedilmez.

Diyanet İşleri: 

Kendilerini temize çıkaranları görmedin mi? Allah dilediğini temize çıkarır ve kendilerine kıl kadar haksızlık yapmaz.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Görmez misin kendilerini temize çıkarmaya savaşanları, halbuki Allah, dilediğini arıtır, temizler ve onlar, hurma çekirdeğinin içindeki incecik kıl kadar bile zulüm görmezler.

Şaban Piriş: 

Kendilerini temize çıkaranları görmedin mi? Oysa Allah, dilediğini arındırır ve onlar, en küçük zulme uğratılmazlar.

Edip Yüksel: 

Kendilerini temize çıkaranları görmüyor musun? Oysa ALLAH dilediğini temize çıkarır. Onlara en ufak bir haksızlık yapılmaz

Ali Bulaç: 

Kendilerini (övgüyle) temize çıkaranları görmedin mi? Hayır; Allah, dilediğini temizleyip yüceltir. Onlar, 'bir hurma çekirdeğindeki iplikçik kadar' bile haksızlığa uğratılmazlar.

Suat Yıldırım: 

Baksana o kendini temize çıkaranlara! (Onların temiz olduklarını iddia etmeleri neye yarar ki?)Ancak Allah dilediğini temize çıkarır ve onlara kıl kadar olsun haksızlık edilmez.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Bakmadın mı o kimselere ki, nefislerini tezkiye eder dururlar. Belki Allah Teâlâ dilediğini tezkiye eder ve kıl kadar zulüm edilmezler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bakmaz mısın, şu benliklerini ak-berrak gösterip duranlara! Hayır! İş, sandıkları gibi değil. Ancak Allah, dilediğini temizleyip aklar. Ve bir hurma lifi kadar zulme uğratılmazlar.

Bekir Sadak: 

Yoksa onlarin hukumranliktan bir payi mi var? O zaman insanlara bir cekirdek parcasi bile vermezler.

İbni Kesir: 

Bakmaz mısın şu kendilerini temize çıkaranlara? Halbuki dilediğini temize çıkaran yalnız Allah´tır. Ve kıl payı zulme uğratılmazlar.

Adem Uğur: 

Kendilerini temize çıkaranlara ne dersin! Hayır, Allah dilediğini temize çıkarır ve hiç kimse kıl payı kadar haksızlık görmez.

İskender Ali Mihr: 

Kendi nefslerini temize çıkaranları (tezkiye ettiklerini söyleyenleri) görmedin mi? Hayır (öyle değil)., ancak Allah, dilediği kişinin nefsini tezkiye eder. Ve onlar, hurma çekirdeğinin ince ipliği kadar (bile) zulüm olunmazlar.

Celal Yıldırım: 

Görmedin mi, şu kendini temize çıkaranları ? Ama Allah, dilediğini temize çıkarır ve hurma çekirdeğindeki ince lif kadar olsun haksızlığa uğramazlar.

Tefhim ul Kuran: 

Kendilerini (övgüyle) temize çıkaranları görmedin mi? Hayır

Fransızca: 

N'as-tu pas vu ceux-là qui se déclarent purs ? Mais c'est Allah qui purifie qui Il veut; et ils ne seront point lésés, fût-ce d'un brin de noyau de datte .

İspanyolca: 

¿No has visto a quienes se consideran puros? No, es Alá Quien declara puro a quien Él quiere y nadie será tratado injustamente en lo más mínimo.

İtalyanca: 

Non hai visto coloro che si vantano di essere puri? E' Allah che purifica chi vuole Lui. E non subiranno neppure un torto grande quanto una pellicola di dattero.

Almanca: 

Hast du etwa nicht diejenigen wahrgenommen, die von sich selbst (behaupten), geläutert zu sein?! Nein, sondern ALLAH erklärt als geläutert, wen ER will. Und ihnen wird nicht im Geringsten Unrecht angetan.

Çince: 

难道你没有看见自称清白的人吗?不然,真主使他所意欲的人清白,他们不受一丝毫的亏枉。

Hollandaca: 

Hebt gij hen niet gezien die zich rechtvaardigden? Maar God zal slechts hen rechtvaardigen die hem behagen; hun zal geen haar gekrenkt worden.

Rusça: 

Разве ты не видел тех, которые восхваляют сами себя? О нет! Аллах восхваляет, кого пожелает, и они не будут обижены даже на величину нити на финиковой косточке.

Somalice: 

Ka warrama kuwa daahirin (amaani) Naftooda, Eebaa Daahiriya Cidduu doono lagamana Dulmiyo waxa ku dhaggan Jeex Laf Timireed (Wax yar).

Swahilice: 

Jee huwaoni wale wanao dai kuwa ati wametakasika? Bali Mwenyezi Mungu humtakasa amtakaye. Na hawatadhulumiwa hata kadiri ya kijiuzi kilichomo ndani ya uwazi wa kokwa ya tende.

Uygurca: 

ئۆزلىرىنى پاك دەپ قارايدىغانلار (يەنى ئۆزلىرىنى تەقۋادارلىق بىلەن مەدھىيىلەيدىغانلارنى) نى كۆرمىدىڭمۇ؟ ئۇنداق ئەمەس (يەنى ئىش ئۇلارنىڭ دېگىنىدەك ئەمەس)، اﷲ خالىغان بەندىسىنى پاك قىلىدۇ، ئۇلارغا قىلچىلىكمۇ زۇلۇم قىلىنمايدۇ

Japonca: 

あなたは,あの自ら清浄だとする者を知らないのか。いや,アッラーは御心に適う者を清め,かれは少しも不当に扱われない。

Arapça (Ürdün): 

«ألم تر إلى الذين يزكُون أنفسهم» وهم اليهود حيث قالوا نحن أبناء الله وأحباؤه أي ليس الأمر بتزكيتهم أنفسهم «بل الله يزكّي» يطهر «من يشاء» بالإيمان «ولا يُظلمون» ينقصون من أعمالهم «فتيلا» قدر قشرة النواة.

Hintçe: 

(ऐ रसूल) क्या तुमने उन लोगों के हाल पर नज़र नहीं की जो आप बड़े मुक़द्दस बनते हैं (मगर उससे क्या होता है) बल्कि ख़ुदा जिसे चाहता है मुक़द्दस बनाता है और ज़ुल्म तो किसी पर धागे के बराबर हो ही गा नहीं

Tayca: 

เจ้ามิได้มองดูบรรดาผู้ที่ให้ตัวเองเป็นผู้บริสุทธิ์ดอกหรือ ? มิได้อัลลอฮฺต่างหากที่จะให้บริสุทธิ์ซึ่งผู้ที่พระองค์ทรงประสงค์ และพวกเขาจะไม่ถูกอธรรมแม้เพียงขนาดร่องเมล็ดอินทผาลัม

İbranice: 

האם לא ראית את אלה אשר יזכו (באמונה) את עצמם? רק אלוהים יזכה את מי שירצה, והם לא יקופחו בכלום

Hırvatça: 

Zar ne vidiš one koji sebe smatraju od grijeha čistim?! Međutim, Allah čisti od grijeha koga hoće i nikome se neće, ni koliko nit na hurminoj košpici, zulum učiniti.

Rumence: 

Nu i-ai văzut pe cei care se ţin pe ei înşişi de curaţi? Dumnezeu dă curăţenie cui voieşte, iar ei nu vor fi nedreptăţiţi nici cât un fitil (de opaiţ).

Transliteration: 

Alam tara ila allatheena yuzakkoona anfusahum bali Allahu yuzakkee man yashao wala yuthlamoona fateelan

Türkçe: 

Bakmaz mısın, şu benliklerini ak-berrak gösterip duranlara! Hayır! İş, sandıkları gibi değil. Ancak Allah, dilediğini temizleyip aklar. Ve bir hurma lifi kadar zulme uğratılmazlar.

Sahih International: 

Have you not seen those who claim themselves to be pure? Rather, Allah purifies whom He wills, and injustice is not done to them, [even] as much as a thread [inside a date seed].

İngilizce: 

Hast thou not turned Thy vision to those who claim sanctity for themselves? Nay-but Allah Doth sanctify whom He pleaseth. But never will they fail to receive justice in the least little thing.

Azerbaycanca: 

(Ya Rəsulum!) Özlərini təmizə çıxaranları görmürsənmi? Xeyr (elə deyil). Allah istədiyini təmizə çıxardar və onlara xurma çərdəyindəki nazik tel qədər zülm olunmaz!

Süleyman Ateş: 

Şu kendilerini övüp yüceltenleri görmedin mi? Hayır, ancak Allah dilediğini yüceltir, onlara kıl kadar zulmedilmez.

Diyanet Vakfı: 

Kendilerini temize çıkaranlara ne dersin! Hayır, Allah dilediğini temize çıkarır ve hiç kimse kıl payı kadar haksızlık görmez.

Erhan Aktaş: 

Kendilerini temize çıkaranları görmüyor musun? Hayır! Allah, hak edeni(1) temize çıkarır. Hiç kimseye hurma çekirdeğinin lifi kadar haksızlık edilmez.

Kral Fahd: 

Kendilerini temize çıkaranlar (yahudilere) a ne dersin! Hayır, Allah dilediğini temize çıkarır ve hiç kimse kıl payı kadar haksızlık görmez.

Hasan Basri Çantay: 

Kendilerini temize çıkaranlara bakmadın mı? öyle değil, Allah kimi dilerse onu temize çıkarır. Onlar hurma çekirdeğinin ince ipliği kadar bile haksızlık görmezler.

Muhammed Esed: 

Kendilerini tertemiz sayanların farkında değil misin? Hayır, aksine Allah dilediğini temize çıkarır ve kimseye kıl kadar haksızlık yapılmaz.

Gültekin Onan: 

Kendilerini (övgüyle) temize çıkaranları görmedin mi ? Hayır

Ali Fikri Yavuz: 

Şu, kendilerini temize çıkaranlara (cennete ancak biz gireceğiz diyen yahudi ve hristiyanlara) bakmazmısın! Öyle değil, Allah dilediğini temize çıkarır. Onlara da kıl kadar zulmedilmezler (yaptıklarının cezasını tam olarak görürler).

Portekizce: 

Não reparaste naqueles que se jactam de puros? Qual! Deus purifica quem Lhe apraz e não os frustra, no mínimo queseja.

İsveççe: 

Har du inte lagt märke till dem som [påstår att de] är rena? Men Gud [ensam] skänker renhet, [skänker den] åt den Han vill; men [ingen] skall få lida ens så mycken orätt som ryms på en tråd.

Farsça: 

آیا به کسانی که خود را به پاکی می ستایند، ننگریستی؟ [این خودستایی هیچ ارزشی و اعتباری ندارد] بلکه خداست که هر که را بخواهد [بر اساس ملاک های تعیین شده از سوی خود] می ستاید، و [گروهی که به ناحق، خود را می ستایند در کیفر و می ازات] به اندازه رشته میان هسته خرما مورد ستم قرار نمی گیرند.

Kürtçe: 

ئایا سەیری ئەوانەت نەکردووە کەخۆیان بەپاک و چاک دەزانن (وانیە) بەڵکو خوا ھەر کەسێکی بوێت پاک و خاوێنی دەکات و کەمترین ستەمیان لێ ناکرێت (بابەئەندازەی ئەو دەزوە باریکەی ناوکی خورماش بێت)

Özbekçe: 

Ўзларини пок қилиб кўрсатаётганларни кўрмайсанми?! Йўқ! Аллоҳ кимни хоҳласа, шуни поклайди. Ва қилча зулм қилинмаслар.

Malayca: 

Tidakkah engkau perhatikan (dan merasa pelik wahai Muhammad) kepada orang-orang yang membersihkan (memuji) diri sendiri? (Padahal perkara itu bukan hak manusia) bahkan Allah jualah yang berhak membersihkan (memuji) sesiapa yang dikehendakiNya (menurut aturan SyariatNya); dan mereka pula tidak akan dianiaya (atau dikurangkan balasan mereka) sedikitpun.

Arnavutça: 

A nuk i ke parë ata, të cilët e konsiderojnë veten të pastër? Jo, Perëndia pastron kënd të dojë, e atyre nuk u bëhet dëm asnjë fije.

Bulgarca: 

Не видя ли ти онези, които изкарват себе си за най-чистите? Не, Аллах пречиства когото пожелае и не ще бъдат угнетени дори колкото с влакънце от фурма.

Sırpça: 

Зар не видиш оне који себе сматрају чистим од греха?! Међутим, Аллах чисти од греха кога хоће и никоме неће, ни колико трун неправде да се учини.

Çekçe: 

Což jsi neviděl ty, kteří se vydávají za čisté? Nikoliv, jen Bůh očišťuje toho, koho chce, a nikdo nebude ošizen ani o slupku pecky datlové.

Urduca: 

تم نے اُن لوگوں کو بھی دیکھا جو بہت اپنی پاکیز گی نفس کا دم بھرتے ہیں؟ حالانکہ پاکیزگی تو اللہ ہی جسے چاہتا ہے عطا کرتا ہے، اور (انہیں جو پاکیزگی نہیں ملتی تو در حقیقت) ان پر ذرہ برابر بھی ظلم نہیں کیا جاتا

Tacikçe: 

Оё ононро надидаӣ, ки худро поку беайб ҷилва медиҳанд? Оре, Худост, ки ҳар киро, ки хоҳад, аз айб пок гардонад. Ва ба ҳеҷ кас ҳатто ба қадри риштае, ки дар шикофи донаи хурмост, ситам нашавад.

Tatarca: 

Ий Мухәммәд г-м! Күрәсеңме үзләрен гөнаһтан пакь санаган кешеләрне? Минем гөнаһым юк дип мактанучыны Аллаһ һич яратмый. Бәлки Аллаһ үзе теләгән кешене ярлыкап, гөнаһлардан пакьлар. Аллаһ лаклаган кешеләр ахирәттә фәтил хәтле дә золым ителмәсләр. (Фәтил дип хөрмә тешенең ярыгындагы ак җепкә әйтәләр).

Endonezyaca: 

Apakah kamu tidak memperhatikan orang yang menganggap dirinya bersih?. Sebenarnya Allah membersihkan siapa yang dikehendaki-Nya dan mereka tidak aniaya sedikitpun.

Amharca: 

ወደእነዚያ ነፍሶቻቸውን ወደ ሚያጠሩት (የሚያወድሱት) አላየህምን አይደለም፤ አላህ የሚፈልገውን ያጠራል፡፡ የተምር ፍሬ ክር ያህልም አይበደሉም፡፡

Tamilce: 

(நபியே!) “தங்களை (தாமே உயர்வாக பேசி) பரிசுத்தப்படுத்துபவர்களை (நீர்) கவனிக்கவில்லையா?” மாறாக அல்லாஹ், தான் நாடியவர்களை பரிசுத்தமாக்குகிறான். அவர்களுக்கு (பேரீச்சங் கொட்டையின் சிறிய) வெள்ளை நூலளவும் அநீதி செய்யப்படாது.

Korece: 

그들 스스로가 자신들을 성 결케 한다고 자찬하는 그들을 너 희는 보지 아니했느뇨 그러나 하 나님만이 그분의 뜻에 따라 성결 케 하시나니 그들은 조금도 그들 의 행위에 대하여 부정한 대우를 받지 아니할 것이라

Vietnamca: 

Lẽ nào Ngươi (hỡi Thiên Sứ Muhammad) lại không nhìn thấy những kẻ đã tự cho mình trong sạch (khỏi tội lỗi) ư? Không, chỉ Allah mới (có quyền) thanh lọc (tội lỗi) cho ai Ngài muốn (bởi Ngài biết rõ tấm lòng của y) và họ sẽ không bị đối xử bất công một chút nào.