Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

4

Sûredeki Ayet No: 

146

Ayet No: 

639

Sayfa No: 

101

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

إِلَّا الَّذِينَ تَابُوا وَأَصْلَحُوا وَاعْتَصَمُوا بِاللَّهِ وَأَخْلَصُوا دِينَهُمْ لِلَّهِ فَأُولَٰئِكَ مَعَ الْمُؤْمِنِينَ ۖ وَسَوْفَ يُؤْتِ اللَّهُ الْمُؤْمِنِينَ أَجْرًا عَظِيمًا

Çeviriyazı: 

ille-lleẕîne tâbû veaṣleḥû va`teṣamû billâhi veaḫleṣû dînehüm lillâhi feülâike me`a-lmü'minîn. vesevfe yü'ti-llâhü-lmü'minîne ecran `ażîmâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ancak tevbe edenler, durumlarını düzeltenler, Allah'a sarılanlar ve Allah için dinlerine samimi olarak bağlananlar müstesna. İşte bunlar müminlerle beraberdirler. Allah, müminlere büyük bir mükafat verecektir.

Diyanet İşleri: 

Ancak tevbe edenler, nefislerini ıslah edenler, Allah'ın Kitap'ına sarılanlar ve dinlerine Allah için candan bağlananlar müstesnadır. Onlar inananlarla beraberdirler. Allah müminlere büyük ecir verecektir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ancak tövbe edenler, ıslah olanlar, Allah'a sarılanlar ve Allah için dinlerinde ihlas sahibi bulunanlar müstesna. Onlar, inananlarladır ve Allah, müminlere pek büyük bir ecir verecektir.

Şaban Piriş: 

Ancak, tevbe edenler, (hallerini) düzeltip, Allah’a bağlananlar ve dinlerini Allah'a halis kılanlar işte onlar müminlerle beraberdir. Allah, müminlere büyük bir mükâfat verecektir.

Edip Yüksel: 

Ancak tevbe eden, durumunu düzelten, ALLAH'a sarılan ve dinlerini sadece ALLAH'a ait kılanlar başka... Bunlar, inananlarla birliktedir. ALLAH inananlara daha sonra büyük bir ödül verecek.

Ali Bulaç: 

Ancak tevbe edenler, ıslah edenler, Allah'a sımsıkı sarılanlar ve dinlerini katıksız olarak Allah için (halis) kılanlar başka; işte onlar mü'minlerle beraberdirler. Allah mü'minlere büyük bir ecir verecektir.

Suat Yıldırım: 

Ancak tövbe edip hallerini düzeltenler ve Allah'a sımsıkı sarılanlar ve bütün samimiyetleriyle sırf Allah’a itaat edenler müstesna. İşte bunlar müminlerle beraberdir. Allah müminlere de büyük mükâfat verecektir.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ancak o kimseler ki, tövbe ettiler ve hallerini ıslahta bulundular ve Allah Teâlâ´ya iltica ediverdiler ve dinlerini Allah için halisane kıldılar, onlar müstesna. İşte onlar mü´minler ile beraberdirler. Mü´minlere ise Allah Teâlâ elbette pek büyük mükâfaat verecektir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ancak tövbe edip hallerini düzelterek Allah'a yapışan ve dinlerini samimiyetle Allah'a özgüleyenler müstesnadır. İşte böyleleri, müminlerle beraber olacaktır. Ve Allah, müminlere yakında çok büyük bir ödül verecektir.

Bekir Sadak: 

(150-15) 1 Allah´i ve peygamberlerini inkar eden, Allah´la peygamberleri arasini ayirmak isteyen «Bir kismina inanir bir kismini inkar ederiz» diyerek ikisi arasinda bir yol tutmak isteyenler, iste onlar gercekten kafir olanlardir. Kafirlere agir bir azap hazirlamisizdir.

İbni Kesir: 

Ancak tevbe edenler, ıslah olanlar, Allah´a sarılanlar ve Allah için dinlerine bağlananlar müstenadır. Onlar, mü´minlerle beraberdirler. Allah, mü´minlere büyük bir mükafat vercektir.

Adem Uğur: 

Ancak tevbe edip hallerini düzeltenler, Allah´a sımsıkı sarılıp dinlerini (ibadetlerini) yalnız onun için yapanlar başkadır. İşte bunlar (gerçekte) müminlerle beraberdirler ve Allah müminlere yakında büyük mükâfat verecektir.

İskender Ali Mihr: 

Tövbe edenler ve nefsini ıslâh edenler (nefs tezkiyesi yapanlar), Allah´a sarılanlar ve dînlerini Allah için halis kılanlar hariç. İşte onlar, mü´minlerle beraberdirler. Ve Allah, yakında mü´minlere “büyük ecir (mükâfat)” verecektir.

Celal Yıldırım: 

Ancak tevbe edip durumlarını (düşünce ve davranışlarını) düzeltip Allah´a sarılanlar ve dinlerini gösterişten uzak, Allah için katıksız ve saf tutanlar müstesna... İşte bunlar mü´minlerle beraberdirler, mü´minlere ise Allah büyük mükâfat verecektir.

Tefhim ul Kuran: 

Ancak tevbe edenler, ıslah edenler, Allah´a sımsıkı sarılanlar ve dinlerini katıksız olarak Allah için (halis) kılanlar başka

Fransızca: 

sauf ceux qui se repentent, s'amendent, s'attachent fermement à Allah, et Lui vouent une foi exclusive. Ceux-là seront avec les croyants. Et Allah donnera aux croyants une énorme récompense.

İspanyolca: 

salvo si se arrepienten, se enmiendan, se aferran a Alá y rinden a Alá un culto sincero. Éstos estarán en companía de los creyentes y Alá dará a los creyentes una magnífica recompensa.

İtalyanca: 

coloro che invece si pentono, si correggono, si aggrappano ad Allah e purificano il loro culto nei Suoi confronti, questi saranno insieme coi credenti e Allah darà loro ricompensa immensa.

Almanca: 

Ausgenommen sind diejenigen, die bereut, es korrigiert, sich an ALLAH fest gehalten und ihren Din für ALLAH aufrichtig praktiziert haben, diese sind mit den Mumin. ALLAH wird den Mumin eine übergroße Belohnung zuteil werden lassen.

Çince: 

惟悔罪自新,信托真主,且为真主而虔诚奉教的人,是与信士们同等的;真主将以重大的报酬赏赐信士们。

Hollandaca: 

Maar zij, die berouw gevoelen en zich bekeeren, en zich vast aan God gehecht hebben, en de oprechtheid van hun geloof aan God zullen bewijzen, zullen onder de geloovigen geteld worden, en God zal den geloovigen zekerlijk eene groote belooning toekennen.

Rusça: 

если только они не раскаются и исправят содеянное, крепко ухватятся за Аллаха и очистят свою веру перед Аллахом. Такие окажутся вместе с верующими, а ведь Аллах одарит верующих великой наградой.

Somalice: 

kuwa toobadkeena ee wanaajiya camalka, oo isku dhawra Eebe, oo u kali yeela Diintooda (Cibaadadooda) Eebe kuwaasi waxay la jiri mu'miniinta, wuuna siin doonaa Eebe Mu'miniinta Ajir wayn.

Swahilice: 

Isipo kuwa wale walio tubu, na wakatengeneza na wakashikamana na Mwenyezi Mungu, na wakamtakasia Dini yao Mwenyezi Mungu. Basi hao ni pamoja na Waumini. Na Mwenyezi Mungu atakuja wapa Waumini ujira mkubwa.

Uygurca: 

پەقەت (مۇناپىقلىقتىن) تەۋبە قىلغان، (ئەمەللىرىنى) تۈزەتكەن، اﷲ (نىڭ كىتابى) غا چىڭ يېپىشقان، دىننى اﷲ ئۈچۈن خالىس قىلغان (يەنى قىلغان ئەمەلىدىن پەقەت اﷲ نىڭ رازىلىقىنى كۆزلىگەن) كىشىلەر بۇنىڭدىن مۇستەسنا. ئەنە شۇلار مۆمىنلەر بىلەن بىللە (يەنى ئۇلارنىڭ قاتارىدا) دۇر. اﷲ مۆمىنلەرگە (ئاخىرەتتە جەننەتتىن ئىبارەت) بۈيۈك ئەجىر ئاتا قىلىدۇ

Japonca: 

だが悔悟して(その身を)修め,アッラーにしっかりと縋りきって,アッラーに信心の誠を尽くす者は別である。これらは信者たちと共にいる者である。アッラーは,やがて信者に偉大な報奨を与えるであろう。

Arapça (Ürdün): 

«إلا الذين تابوا» من النفاق «وأصلحوا» عملهم «واعتصموا» وثقوا «بالله وأخلصوا دينهم لله» من الرياء «فأولئك مع المؤمنين» فيما يؤتونه «وسوف يؤت الله المؤمنين أجرا عظيما» في الآخرة وهو الجنة.

Hintçe: 

मगर (हॉ) जिन लोगों ने (निफ़ाक़ से) तौबा कर ली और अपनी हालत दुरूस्त कर ली और ख़ुदा से लगे लिपटे रहे और अपने दीन को महज़ ख़ुदा के वास्ते निरा खरा कर लिया तो ये लोग मोमिनीन के साथ (बेहिश्त में) होंगे और मोमिनीन को ख़ुदा अनक़रीब ही बड़ा (अच्छा) बदला अता फ़रमाएगा

Tayca: 

นอกจากบรรดาผู้ที่สำนึกผิดกลับตัว และปรับปรุงแก้ไข และยึดมั่นต่ออัลลอฮฺ และได้มอบการอิบาดะฮ์ของพวกเขาให้แก่อัลลอฮฺโดยสิ้นเชิง ชนพวกนี้แหละจะร่วมอยู่กับบรรดาผู้ศรัทธาและอัลลอฮฺจะทรงประทานแก่ผู้ศรัทธาทั้งหลายซึ่งรางวัลอันยิ่งใหญ่

İbranice: 

אך לא כך אלה אשר התחרטו בכנות ואחזו (סמכו על) באלוהים, ודבקו והתמסרובאמונה באלוהים, אלהיהיועםהמאמינים (בעולם הזה ובעולם הבא.) אלוהים יעניק למאמינים גמול אדיר

Hırvatça: 

Osim onih koji se pokaju i poprave i koji čvrsto Allaha prihvate i vjeru svoju u Allaha iskreno ispolje, oni će biti s vjernicima, a Allah će, sigurno, vjernicima veliku nagradu dati.

Rumence: 

ci doar pentru cei care s-au căit, cei care s-au îndreptat, cei care s-au pus sub oblăduirea lui Dumnezeu, cei curaţi în credinţa faţă de Dumnezeu. Aceştia vor fi alături de credincioşi. Curând Dumnezeu va dărui credincioşilor o mare răsplată.

Transliteration: 

Illa allatheena taboo waaslahoo waiAAtasamoo biAllahi waakhlasoo deenahum lillahi faolaika maAAa almumineena wasawfa yuti Allahu almumineena ajran AAatheeman

Türkçe: 

Ancak tövbe edip hallerini düzelterek Allah'a yapışan ve dinlerini samimiyetle Allah'a özgüleyenler müstesnadır. İşte böyleleri, müminlerle beraber olacaktır. Ve Allah, müminlere yakında çok büyük bir ödül verecektir.

Sahih International: 

Except for those who repent, correct themselves, hold fast to Allah, and are sincere in their religion for Allah, for those will be with the believers. And Allah is going to give the believers a great reward.

İngilizce: 

Except for those who repent, mend (their lives) hold fast to Allah, and purify their religion as in Allah's sight: if so they will be (numbered) with the believers. And soon will Allah grant to the believers a reward of immense value.

Azerbaycanca: 

Tövbə edənlər, özlərini islah edib düzəldənlər, Allahdan möhkəm yapışanlar və Allah qarşısında dinini (e’tiqadını) təmizləyənlər müstəsnadır. Çünki onlar mö’minlərə bərabərdirlər. Mö’minlərə isə Allah böyük mükafat verəcəkdir!

Süleyman Ateş: 

Ancak tevbe edenler, uslananlar, Allah'a yapışanlar ve dinlerini sırf Allah için yapanlar (yalnız O'na tapanlar), işte onlar mü'minlerle beraberdir; Allah da yakında mü'minlere büyük bir mükafat verecektir.

Diyanet Vakfı: 

Ancak tevbe edip hallerini düzeltenler, Allah'a sımsıkı sarılıp dinlerini (ibadetlerini) yalnız onun için yapanlar başkadır. İşte bunlar (gerçekte) müminlerle beraberdirler ve Allah müminlere yakında büyük mükafat verecektir.

Erhan Aktaş: 

Ancak tevbe edip, kendilerini düzeltenler, Allah’ın buyruklarına sımsıkı sarılanlar, dinlerini yalnızca Allah’a has kılanlar(1) hariç. İşte bunlar, Mü’minlerle beraberdirler. Allah, zamanı geldiğinde, Mü’minlere büyük bir ödül verecektir.

Kral Fahd: 

Ancak tevbe edip hallerini düzeltenler, Allah'a sımsıkı sarılıp dinlerini (ibadetlerini) yalnız onun için yapanlar başkadır. İşte bunlar (gerçekte) müminlerle beraberdirler ve Allah müminlere yakında büyük mükâfat verecektir.

Hasan Basri Çantay: 

Ancak (etdiklerine peşîman olarak) tevbe edenler, (hallerini) düzeltenler, Allaha sımsıkı sarılanlar, dînlerinde Allah için halis (ve samîmi) bulunanlar başka. Çünkü bunlar mü´minlerle beraberdirler, mü´minlere Allah çok büyük bir ecir verecekdir.

Muhammed Esed: 

Ancak tevbe edenler, dürüst ve erdemlice yaşayanlar, Allaha sımsıkı sarılanlar ve yalnız Ona yürekten inanıp bağlananlar hariç: Zira bunlar müminlerle birlikte olacaklardır ve zamanı geldiğinde Allah bütün müminlere büyük bir mükafat bahşedecektir.

Gültekin Onan: 

Ancak tevbe edenler, ıslah edenler, Tanrı´ya sımsıkı sarılanlar ve dinlerini katıksız olarak Tanrı için (halis) kılanlar başka

Ali Fikri Yavuz: 

Ancak yaptıklarından tevbe edip hallerini düzeltenler ve Allah’a (dinine) sarılıp dinlerini (ibadetlerini) Allah için hâlis kılanlar müstesna... Çünkü bunlar mü’minlerle beraberdirler. Mü’minlere ise, Allah pek büyük bir mükafât verecektir.

Portekizce: 

Salvo aqueles que se arrependerem, se emendarem, se apegarem a Deus e consagrarem a sua religião a Ele; estescontar-se-ão, assim, entre os fiéis, e Deus lhes concederá uma magnífica recompensa.

İsveççe: 

Men de som vänder om i ånger och gör bättring och [på nytt] söker styrka hos Gud och ägnar Honom en uppriktig dyrkan skall skonas; [på Uppståndelsens dag] skall de stå bland de troende och Gud skall ge de troende en rik belöning.

Farsça: 

مگر کسانی که [از گناه بزرگ نفاق] توبه کردند، و [مفاسد خود را] اصلاح نمودند، و به خدا تمسّک جستند، وعبادتشان را برای خدا خالص ساختند؛ پس آنان در زمره مؤمنان اند، وخدا به مؤمنان پاداشی بزرگ خواهد داد.

Kürtçe: 

جگە لەوانەی کە تەوبە دەکەن و خۆیان چـاک دەکەن ودەسـت دەگـرن بە (ئاینی) خـواوە, وە ئاینەکەیان پاک وخاوێن دەکەن بۆ خوا جائەوانەی (ئەو مەرجانەیان بەجێ ھێنا) لەگەڵ ئیمانداراندا دەبن بێگومان لەداھاتوودا خوا دەیبەخشێت بەئیمانداران پاداشتێکی زۆر گەورە

Özbekçe: 

Магар тавба қилиб, солиҳ амаллар қилган, Аллоҳни маҳкам ушлаган ва Аллоҳ учун динга ихлос қўйганлар–ана ўшалар мўминлар ила биргадирлар. Аллоҳ, албатта, мўминларга улуғ ажр берур.

Malayca: 

Kecuali orang-orang yang bertaubat (dari perbuatan munafik itu) dan memperbaiki amalan mereka (yang salah), dan mereka pula berpegang teguh kepada (ugama) Allah, serta mengerjakan ugama mereka dengan ikhlas kerana Allah, maka mereka yang demikian itu ditempatkan bersama-sama orang-orang yang beriman (di dalam Syurga); dan Allah akan memberikan orang-orang yang beriman itu pahala yang amat besar.

Arnavutça: 

përpos atyre që janë penduar, përmirësuar dhe mbështetur te Perëndia dhe që besimin e tyre ndaj Perëndisë e shfaqin haptas. Këta do të jenë me besimtarët e vërtetë. Me të vërtetë, Perëndia, do t’u japë shpërblim të madhe besimtarëve.

Bulgarca: 

освен които се разкаят и поправят, и се придържат към Аллах, и са искрени в своята религия пред Аллах. Тези са с вярващите. И ще дари Аллах вярващите с огромна награда.

Sırpça: 

Осим оних који се покају и поправе и који чврсто Аллаха прихвате и веру своју у Аллаха искрено испоље, они ће да буду са верницима, а Аллах ће, сигурно, верницима велику награду да подари.

Çekçe: 

s výjimkou těch, kdož pokání činili a napravili se, na Boha se pevně spoléhali a upřímně mu zasvětili svou víru. Tito budou patřit mezi věřící a Bůh zajisté dá věřícím odměnu nesmírnou.

Urduca: 

البتہ جو اُن میں سے تائب ہو جائیں او ر اپنے طرز عمل کی اصلاح کر لیں اور اللہ کا دامن تھام لیں اور اپنے دین کو اللہ کے لیے خالص کر دیں، ایسے لوگ مومنوں کے ساتھ ہیں اور اللہ مومنوں کو ضرور اجر عظیم عطا فرمائے گا

Tacikçe: 

ғайри онҳо, ки тавба кардаанд ва худро ислоҳ карданд ва ба Худо тавассул ҷӯстаанд ва барои Худо аз рӯи ихлос ба дин гаравидаанд. Инҳо дар зумраи мӯъминонанд ва Худо ба мӯъминон савобе азим хоҳад дод!

Tatarca: 

Мәгәр җәһәннәм астында калмаслар монафикълыктан ныклап тәүбә итсәләр, күңелләрен вә гамәлләрен төзәтсәләр, Аллаһуның Коръәндәге хөкемнәренә ябышсалар һәм диннәрен ихлас күңелдән Аллаһ ризасы өчен генә тотсалар, ул чагында алар мөэминнәр белән бергә булырлар. Аллаһ тиздән мөэминнәргә олы әҗер – җәннәт нигъмәтләрен бирер.

Endonezyaca: 

Kecuali orang-orang yang taubat dan mengadakan perbaikan dan berpegang teguh pada (agama) Allah dan tulus ikhlas (mengerjakan) agama mereka karena Allah. Maka mereka itu adalah bersama-sama orang yang beriman dan kelak Allah akan memberikan kepada orang-orang yang beriman pahala yang besar.

Amharca: 

እነዚያ የተመለሱ (ሥራቸውን) ያሳመሩም፤ በአላህም የተጠበቁ፤ ሃይማኖታቸውንም ለአላህ ፍጹም ያደረጉ ሲቀሩ፡፡ እነዚያስ ከምእምናን ጋር ናቸው፡፡ ለምእምናንም አላህ ታላቅን ምንዳ በእርግጥ ይሰጣል፡፡

Tamilce: 

எவர்கள் (தங்கள் நயவஞ்சகத்தை விட்டு) திருந்தி (அல்லாஹ்வின் பக்கம் திரும்பி, அவனிடம்) பாவ மன்னிப்புக் கோரினார்களோ; இன்னும், (தங்கள் நம்பிக்கையையும் செயல்களையும்) சீர்திருத்தம் செய்தார்களோ; இன்னும், அல்லாஹ்வை (-அவனது உடன்படிக்கையை உறுதியாக)ப் பற்றிப்பிடித்தார்களோ; இன்னும், தங்கள் வழிபாட்டை(யும் மார்க்கத்தையும்) அல்லாஹ்விற்கு தூய்மைப்படுத்தினார்களோ அ(த்தகைய)வர்களைத் தவிர. அவர்கள் நம்பிக்கையாளர்களுடன் (சொர்க்கத்தில்) இருப்பார்கள். நம்பிக்கையாளர்களுக்கு அல்லாஹ் மகத்தான கூலியைக் கொடுப்பான்.

Korece: 

그러나 회개하고 개선하여 하나님의 동아줄을 잡고 하나님께 순종하는자는 믿는 사람들과 함께 하리니 하나님께서는 믿는 사람들 에게 커다란 보상을 주실 것이라

Vietnamca: 

Ngoại trừ những ai biết ăn năn sám hối và sửa mình rồi bám chặt vào Allah, một lòng dâng trọn tôn giáo của họ cho Allah thì họ sẽ ở cùng với những người có đức tin; và Allah sẽ sớm ban cho những người có đức tin phần thưởng vĩ đại.