Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

38

Sûredeki Ayet No: 

8

Ayet No: 

3978

Sayfa No: 

453

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

أَأُنزِلَ عَلَيْهِ الذِّكْرُ مِن بَيْنِنَا ۚ بَلْ هُمْ فِي شَكٍّ مِّن ذِكْرِي ۖ بَل لَّمَّا يَذُوقُوا عَذَابِ

Çeviriyazı: 

eünzile `aleyhi-ẕẕikru mim beyninâ. bel hüm fî şekkim min ẕikrî. bel lemmâ yeẕûḳû `aẕâb.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Kur'ân aramızdan ona mı indirilmiş? dediler. Doğrusu onlar benim Kur'ân'ımdan bir kuşku içindeler. Ve doğrusu onlar henüz azabımı tatmadılar.

Diyanet İşleri: 

Onlardan ileri gelenler: "Yürüyün, tanrılarınıza bağlılıkta direnin, sizden istenen şüphesiz budur. Başka dinde de bunu işitmedik; bu ancak bir uydurmadır. Kuran, aramızda ona mı indirilmeliydi?" dediler. Hayır, bunlar Kuran'ımızdan şüphededirler. Hayır, azabımızı henüz tatmamışlardır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Kur'an, aramızdan ona mı indirildi? Hayır, onlar, benim vahyimden şüphedeler; hayır, onlar daha tatmadılar azabımı.

Şaban Piriş: 

Kur’an, aramızdan ona mı indirilmiş? Hayır, onlar zikrimden şüphe ediyorlar. Çünkü henüz azabımı tatmadılar!

Edip Yüksel: 

"Mesaj, neden aramızdan ona indirildi?" Aslında, onlar mesajımdan kuşku içindedirler. Hayır, onlar azabı henüz tatmadılar.

Ali Bulaç: 

"Zikir (Kur'an), içimizden ona mı indirildi?" Hayır, onlar Benim zikrimden bir kuşku içindedirler. Hayır, onlar henüz Benim azabımı tatmamışlardır.

Suat Yıldırım: 

Biz bu kadar eşraf dururken, kitap gönderilecek bir o mu kalmış!” Hayır, hayır! Onlar Benim buyruklarım hakkında tam bir şüphe içindedirler, doğrusu onlar azabımı henüz tatmadılar. [43,31-32]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

«O Kur´an, bizim aramızda O´nun üzerine mi indirilmiştir?» (dediler). Hayır. O münkirler Benim vahyimden tereddütler içindedirler. Hayır. Azabımı henüz tatmadılar.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Öğüt ve uyarı, içimizden ona mı indirildi? Hayır, onlar benim zikrimden/Kur'an'ımdan kuşkulandılar. Hayır, onlar benim azabımı henüz tatmadılar.

Bekir Sadak: 

Hepsi peygamberleri yalanladi da azabimi hakettiler. *

İbni Kesir: 

Aramızdan zikir ona mı indirilmiştir? Hayır, onlar zikrimden şüphededirler. Hayır, onlar henüz azabımı tatmamışlardı.

Adem Uğur: 

Kur´an aramızdan Muhammed´e mi indirildi? diyerek kalkıp yürüdüler. Belki, bunlar Kur´an´ım hakkında şüphe içine düştüler. Hayır! Azabımı henüz tatmadılar.

İskender Ali Mihr: 

Zikir, bizim aramızda ona mı indirildi? Hayır, onlar Benim Zikrim´den şüphe içindedirler. Hayır, onlar azabımı henüz tatmadılar.

Celal Yıldırım: 

«Aramızdan ona mı Kur´ân indirildi, öyle mi ?» (diyorlardı). Hayır, onlar benim Kur´ân´ımdan tam bir şüphe içindedirler. Hayır, azabımı henüz tadmış değillerdir.

Tefhim ul Kuran: 

«Zikir (Kur´an), içimizden ona mı indirildi?» Hayır, onlar benim zikrimden bir kuşku içindedirler. Hayır, onlar henüz benim azabımı tatmamışlardır.

Fransızca: 

Quoi ! C'est sur lui, parmi nous, qu'on aurait fait descendre le Rappel [le Coran] ? " Plutôt ils sont dans le doute au sujet de Mon message. Ou plutôt ils n'ont pas encore goûté à Mon châtiment !

İspanyolca: 

¿Se le ha revelado la Amonestación a él, de entre nosotros?» ¡Sí! ¡Dudan de Mi Amonestación! ¡No, aún no han gustado Mi castigo!

İtalyanca: 

E' [solo] su di lui che sarebbe stato fatto scendere il Monito?». Sono perplessi a proposito del Mio Monito. Non hanno ancora gustato il [Mio] castigo!

Almanca: 

Wurde etwa die Ermahnung (ausgerechnet) ihm unter uns hinabgesandt?" Nein, sondern sie haben Zweifel über Meine Erinnerung! Nein, sondern sie erfuhren noch nicht Meine Peinigung!

Çince: 

难道教诲降于他,而不降于我们吗?不然!他们对于我的教训,是在怀疑之中,不然!他们还没有尝试我的刑罚。

Hollandaca: 

Werd hem bij voorkeur boven een ander onzer eene waarschuwing nedergezonden? Waarlijk, zij verkeeren in eene dwaling omtrent mijne waarschuwing; doch zij hebben mijne wraak nog niet geproefd

Rusça: 

Неужели среди нас Напоминание ниспослано только ему одному?" О нет! Они сомневаются в Моем Напоминании (Коране). О нет! Они еще не вкусили мучений.

Somalice: 

Ma quraankaa lagudajiyey isagoo na dhexjooga (anagaa ka mudan) waxayse kaga sugan yihiin Quraankayga shaki walina mayan dhahdhamin Cadaabkayga.

Swahilice: 

Ati yeye tu ndiye aliye teremshiwa mawaidha peke yake katika sisi? Lakini hao wana shaka na mawaidha yangu, bali hawajaionja adhabu yangu.

Uygurca: 

قۇرئان بىزگە نازىل بولماي ئۇنىڭغا نازىل بولدىمۇ؟» بەلكى ئۇلار مېنىڭ زىكرىم (يەنى قۇرئان) دىن شەكتىدۇر، بەلكى ئۇلار تېخى مېنىڭ ئازابىمنى تېتىغىنى يوق

Japonca: 

わたしたちの間で,あんな男にだけ御告げが下ったと言うのですか。」いや,かれらはわれの訓戒に,疑いを抱いている。いや,かれらはまだわれの懲罰を味わったことがない。

Arapça (Ürdün): 

«أَأُنزل» بتحقيق الهمزتين وتسهيل الثانية، وإدخال ألف بينهما على الوجهين وتركه «عليه» على محمد «الذكر» أي القرآن «من بيننا» وليس بأكبرنا ولا أشرفنا: أي لم ينزل عليه، قال تعالى: «بل هم في شك من ذكري» وحْيي أي القرآن حيث كذبوا الجائي به «بل لما» لم «يذوقوا عذاب» ولو ذاقوه لصدقوا النبي صلى الله عليه وسلم فيما جاء به ولا ينفعهم التصديق حينئذ.

Hintçe: 

क्या हम सब लोगों में बस (मोहम्मद ही क़ाबिल था कि) उस पर कुरान नाज़िल हुआ, नहीं बात ये है कि इनके (सिरे से) मेरे कलाम ही में शक है कि मेरा है या नहीं बल्कि असल ये है कि इन लोगों ने अभी तक अज़ाब के मज़े नहीं चखे

Tayca: 

“ได้มีข้อตักเตือน (อัลกุรอาน) ถูกประทานลงมาแก่เขา แทนพวกเรากระนั้นหรือ ?” หามิได้ พวกเขาอยู่ในการสงสัยจากข้อตักเตือนของข้า ! ไม่เพียงแต่เท่านั้น พวกเขายังมิได้ลิ้มรสการลงโทษของข้า !

İbranice: 

ההורדה רק אליו ההזהרה מבין כולנו? אכן, הם מפקפקים בהזהרה שלי, אך הם טרם טעמו את עונשי

Hırvatça: 

zašto baš njemu, između nas, da bude poslana Opomena?!" Ali, oni u Opomenu Moju sumnjaju zato što kaznu Moju nisu iskusili.

Rumence: 

Oare amintirea a fost pogorâtă asupra lui între noi?” Ei stau la îndoială asupra amintirii Mele, căci nu au gustat încă din osânda Mea.

Transliteration: 

Aonzila AAalayhi alththikru min baynina bal hum fee shakkin min thikree bal lamma yathooqoo AAathabi

Türkçe: 

"Öğüt ve uyarı, içimizden ona mı indirildi?" Hayır, onlar benim zikrimden/Kur'an'ımdan kuşkulandılar. Hayır, onlar benim azabımı henüz tatmadılar.

Sahih International: 

Has the message been revealed to him out of [all of] us?" Rather, they are in doubt about My message. Rather, they have not yet tasted My punishment.

İngilizce: 

What! has the Message been sent to him - (Of all persons) among us?...but they are in doubt concerning My (Own) Message! Nay, they have not yet tasted My Punishment!

Azerbaycanca: 

Məgər Qur’an aramızdan onamı nazil olmuşdur?! (Halbuki o, yaşca bizdən kiçik, özü də kasıbdır)”. Doğrusu, onlar Mənim Qur’anım barədə şəkk-şübhə içindədirlər. Doğrusu, onlar hələ Mənim əzabımı dadmamışlar!

Süleyman Ateş: 

O Zikr (uyarı, başka kimse kalmadı da) aramızdan ona mı indirildi? Doğrusu, onlar benim Zikr'imden yana şüphe içindedirler. Hayır, onlar henüz azabımı tadmadılar!..

Diyanet Vakfı: 

Kur'an aramızdan Muhammed'e mi indirildi? diyerek kalkıp yürüdüler. Belki, bunlar Kur'an'ım hakkında şüphe içine düştüler. Hayır! Azabımı henüz tatmadılar.

Erhan Aktaş: 

“Zikir(1), aramızda ona mı indirildi?” Oysaki onlar Benim zikrimden kuşku içindedirler. Hayır, onlar azâbımı henüz tatmadılar.

Kral Fahd: 

Kur’an aramızdan Muhammed'e mi indirildi? diyerek kalkıp yürüdüler. Belki, bunlar Kur'an'ım hakkında şüphe içine düştüler. Hayır! Azabımı henüz tatmadılar.

Hasan Basri Çantay: 

«O Kur´an, aramızdan ona mı indirilmiş»?! Hayır, onlar benim vahyimden şübhededirler. Hayır, onlar benim azabımı henüz tatmadılar.

Muhammed Esed: 

Ne yani! (İlahi) uyarı, içimizden bir tek o´na mı indirildi?" Evet, onlar yalnız Benim uyarıma karşı şüphe içindeler. Evet, onlar henüz Benim azabımı tatmadılar.

Gültekin Onan: 

38:7

Ali Fikri Yavuz: 

O Kur’an, aramızdan O’na mı indirilmiş!” (dediler). Doğrusu o kâfirler, benim Kur’an’ımdan şübhededirler. Doğrusu onlar henüz azabımı tadmadılar.

Portekizce: 

Porventura, a Mensagem foi revelada só a ele, dentre nós!? Qual! Eles estão em dúvida, quanto à Minha Mensagem.Porém, ainda não provaram o Meu castigo.

İsveççe: 

Skulle just han vara den bland oss [som hedrats med] att få ta emot [Guds] påminnelse?" Nej, det är Min uppenbarelse som de tvivlar på! Men de har inte ännu fått smaka Mitt straff.

Farsça: 

آیا از میان ما [که دارای ثروت فراوان و مقام و قدرتیم] قرآن، فقط بر او [که فقیری یتیم بیش نیست] نازل شده است؟! [نه، قرآن دروغی ساخته شده نیست] بلکه اینان درباره قرآن من در شک هستند، بلکه هنوز عذاب را نچشیده اند [تا از بیماری شک درآیند و به حقّانیّت آن اقرار کنند و زبان از گستاخی و جسارت ببندند.]

Kürtçe: 

ئایا چۆن وەحی لە ناو ھەموومان دا بۆ ئەو (موحەممەد ﷺ) دابەزێنراوە (نەخێر ڕاست ناکەن) بەڵکو ئەوانە لە گوماندان لە قورئانەکەی من (نەخێر وانیە) بەڵکو ئەوانە ھێشتا سزای منیان نەچەشتووە (بۆیە باوەڕناھێنن)

Özbekçe: 

Бизнинг ичимиздан ўшанга зикр нозил қилинибдими?!» деб туриб кетдилар. Йўқ! Улар Менинг зикрим ҳақида шак-шубҳададирлар. Йўқ! Улар азобимни татиб кўрмадилар.

Malayca: 

(Mereka berkata lagi): Patutkah wahyu peringatan itu diturunkan kepada Muhammad (padahal orang-orang yang lebih layak ada) di antara kita?" (Mereka bukan sahaja ingkarkan kelayakan Nabi Muhammad menerima wahyu) bahkan mereka berada dalam keraguan tentang peringatan yang Aku wahyukan (kepada Nabi Muhammad) itu, bahkan mereka belum lagi merasai azab.

Arnavutça: 

Vallë, nga mesi ynë atij t’i dërgohet Kur’ani?!” Por, ata dyshojnë në Këshillën Time, meqë ende nuk e kanë shijuar dënimin Tim.

Bulgarca: 

Нима на него измежду нас е низпослано Напомнянето?” Да, съмняват се в Моето Напомняне. Но те все още не са вкусили Моето мъчение.

Sırpça: 

зашто баш њему, између нас, да буде послата Опомена?!“ Али, они сумњају у Моју Опомену зато што нису искусили Моју казну.

Çekçe: 

Právě jemu mezi námi všemi že by mělo být připomenutí sesláno?' Ba, oni o připomenutí Mém jsou na pochybách, ba, ještě neokusili trestu Mého!

Urduca: 

کیا ہمارے درمیان بس یہی ایک شخص رہ گیا تھا جس پر اللہ کا ذکر نازل کر دیا گیا؟" اصل بات یہ ہے کہ یہ میرے "ذکر"پر شک کر رہے ہیں، اور یہ ساری باتیں اس لیے کر رہے ہیں کہ انہوں نے میرے عذاب کا مزا چکھا نہیں ہے

Tacikçe: 

Оё аз миёки ҳамаи мо ваҳй бар ӯ нозил шудааст?» Балки онҳо аз ваҳйи Ман дар шубҳаанд ва ҳанӯз азоби Маро начашидаанд.

Tatarca: 

Безнең арабызда фәкыйрь вә ятим булган Мухәммәдкә Коръән иңәме соң? Ихтималы да юк диделәр. Аллаһ әйтте: "Бәлки алар Минем Коръәнем хакында шиктәләрдер, чөнки алар Мухәммәднең пәйгамбәрлегенә ышанмыйлар. Бәлки алар минем ґәзабымны татыганнары юк әле.

Endonezyaca: 

mengapa Al Quran itu diturunkan kepadanya di antara kita?" Sebenarnya mereka ragu-ragu terhadap Al Quran-Ku, dan sebenarnya mereka belum merasakan azab-Ku.

Amharca: 

«ከመካከላችን በእርሱ ላይ ቁርኣን ተወረደን?» (አሉ)፡፡ በእውነት እነርሱ ከግሳጼዬ (ከቁርኣን) በመጠራጠር ውስጥ ናቸው፡፡ በእርግጥም ቅጣቴን ገና አልቀመሱም፡፡

Tamilce: 

“நமக்கு மத்தியில் (-மனிதராக வாழ்கிற) அவர் மீது வேதம் இறக்கப்பட்டதா?” (என்று கேலி செய்தனர்.) மாறாக, அவர்கள் எனது வேதத்தில் சந்தேகத்தில் இருக்கிறார்கள். மாறாக, அவர்கள் (இதுவரை) எனது தண்டனையை சுவைக்கவில்லை. (அப்படி சுவைத்திருந்தால் இந்த வேதத்தை உடனே நம்பியிருப்பார்கள்.)

Korece: 

우리 가운데서 그에게 그 메세지를 보냈단 말이뇨 라고 말하 며 그들은 하나님의 계시에 의심 하고 있덕라 이는 그들이 그들의 의심으로 하나님의 벌을 아직 맛 보지 아니했기 때문이라

Vietnamca: 

“Lẽ nào Lời nhắc nhở chỉ được ban xuống cho hắn trong khi vẫn còn chúng ta ư?” Không, họ hoài nghi Lời nhắc nhở của TA. Không, bởi vì họ chưa nếm mùi trừng phạt của TA!

Etiketler: 

Ayet Linkleri: 

Rubu tag: 

Hizb tag: