Arapça:
إِذْ قَالَ لِقَوْمِهِ أَلَا تَتَّقُونَ
Çeviriyazı:
iẕ ḳâle liḳavmihî elâ tetteḳûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hani o kavmine: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız? Yaratanların en güzeli olan, sizin de Rabbiniz, daha önceki atalarınızın da Rabbi bulunan Allah'ı bırakıp da "Ba'l'e" (Ba'l ismindeki puta) mi yalvarıyorsunuz?" dedi.
Diyanet İşleri:
Milletine: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Biçim verenlerin en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbi bulunan Allah'ı bırakıp da Baal putuna mı taparsınız?" demişti.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Hani kavmine demişti ki: Çekinmez misiniz siz?
Şaban Piriş:
Halkına şöyle demişti: Sakınmıyor musunuz?
Edip Yüksel:
Halkına, "Erdemli olmayacak mısınız?" dedi.
Ali Bulaç:
Hani kendi kavmine demişti ki: “Siz korkup sakınmaz mısınız?”
Suat Yıldırım:
Hani o halkına şöyle demişti: Siz hâla şirkten ve günahlardan sakınmayacak mısınız? Sizin de, gelip geçmiş atalarınızın da Rabbi olan Allah'ı, o Mükemmel Yaradanı bırakıp hâla Ba’l’e tapmaya mı devam edeceksiniz? {KM, I Krallar 18,24-40}
Ömer Nasuhi Bilmen:
O vakit, kavmine demişti ki: «Siz korkmaz mısınız?»
Yaşar Nuri Öztürk:
O da toplumuna şöyle demişti: "Hâlâ korkup sakınmıyor musunuz?"
Bekir Sadak:
37:129
İbni Kesir:
Hani kavmine demişti ki: Siz, hiç korkmaz mısınız?
Adem Uğur:
(İlyas) milletine: (Allah´a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?
İskender Ali Mihr:
(İlyas A.S) kavmine: "
Celal Yıldırım:
Hani o, kendi kavmine, «siz (Allah´tan) korkup (putlara tapmaktan, kötülük işlemekten) sakınmaz mısınız ?
Tefhim ul Kuran:
Hani kendi kavmine demişti ki: «Siz korkup sakınmaz mısınız?»
Fransızca:
Quand il dit à son peuple : "Ne craignez-vous pas [Allah] ? "
İspanyolca:
Cuando dijo a su pueblo: «¿Es que no vais a temer a Alá?
İtalyanca:
Disse al suo popolo: «Non sarete timorati [di Allah]?».
Almanca:
(Erinnere daran), als er zu seinen Leuten sagte: "Wollt ihr nicht Taqwa gemäß handeln?!
Çince:
当时,他对他的宗族说:难道你们不敬畏真主吗?
Hollandaca:
Toen hij tot zijn volk zeide: Vreest gij God niet?
Rusça:
Он сказал своему народу: "Неужели вы не устрашитесь?
Somalice:
Markuu ku yidhi qoomkiisii miyeydaan dhawsaneyn (Eebe kayaabayn).
Swahilice:
Alipo waambia watu wake: Hamwogopi?
Uygurca:
ئۆز ۋاقتىدا ئۇ قەۋمىگە ئېيتتى: «(اﷲ تىن) قورقمامسىلەر؟
Japonca:
かれがその民にこう言った時を思え。「あなたがたは主を畏れないのですか。
Arapça (Ürdün):
«إذ» منصوب باذكر مقدرا «قال لقومه ألا تتقون» الله.
Hintçe:
जब उन्होंने अपनी क़ौम से कहा कि तुम लोग (ख़ुदा से) क्यों नहीं डरते
Tayca:
เมื่อเขากล่าวแก่หมู่ชนของเขาว่า “พวกท่านไม่ยำเกรงอัลลอฮฺหรือ?
İbranice:
והוא אמר לבני עמו: 'האם לא תיראו את אלוהים
Hırvatça:
Kad on reče narodu svome: "Zar se uščuvati nećete?!
Rumence:
El spuse poporului său: “Nu vă este teamă de Dumnezeu?
Transliteration:
Ith qala liqawmihi ala tattaqoona
Türkçe:
O da toplumuna şöyle demişti: "Hâlâ korkup sakınmıyor musunuz?"
Sahih International:
When he said to his people, "Will you not fear Allah?
İngilizce:
Behold, he said to his people, "Will ye not fear (Allah)?
Azerbaycanca:
Bir zaman o öz tayfasına belə demişdi: “Məgər (bütlərə ibadət etməklə) Allahdan qorxmursunuz?
Süleyman Ateş:
Kavmine demişti ki: "(Allah'ın azabından) Korunmaz mısınız?"
Diyanet Vakfı:
(İlyas) milletine: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?
Erhan Aktaş:
Hani o, halkına: “Siz, takva(1) sahibi olmayacak mısınız?” demişti.
Kral Fahd:
(İlyas) milletine: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?
Hasan Basri Çantay:
O vakit kavmine (şöyle) demişdi: «Siz (Allahdan) korkmaz mısınız»?
Muhammed Esed:
ve kavmine şöyle seslenmişti: "Allah´a karşı sorumluluğunuzu idrak etmez misiniz?
Gültekin Onan:
Hani kendi kavmine demişti ki: "
Ali Fikri Yavuz:
O vakit kavmine şöyle demişti: “- Siz Allah’dan korkmaz mısınız?
Portekizce:
Vê que ele disse ao seu povo: Não temeis a Deus?
İsveççe:
och han sade till sitt folk: "Fruktar ni alls inte Gud
Farsça:
[یاد کن] هنگامی را که به قومش گفت: آیا [از شرک وطغیان] نمی پرهیزید؟
Kürtçe:
کاتێك بەگەلەکەی ووت ئەوە لەخوا ناترسن (خۆتان ناپارێزن)
Özbekçe:
Ўшанда у қавмига: «Тақво қилмайсизми?!
Malayca:
(Ingatkanlah peristiwa) ketika ia berkata kepada kaumnya: "Hendaklah kamu mematuhi suruhan Allah dan menjauhi laranganNya.
Arnavutça:
(Përkujtoje) kur i tha popullit të vet: “A nuk po i frikësoheni (Perëndisë)?”
Bulgarca:
Рече той на своя народ: “Не се ли боите?
Sırpça:
Кад он рече народу свом: “Зар се не бојите?
Çekçe:
když k lidu svému pravil: 'Což bohabojní nebudete, a
Urduca:
یاد کرو جب اس نے اپنی قوم سے کہا تھا کہ "تم لوگ ڈرتے نہیں ہو؟
Tacikçe:
Ба мардуми худ гуфт: «Оё аз Худо наметарсед?
Tatarca:
Кавеменә: "Аллаһудан курыкмыйсызмы, Аңа гыйбадәт кылмыйсыз" – диде.
Endonezyaca:
(ingatlah) ketika ia berkata kepada kaumnya: "Mengapa kamu tidak bertakwa?
Amharca:
ለሕዝቦቹ ባለ ጊዜ (አስታውስ)፤ አላህን አትፈሩምን?
Tamilce:
அவர் தனது மக்களுக்கு, “நீங்கள் (அல்லாஹ்வை) அஞ்ச மாட்டீர்களா?” என்று கூறிய சமயத்தை நினைவு கூர்வீராக!
Korece:
그가 그의 백성들에게 너희는 하나님을 두려워 하지 않느뇨
Vietnamca:
Khi Y bảo người dân của Y: “Các người không sợ Allah sao?”
Ayet Linkleri: