Arapça:
أَفَمَنْ حَقَّ عَلَيْهِ كَلِمَةُ الْعَذَابِ أَفَأَنتَ تُنقِذُ مَن فِي النَّارِ
Çeviriyazı:
efemen ḥaḳḳa `aleyhi kelimetü-l`aẕâb. efeente tünḳiẕü men fi-nnâr.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ya üzerine azab kelimesi hak olmuş kimse de mi (böyledir)? Artık o ateşteki kimseyi sen mi çıkaracaksın?
Diyanet İşleri:
Hakkında azap sözü gerçekleşmiş kimseyi, ateşte olanı sen mi kurtaracaksın?
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ya azap hükmünü hak edene ne dersin? Sen mi cehennemde bulunanı kurtaracaksın?
Şaban Piriş:
Üzerine azap kelimesi hak olmuş kimseye (hidayet edemezsin), ateşte olanı da sen mi kurtaracaksın?
Edip Yüksel:
Azap sözünü hakedenlere gelince, sen ateştekini kurtarabilir misin?
Ali Bulaç:
Azap sözü kendisi üzerinde hak olmuş kimse mi (onlarla bir tutulur)? Ateşte olanı artık sen mi kurtaracaksın?
Suat Yıldırım:
Hakkında azap hükmü kesinleşmiş kimseyi, ateşte olan kimseyi sen mi kurtaracaksın?
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ya üzerine azap kelimesi hak olmuş kimseyi mi, ateş içinde bulunan şahsı mı sen kurtaracaksın?
Yaşar Nuri Öztürk:
Üzerine azap sözü hak olanı, ateşe dalmış olanı sen mi kurtaracaksın?
Bekir Sadak:
Onlardan oncekiler de Peygamberleri yalanlamislardi da farkina varmadiklari yerden onlara bir azap catmisti.
İbni Kesir:
Hakkında azab hükmü gerçekleşmiş kimseyi mi? Ateşte olanı sen mi kurtaracaksın?
Adem Uğur:
(Resûlüm!) Hakkında azap hükmü gerçekleşmiş kimseyi ve ateşte olanı sen mi kurtaracaksın!
İskender Ali Mihr:
Öyleyse bir kimse, üzerine azap sözünü hakettiği taktirde sen, ateşte olanı kurtarabilir misin?
Celal Yıldırım:
(Ey Peygamber!) Aleyhine azâb hükmü gerçekleşmiş kimseyi, ateşte olan kimseyi sen mi kurtaracaksın ?!
Tefhim ul Kuran:
Azab sözü kendisi üzerinde hak olmuş kimse mi (onlarla bir tutulur)? Ateşte olanı artık sen mi kurtaracaksın?
Fransızca:
Et bien quoi ! Celui contre qui s'avère le décret du châtiment,... est-ce que tu sauves celui qui est dans le Feu ?
İspanyolca:
Aquél contra quien se cumpla la sentencia del castigo... ¿Podrás salvar tú a quien está en el Fuego?
İtalyanca:
Ma come? Quello il cui castigo è già deciso... Potrai salvarlo dal Fuoco?
Almanca:
Ist etwa derjenige, für den das Wort der Peinigung vollstreckt wurde, (noch zu retten)?! Bist du etwa derjenige, der denjenigen errettet, der im Feuer ist?!
Çince:
应当受刑罚的判决者,(必入火狱),难道你还想拯救他吗?
Hollandaca:
Kunt gij dus hem, o Mahomet! over wien het vonnis der eeuwige straf rechtvaardig werd uitgesproken, of hem bevrijden, die bestemd is het hellevuur te bewonen.
Rusça:
Разве ты сможешь спасти того, относительно кого сбылось Слово о мучениях, кто находится в Огне?
Somalice:
Ruuxay u waajibtay ereyga cadaab ma adaa Nabiyoow ka korin cid Naar gali.
Swahilice:
Je! Yule mwenye kustahiki hukumu ya adhabu, je, wewe unaweza kumwokoa aliyomo katika Moto?
Uygurca:
كىمگە ئازاب ۋەدىسى تېگىشلىك بولسا (ئۇ چوقۇم دوزاخقا كىرىدۇ)، سەن دوزاختىكى ئادەمنى قۇتقۇزالامسەن؟
Japonca:
だがかれに対し審判があって,懲罰の御言葉が下った者を(誰が助けられよう)。あなたは火獄の中にいる者を,救えるとでも言うのか。
Arapça (Ürdün):
«أفمن حق عليه كلمة العذاب» أي: (لأملأن جهنم) «أفأنت تنقذ» تخرج «من في النار» جواب الشرط وأقيم فيه الظاهر مقام المضمر والهمزة للإنكار، والمعنى لا تقدر على هدايته فتنقذه من النار.
Hintçe:
तो (ऐ रसूल) भला जिस शख्स पर अज़ाब का वायदा पूरा हो चुका हो तो क्या तुम उस शख्स की ख़लासी दे सकते हो
Tayca:
ดังนั้นผู้ที่คำมั่นสัญญาแห่งการลงโทษได้คู่ควรแก่เขาแล้ว (เจ้าสามารถจะฮิดายะฮฺให้แก่เขา) กระนั้นหรือ? และเจ้าจะช่วยผู้ที่อยู่ในนรกให้รอดพ้นได้หรือ ?
İbranice:
אך מה בנוגע לאלה אשר נגזר עליהם העונש המוצדק? האם תוכל לחלץ מישהו שכבר נמצא באש (הגיהינום)
Hırvatça:
Zar možeš da uputiš onoga koji je zaslužio da se nad njim obistine riječi kazne, zar možeš da izbaviš ko u Vatri je?!
Rumence:
Asupra cui se va împlini Cuvântul Osândei. Îl vei salva tu pe cel din Foc?
Transliteration:
Afaman haqqa AAalayhi kalimatu alAAathabi afaanta tunqithu man fee alnnari
Türkçe:
Üzerine azap sözü hak olanı, ateşe dalmış olanı sen mi kurtaracaksın?
Sahih International:
Then, is one who has deserved the decree of punishment [to be guided]? Then, can you save one who is in the Fire?
İngilizce:
Is, then, one against whom the decree of Punishment is justly due (equal to one who eschews Evil)? Wouldst thou, then, deliver one (who is) in the Fire?
Azerbaycanca:
(Ya Peyğəmbər!) Məgər sən haqqında (lövhi-məhfuzda) əzab sözü (hökmü) vacib olmuş kimsəni (qoruya bilərsənmi)?! Məgər sən Cəhənnəmdə olanı qurtara bilərsənmi?!
Süleyman Ateş:
Üzerine azab kararı hak olanı mı, sen ateşte bulunanı mı kurtaracaksın?
Diyanet Vakfı:
(Resulüm!) Hakkında azap hükmü gerçekleşmiş kimseyi ve ateşte olanı sen mi kurtaracaksın!
Erhan Aktaş:
Hakkında azâp kararı gerçekleşmiş olana gelince; ateşte olanı sen mi kurtaracaksın?
Kral Fahd:
(Rasûlüm!) Hakkında azap hükmü gerçekleşmiş kimseyi ve ateşte olanı sen mi kurtaracaksın!
Hasan Basri Çantay:
Kendisine azâb hükmü hak olmuş kimseyi, (bu yüzden) ateşde bulunan kişiyi artık sen mi kurtaracaksın (Habîbim)?
Muhammed Esed:
Peki, ya (Allah´ın) azabına çarpılmış olan kimse(yi insanlar kurtarabilir) mi? Ateşi hak eden kimseyi sen kurtarabilir misin?
Gültekin Onan:
Azab sözü kendisi üzerinde hak olmuş kimse mi (onlarla bir tutulur)? Ateşte olanı artık sen mi kurtaracaksın?
Ali Fikri Yavuz:
Artık (Allah’ın ilim ve takdirinde) üzerine azab vacib olmuş o ateşteki kimseyi, sen mi kurtaracaksın? (Ey Rasûlüm, buna kimsenin gücü yetmez).
Portekizce:
Porventura, aquele que tiver merecido o decreto do castigo (será igual ao bem-aventurado)? Poderás, acaso, salvar quemestá no fogo (infernal)?
İsveççe:
[Kan den ledas på rätt väg] som Gud har dömt med Sitt oåterkalleliga beslut? Kan du rädda den som [redan] är helveteslågornas [rov]?
Farsça:
آیا کسی که فرمان عذاب بر او محقق و ثابت شده [راه گریزی از آن دارد؟] آیا کسی را که در آتش است، تو نجات می دهی؟
Kürtçe:
جا ئایا کەسێك بەڵێنی سزای بەسەردا چەسپابێت (بۆی بڕیاردرا بێت) دەی ئایا تۆ (دەتوانی) کەسێك ڕزگار بکەیت کە لەناو ئاگری دۆزەخدایە؟
Özbekçe:
Ёки ҳақида азоб сўзи ҳақ бўлган кимсани— дўзахдаги кимсани сен қутқара олурмисан?!
Malayca:
Maka adakah orang yang telah ditetapkan atasnya hukuman azab (disebabkan kekufurannya, sama seperti orang yang dijanjikan bergembira dengan balasan imannya? Sudah tentu tidak) ! Oleh itu adakah engkau berkuasa menyelamatkan orang yang (ditetapkan kekal) dalam neraka?
Arnavutça:
Mos vallë, a ti do ta shpëtosh atë që e ka merituar dënimin, ta nxjerrësh atë që është në zjarr?
Bulgarca:
Нима [ти можеш да напътиш] онзи, спрямо когото се сбъдне Словото за мъчението? И нима ти [о, Мухаммад] ще спасиш онзи, който е в Огъня?
Sırpça:
Зар ти да спасиш оног који је заслужио казну, оног који ће сигурно бити у Ватри?
Çekçe:
Cožpak toho, nad nimž se uskutečnilo slovo trestu... což můžeš takového, jenž v ohni pekelném dlí, zachránit?
Urduca:
(اے نبیؐ) اُس شخص کو کون بچا سکتا ہے جس پر عذاب کا فیصلہ چسپاں ہو چکا ہو؟ کیا تم اُسے بچا سکتے ہو جو آگ میں گر چکا ہو؟
Tacikçe:
Оё касеро, ки ҳукми азоб бар ӯ бароварда шуда, ту метавонӣ ӯро, ки дар оташ аст, бираҳонӣ?
Tatarca:
Әйә берәүгә ґәзаб сүзе ваҗеб булса, әйә син ул утта булган кешене чыгарырга көчең җитәрме?
Endonezyaca:
Apakah (kamu hendak merubah nasib) orang-orang yang telah pasti ketentuan azab atasnya? Apakah kamu akan menyelamatkan orang yang berada dalam api neraka?
Amharca:
በእርሱ ላይ የቅጣት ቃል የተረጋገጠችበትን ሰው (ትመራዋለህን?) አንተ በእሳት ውስጥ ያለን ሰው ታድናለህን?
Tamilce:
ஆக, எவர் மீது தண்டனையின் வாக்கு உறுதியாகிவிட்டதோ அவரை; இன்னும், நரகத்தில் எவர் இருப்பாரோ அவரை (நபியே) நீர் பாதுகாப்பீரா? (உம்மால் அவர்களை பாதுகாக்க முடியாது)?
Korece:
벌의 심판을 받을 그가 사악 함을 회피한 그와 같을 수 있느뇨 볼지옥에 있는 자를 그대가 구할 수 있느뇨
Vietnamca:
Một người mà lời tuyên bố trừng phạt y đã được xác nhận thì Ngươi (hỡi Thiên Sứ) không còn cách nào có thể hướng dẫn được kẻ đó. Lẽ nào Ngươi lại muốn cứu vớt một người đang ở trong Hỏa Ngục?
Ayet Linkleri: