Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

37

Sûredeki Ayet No: 

29

Ayet No: 

3817

Sayfa No: 

447

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

قَالُوا بَل لَّمْ تَكُونُوا مُؤْمِنِينَ

Çeviriyazı: 

ḳâlû bel lem tekûnû mü'minîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

(İleri gelenler de) derler ki: "Hayır, siz inanmamıştınız."

Diyanet İşleri: 

Onlar da şöyle derler: "Hayır; siz inanmış kimseler değildiniz."

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Hayır derler öbürleri, siz inanmamıştınız.

Şaban Piriş: 

Diğerleri de derler ki: Hayır! Siz iman eden kimseler değildiniz.

Edip Yüksel: 

Derler ki, "Aslında siz inanmış kimseler değildiniz."

Ali Bulaç: 

(Diğerleri de:) "Hayır" derler. "Zaten sizler mü'min kimseler değildiniz."

Suat Yıldırım: 

“Hayır, bilakis! derler öbürleri, siz zaten iman eden kimseler değildiniz. Hem bizim, sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu ki! Bilakis, siz azgın bir gürûh idiniz!”“Ne dersek boş! Artık Rabbimizin azap hükmü hakkımızda kesinleşti. Biz hak ettiğimiz cezayı mutlaka tadacağız. Evet, sizi biz kışkırttık, çünkü biz de azmış durumdaydık.”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Metbû bulunanlar da derler ki: «Hayır. Siz mü´min kimse olmuş değildiniz.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ötekiler dediler: "Hayır, siz zaten inanmıyordunuz?"

Bekir Sadak: 

Onlara: «Allah´tan baska tanri yoktur» denildigi zaman suphesiz buyuklenirler.

İbni Kesir: 

Onlar da derler ki: Hayır, siz zaten iman edenler olmamıştınız.

Adem Uğur: 

(Ötekiler de:) &quot

İskender Ali Mihr: 

37:28

Celal Yıldırım: 

(Diğerleri), yok, sizler aslında inanmamıştınız.

Tefhim ul Kuran: 

(Diğerleri de:) «Hayır» derler. «Zaten sizler mü´min olanlar değildiniz.»

Fransızca: 

"C'est vous plutôt (diront les chefs) qui ne vouliez pas croire.

İspanyolca: 

Dirán: «¡No, no erais creyentes!

İtalyanca: 

Risponderanno: «Voi piuttosto, non eravate credenti:

Almanca: 

Sie sagten: "Nein, sondern ihr wart keine Mumin!

Çince: 

那些人说:不然!你们自己原来不是信道者,

Hollandaca: 

En de verleiders zullen antwoorden: Neen! gij waart veeleer geene ware geloovigen;

Rusça: 

Они ответят: "О нет! Вы сами не были верующими.

Somalice: 

Waxay dhaheen madaxdii ma aha ee idinkaan mu'miniin ahayn.

Swahilice: 

Watasema (wakubwa): Bali nyinyi wenyewe hamkuwa Waumini.

Uygurca: 

(ئەگەشتۈرگۈچىلەر ئەگەشكۈچىلەرگە) ئېيتىدۇ: «سىلەر (ئۆز ئىختىيارىڭلار بىلەن) مۆمىن بولمىدىڭلار

Japonca: 

すると他方は言う。「いや,あなたがたは,(もともと)信者ではありませんでした。

Arapça (Ürdün): 

«قالوا» أي المتبعون لهم «بل لم تكونوا مؤمنين» وإنما يصدق الإضلال منا أن لو كنتم مؤمنين فرجعتم عن الإيمان إلينا.

Hintçe: 

वह जवाब देगें (हम क्या जानें) तुम तो खुद ईमान लाने वाले न थे

Tayca: 

พวกเขา (หัวหน้า) กล่าวว่า “เปล่าดอก ! พวกท่านต่างหากที่ไม่ยอมศรัทธา”

İbranice: 

ויאמרו להם: 'לא זה אתם שלא האמנתם

Hırvatça: 

"Nismo", odgovorit će, "nego vi niste bili vjernici.

Rumence: 

(Diavolii) vor spune: “Nu, voi nu aţi fost credincioşi.

Transliteration: 

Qaloo bal lam takoonoo mumineena

Türkçe: 

Ötekiler dediler: "Hayır, siz zaten inanmıyordunuz?"

Sahih International: 

The oppressors will say, "Rather, you [yourselves] were not believers,

İngilizce: 

They will reply: "Nay, ye yourselves had no Faith!

Azerbaycanca: 

(Başçıları) deyəcəklər: “Xeyr, siz (Allahın vəhdaniyyətinə) inanmırdınız.

Süleyman Ateş: 

(Ötekiler de): "Hayır, dediler, zaten siz kendiniz inanan insanlar değildiniz."

Diyanet Vakfı: 

(Ötekiler de:) "Bilakis, derler, siz inanan kimseler değildiniz".

Erhan Aktaş: 

“Hayır, siz zaten îmân eden kimseler değildiniz.” derler.

Kral Fahd: 

(Ötekiler de:) «Bilâkis, derler, siz inanan kimseler değildiniz.

Hasan Basri Çantay: 

(Metbu´ları da:) «Hayır, siz (esasen) îman ediciler değildiniz», derler,

Muhammed Esed: 

Ötekiler, "Hayır" diyecekler, "aslında siz kendiniz imandan zerre kadar nasip almamıştınız!

Gültekin Onan: 

(Diğerleri de:) &quot

Ali Fikri Yavuz: 

(Öncüler de yardakçılarına cevap verib şöyle) diyecekler: “- Hayır, doğrusu siz Allah’a iman etmemiştiniz.

Portekizce: 

Responder-lhes-ão (seus sedutores): Qual! Não fostes fiéis!

İsveççe: 

[Och de andra] svarar: "Nej, ni var människor utan tro.

Farsça: 

می گویند: [ما را تقصیری نیست] بلکه خود شما اهل ایمان نبودید،

Kürtçe: 

(گومڕاکەرەکان) دەڵێن (نەخێر ڕاست ناکەن) بەڵکو ئێوە خۆتان ئیماندار نەبوون

Özbekçe: 

Улар: «Йўқ! Сиз ўзингиз мўмин бўлмаган эдингиз.

Malayca: 

Ketua-ketuanya menjawab: " (Tidak!) Bahkan kamulah sendiri tidak mahu menjadi orang-orang yang beriman!

Arnavutça: 

Ata do të përgjigjen: “Jo, por ju nuk keni qenë besimtarë,

Bulgarca: 

Ще кажат [съдружаваните]: “Не, вие не вярвахте.

Sırpça: 

„Нисмо“, одговориће, „него ви нисте хтели да верујете!"

Çekçe: 

A odvětí jim: 'Nikoliv, vy jste nevěřili

Urduca: 

وہ جواب دیں گے، "نہیں بلکہ تم خود ایمان لانے والے نہ تھے

Tacikçe: 

Гӯянд: «На, шумо имон наёварда будед.

Tatarca: 

Олугълары әйтерләр: "Сез үзегез хак мөэмин булмагансыз, әгәр Коръән сүзләренә ышанган булсагыз, безгә иярмәгән булыр идегез.

Endonezyaca: 

Pemimpin-pemimpin mereka menjawab: "Sebenarnya kamulah yang tidak beriman".

Amharca: 

(አስከታዮቹም) ይላሉ «አይደለም ፈጽሞ ምእምናን አልነበራችሁም፡፡

Tamilce: 

(வழிகெடுத்தவர்கள்) கூறுவார்கள்: “(நீங்கள் சொல்வது பொய்!) மாறாக, நீங்கள் நம்பிக்கையாளர்களாக இருக்கவில்லை.”

Korece: 

아니라 너희 스스로가 믿음 이 없었노라

Vietnamca: 

(Những kẻ mà chúng đi theo) nói (với chúng): “Không, các người mới là những kẻ không có đức tin.”