Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

3

Sûredeki Ayet No: 

88

Ayet No: 

381

Sayfa No: 

61

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

خَالِدِينَ فِيهَا لَا يُخَفَّفُ عَنْهُمُ الْعَذَابُ وَلَا هُمْ يُنظَرُونَ

Çeviriyazı: 

ḫâlidîne fîhâ. lâ yüḫaffefü `anhümü-l`aẕâbü velâ hüm yünżarûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onlar bu (lanetin) içinde ebedî kalacaklardır. Kendilerinden ne bu azab hafifletilir, ne de yüzlerine bakılır.

Diyanet İşleri: 

Orada temellidirler; onlardan azab hafifletilmez; onların azabı geciktirilmez.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve bu lanette ebedi kalırlar, ne azapları hafifletilir, ne de yüzlerine bakılır.

Şaban Piriş: 

Orada ebedi kalacaklar. Azap, onlardan hafifletilmez ve onlara mühlet de verilmez.

Edip Yüksel: 

Orada sürekli kalıcıdırlar; azapları hafifletilmez ve kendilerine bakılmaz.

Ali Bulaç: 

İçinde temelli kalıcıdırlar. Onların azabı hafifletilmez ve onlar gözetilmezler.

Suat Yıldırım: 

Onlar bu lânetin içinde ebedî kalacaklardır. Ne cezaları hafifletilecek, ne de yüzlerine bakılacaktır.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

(Onlar) Bunun içinde ebedîyyen kalıcılardır. Onlardan azab hafifletilmez ve onlara nazar olunmaz.

Yaşar Nuri Öztürk: 

O lanet içinde sürekli kalacaklardır. Ne azap hafifletilecektir onlardan ne de yüzlerine bakılacaktır onların.

Bekir Sadak: 

Sevdiginiz seylerden sarfetmedikce iyilige erisemezsiniz. Her ne sarfederseniz, suphesiz Allah onu bilir.

İbni Kesir: 

Ebediyyen onun içindedirler. Onlardan azab hafifletilmez ve onlara rahmet nazarıyla bakılmaz.

Adem Uğur: 

Bu lânete ebedî gömülüp gidecekler. Onların azapları hafifletilmez

İskender Ali Mihr: 

Onlar, onun (lânetin) içinde ebedi kalacak olanlardır. Onlardan azab hafifletilmez ve onlara bakılmaz,...

Celal Yıldırım: 

Bu lanet (azabı için)de devamlı kalıcılardır. Ne bu azâb onlardan hafifletilir, ne de (rahmet ile) yüzlerine bakılır.

Tefhim ul Kuran: 

İçinde temelli kalıcıdırlar. Onların azabı hafifletilmez ve onlar gözetilmezler.

Fransızca: 

Ils y demeureront éternellement. Le châtiment ne leur sera pas allégé, et ils n'auront aucun répit,

İspanyolca: 

Eternos en ella, no se les mitigará el castigo, ni les será dado esperar.

İtalyanca: 

[Rimarranno in essa] in perpetuo. Il castigo non sarà loro alleviato e non avranno alcuna dilazione,

Almanca: 

Ewig bleiben sie darin - und ihnen wird weder die Peinigung erleichtert, noch wird ihnen Schonzeit gewährt -

Çince: 

他们将永居火狱中,不蒙减刑,也不蒙缓刑。

Hollandaca: 

Eeuwig zullen zij daaronder gebukt gaan; hunne kwelling zal niet verzacht worden, en nimmer zal een blik hen treffen.

Rusça: 

Они пребудут в нем вечно! Их мучения не будут облегчены, и они не получат отсрочки,

Somalice: 

Wayna ku waari (Ciqaatbtooda) dhexdeeda lagamana fududeeyo Cadaabka lamana Sugo.

Swahilice: 

Humo watadumu. Hawatapunguziwa adhabu wala hawatapewa nafasi.

Uygurca: 

ئۇلار دوزاختا مەڭگۈ قالىدۇ. ئۇلاردىن ئازاب يېنىكلىتىلمەيدۇ. كېچىكتۈرۈلمەيدۇ

Japonca: 

かれらは永遠にその中に住むであろう。その懲罰は軽減されないし,また猶予されない。

Arapça (Ürdün): 

«خالدين فيها» أي اللعنة أو النار المدلول بها عليها «لا يخفف عنهم العذاب ولا هم يُنظرون» يمهلون.

Hintçe: 

और वह हमेशा उसी फिटकार में रहेंगे न तो उनके अज़ाब ही में तख्फ़ीफ़ की जाएगी और न उनको मोहलत दी जाएगी

Tayca: 

โดยที่พวกเขาจะอยู่ในการละอ์นัตนั้นตลอดกาล ซึ่งการลงโทษนั้นจะไม่ถูกผ่อนเบาแก่พวกเขา และทั้งพวกเขาจะไม่ถูกประวิง อีกด้วย

İbranice: 

לעולם יהיו בה (באש,) ולא יופחת עונשם ולא תינתן להם שהות

Hırvatça: 

U njemu će vječno ostati i patnja im olakšana biti neće, niti će im se vremena dati.

Rumence: 

Ei vor veşnici sub blestem, iar osânda nu le va fi uşurată şi nimeni nu se va uita la ei,

Transliteration: 

Khalideena feeha la yukhaffafu AAanhumu alAAathabu wala hum yuntharoona

Türkçe: 

O lanet içinde sürekli kalacaklardır. Ne azap hafifletilecektir onlardan ne de yüzlerine bakılacaktır onların.

Sahih International: 

Abiding eternally therein. The punishment will not be lightened for them, nor will they be reprieved.

İngilizce: 

In that will they dwell; nor will their penalty be lightened, nor respite be (their lot);-

Azerbaycanca: 

Onlar bu lə’nət içərisində əbədi olaraq qalacaqlar. Əzabları əskilmədiyi kimi, onlara (mərhəmət nəzəri ilə də) baxılmayacaqdır!

Süleyman Ateş: 

O(la'net)in içinde ebedi kalacaklardır. Onlardan azab hafifletilmeyecek ve onlara asla fırsat verilmeyecektir.

Diyanet Vakfı: 

Bu lanete ebedi gömülüp gidecekler. Onların azapları hafifletilmez; yüzlerine de bakılmaz.

Erhan Aktaş: 

Onlar, bu halde sürekli kalacaklardır. Onlardan ne azâp hafifletilecek ve ne de onların yüzlerine bakılacak.

Kral Fahd: 

Bu lânete ebedî gömülüp gideceklerdir. Onların azapları ne hafifletilir ne de ertelenir.

Hasan Basri Çantay: 

Onlar bunun (bu lâ´netin ve cehennemin) içinde ebedî kalıcıdırlar. Kendilerinden ne azâb hafifletilir, ne de onlara (yüzlerine, suratlarına) bakılır.

Muhammed Esed: 

Onlar bu halde kalacaklar; (ve) ne azapları hafifletilecek, ne de onlara bir mühlet tanınacak.

Gültekin Onan: 

İçinde temelli kalıcıdırlar. Onların azabı hafifletilmez ve onlar gözetilmezler.

Ali Fikri Yavuz: 

Onlar ebedî olarak bu lânet ve azabın içindedirler. Kendilerinden ne azap hafifletilir, ne de onlara merhamet gözü ile bakılır.

Portekizce: 

A qual (maldição) pesará sobre eles eternamente,; o suplício não lhes será mitigado, nem serão tolerados.

İsveççe: 

Under denna [dom] skall de förbli; deras straff skall inte lindras och de skall inte beviljas uppskov.

Farsça: 

در آن لعنت جاودانه اند؛ نه عذاب از آنان سبک شود، و نه مهلتشان دهند.

Kürtçe: 

تێیدا دەمێننەوە بەھەمیشەیی سزایان لەسەر سووک ناکرێت وە دواناخرێن لەسزا

Özbekçe: 

Унда абадий қолурлар. Улардан азоб енгиллатилмас ва уларга назар ҳам солинмас.

Malayca: 

Mereka kekal di dalamnya, tidak diringankan azab seksa daripada mereka dan mereka pula tidak diberi tempoh atau perhatian;

Arnavutça: 

Ata përherë do të jenë nën peshën e (dënimit e të mallkimit), vuajtjet nuk do t’u lehtësohen, e as nuk do t’u jepet afat (pushim);

Bulgarca: 

в него те ще пребивават вечно. Нито ще се облекчи мъчението им, нито ще се забави,

Sırpça: 

У њему ће вечно да остану, а патња њихова неће да им се смањује, нити ће да им се шта одлаже.

Çekçe: 

a budou v něm navěky a nebude jim zmírněn trest ani odklad dán

Urduca: 

اِسی حالت میں وہ ہمیشہ رہیں گے، نہ ان کی سزا میں تخفیف ہوگی اور نہ انہیں مہلت دی جائے گی

Tacikçe: 

Абадӣ дар лаънат бимонанд ва аз азобашон кам нашавад ва мӯҳлаташон надиҳанд,

Tatarca: 

Алар ләгънәттә һәм ґәзабта мәңге калучылар, алардан ґәзаб җиңеләйтелмәс вә аларга рәхмәт карау белән карау булмас.

Endonezyaca: 

mereka kekal di dalamnya, tidak diringankan siksa dari mereka, dan tidak (pula) mereka diberi tangguh,

Amharca: 

በውስጧ ዘውታሪዎች ሲኾኑ ቅጣቱም ከነሱ ላይ አይቃለልላቸውም፡፡ እነሱም ቀን አይስሰጡም፡፡

Tamilce: 

அதில் (அவர்கள்) நிரந்தரமாக இருப்பார்கள். அவர்களை விட்டு தண்டனை இலேசாக்கப்படாது. இன்னும், (தங்கள் குற்றத்திற்கு காரணம் கூறி தப்பிக்க) அவர்கள் அவகாசம் அளிக்கப்பட மாட்டார்கள்.

Korece: 

그들은 그 저주속에서 영생 할 것이요 징벌이 감소되지 아니 하며 고통이 일시도 모면되지 않 을 것이라

Vietnamca: 

Chúng sẽ ở trong (Hỏa Ngục) mãi mãi, chúng không được giảm nhẹ hình phạt và cũng không được ân xá.