Arapça:
لَقَدْ حَقَّ الْقَوْلُ عَلَىٰ أَكْثَرِهِمْ فَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
Çeviriyazı:
leḳad ḥaḳḳa-lḳavlü `alâ ekŝerihim fehüm lâ yü'minûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Andolsun ki onların çoğunun üzerine azab sözü hak olmuştur. Onlar imana gelmezler.
Diyanet İşleri:
And olsun ki, hüküm çoğunun aleyhine gerçekleşmiştir, bunun için artık inanmazlar.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Andolsun ki onların çoğu hakkında şu söz gerçekleşmiştir: Onlardır inanmayanlar.
Şaban Piriş:
Andolsun, onların çoğu üzerine o söz (azap) hak olmuştur. Artık onlar iman etmezler.
Edip Yüksel:
Çoklarının inanmıyacağına dair söz gerçekleşmiştir.
Ali Bulaç:
Andolsun, onların çoğu üzerine o söz hak olmuştur; artık inanmazlar.
Suat Yıldırım:
Onların çoğunun hakkında ilahî hüküm hak olarak kesinleşti. Artık imân etmezler onlar...
Ömer Nasuhi Bilmen:
Andolsun ki, onların birçokları üzerine o söz (o azap emri) hak olmuştur. Artık onlar imân etmezler.
Yaşar Nuri Öztürk:
Yemin olsun ki, onların çoğuna söz hak olmuştur, artık onlar iman etmezler.
Bekir Sadak:
Insanlara, halkina elciler gelen kasabalari anlat:
İbni Kesir:
Andolsun ki
Adem Uğur:
Andolsun ki onların çoğu gafletlerinin cezasını hak etmişlerdir. Çünkü onlar iman etmiyorlar.
İskender Ali Mihr:
Andolsun ki (Allah´ın) söz(ü) onların çoğunun üzerine hak oldu. Artık onlar âmenû olmazlar (Allah´a ulaşmayı dilemezler).
Celal Yıldırım:
And olsun ki, hüküm, çoğu hakkında gerçekleşip sübut bulmuştur, artık inanmazlar.
Tefhim ul Kuran:
Andolsun, onların çoğu üzerine o söz hak olmuştur
Fransızca:
En effet, la Parole contre la plupart d'entre eux s'est réalisée : ils ne croiront donc pas.
İspanyolca:
Se ha cumplido la sentencia contra la mayoría: no creen.
İtalyanca:
Già si è realizzato il Decreto contro la maggior parte di loro: non crederanno.
Almanca:
Gewiß, bereits ist das Wort gegen die Meisten von ihnen Rechtens, so verinnerlichen sie den Iman nicht.
Çince:
他们中大多数人确已应当受判决,所以他们不信道。
Hollandaca:
Ons oordeel is rechtvaardig uitgesproken tegen het meerendeel. Immers, zij zullen niet gelooven.
Rusça:
Относительно большинства из них сбылось Слово, и они не уверуют.
Somalice:
Dhab ahaanna waxaa ugu waajibay badankoodo (ciqaab) mana rumeeyaan xaqa.
Swahilice:
Bila ya shaka kauli imekwisha thibiti juu ya wengi katika wao, kwa hivyo hawaamini.
Uygurca:
ئۇلارنىڭ كۆپچىلىكىگە (ئازاب توغرىسىدىكى) ھۆكۈم ھەقىقەتەن تېگىشلىك بولدى. شۇنىڭ ئۈچۈن ئۇلار ئىمان ئېيتمايدۇ
Japonca:
本当にその御言葉が,かれらの多くの者に下ってしまっているのだが,かれらは信じない。
Arapça (Ürdün):
«لقد حق القول» وجب «على أكثرهم» بالعذاب «فهم لا يؤمنون» أي الأكثر.
Hintçe:
तो वह दीन से बिल्कुल बेख़बर हैं उन में अक्सर तो (अज़ाब की) बातें यक़ीनन बिल्कुल ठीक पूरी उतरे ये लोग तो ईमान लाएँगे नहीं
Tayca:
โดยแน่นอน พระประกาศิตได้เป็นที่สมจริงแล้วแก่ส่วนมากของพวกเขา เพราะพวกเขาไม่ศรัทธา
İbranice:
כבר הסברות התגלו כנכונות נגד רובם, אך הם לא יאמינו
Hırvatça:
O većini njih već se obistinila Riječ - pa oni neće vjerovati.
Rumence:
Spusa s-a împlinit asupra celor mai mulţi dintre ei, însă ei tot nu cred.
Transliteration:
Laqad haqqa alqawlu AAala aktharihim fahum la yuminoona
Türkçe:
Yemin olsun ki, onların çoğuna söz hak olmuştur, artık onlar iman etmezler.
Sahih International:
Already the word has come into effect upon most of them, so they do not believe.
İngilizce:
The Word is proved true against the greater part of them: for they do not believe.
Azerbaycanca:
And olsun ki, onların əksəriyyəti barəsində o söz (əzəldən buyurduğumuz əzab hökmü) gerçək olmuşdur, çünki onlar (Allaha və Peyğəmbərinə) iman gətirməzlər. (Biz onların iman gətirməyəcəklərini Öz əzəli elmimizlə bilib lövhi-məhfuzda təsbit etmişik).
Süleyman Ateş:
Andolsun onların çoğuna o söz (cinlerden ve insanlardan bir kısmını cehenneme dolduracağım, sözü) hak oldu; artık onlar inanmazlar.
Diyanet Vakfı:
Andolsun ki onların çoğu gafletlerinin cezasını hak etmişlerdir. Çünkü onlar iman etmiyorlar.
Erhan Aktaş:
Ant olsun ki, onların çoğu üzerine söz(1) hakk oldu. Artık onlar îmân etmezler.
Kral Fahd:
Andolsun ki onların çoğu gafletlerinin cezasını hak etmişlerdir. Çünkü onlar iman etmiyorlar.
Hasan Basri Çantay:
Andolsun ki bunların çoğunun üzerine o söz hak olmuşdur. Artık bunlar îman etmezler.
Muhammed Esed:
Onların çoğuna karşı (Allah´ın gazap) sözü mutlaka gerçekleşecektir; çünkü onlar iman etmezler.
Gültekin Onan:
Andolsun, onların çoğu üzerine o söz hak olmuştur, artık inanmazlar.
Ali Fikri Yavuz:
Doğrusu çoğunun üzerine azap gerçekleşmiştir. (Çünkü imanı istemiyecekleri, Allah tarafından biliniyor) artık onlar iman etmezler.
Portekizce:
A palavra provou ser verdadeira sobre a maioria deles, pois que são incrédulos.
İsveççe:
Men [Guds] dom över de flesta av dem måste bli verklighet - de vill inte tro.
Farsça:
یقیناً فرمان عذاب بر بیشترشان محقق و ثابت شده است، به این سبب ایمان نمی آورند.
Kürtçe:
سوێند بەخوا بەڕاستی بەڵێنی خوا چەسپاو ھاتە دی لەسەر زۆربەیان چونکە ئەوان باوەڕ ناھێنن
Özbekçe:
Батаҳқиқ, уларнинг кўпларига (азоб) сўз ҳақ бўлди. Бас, улар иймон келтирмаслар.
Malayca:
Demi sesungguhnya, telah tetap hukuman seksa atas kebanyakan mereka, kerana mereka tidak mahu beriman.
Arnavutça:
Me të vërtetë, u realizua Fjala (e dënimit) ndaj shumicës së tyre – e ata nuk besojnë.
Bulgarca:
Сбъдна се словото за повечето от тях - те не са вярващи,
Sırpça:
О већини њих већ се обистинила Реч - зато они неће да верују.
Çekçe:
A uskutečnilo se již slovo Naše nad většinou z nich - však nevěří oni.
Urduca:
اِن میں سے اکثر لوگ فیصلہ عذاب کے مستحق ہو چکے ہیں، اسی لیے وہ ایمان نہیں لاتے
Tacikçe:
Азоби Худо барои бештаринашон воҷиб шудааст ва имон намеоваранд.
Tatarca:
Тәхкыйк ул кавемнең күбрәгенә ґәзаб вәгъдәсе сабит булды, алар инде иман китермәсләр.
Endonezyaca:
Sesungguhnya telah pasti berlaku perkataan (ketentuan Allah) terhadap kebanyakan mereka, kerena mereka tidak beriman.
Amharca:
በአብዛኞቻቸው ላይ ቃሉ በእውነት ተረጋገጠ፡፡ ስለዚህ እነርሱ አያምኑም፡፡
Tamilce:
அவர்களில் அதிகமானவர்கள் மீது (அல்லாஹ்வின் தண்டனையின்) வாக்கு திட்டவட்டமாக உறுதியாகிவிட்டது. ஆகவே, அவர்கள் நம்பிக்கை கொள்ள மாட்டார்கள்.
Korece:
그 말씀이 그들 다수 위에 진 리로 나타났으나 그들은 믿지 아 니하더라
Vietnamca:
Quả thật, lời (hứa trừng phạt của Allah) đối với đa số họ là sự thật bởi vì họ vô đức tin.
Ayet Linkleri: