Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

36

Sûredeki Ayet No: 

7

Ayet No: 

3712

Sayfa No: 

440

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

لَقَدْ حَقَّ الْقَوْلُ عَلَىٰ أَكْثَرِهِمْ فَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ

Çeviriyazı: 

leḳad ḥaḳḳa-lḳavlü `alâ ekŝerihim fehüm lâ yü'minûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Andolsun ki onların çoğunun üzerine azab sözü hak olmuştur. Onlar imana gelmezler.

Diyanet İşleri: 

And olsun ki, hüküm çoğunun aleyhine gerçekleşmiştir, bunun için artık inanmazlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Andolsun ki onların çoğu hakkında şu söz gerçekleşmiştir: Onlardır inanmayanlar.

Şaban Piriş: 

Andolsun, onların çoğu üzerine o söz (azap) hak olmuştur. Artık onlar iman etmezler.

Edip Yüksel: 

Çoklarının inanmıyacağına dair söz gerçekleşmiştir.

Ali Bulaç: 

Andolsun, onların çoğu üzerine o söz hak olmuştur; artık inanmazlar.

Suat Yıldırım: 

Onların çoğunun hakkında ilahî hüküm hak olarak kesinleşti. Artık imân etmezler onlar...

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Andolsun ki, onların birçokları üzerine o söz (o azap emri) hak olmuştur. Artık onlar imân etmezler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Yemin olsun ki, onların çoğuna söz hak olmuştur, artık onlar iman etmezler.

Bekir Sadak: 

Insanlara, halkina elciler gelen kasabalari anlat:

İbni Kesir: 

Andolsun ki

Adem Uğur: 

Andolsun ki onların çoğu gafletlerinin cezasını hak etmişlerdir. Çünkü onlar iman etmiyorlar.

İskender Ali Mihr: 

Andolsun ki (Allah´ın) söz(ü) onların çoğunun üzerine hak oldu. Artık onlar âmenû olmazlar (Allah´a ulaşmayı dilemezler).

Celal Yıldırım: 

And olsun ki, hüküm, çoğu hakkında gerçekleşip sübut bulmuştur, artık inanmazlar.

Tefhim ul Kuran: 

Andolsun, onların çoğu üzerine o söz hak olmuştur

Fransızca: 

En effet, la Parole contre la plupart d'entre eux s'est réalisée : ils ne croiront donc pas.

İspanyolca: 

Se ha cumplido la sentencia contra la mayoría: no creen.

İtalyanca: 

Già si è realizzato il Decreto contro la maggior parte di loro: non crederanno.

Almanca: 

Gewiß, bereits ist das Wort gegen die Meisten von ihnen Rechtens, so verinnerlichen sie den Iman nicht.

Çince: 

他们中大多数人确已应当受判决,所以他们不信道。

Hollandaca: 

Ons oordeel is rechtvaardig uitgesproken tegen het meerendeel. Immers, zij zullen niet gelooven.

Rusça: 

Относительно большинства из них сбылось Слово, и они не уверуют.

Somalice: 

Dhab ahaanna waxaa ugu waajibay badankoodo (ciqaab) mana rumeeyaan xaqa.

Swahilice: 

Bila ya shaka kauli imekwisha thibiti juu ya wengi katika wao, kwa hivyo hawaamini.

Uygurca: 

ئۇلارنىڭ كۆپچىلىكىگە (ئازاب توغرىسىدىكى) ھۆكۈم ھەقىقەتەن تېگىشلىك بولدى. شۇنىڭ ئۈچۈن ئۇلار ئىمان ئېيتمايدۇ

Japonca: 

本当にその御言葉が,かれらの多くの者に下ってしまっているのだが,かれらは信じない。

Arapça (Ürdün): 

«لقد حق القول» وجب «على أكثرهم» بالعذاب «فهم لا يؤمنون» أي الأكثر.

Hintçe: 

तो वह दीन से बिल्कुल बेख़बर हैं उन में अक्सर तो (अज़ाब की) बातें यक़ीनन बिल्कुल ठीक पूरी उतरे ये लोग तो ईमान लाएँगे नहीं

Tayca: 

โดยแน่นอน พระประกาศิตได้เป็นที่สมจริงแล้วแก่ส่วนมากของพวกเขา เพราะพวกเขาไม่ศรัทธา

İbranice: 

כבר הסברות התגלו כנכונות נגד רובם, אך הם לא יאמינו

Hırvatça: 

O većini njih već se obistinila Riječ - pa oni neće vjerovati.

Rumence: 

Spusa s-a împlinit asupra celor mai mulţi dintre ei, însă ei tot nu cred.

Transliteration: 

Laqad haqqa alqawlu AAala aktharihim fahum la yuminoona

Türkçe: 

Yemin olsun ki, onların çoğuna söz hak olmuştur, artık onlar iman etmezler.

Sahih International: 

Already the word has come into effect upon most of them, so they do not believe.

İngilizce: 

The Word is proved true against the greater part of them: for they do not believe.

Azerbaycanca: 

And olsun ki, onların əksəriyyəti barəsində o söz (əzəldən buyurduğumuz əzab hökmü) gerçək olmuşdur, çünki onlar (Allaha və Peyğəmbərinə) iman gətirməzlər. (Biz onların iman gətirməyəcəklərini Öz əzəli elmimizlə bilib lövhi-məhfuzda təsbit etmişik).

Süleyman Ateş: 

Andolsun onların çoğuna o söz (cinlerden ve insanlardan bir kısmını cehenneme dolduracağım, sözü) hak oldu; artık onlar inanmazlar.

Diyanet Vakfı: 

Andolsun ki onların çoğu gafletlerinin cezasını hak etmişlerdir. Çünkü onlar iman etmiyorlar.

Erhan Aktaş: 

Ant olsun ki, onların çoğu üzerine söz(1) hakk oldu. Artık onlar îmân etmezler.

Kral Fahd: 

Andolsun ki onların çoğu gafletlerinin cezasını hak etmişlerdir. Çünkü onlar iman etmiyorlar.

Hasan Basri Çantay: 

Andolsun ki bunların çoğunun üzerine o söz hak olmuşdur. Artık bunlar îman etmezler.

Muhammed Esed: 

Onların çoğuna karşı (Allah´ın gazap) sözü mutlaka gerçekleşecektir; çünkü onlar iman etmezler.

Gültekin Onan: 

Andolsun, onların çoğu üzerine o söz hak olmuştur, artık inanmazlar.

Ali Fikri Yavuz: 

Doğrusu çoğunun üzerine azap gerçekleşmiştir. (Çünkü imanı istemiyecekleri, Allah tarafından biliniyor) artık onlar iman etmezler.

Portekizce: 

A palavra provou ser verdadeira sobre a maioria deles, pois que são incrédulos.

İsveççe: 

Men [Guds] dom över de flesta av dem måste bli verklighet - de vill inte tro.

Farsça: 

یقیناً فرمان عذاب بر بیشترشان محقق و ثابت شده است، به این سبب ایمان نمی آورند.

Kürtçe: 

سوێند بەخوا بەڕاستی بەڵێنی خوا چەسپاو ھاتە دی لەسەر زۆربەیان چونکە ئەوان باوەڕ ناھێنن

Özbekçe: 

Батаҳқиқ, уларнинг кўпларига (азоб) сўз ҳақ бўлди. Бас, улар иймон келтирмаслар.

Malayca: 

Demi sesungguhnya, telah tetap hukuman seksa atas kebanyakan mereka, kerana mereka tidak mahu beriman.

Arnavutça: 

Me të vërtetë, u realizua Fjala (e dënimit) ndaj shumicës së tyre – e ata nuk besojnë.

Bulgarca: 

Сбъдна се словото за повечето от тях - те не са вярващи,

Sırpça: 

О већини њих већ се обистинила Реч - зато они неће да верују.

Çekçe: 

A uskutečnilo se již slovo Naše nad většinou z nich - však nevěří oni.

Urduca: 

اِن میں سے اکثر لوگ فیصلہ عذاب کے مستحق ہو چکے ہیں، اسی لیے وہ ایمان نہیں لاتے

Tacikçe: 

Азоби Худо барои бештаринашон воҷиб шудааст ва имон намеоваранд.

Tatarca: 

Тәхкыйк ул кавемнең күбрәгенә ґәзаб вәгъдәсе сабит булды, алар инде иман китермәсләр.

Endonezyaca: 

Sesungguhnya telah pasti berlaku perkataan (ketentuan Allah) terhadap kebanyakan mereka, kerena mereka tidak beriman.

Amharca: 

በአብዛኞቻቸው ላይ ቃሉ በእውነት ተረጋገጠ፡፡ ስለዚህ እነርሱ አያምኑም፡፡

Tamilce: 

அவர்களில் அதிகமானவர்கள் மீது (அல்லாஹ்வின் தண்டனையின்) வாக்கு திட்டவட்டமாக உறுதியாகிவிட்டது. ஆகவே, அவர்கள் நம்பிக்கை கொள்ள மாட்டார்கள்.

Korece: 

그 말씀이 그들 다수 위에 진 리로 나타났으나 그들은 믿지 아 니하더라

Vietnamca: 

Quả thật, lời (hứa trừng phạt của Allah) đối với đa số họ là sự thật bởi vì họ vô đức tin.

Ayet Linkleri: 

Rubu tag: 

Hizb tag: