Arapça:
وَلَوْ يُؤَاخِذُ اللَّهُ النَّاسَ بِمَا كَسَبُوا مَا تَرَكَ عَلَىٰ ظَهْرِهَا مِن دَابَّةٍ وَلَٰكِن يُؤَخِّرُهُمْ إِلَىٰ أَجَلٍ مُّسَمًّى ۖ فَإِذَا جَاءَ أَجَلُهُمْ فَإِنَّ اللَّهَ كَانَ بِعِبَادِهِ بَصِيرًا
Çeviriyazı:
velev yüâḫiẕü-llâhü-nnâse bimâ kesebû mâ terake `alâ żahrihâ min dâbbetiv velâkiy yü'eḫḫiruhüm ilâ ecelim müsemmâ. feiẕâ câe ecelühüm feinne-llâhe kâne bi`ibâdihî beṣîrâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bununla beraber Allah, insanları kazandıkları (günahlar) yüzünden hemen yakalayıverseydi, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları belli bir süreye kadar erteliyor. Nihayet ecelleri gelince gereğini yapar. Şüphe yok ki Allah, kullarını görmektedir.
Diyanet İşleri:
Allah insanları işlediklerine karşılık hemen yakalayıverseydi, yeryüzünde bir canlı bırakmaması gerekirdi. Ama onları belli bir süreye kadar erteler. Süreleri gelince gereğini yapar. Doğrusu Allah kullarını görmektedir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Allah, kazandıkları suç yüzünden insanlara azap verecek olsaydı yeryüzünde yürür, bir tek mahluk bırakmazdı ve fakat onları, mukadder bir zamanadek bırakır; derken zamanları geldi miydi artık şüphe yok ki Allah, kullarını görür.
Şaban Piriş:
Allah, insanları yaptıkları yüzünden hemen yakalayıp/cezalandırsaydı, yeryüzü üstünde bir tek canlı kalmazdı. Fakat onları belli bir süreye kadar erteler. Sonunda ecelleri geldiği zaman, artık şüphesiz Allah kendi kullarını görendir.
Edip Yüksel:
ALLAH insanları yaptıkları yüzünden cezalandırsaydı yeryüzünde hiç bir yaratık bırakmazdı. Fakat, onları belli bir süreye kadar ertelemektedir. Ne zaman ki süreleri biter, işte o zaman ALLAH kullarının (hesabını) görür.
Ali Bulaç:
Eğer Allah, kazandıkları dolayısıyla insanları (azap ile) yakalayıverecek olsaydı, (yerin) sırtı üzerinde hiçbir canlıyı bırakmazdı, ancak onları, adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir. Sonunda ecelleri geldiği zaman, artık şüphesiz Allah Kendi kullarını görendir.
Suat Yıldırım:
Eğer Allah insanları işledikleri günahlar yüzünden cezalandıracak olsaydı, dünyada tek bir insan bile bırakmazdı; ama Allah onların cezasını belirlenmiş bir vâdeye kadar erteler.O vâdeleri geldiği vakit hükmünü yerine getirip onları cezalandırır. Çünkü Allah kullarını tamamen görmektedir. {KM, Mezmurlar 130,3}
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve eğer Allah insanları kazandıkları şey ile muaheze edecek olsa idi, yeryüzünde hiçbir canlı mahlûk bırakmazdı. Fakat onları bir muayyen müddete kadar tehir buyuruyor. Nihâyet ecelleri gelince (haklarında amellerine göre muamele yapılacaktır) çünkü Allah Teâlâ kullarını bihakkın görücü bulunmaktadır.
Yaşar Nuri Öztürk:
Eğer Allah, insanları, kazandıkları yüzünden hesaba çekseydi, yerkürenin sırtında hiçbir canlı bırakmazdı. Ne var ki, onları belirli bir süreye kadar, ecelleri gelinceye kadar erteliyor. Allah, kullarını iyice görmektedir.
Bekir Sadak:
36:5
İbni Kesir:
Şayet Allah
Adem Uğur:
Eğer Allah, yaptıkları yüzünden insanları (hemen) cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı yaratık bırakmazdı. Fakat Allah, onları belirtilmiş bir süreye kadar erteliyor. Vakitleri gelince (gerekeni yapar). Kuşkusuz Allah, kullarını görmektedir.
İskender Ali Mihr:
Ve eğer Allah insanları, kazandıkları şeyler sebebiyle muaheze etseydi (sorgulasaydı), onun üstünde (yeryüzünde) dabbe (yürüyen bir canlı) bırakmazdı. Ve lâkin belirlenmiş bir zamana kadar onları tehir eder (erteler). Fakat onların ecelleri geldiği zaman (hesaba çeker). Muhakkak ki Allah, kullarını görendir.
Celal Yıldırım:
Eğer Allah, insanları kazandıkları şey sebebiyle hemen yakalayıp cezalandırmış olsaydı, yeryüzünde tek bir canlı bırakmazdı. Ama onları belirlenmiş bir vakte kadar geciktirir. Artık o vakit gelince (hükmünü yerine getirip cezalandırır). Çünkü Allah, mutlaka kullarını görüp bilendir.
Tefhim ul Kuran:
Eğer Allah, kazanmakta oldukları dolayısıyla insanları (azab ile) yakalayıverecek olsaydı, (yerin) sırtı üzerinde hiçbir canlıyı bırakmazdı, ancak onları, adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir. Sonunda ecelleri geldiği zaman, artık şüphesiz Allah kendi kullarını görendir.
Fransızca:
Et si Allah s'en prenait aux gens pour ce qu'ils acquièrent. Il ne laisserait à la surface [de la terre] aucun être vivant. Mais Il leur donne un délais jusqu'à un terme fixé. Puis quand leur terme viendra... (Il se saisira d'eux) car Allah est Très Clairvoyant sur Ses serviteurs.
İspanyolca:
Si Alá diera a los hombres su merecido, no dejaría ningún ser vivo sobre su superficie. Remite, sin embargo, su castigo a un plazo fijo. Y cuando vence su plazo... Alá ve bien a Sus siervos.
İtalyanca:
Se Allah punisse gli uomini per ciò che si meritano, non lascerebbe alcun essere vivente sulla terra. Ma Egli li rinvia fino ad un termine stabilito. Poi, quando giungerà il termine loro... [sapranno che] Allah osserva attentamente i Suoi servi.
Almanca:
Und würde ALLAH die Menschen belangen für das, was sie sich erwarben, würde ER darauf (auf der Erde) keinerlei sich bewegende Lebewesen lassen. Doch ER gewährt ihnen Aufschub bis zu einer festgesetzten Frist. Und wenn ihre Frist eingetroffen ist, so ist ALLAH doch immer Seinen Dienern gegenüber allsehend.
Çince:
假若真主为世人所犯的罪恶而惩治他们,那末,他不留一个人在地面上,但他让他们延迟到一个定期,当他们的定期来临的时候,(他将依他们的行为而报酬他们),因为真主确是明察他的众仆的。
Hollandaca:
Indien God de menschen strafte naar gelang van hetgeen zij bedrijven, zou hij zelfs geen dier op de oppervlakte der aarde hebben gelaten; maar hij schenkt u uitstel tot een bepaalden tijd. En als hun tijd zal zijn gekomen, waarlijk, dan zal God zijne dienaren beschouwen.
Rusça:
Если бы Аллах стал наказывать людей за то, что они приобретают, то Он не оставил бы на ее (земли) поверхности ни единого живого существа, но Он предоставляет им отсрочку до назначенного срока. Их срок настанет, и Аллах видит Своих рабов.
Somalice:
Haddu Eebe u qaban dadka waxay kasbadeen (oo xumaan ah) kagama tageen dhulka korkiisa waxsocda, laakin wuxuu dib ugu dhigi tan iyo muddo magabaaban, marka ajashoodu (Geeridoodu) timaadana Eebe addoomadiisa wuu arkaa.
Swahilice:
Na lau kuwa Mwenyezi Mungu angeli wachukulia watu kwa waliyo yachuma, basi asingeli muacha juu ya ardhi hata mnyama mmoja. Lakini Yeye anawachukulia mpaka ufike muda maalumu. Basi ukifika muda wao basi hakika Mwenyezi Mungu ni Mwenye kuwaona waja wake baraabara.
Uygurca:
ئەگەر اﷲ ئىنسانلارنى ئۇلارنىڭ قىلمىشلىرى تۈپەيلىدىن جازالايدىغان بولسا، يەر يۈزىدە ھېچبىر جان ئىگىسىنى قويمىغان بولاتتى ۋە لېكىن اﷲ ئۇلار (دىن ھېساب ئېلىش) نى مۇئەييەن ۋاقىتقىچە تەخىر قىلىدۇ، ئۇلار (دىن ھېساب ئېلىش) نىڭ ۋاقتى يېتىپ كەلگەندە (ئۇلارنىڭ ئەمەللىرىگە قاراپ جازا بېرىدۇ)، اﷲ ھەقىقەتەن بەندىلىرىنى كۆرۈپ تۇرغۇچىدۇر
Japonca:
もしアッラーが,人間をその所業によって罰されるならば,地上に,一人の生存者も残されなかったであろう。だがかれは期限を定めて,かれらを猶予なされた。だが,かれらの期限が到来すれば,本当にアッラーはしもべたちの監視者であられる。
Arapça (Ürdün):
«ولو يؤاخذ الله الناس بما كسبوا» من المعاصي «ما ترك على ظهرها» أي الأرض «من دابة» نسمة تدبّ عليها «ولكن يؤخرهم إلى أجل مسمى» أي يوم القيامة «فإذا جاء أجلهم فإن الله كان بعباده بصيرا» فيجازيهم على أعمالهم، بإثابة المؤمنين وعقاب الكافرين.
Hintçe:
और अगर (कहीं) खुदा लोगों की करतूतों की गिरफ्त करता तो (जैसी उनकी करनी है) रूए ज़मीन पर किसी जानवर को बाक़ी न छोड़ता मगर वह तो एक मुक़र्रर मियाद तक लोगों को मोहलत देता है (कि जो करना हो कर लो) फिर जब उनका (वह) वक्त अा जाएगा तो खुदा यक़ीनी तौर पर अपने बन्दों (के हाल) को देख रहा है (जो जैसा करेगा वैसा पाएगा)
Tayca:
และหากอัลลอฮฺจะทรงเอาโทษมนุษย์ตามที่พวกเขาได้ขวนขวายเอาไว้แล้ว พระองค์จะไม่ทรงให้เหลือไว้บนหน้าแผ่นดินซึ่งสัตว์โลกต่าง ๆ แต่ว่าพระองค์ทรงประวิงเวลาให้พวกเขาจนถึงเวลาที่ถูกกำหนดไว้ ครั้นเมื่อวาระกำหนดของพวกเขาได้มาถึง เมื่อนั้นแหละ แท้จริงอัลลอฮฺเป็นผู้ทรงเห็นปวงบ่าวของพระองค์เสมอ
İbranice:
ולו היה אלוהים מעניש את האנשים לפי עשייתם, לא היה משאיר שום בריה על פני האדמה, אך הוא דוחה את .ס.י עונשם עד למועד קבוע, אולם כאשר יגיע המועד הקבוע להם, הם ידעו שאלוהים אכן רואה תמיד את עבדיו
Hırvatça:
Da Allah kažnjava ljude prema onom što zasluže, ništa živo na površini Zemljinoj ne bi ostavio; ali, On ih ostavlja do roka određenog i kad im rok dođe - pa, Allah dobro vidi robove Svoje.
Rumence:
Dacă Dumnezeu s-ar mânia pe oameni pentru ceea ce au agonisit, n-ar mai lăsa pe faţa pământului nici o vietate, însă El îi păsuieşte până la un anumit soroc. Când le va veni sorocul, Dumnezeu îi va vedea pe robii Săi!
Transliteration:
Walaw yuakhithu Allahu alnnasa bima kasaboo ma taraka AAala thahriha min dabbatin walakin yuakhkhiruhum ila ajalin musamman faitha jaa ajaluhum fainna Allaha kana biAAibadihi baseeran
Türkçe:
Eğer Allah, insanları, kazandıkları yüzünden hesaba çekseydi, yerkürenin sırtında hiçbir canlı bırakmazdı. Ne var ki, onları belirli bir süreye kadar, ecelleri gelinceye kadar erteliyor. Allah, kullarını iyice görmektedir.
Sahih International:
And if Allah were to impose blame on the people for what they have earned, He would not leave upon the earth any creature. But He defers them for a specified term. And when their time comes, then indeed Allah has ever been, of His servants, Seeing.
İngilizce:
If Allah were to punish men according to what they deserve. He would not leave on the back of the (earth) a single living creature: but He gives them respite for a stated Term: when their Term expires, verily Allah has in His sight all His Servants.
Azerbaycanca:
Əgər Allah insanları etdikləri günahlara görə cəzalandırsaydı, (Yer) üzündə bir nəfəri belə (sağ) qoymazdı. Lakin Allah onları (onların cəzasını) müəyyən bir vaxta (qiyamət gününə) qədər gecikdirər. Nəhayət, onların vaxtı gəlib çatdıqda (həmin müddət yetişib qiyamət qopduqda hamını yenidən dirildərək hərəyə öz əməli müqabilində cəza, yaxud mükafat verər). Çünki Allah öz bəndələrini görəndir!
Süleyman Ateş:
Eğer Allah, insanları yaptıkları işler yüzünden (hemen) cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat Allah, onları belirtilmiş bir süreye kadar erteliyor. Süreleri geldiği zaman, kuşkusuz Allah kullarını görmektedir (onları yaptıkları işlere göre cezalandıracaktır).
Diyanet Vakfı:
Eğer Allah, yaptıkları yüzünden insanları (hemen) cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı yaratık bırakmazdı. Fakat Allah, onları belirtilmiş bir süreye kadar erteliyor. Vakitleri gelince (gerekeni yapar). Kuşkusuz Allah, kullarını görrmektedir.
Erhan Aktaş:
Eğer Allah, insanların yaptıklarının hesabını hemen görecek olsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat O, onlara belli bir zamana kadar süre vermektedir. Belirlenen süre dolduğu zaman da kuşkusuz Allah kendi kullarını en iyi görendir.(1)
Kral Fahd:
Eğer Allah, yaptıkları yüzünden insanları (hemen) cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı yaratık bırakmazdı. Fakat Allah, onları belirtilmiş bir süreye kadar erteliyor. Vakitleri gelince (gerekeni yapar) Şüphesiz Allah, kullarını hakkıyla görendir.
Hasan Basri Çantay:
Eğer Allah insanları kazandıkları (günâhlar) yüzünden (hemen) muâhaze etseydi (yerin) sırtında hiçbir canlı mahluk bırakmazdı. Fakat O, bunları muayyen bir müddete kadar gecikdiriyor. Nihayet vakıfları gelince muhakkak ki Allah kullarını hakkıyle görücüdür.
Muhammed Esed:
Eğer Allah, insanları (hayatta) işledikleri (kötülükler)den dolayı (hemen) hesaba çekseydi, yer üzerinde tek bir canlı varlık bırakmazdı. Ama Allah, onlara (Kendisi tarafından) belirlenmiş bir vadeye kadar mühlet tanır, vadeleri dolunca da (anlarlar ki) Allah kulların(ın kalplerindekin)i görmektedir.
Gültekin Onan:
Eğer Tanrı kazandıkları dolayısıyla insanları (azab ile) yakalayıverecek olsaydı, (yerin) sırtı üzerinde hiçbir canlıyı bırakmazdı
Ali Fikri Yavuz:
Eğer Allah, insanları, ettikleri günah yüzünden yakalayıp hesaba çekseydi, yer yüzünde hiç bir canlı bırakmazdı. Fakat Allah, onları, muayyen bir vakte kadar geciktirir. Nihayet ecelleri gelince, Muhakkak Allah kullarına Basîr’dir= onları amellerine göre cezalandırır.
Portekizce:
De sorte que se Deus tivesse castigado os humanos pelo que cometeram, não teria deixado sobre a face da terra um sóser; porém, tolera-os até um término prefixado. E quando esse término expirar, certamente constatarão que Deus éObservador de Seus servos.
İsveççe:
Om Gud [med en gång] skulle straffa människorna så som de förtjänar, skulle Han inte lämna en enda levande varelse kvar på [jorden]; men Han ger dem uppskov till en [av Honom] fastställd tidpunkt. Och när denna frist har löpt ut [skall de få erfara att] Gud inte förlorar någon av Sina tjänare ur sikte.
Farsça:
اگر خدا مردم را به کیفر گناهانشان می ازات می کرد، هیچ جنبنده ای را بر پشت زمین وا نمی گذاشت؛ ولی آنان را تا سرآمدی معین مهلت می دهد، پس هنگامی که اجلشان فرا رسد [آنان را در قیامت می ازات خواهد کرد]؛ بی تردید خدا [به احوال] بندگانش بیناست.
Kürtçe:
وە ئەگەر خوا قار بگرێت لەخەڵکی (تۆڵەیان لێ بسێنێت) لەبەر ئەو (خراپانەی) کردویانە ھیچ گیاندارێکی بەسەر زەویەوە نەدەھێشت بەڵام (خوا) مۆڵەتی ئەوان دەدات تا ماوەی دیاریکراو ئەمجا کاتێک ماوەکەیان (کۆتایی) ھات (دەیان مرێنێ) جا بێگومان خوا بە بەندەکانی ئاگادارو بینایە
Özbekçe:
Агар Аллоҳ одамларни қилганларига яраша оладиган бўлса, ер устида қимир этган жониворни қўймас эди. Лекин уларни белгиланган муддатгача қўйиб қўюр. Ўша ажаллари келганда эса... Бас, албатта, Аллоҳ бандаларини кўриб тургувчи зотдир.
Malayca:
Dan kalaulah Allah mengirakan kesalahan manusia serta terus menyeksa mereka disebabkan amal-amal jahat yang mereka telah kerjakan, tentulah la tidak membiarkan tinggal di muka bumi sesuatu makhluk yang bergerak; akan tetapi (dia tidak bertindak dengan serta merta, bahkan) Ia memberi tempoh kepada mereka hingga ke suatu masa yang tertentu; kemudian apabila sampai tempoh mereka (maka Allah akan membalas masing-masing dengan adilnya), kerana sesungguhnya Allah sentiasa Melihat keadaan hamba-hambaNya.
Arnavutça:
E, sikur Perëndia t’i dënonte njerëzit sipas veprave (të këqia) që bëjnë, nuk do të mbetej në sipërfaqen e Tokës asgjë (e gjallë), por Ai i shtyen ata deri në afatin e caktuar, dhe kur t’u vie afati i tyre, - Perëndia, me të vërtetë, i sheh mirë robërit e Vet.
Bulgarca:
И ако Аллах наказваше хората за онова, което са заслужили, Той не би оставил на земята дори една твар. Ала Той ги забавя за определен срок. И щом срокът им дойде, Аллах и тогава ще е всезрящ за Своите раби.
Sırpça:
Да Аллах кажњава људе према оном што заслуже, ништа живо на Земљиној површини не би оставио; али, Он их оставља до одређеног рока и кад им дође рок - па, Аллах добро види Своје слуге.
Çekçe:
Kdyby Bůh chtěl ztrestat lidi za to, co si vysloužili, nezůstala by na povrchu zemském žádná bytost živá, avšak On dává jim odklad do lhůty stanovené. A až se dostaví lhůta jejich... vždyť Bůh vidí jasně služebníky Své.
Urduca:
اگر کہیں وہ لوگوں کو اُن کے کیے کرتوتوں پر پکڑتا تو زمین پر کسی متنفس کو جیتا نہ چھوڑتا مگر وہ انہیں ایک مقرر وقت تک کے لیے مہلت دے رہا ہے پھر جب ان کا وقت آن پورا ہوگا تو اللہ اپنے بندوں کو دیکھ لے گا
Tacikçe:
Ва агар Худо бихоҳад, мардумро ба сабаби корҳое, ки кардаанд, бозхост кунад, бар рӯи замин ҳеҷ ҷунбандае боқӣ нагузорад, вале онҳоро то замоне муъайян мӯҳлат медиҳад ва чун муддаташон тамом щуд, ба амалҳои бандагони худ огоҳ аст!
Tatarca:
Әгәр Аллаһ кешеләрне Аллаһ хөкемнәрен бозып бозыклык кылганнары өчен дөньяда ґәзаб кыла торган булса, әлбәттә, һәммәсен һәлак итәр иде, җир өстендә хәрәкәтләнә торган бер хайван да калмас иде. Ләкин ґәзабка тиешле кешеләрнең ґәзабын кыямәт көненә чаклы кичектерә, кешеләрнең билгеләнгән әҗәлләре килсә, яки кыямәт килсә, Аллаһ бәндәләрен күрүче вә аларның эшен белүче булды.
Endonezyaca:
Dan kalau sekiranya Allah menyiksa manusia disebabkan usahanya, niscaya Dia tidak akan meninggalkan di atas permukaan bumi suatu mahluk yang melatapun akan tetapi Allah menangguhkan (penyiksaan) mereka, sampai waktu yang tertentu; maka apabila datang ajal mereka, maka sesungguhnya Allah adalah Maha Melihat (keadaan) hamba-hamba-Nya.
Amharca:
አላህም ሰዎችን በሠሩት ኀጢአት ቢይዝ ኖሮ በወለሏ (በምድር) ላይ ምንም ተንቀሳቃሽ
Tamilce:
அல்லாஹ் மக்களை அவர்கள் செய்தவற்றுக்காக தண்டிப்பதாக இருந்தால் அதன் மேற்பரப்பில் எந்த ஓர் உயிரினத்தையும் அவன் விட்டிருக்க மாட்டான். எனினும், ஒரு குறிப்பிட்ட தவணை வரை அவர்களை அவன் பிற்படுத்தி வைக்கிறான். ஆக, அவர்களுடைய தவணை வந்துவிட்டால் (அவர்கள் அவனது தண்டனையை விட்டும் தப்பிக்க முடியாது. ஏனெனில்) நிச்சயமாக அல்லாஹ் தனது அடியார்களை உற்றுநோக்கியவனாக இருக்கிறான்.
Korece:
인간이 행한 것으로 인하여 하나님께서 인간을 멸망케 하신다면 땅 위에 어떤 생물체도 남을 것이 없을 것이라 그러나 그분은 일정 기간까지 그들을 유예했을뿐그들의 기간은 완료되니라 실로 하나님은 그분의 모든 종들을 지 켜보고 계심이라
Vietnamca:
Nếu Allah bắt phạt nhân loại cho tội lỗi mà họ đã phạm thì Ngài đã không chừa trên mặt đất bất kỳ một loại sinh vật nào sống sót, tuy nhiên, Ngài gia hạn cho họ sống đến một thời khắc nhất định. Rồi khi nào thời hạn của họ đã mãn thì chắc chắn Allah sẽ thấy tất cả đám bầy tôi của Ngài.
Ayet Linkleri: