Arapça:
فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ فَإِذَا هُمْ يَنظُرُونَ
Çeviriyazı:
feinnemâ hiye zecratüv vâḥidetün feiẕâ hüm yenżurûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Çünkü O (sura üfürmek) zorlu bir kumandadan ibarettir ki, derhal onların gözleri açılıverir.
Diyanet İşleri:
Tek bir çığlık. Hemen bakıp kalırlar.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Gerçekten de ancak bir tek bağrıştan ibarettir de birdenbire görüverirler ki dirilmişler.
Şaban Piriş:
Çünkü o, korkunç bir sesten ibarettir. O zaman derhal bakıp, dururlar.
Edip Yüksel:
O, bir tek dokunmadır. O zaman (kalkıp) bakınırlar.
Ali Bulaç:
İşte o, yalnızca bir tek çığlıktan ibarettir; artık kendileri (diriltilmiş olarak) bakıp duruyorlar.
Suat Yıldırım:
Bu iş için sadece bir tek emir yeter! Bir de bakarsınız ki hepsi dirilmiş, etraflarına bakınıyorlar.
Ömer Nasuhi Bilmen:
37:18
Yaşar Nuri Öztürk:
Müthiş bir komut sesidir O. Onlar öylece bakakalacaklar.
Bekir Sadak:
soyle sorulur: «Size ne oldu ki birbirinizle yardimlasmiyorsunuz?»
İbni Kesir:
O, sadece bir tek çığlıktır ki onların birden bire gözleri açılıverecektir.
Adem Uğur:
O (diriltme) korkunç bir sesten ibaret olacak, o anda hemen onların gözleri açılıp etrafa bakacaklar.
İskender Ali Mihr:
İşte o, sadece tek bir çığlıktır. Onlar işte o zaman (diriltilince) bakacaklar (görecekler).
Celal Yıldırım:
Bir tek haykırış yetecek
Tefhim ul Kuran:
İşte o, yalnızca bir tek çığlıktan ibarettir
Fransızca:
Il n'y aura qu'un seul Cri, et voilà qu'ils regarderont,
İspanyolca:
Un solo Grito, nada más, y verán...
İtalyanca:
Ci sarà uno squillo, uno solo, ed ecco che vedranno
Almanca:
Und es ist nichts anderes als ein einziger Schrei, sogleich sehen sie.
Çince:
才听见一声呐喊,他们就瞻望着,
Hollandaca:
Er zal slechts eenmaal op de trompet worden geblazen, en zij zullen rond zien.
Rusça:
Раздастся один только глас, и все они будут смотреть.
Somalice:
Xaaladduna waa uun qaylo kaliya markaas, waxaa soo bixi dadkii oo wax eegi.
Swahilice:
Huko utapigwa ukelele mmoja tu! Na hapo ndio wataona!
Uygurca:
بىر ئاۋازنى (يەنى ئىسراپىلنىڭ چالغان سۇرىنى) ئاڭلاش بىلەنلا (مەھشەرگاھقا) ھازىر بولۇپ (ئۆزلىرىگە نېمە قىلىنىدىغانلىقىغا) قارىشىپ تۇرىدۇ
Japonca:
それは只一声の叫びである。その時かれらは(恐ろしい光景を)目の当たりに見て,
Arapça (Ürdün):
«فإنما هي» ضمير مبهم يفسره «زجرة» أي صيحة «واحدة فإذا هم» أي الخلائق أحياء «ينظرون» ما يفعل بهم.
Hintçe:
और तुम ज़लील होगे और वह (क़यामत) तो एक ललकार होगी फिर तो वह लोग फ़ौरन ही (ऑंखे फाड़-फाड़ के) देखने लगेंगे
Tayca:
ความจริงมันเป็นเพียงเสียงแผดตะโกนก้องเพียงครั้งเดียว แล้วพวกเขาจะจ้องมอง
İbranice:
ואכן רק תרועה אחת ואז עיניהם יראו
Hırvatça:
Bit će to samo naredba jedna, i oni će odjednom gledati
Rumence:
Un sigur ţipăt şi vor vedea atunci!
Transliteration:
Fainnama hiya zajratun wahidatun faitha hum yanthuroona
Türkçe:
Müthiş bir komut sesidir O. Onlar öylece bakakalacaklar.
Sahih International:
It will be only one shout, and at once they will be observing.
İngilizce:
Then it will be a single (compelling) cry; and behold, they will begin to see!
Azerbaycanca:
O yalnız dəhşətli bir səsdən (İsrafilin suru ikinci dəfə üfürməsindən) ibarətdir. Onlar dərhal (dirilib başlarına gətirilən müsibətlərə) baxacaqlar.
Süleyman Ateş:
O (iş) sadece korkunç bir sesten ibarettir: Hemen onlar (diriltilmiş olarak) bakıyorlardır.
Diyanet Vakfı:
O (diriltme) korkunç. bir sesten ibaret olacak, o anda hemen onların gözleri açılıp etrafa bakacaklar.
Erhan Aktaş:
Artık o tek bir haykırıştır(1). O zaman neyin ne olduğunu görecekler.
Kral Fahd:
O (diriltme) korkunç bir sesten ibaret olacak, o anda hemen onların gözleri açılıp etrafa bakacaklar.
Hasan Basri Çantay:
İşte o, ancak birtek sayhadan ibâretdir ki onların birden bire gözleri açılıverecekdir.
Muhammed Esed:
Çünkü o (alay ettikleri yeniden dirilme,) bir itham çığlığı şeklinde (aniden onların tepesinde patlayacak.) İşte o zaman (hakikati) anlamaya başlayacaklar,
Gültekin Onan:
İşte o, yalnızca bir tek çığlıktan ibarettir
Ali Fikri Yavuz:
Çünkü o, (Sûr’a ikinci defa) bir üfürüştür ki, derhal kabirlerinden kalkıb başlarına gelecek şeyi gözetlerler.
Portekizce:
E para isso bastará um só grito; e ei-los começando a ver!
İsveççe:
Ett enda mäktigt rop skall ljuda, och de kommer att se [den nya verkligheten]
Farsça:
جز این نیست که آن یک فریاد عظیم است که [وقتی واقع شود] ناگاه [همه زنده می شوند و حیرت زده منظره قیامت را] می نگرند،
Kürtçe:
چونکە ئەو (زیندوو بوونەوەیە) ھەر یەك دەنگە ئیتر دەست بەجێ زیندوون و دەڕوانن
Özbekçe:
Бас, у фақатгина бир қичқириқдан иборат, холос. Бас, бирдан улар назар солиб турибдилар-да!
Malayca:
(Kebangkitan ini mudah) kerana sesungguhnya ia boleh berlaku hanyalah dengan suara sahaja, maka dengan serta mereka semuanya (bangkit) melihat (apa yang akan jadi).
Arnavutça:
Ky do të jetë vetëm një zë dhe të gjithë do të presim (se ç’po ndodhë)
Bulgarca:
То ще е само един Вик и ето ги - проглеждат!
Sırpça:
То ће бити само глас један, и сви ће одједном прогледати
Çekçe:
A ozve se jen jeden zvuk jediný, a hle, oni prohlédnou
Urduca:
بس ایک ہی جھڑکی ہو گی اور یکایک یہ اپنی آنکھوں سے (وہ سب کچھ جس کی خبر دی جا رہی ہے) دیکھ رہے ہوں گے
Tacikçe:
Ва онон худ хоҳанд дид, ки ба як фармон ҳамаро зинда мекунанд.
Tatarca:
Кешеләрнең терелеп каберләреннән чыгулары фәкать бер тавыш белән булыр, ул эшнең Аллаһуга һич авырлыгы юк, һәм Аллаһу хозурына җыелгач, безгә ни булыр инде, дип көтәрләр.
Endonezyaca:
Maka sesungguhnya kebangkitan itu hanya dengan satu teriakan saja; maka tiba-tiba mereka meIihatnya.
Amharca:
እርሷም አንዲት ጩኸት ብቻ ናት፡፡ እነርሱም ወዲያውኑ (ምን እንደሚፈጸምባቸው) ያያሉ፡፡
Tamilce:
ஆக, (மறுமை நிகழ்வு) அதுவெல்லாம் ஒரே ஒரு பலமான சத்தம்தான். அப்போது அவர்கள் (மறுமையின் காட்சிகளை கண்கூடாகப்) பார்ப்பார்கள்.
Korece:
그때 한 소리가 울려 퍼지리니 보라 그때 그들은 서로 보게 되매
Vietnamca:
Quả thật, chỉ một tiếng Gầm duy nhất thì lúc đó (tất cả) họ sẽ ngóng nhìn (những gì diễn ra của Ngày Phán Xét).
Ayet Linkleri: