Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

37

Sûredeki Ayet No: 

10

Ayet No: 

3798

Sayfa No: 

446

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

إِلَّا مَنْ خَطِفَ الْخَطْفَةَ فَأَتْبَعَهُ شِهَابٌ ثَاقِبٌ

Çeviriyazı: 

illâ men ḫaṭife-lḫaṭfete feetbe`ahû şihâbün ŝâḳib.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ancak kulak hırsızlığı yapanlar olur. Onu da yakıcı bir alev takip eder.

Diyanet İşleri: 

Hele bir tek söz kapan olsun; delici bir alev onun peşine düşüverir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ancak hırsızlama bir söz duyan olursa hemen onun ardından da aydınlatıcı ve delip geçen bir ateştir atılır, onu yakar.

Şaban Piriş: 

Ancak, tek bir söz kapan olursa, hemen onu delip geçen bir alev takip eder.

Edip Yüksel: 

Bir söz kapan olursa, onu, delici bir ışın izler.

Ali Bulaç: 

Ancak (sözü hırsızlama) çalıp-kapan olursa, artık onu da delip geçen 'yakıcı bir alev' izler (ve yok eder).

Suat Yıldırım: 

Ne var ki içlerinden birisi bir söz kırıntısı kapmayı başarırsa, derhal yakıcı ve delici bir ışın onu kovalar. [15,8-12]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ancak bir çalıp çarpan müstesna. Ona da hemen bir parça ateş parçası ulaşıverir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Yüce konseyden bir söz çalıp çarpan olabilirse de onun peşine hemen delici, alevli bir yıldız takılır.

Bekir Sadak: 

37:15

İbni Kesir: 

Ancak çalıp çırpan olursa

Adem Uğur: 

Ancak (meleklerin konuşmalarından) bir söz kapan olursa, onu da delip geçen bir parlak ışık takip eder.

İskender Ali Mihr: 

Ancak kim bir söz kapıp kaçarsa, o taktirde kayıp giden yakıcı bir alev onu takip eder (ona ulaşır, yok eder).

Celal Yıldırım: 

Ancak bir söz dinleyip kapan olursa, peşine çok parlak bir kıvılcım takılır.

Tefhim ul Kuran: 

Ancak (sözü hırsızlama) çalıp kapan olursa, artık onu da delip geçen ´yakıcı bir alev´ izler (ve yok eder).

Fransızca: 

Sauf celui qui saisit au vol quelque [information]; il est alors pourchassé par un météore transperçant.

İspanyolca: 

A menos que alguno se entere de algo por casualidad: a ese tal le perseguirá una llama de penetrante luz.

İtalyanca: 

eccetto colui che ne afferri un dettaglio, ma lo inseguirà allora un bolide fiammeggiante.

Almanca: 

außer demjenigen, der etwas Aufzuschnappendes aufschnappt, dann ihm eine durchdringende Flamme folgte.

Çince: 

但窃听一次的,灿烂的流星就追赶上他。

Hollandaca: 

Behalve hij, die een woord steelsgewijze opvangt, en door eene vlammende schicht wordt getroffen.

Rusça: 

Но если кто из дьяволов выхватит слово, то за ним последует яркий пылающий огонь.

Somalice: 

Marka laga reebo mid mid dafa hadalka oo uu raaco danab ifi.

Swahilice: 

Isipo kuwa anaye nyakua kitu kidogo, na mara humfwatia kimondo kinacho ng'ara.

Uygurca: 

لېكىن (ئاسمان خەۋەرلىرىدىن) ئوغرىلىقچە بىر نەرسە ئاڭلىغان شەيتاننى يورۇق يۇلتۇز قوغلاپ (كۆيدۈرۈپ تاشلايدۇ)

Japonca: 

盗聴し得た者があっても,白熱の炎が追跡する。

Arapça (Ürdün): 

«إلا من خطف الخطفة» مصدر: أي المرة، والاستثناء من ضمير يسمعون: أي لا يسمع إلا الشيطان الذي سمع الكلمة من الملائكة فأخذها بسرعة «فأتبعه شهاب» كوكب مضيء «ثاقب» يثقبه أو يحرقه أو يخبله.

Hintçe: 

मगर जो (शैतान शाज़ व नादिर फरिश्तों की) कोई बात उचक ले भागता है तो आग का दहकता हुआ तीर उसका पीछा करता है

Tayca: 

เว้นแต่ตัวใดที่มันฉกฉวยเอาไปได้แม้แต่ครั้งเดียว ก็จะมีเปลวเพลิงอันโชติช่วงไล่ติดตามมันไป

İbranice: 

אלא מי שהעיף מבט, מיד יכה בו כוכב שביט בוער

Hırvatça: 

a onoga koji šta ugrabi- stigne buktinja svijetleća.

Rumence: 

iar pe cel care a apucat ceva, o flacără sfredelitoare îl urmăreşte.

Transliteration: 

Illa man khatifa alkhatfata faatbaAAahu shihabun thaqibun

Türkçe: 

Yüce konseyden bir söz çalıp çarpan olabilirse de onun peşine hemen delici, alevli bir yıldız takılır.

Sahih International: 

Except one who snatches [some words] by theft, but they are pursued by a burning flame, piercing [in brightness].

İngilizce: 

Except such as snatch away something by stealth, and they are pursued by a flaming fire, of piercing brightness.

Azerbaycanca: 

Ancaq (şeytanlar içərisində mələklərin söhbətlərindən bir sözü, bir xəbəri) çırpışdıran (oğrun-oğrun öyrənən) olsa, onu da dərhal yandırıb-yaxan bir ulduz (hər şeyi dəlib keçən bir mə’şəl) tə’qib edər.

Süleyman Ateş: 

Yalnız (yüce topluluktan) bir söz kapan olursa, onu da delici bir şihab (ışın)izler.

Diyanet Vakfı: 

Ancak (meleklerin konuşmalarından) bir söz kapan olursa, onu da delip geçen bir parlak ışık takip eder.

Erhan Aktaş: 

Ancak oradan bir söz kapan olursa, kayıp giden parlak bir alev ona yetişir ve onu yakar.

Kral Fahd: 

Ancak (meleklerin konuşmalarından) bir söz kapan olursa, onu da delip geçen bir parlak ışık takip eder.

Hasan Basri Çantay: 

Meğer ki (içlerinden) bir çalıb çarpan (ı) olsun. Fakat onu da delib geçen bir alev ta´kıyb etmişdir.

Muhammed Esed: 

ama eğer birisi (bu bilgiden) bir kırıntı koparmayı başarırsa, (bundan dolayı) yakıcı bir alevin pençesine düşsün.

Gültekin Onan: 

Ancak (sözü hırsızlama) çalıp kapan olursa, artık onu da delip geçen ´yakıcı bir alev´ izler (ve yok eder).

Ali Fikri Yavuz: 

Ancak (o şeytanlar içinden, meleklerin sözünü) bir çalıb kapan olur. Onu da yakan parlak bir yıldız tâkib eder.

Portekizce: 

Exceto quem arrebatar algo, furtivamente, será perseguido por um meteoro flamejante.

İsveççe: 

Men den som snappar upp något [av den förbjudna kunskapen] skall förföljas av en flamma av eld som borrar sig igenom allt.

Farsça: 

مگر آنکه شیطانی خبری را [دزدانه و] با سرعت برباید [و فرار کند] که در این صورت گلوله ای آتشین و شکافنده او را دنبال می کند.

Kürtçe: 

(شەیتانەکان ناتوانن گوێ بگرن) مەگەر یەکێکیان بە دزیەوە ھەواڵێك (لە فریشتەیەك ببیستێ و) بە پەلە بیفڕێنێت پزیسکی گڕدار وسوتێنەری شوێن دەکەوێت (و دەی سوتێنێت)

Özbekçe: 

Магар бирорта сўзни ўғриликча тинглаган шахс бўлса, уни ёқгувчи олов таъқиб этар.

Malayca: 

Kecuali sesiapa di antara Syaitan-syaitan itu yang curi mendengar mana-mana percakapan (malaikat), maka ia diburu dan diikuti (dengan rejaman) api yang menjulang lagi menembusi.

Arnavutça: 

e ai që grabitë diçka, atë e ndjekë dritë verbuese.

Bulgarca: 

освен който долови слово [от ангелите] и тогава го последва изгарящ пламък.

Sırpça: 

а онога који шта уграби - стигне светлећа буктиња.

Çekçe: 

Zaslechne něco pouze ten, kdo urve porady útržek, a ten plamenem pronikajícím je pronásledován.

Urduca: 

تاہم اگر کوئی ان میں سے کچھ لے اڑے تو ایک تیز شعلہ اس کا پیچھا کرتا ہے

Tacikçe: 

Ғайри он шайтон, ки ногаҳон чизе бирабояд ва ногаҳон шӯълаи сӯзандае дунболаш кунад.

Tatarca: 

Мәгәр бер шайтан фәрештәләрдән сүз урласа, ул шайтанны йолдызның бер якты очкыны һәлак итәр.

Endonezyaca: 

akan tetapi barangsiapa (di antara mereka) yang mencuri-curi (pembicaraan); maka ia dikejar oleh suluh api yang cemerlang.

Amharca: 

ንጥቂያን የነጠቀ ወዲያውም አብሪ ኮከብ የተከተለው ሲቀር፤ (እርሱ ይሰማዋል)፡፡

Tamilce: 

எனினும், (வானவர்களின் பேச்சை) யார் திருட்டுத்தனமாக திருடுகிறாரோ (கள்ளத்தனமாக ஒட்டுக்கேட்க முயற்சிக்கிறாரோ) எரிக்கின்ற நெருப்புக் கங்கு அவரை பின்தொடர்ந்து (அவரை எரித்து)விடும்.

Korece: 

몰래 무엇인가 훔쳐가는 자 있다면 치솟는 화염의 불길이 그 를 추적하리라

Vietnamca: 

Trừ tên nào nhanh nhẹn chụp lấy được (tin tức từ cuộc nói chuyện của các Thiên Thần) rồi chạy đi thì sẽ bị rượt đuổi bằng một hòn lửa sáng rực.