Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

34

Sûredeki Ayet No: 

28

Ayet No: 

3634

Sayfa No: 

431

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا كَافَّةً لِّلنَّاسِ بَشِيرًا وَنَذِيرًا وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ

Çeviriyazı: 

vemâ erselnâke illâ kâffetel linnâsi beşîrav veneẕîrav velâkinne ekŝera-nnâsi lâ ya`lemûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Biz seni ancak bütün insanlara bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bilmezler.

Diyanet İşleri: 

Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak göndermişizdir; fakat insanların çoğu bilmez.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve biz, seni bütün insanlara, ancak müjdeci ve korkutucu olarak gönderdik ve fakat insanların çoğu bilmez.

Şaban Piriş: 

Biz seni bütün insanlara, ancak bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat, onların çoğu bilmiyor.

Edip Yüksel: 

Biz seni tüm halka bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Ancak halkın çoğu bilmez.

Ali Bulaç: 

Biz seni ancak bütün insanlara bir müjde verici ve uyarıcı olarak gönderdik. Ancak insanların çoğu bilmiyorlar.

Suat Yıldırım: 

Ey Resûlüm! Biz seni bütün insanlığa rahmetimizin müjdecisi, azabımızın uyarıcısı olarak gönderdik, lâkin insanların ekserisi bunu bilmezler. [7,158; 25,1; 6,116; 12,103]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve seni, ancak bütün insanlar için bir müjdeleyici ve bir korkutucu olarak gönderdik. Fakat insanların pek çoğu bilmezler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Biz seni, bütün insanlara bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik, başka değil! Ama insanların çokları bilmiyorlar.

Bekir Sadak: 

Dogrusu uyarici gondermis oldugumuz her kasabanin varlikli kimseleri, onlari: «Biz sizinle gonderilen seyleri inkar ediyoruz» diye gelmislerdir.

İbni Kesir: 

Biz, seni

Adem Uğur: 

Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik

İskender Ali Mihr: 

Ve Biz, seni (kâinattaki) insanların hepsi için müjdeleyici ve nezir (uyarıcı) olmandan başka bir şey için göndermedik. Fakat insanların çoğu bilmezler.

Celal Yıldırım: 

(Ey Peygamber!) Biz seni bütün insanlara ancak (rahmetin) müjdecisi, (azâbın) uyarıcısı olarak gönderdik. Ama insanların çoğu bilmezler.

Tefhim ul Kuran: 

Biz seni ancak bütün insanlara bir müjde verici ve uyarıcı, korkutucu olarak gönderdik. Ancak insanların çoğu bilmiyorlar.

Fransızca: 

Et Nous ne t'avons envoyé qu'en tant qu'annonciateur et avertisseur pour toute l'humanité. Mais la plupart des gens ne savent pas.

İspanyolca: 

No te hemos enviado sino como nuncio de buenas nuevas y como monitor a todo el género humano. Pero la mayoría de los hombres no saben.

İtalyanca: 

Non ti abbiamo mandato se non come nunzio ed ammonitore per tutta l'umanità, ma la maggior parte degli uomini non sanno.

Almanca: 

Und nicht entsandten WIR dich außer für alle Menschen als Überbringer froher Botschaft und als Warner. Doch die meisten Menschen wissen es nicht.

Çince: 

我只派遣你为全人类的报喜者和警告者,但世人大半不知道。

Hollandaca: 

Wij hebben u niet anders gezonden, dan tot den mensch in het algemeen; als een boodschapper van goede tijdingen en een aankondiger van bedreigingen; maar het grootste deel der menschen begrijpt niet.

Rusça: 

Мы отправили тебя ко всем людям добрым вестником и предостерегающим увещевателем, но большинство людей не знает этого.

Somalice: 

Kuu maanaan dirin waxaan dadkoo dhan ahayn, adoo u bishaaraynaya Mu'miniinta, una digi gaalada, laakiin dadka badidiisu ma oga.

Swahilice: 

Na hatukukutuma ila kwa watu wote, uwe mbashiri, na mwonyaji. Lakini watu wengi hawajui.

Uygurca: 

سېنى بىز پەقەت پۈتۈن ئىنسانلار ئۈچۈن (مۆمىنلەرگە جەننەت بىلەن) خۇش خەۋەر بەرگۈچى ۋە (كاپىرلارنى ئازاب بىلەن) ئاگاھلاندۇرغۇچى قىلىپ ئەۋەتتۇق. ۋە لېكىن ئىنسانلارنىڭ تولىسى (بۇنى) بىلمەيدۇ

Japonca: 

われは,全人類への吉報の伝達者また警告者として,あなたを遺わした。だが人びとの多くは,それが分らない。

Arapça (Ürdün): 

«وما أرسلناك إلا كافة» حال من الناس قدم للاهتمام «للناس بشيرا» مبشرا للمؤمنين بالجنة «ونذيرا» منذرا للكافرين بالعذاب «ولكن أكثر الناس» أي كفار مكة «لا يعلمون» ذلك.

Hintçe: 

(ऐ रसूल) हमने तुमको तमाम (दुनिया के) लोगों के लिए (नेकों को बेहश्त की) खुशखबरी देने वाला और (बन्दों को अज़ाब से) डराने वाला (पैग़म्बर) बनाकर भेजा मगर बहुतेरे लोग (इतना भी) नहीं जानते

Tayca: 

และเรามิได้ส่งเจ้ามาเพื่ออื่นใด เว้นแต่เป็นผู้แจ้งข่าวดีและเป็นผู้ตักเตือนแก่มนุษย์ทั้งหลาย แต่ว่าส่วนมากของมนุษย์ไม่รู้

İbranice: 

אותך, שלחנו כי תהיה מבשר ומזהיר לכל האנשים, אך רוב האנשים אינם יודעים

Hırvatça: 

Mi smo te poslali baš svim ljudima kao radosnih vijesti donositelja i upozoritelja, ali većina ljudi ne zna

Rumence: 

Noi te-am trimis tuturor oamenilor ca vestitor şi predicator, însă cei mai mulţi nu ştiu.

Transliteration: 

Wama arsalnaka illa kaffatan lilnnasi basheeran wanatheeran walakinna akthara alnnasi la yaAAlamoona

Türkçe: 

Biz seni, bütün insanlara bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik, başka değil! Ama insanların çokları bilmiyorlar.

Sahih International: 

And We have not sent you except comprehensively to mankind as a bringer of good tidings and a warner. But most of the people do not know.

İngilizce: 

We have not sent thee but as a universal (Messenger) to men, giving them glad tidings, and warning them (against sin), but most men understand not.

Azerbaycanca: 

(Ya Rəsulum!) Biz səni (təkcə öz qövmünə deyil) bütün insanlara (mö’minlərə Cənnətlə) müjdə verdən, (kafirləri isə Cəhənnəm əzabı ilə) qorxudan bir peyğəmbər olaraq göndərdik. Lakin insanların (Məkkə müşriklərinin) əksəriyyəti (bunu) bilməz!

Süleyman Ateş: 

Biz seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bilmezler.

Diyanet Vakfı: 

Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bunu bilmezler.

Erhan Aktaş: 

Biz, seni bütün insanlığa yalnızca haber verici ve uyarıcı olarak gönderdik. Ne var ki insanların çoğu bu gerçeği anlamıyorlar.

Kral Fahd: 

Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik fakat insanların çoğu bunu bilmezler.

Hasan Basri Çantay: 

(Habîbim) seni (rahmetimizin) müjdeci (si, azabımızın) haberci (si ve) bütün insanların peygamberi olmakdan başka (bir sıfatla) göndermedik. Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler.

Muhammed Esed: 

(Ey Muhammed, sana gelince,) Biz seni insanlığa ancak bir müjdeci ve uyarıcı olman için gönderdik; fakat insanların çoğu (bunu) anlamazlar,

Gültekin Onan: 

Biz seni ancak bütün insanlara bir müjde verici ve uyarıcı olarak gönderdik. Ancak insanların çoğu bilmiyorlar.

Ali Fikri Yavuz: 

(Ey Rasûlüm), biz, seni ancak bütün insanlara cenneti müjdeleyici, azabı haber verici olarak peygamber gönderdik. Fakat insanların çoğu bilmezler (bunu tasdik etmezler).

Portekizce: 

E não te enviamos, senão como universal (Mensageiro), alvissareiro e admoestador para os humanos; porém, a maioriados humanos o ignora.

İsveççe: 

VI HAR sänt dig [Muhammad, inte bara till ditt eget folk utan] till hela mänskligheten, som förkunnare av ett glatt budskap om hopp och som varnare, men de flesta människor är omedvetna [om detta].

Farsça: 

و ما تو را برای همه مردم جز مژده رسان و بیم دهنده نفرستادیم، ولی بیشتر مردم [به این واقعیت] معرفت و آگاهی ندارند.

Kürtçe: 

وە ئێمە تۆمان نەناردوە بۆ ھەموو ئادەمی بەمژدەدەر و ترسێنەر نەبێت بەڵام زۆربەی ئادەمی نازانن

Özbekçe: 

Биз сени барча одамларга фақат хушхабарчи ва огоҳлантиргувчи қилиб юбордик. Лекин одамларнинг кўплари билмаслар.

Malayca: 

Dan tiadalah Kami mengutusmu (wahai Muhammad) melainkan untuk umat manusia seluruhnya, sebagai Rasul pembawa berita gembira (kepada orang-orang yang beriman), dan pemberi amaran (kepada orang-orang yang ingkar); akan tetapi kebanyakan manusia tidak mengetahui (hakikat itu).

Arnavutça: 

Na të kemi dërguar ty për tërë njerëzimin – sihariques dhe paralajmërues, por shumica e njerëzve nuk dinë,

Bulgarca: 

И те изпратихме Ние [о, Мухаммад] за всички хора само като благовестител и предупредител, ала повечето хора не знаят.

Sırpça: 

Ми смо те послали свим људима да радосне вести доносиш и да опомињеш, али већина људи не зна.

Çekçe: 

A vyslali jsme tě k lidem všem jen jako hlasatele zvěsti radostné a jako varovatele, avšak většina lidí to neví.

Urduca: 

اور (اے نبیؐ،) ہم نے تم کو تمام ہی انسانوں کے لیے بشیر و نذیر بنا کر بھیجا ہے، مگر اکثر لوگ جانتے نہیں ہیں

Tacikçe: 

Туро ба паёмбарӣ фиристодем, бар ҳамаи мардум; муждадиҳандаву бимдиҳанда. Вале бештари мардум намедонанд.

Tatarca: 

Ий Мухәммәд г-м, Без сине барча дөнья кешеләренә пәйгамбәр итеп җибәрдек, Аллаһуга итагать иткәннәрне җәннәт белән шатландырганың хәлдә вә итагать итмәгән кешеләрне җәһәннәм ґәзабы белән куркытканың хәлдә, ләкин күп кешеләр шуны белмиләр.

Endonezyaca: 

Dan Kami tidak mengutus kamu, melainkan kepada umat manusia seluruhnya sebagai pembawa berita gembira dan sebagai pemberi peringatan, tetapi kebanyakan manusia tiada mengetahui.

Amharca: 

አንተንም ለሰዎች ሁሉ በመላ አብሳሪና አስፈራሪ አድርገን ቢሆን እንጂ አላክንህም፡፡ ግን አብዛኞቹ ሰዎች አያውቁም፡፡

Tamilce: 

(நபியே!) மக்கள் அனைவருக்கும் நற்செய்தி சொல்பவராகவும் எச்சரிப்பவராகவும் தவிர நாம் உம்மை அனுப்பவில்லை. என்றாலும் மக்களில் அதிகமானவர்கள் (நீர் உண்மையான தூதர் என்பதை) அறியமாட்டார்கள்.

Korece: 

하나님이 그대를 보내매 만 인을 위한 복음자로 그리고 경고 자로써 보내거늘 그러나 많은 사 람들은 이를 알지 못하더라

Vietnamca: 

Và TA (Allah) cử phái Ngươi (hỡi Thiên Sứ) đến chỉ để làm một Người mang tin mừng và một Người cảnh báo cho toàn bộ nhân loại nhưng đa số nhân loại không biết.

Ayet Linkleri: 

Rubu tag: 

Hizb tag: