Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

30

Sûredeki Ayet No: 

13

Ayet No: 

3422

Sayfa No: 

405

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَلَمْ يَكُن لَّهُم مِّن شُرَكَائِهِمْ شُفَعَاءُ وَكَانُوا بِشُرَكَائِهِمْ كَافِرِينَ

Çeviriyazı: 

velem yekül lehüm min şürakâihim şüf`âü vekânû bişürakâihim kâfirîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Allah'a ortak koştuklarından, kendilerine şefaat edecekler de bulunmaz. Onlar, o zaman Allah'a koştukları ortakları inkâr ederler.

Diyanet İşleri: 

Koştukları ortakları artık şefaatçileri değildir; ortaklarını inkar ederler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve onlara, Tanrı'ya ortak sandıkları şeylerden şefaat eden de olmaz ve onlar da Tanrı'ya şerik sandıkları şeylere kafir olurlar.

Şaban Piriş: 

Onların ortak koştuklarından kendilerine şefaat edecek kimse olmayacak ve ortaklarını da inkâr edeceklerdir.

Edip Yüksel: 

Koştukları ortaklarından da kendilerine şefaat eden hiç bir kimse çıkmaz; ortaklarını inkar ederler.

Ali Bulaç: 

(Allah'a eş koştukları) Ortaklarından kendilerine şefaatçi olan yoktur; onlar, ortaklarını inkar ediyorlar.

Suat Yıldırım: 

Ortaklarından kendilerine bir tek şefaatçi dahi bulunmaz, zaten onlar ortaklarını da rededeceklerdir.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve kendilerine şeriklerinden şefaat ediciler de bulunmuş olmayacaktır ve şeriklerini inkâr ediciler olmuş olacaklardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Allah'a ortak tuttukları arasından, kendileri için şefaatçılar çıkmayacaktır. Kendi yandaşlarına nankörlük etmektedir onlar.

Bekir Sadak: 

O, oluden diri cikarir, diriden olu cikarir

İbni Kesir: 

Ortaklarından da kendilerine hiçbir şefaatçı olmayacaktır. Onlar ortaklarını da inkar edeceklerdir.

Adem Uğur: 

(Allah´a koştukları) ortaklarından kendilerine hiçbir şefaatçı çıkmayacaktır. Zaten onlar, ortaklarını da inkâr edeceklerdir.

İskender Ali Mihr: 

(Ve (şirk koştukları) ortaklarından şefaatçileri olmaz. Ve (onlar o gün) ortaklarını inkâr edenlerdir.

Celal Yıldırım: 

(Allah´a) koştukları ortakları, onlar için hiç de şefaatçi değillerdir. Onlar (ister istemez o gün) o ortaklarını inkâr ve reddedip dururlar.

Tefhim ul Kuran: 

(Allah´a eş koştukları) Ortaklarından kendilerine şefaatçi olan yoktur

Fransızca: 

Et ils n'auront point d'intercesseurs parmi ceux qu'ils associaient [à Allah] et ils renieront même leurs divinités.

İspanyolca: 

Sus asociados no intercederán por ellos y éstos renegarán de aquéllos.

İtalyanca: 

E non avranno più intercessori tra coloro che associavano [ad Allah], ma rinnegheranno le loro stesse divinità.

Almanca: 

Und für sie gibt es unter den von ihnen Beigesellten keine Fürbittenden. Und sie pflegen dann den von ihnen Beigesellten gegenüber Kufr zu betreiben.

Çince: 

他们的配主中,将来没有为他们说情的,他们将否认他们的配主。

Hollandaca: 

Zij zullen geene tusschenpersonen hebben onder de afgoden welke zij met God vereenigen. En zij zullen de valsche goden verloochenen, welke zij met hem vereenigen.

Rusça: 

Никто из их сотоварищей не заступится за них, и они отвергнут своих сотоварищей.

Somalice: 

ugumana sugnaanin kuway Eebe lawadajiyeen (Cibaadada) Shafeeco waxayna noqon kuwo diida Shurakadoodii.

Swahilice: 

Wala hawatakuwa na waombezi miongoni mwa walio kuwa wakiwashirikisha na Mungu; na wao wenyewe watawakataa hao washirikishwa wao.

Uygurca: 

ئۇلارغا شېرىك كەلتۈرگەن بۇتلىرىدىن شاپائەت قىلغۇچىلار بولمايدۇ، ئۇلار شېرىك كەلتۈرگەن بۇتلىرىدىن تانىدۇ

Japonca: 

そしてかれらが(われに)配した(神々の)中には,かれらのために執り成す者もなく,またかれらも,これらの配したものたちを否認する。

Arapça (Ürdün): 

«ولم يكن» أي لا يكون «لهم من شركائهم» ممن أشركوهم بالله وهم الأصنام ليشفعوا لهم «شفعاء وكانوا» أي: يكونون «بشركائهم كافرين» أي: متبرئين منهم.

Hintçe: 

और उनके (बनाए हुए ख़ुदा के) शरीकों में से कोई उनका सिफारिशी न होगा और ये लोग ख़़ुद भी अपने शरीकों से इन्कार कर जाएँगे

Tayca: 

และจะไม่มีผู้ใดจากบรรดาภาคีของพวกเขาเป็นผู้ช่วยเหลือพวกเขา และพวกเขาก็เป็นผู้ปฏิเสธบรรดาภาคีของพวกเขาด้วย

İbranice: 

ולא יהיה להם משותפיהם (שצירפו לאלוהים) מליצים, ואז הם יכפרו באותם שותפים

Hırvatça: 

I oni neće imati među svojim božanstvima zagovornika i oni će svoja božanstva nijekati.

Rumence: 

Ei nu vor afla mijlocitori printre cei pe care I-i alătură lui Dumnezeu şi îi vor tăgădui pe cei alăturaţi.

Transliteration: 

Walam yakun lahum min shurakaihim shufaAAao wakanoo bishurakaihim kafireena

Türkçe: 

Allah'a ortak tuttukları arasından, kendileri için şefaatçılar çıkmayacaktır. Kendi yandaşlarına nankörlük etmektedir onlar.

Sahih International: 

And there will not be for them among their [alleged] partners any intercessors, and they will [then] be disbelievers in their partners.

İngilizce: 

No intercessor will they have among their "Partners" and they will (themselves) reject their "Partners".

Azerbaycanca: 

(Allaha qoşduqları) şəriklərindən onlar üçün şəfaət edəcək kimsələr olmayacaq. Onlar öz şəriklərini inkar edəcəklər.

Süleyman Ateş: 

(Allah'a) ortak(koştukları put)larından da kendilerine hiçbir şefa'atçi çıkmaz. O zaman ortaklarını inkar ederler.

Diyanet Vakfı: 

(Allah'a koştukları) ortaklarından kendilerine hiçbir şefaatçı çıkmayacaktır. Zaten onlar, ortaklarını da inkar edeceklerdir.

Erhan Aktaş: 

Ortak koştukları da onlara şefaatçi(1) olmayacaktır. Ortaklarını da yok sayacaklar.

Kral Fahd: 

(Allah'a koştukları) ortaklarından kendilerine hiçbir şefaatçi çıkmayacaktır. Zaten onlar, ortaklarını da inkâr edeceklerdir.

Hasan Basri Çantay: 

Ortaklarından da kendilerine şefâatcılar olmamışdır (olmayacakdır). Onlar ortaklarını da inkâr edeceklerdir.

Muhammed Esed: 

çünkü Allah´a ortak koştukları varlıkların hiç birinden bir şefaat göremeyecekler, çünkü (o zaman) bizzat kendileri eski müşrikçe kuruntularını terk edeceklerdir.

Gültekin Onan: 

(Tanrı´ya eş koştukları) Ortaklarından kendilerine şefaatçı olan yoktur

Ali Fikri Yavuz: 

Allah’dan başka ibadet ettikleri ortaklarından da kendilerine şefaatçılar bulunmaz. Onlar, Allah’a ortak koştuklarını da inkâr edeceklerdir.

Portekizce: 

E não acharão intercessores, entre os seus parceiros, e eles (próprios) renegarão seus parceiros.

İsveççe: 

ingen av dem som de satte som medhjälpare vid Guds sida skall tala för dem, och de kommer [själva] att ta avstånd från dessa medhjälpare.

Farsça: 

و از معبودانشان [که آنها را کورکورانه می پرستیدند] برای آنان شفیعانی نخواهد بود، و آنان معبودانشان را [از روی واقعیت] انکار می کنند،

Kürtçe: 

بێگومان لە ناو پەرستراوەکانیاندا تکاکارانێك نیە بۆ ئەوان و ئەوان بێ باوەڕ دەبن بە پەرستراوەکانیان (کە کردبوونیان بە ھاوبەشی خوا)

Özbekçe: 

Уларга (Аллоҳга келтирган) шерикларидан шафоатчилар бўлмади ва улар шерикларига куфр келтиргувчи бўлдилар.

Malayca: 

Dan makhluk-makhluk yang mereka jadikan sekutu-sekutu Allah itu tidak ada satupun daripadanya pemberi syafaat melepaskan mereka (dari azab Allah), padahal mereka berlaku kufur di dunia dahulu dengan sebab makhluk-makhluk yang mereka sekutukan (dengan Allah) itu.

Arnavutça: 

ata nuk do të kenë ndërmjetës nga idhujt e vet, dhe ata do t’i mohojnë idhujtë e tyre.

Bulgarca: 

И не ще имат застъпници сред онези, които те са съдружавали, и от съдружаваните ще се отрекат.

Sırpça: 

Божанства њихова неће се за њих заузимати, а због божанстава својих били су неверници.

Çekçe: 

a nebudou mít ve společnících svých přímluvce žádné a ve společníky své věřit přestanou.

Urduca: 

ان کے ٹھیرائے ہوئے شریکوں میں کوئی ان کا سفارشی نہ ہو گا اور وہ اپنے شریکوں کے منکر ہو جائیں گے

Tacikçe: 

Онҳоро аз миёни бутонашон шафеъоне (наҷотдиҳандае) нест. Ва дигар ба бутони худ бовар надоранд.

Tatarca: 

Аллаһудан башканы Илаһә тоткан нәрсәләре ул көндә аларны ґәзабтан коткарырга шәфәгатьче булмаслар, вә ул мөшрикләр Аллаһуга шәрик иткән нәрсәләрен инкяр итәрләр.

Endonezyaca: 

Dan sekali-kali tidak ada pemberi syafa'at bagi mereka dari berhala-berhala mereka dan adalah mereka mengingkari berhala mereka itu.

Amharca: 

ለእነርሱም ከሚያጋሩዋቸው (ጣዖታት) አማላጆች አይኖሯቸውም፤ በሚያጋሯቸውም (ጣዖታት) ከሓዲዎች ይኾናሉ፡፡

Tamilce: 

அவர்களுக்கு அவர்க(ளை வழிகெடுத்த அவர்க)ளுடைய நண்பர்களில் பரிந்துரையாளர்கள் யாரும் இருக்க மாட்டார்கள். இன்னும், அவர்கள் (-வழிகெடுத்தவர்கள்) (தங்களால் வழிகெடுக்கப்பட்ட) தங்களது நண்பர்க(ள் தங்களுக்கு செய்த வழிபாடுக)ளை நிராகரிப்பவர்களாக ஆகிவிடுவார்கள்.

Korece: 

그들은 그들의 동반자들 가 운데서 중재자를 갖지 못할 것이 며 그들의 동반자들은 이를 부정 할 것이라

Vietnamca: 

Họ không được những thần linh mà họ từng thờ phượng đứng ra can thiệp, ngược lại, các thần linh đó còn phủ nhận sự thờ phượng của họ.