Arapça:
وَلَمْ يَكُن لَّهُم مِّن شُرَكَائِهِمْ شُفَعَاءُ وَكَانُوا بِشُرَكَائِهِمْ كَافِرِينَ
Çeviriyazı:
velem yekül lehüm min şürakâihim şüf`âü vekânû bişürakâihim kâfirîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah'a ortak koştuklarından, kendilerine şefaat edecekler de bulunmaz. Onlar, o zaman Allah'a koştukları ortakları inkâr ederler.
Diyanet İşleri:
Koştukları ortakları artık şefaatçileri değildir; ortaklarını inkar ederler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve onlara, Tanrı'ya ortak sandıkları şeylerden şefaat eden de olmaz ve onlar da Tanrı'ya şerik sandıkları şeylere kafir olurlar.
Şaban Piriş:
Onların ortak koştuklarından kendilerine şefaat edecek kimse olmayacak ve ortaklarını da inkâr edeceklerdir.
Edip Yüksel:
Koştukları ortaklarından da kendilerine şefaat eden hiç bir kimse çıkmaz; ortaklarını inkar ederler.
Ali Bulaç:
(Allah'a eş koştukları) Ortaklarından kendilerine şefaatçi olan yoktur; onlar, ortaklarını inkar ediyorlar.
Suat Yıldırım:
Ortaklarından kendilerine bir tek şefaatçi dahi bulunmaz, zaten onlar ortaklarını da rededeceklerdir.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve kendilerine şeriklerinden şefaat ediciler de bulunmuş olmayacaktır ve şeriklerini inkâr ediciler olmuş olacaklardır.
Yaşar Nuri Öztürk:
Allah'a ortak tuttukları arasından, kendileri için şefaatçılar çıkmayacaktır. Kendi yandaşlarına nankörlük etmektedir onlar.
Bekir Sadak:
O, oluden diri cikarir, diriden olu cikarir
İbni Kesir:
Ortaklarından da kendilerine hiçbir şefaatçı olmayacaktır. Onlar ortaklarını da inkar edeceklerdir.
Adem Uğur:
(Allah´a koştukları) ortaklarından kendilerine hiçbir şefaatçı çıkmayacaktır. Zaten onlar, ortaklarını da inkâr edeceklerdir.
İskender Ali Mihr:
(Ve (şirk koştukları) ortaklarından şefaatçileri olmaz. Ve (onlar o gün) ortaklarını inkâr edenlerdir.
Celal Yıldırım:
(Allah´a) koştukları ortakları, onlar için hiç de şefaatçi değillerdir. Onlar (ister istemez o gün) o ortaklarını inkâr ve reddedip dururlar.
Tefhim ul Kuran:
(Allah´a eş koştukları) Ortaklarından kendilerine şefaatçi olan yoktur
Fransızca:
Et ils n'auront point d'intercesseurs parmi ceux qu'ils associaient [à Allah] et ils renieront même leurs divinités.
İspanyolca:
Sus asociados no intercederán por ellos y éstos renegarán de aquéllos.
İtalyanca:
E non avranno più intercessori tra coloro che associavano [ad Allah], ma rinnegheranno le loro stesse divinità.
Almanca:
Und für sie gibt es unter den von ihnen Beigesellten keine Fürbittenden. Und sie pflegen dann den von ihnen Beigesellten gegenüber Kufr zu betreiben.
Çince:
他们的配主中,将来没有为他们说情的,他们将否认他们的配主。
Hollandaca:
Zij zullen geene tusschenpersonen hebben onder de afgoden welke zij met God vereenigen. En zij zullen de valsche goden verloochenen, welke zij met hem vereenigen.
Rusça:
Никто из их сотоварищей не заступится за них, и они отвергнут своих сотоварищей.
Somalice:
ugumana sugnaanin kuway Eebe lawadajiyeen (Cibaadada) Shafeeco waxayna noqon kuwo diida Shurakadoodii.
Swahilice:
Wala hawatakuwa na waombezi miongoni mwa walio kuwa wakiwashirikisha na Mungu; na wao wenyewe watawakataa hao washirikishwa wao.
Uygurca:
ئۇلارغا شېرىك كەلتۈرگەن بۇتلىرىدىن شاپائەت قىلغۇچىلار بولمايدۇ، ئۇلار شېرىك كەلتۈرگەن بۇتلىرىدىن تانىدۇ
Japonca:
そしてかれらが(われに)配した(神々の)中には,かれらのために執り成す者もなく,またかれらも,これらの配したものたちを否認する。
Arapça (Ürdün):
«ولم يكن» أي لا يكون «لهم من شركائهم» ممن أشركوهم بالله وهم الأصنام ليشفعوا لهم «شفعاء وكانوا» أي: يكونون «بشركائهم كافرين» أي: متبرئين منهم.
Hintçe:
और उनके (बनाए हुए ख़ुदा के) शरीकों में से कोई उनका सिफारिशी न होगा और ये लोग ख़़ुद भी अपने शरीकों से इन्कार कर जाएँगे
Tayca:
และจะไม่มีผู้ใดจากบรรดาภาคีของพวกเขาเป็นผู้ช่วยเหลือพวกเขา และพวกเขาก็เป็นผู้ปฏิเสธบรรดาภาคีของพวกเขาด้วย
İbranice:
ולא יהיה להם משותפיהם (שצירפו לאלוהים) מליצים, ואז הם יכפרו באותם שותפים
Hırvatça:
I oni neće imati među svojim božanstvima zagovornika i oni će svoja božanstva nijekati.
Rumence:
Ei nu vor afla mijlocitori printre cei pe care I-i alătură lui Dumnezeu şi îi vor tăgădui pe cei alăturaţi.
Transliteration:
Walam yakun lahum min shurakaihim shufaAAao wakanoo bishurakaihim kafireena
Türkçe:
Allah'a ortak tuttukları arasından, kendileri için şefaatçılar çıkmayacaktır. Kendi yandaşlarına nankörlük etmektedir onlar.
Sahih International:
And there will not be for them among their [alleged] partners any intercessors, and they will [then] be disbelievers in their partners.
İngilizce:
No intercessor will they have among their "Partners" and they will (themselves) reject their "Partners".
Azerbaycanca:
(Allaha qoşduqları) şəriklərindən onlar üçün şəfaət edəcək kimsələr olmayacaq. Onlar öz şəriklərini inkar edəcəklər.
Süleyman Ateş:
(Allah'a) ortak(koştukları put)larından da kendilerine hiçbir şefa'atçi çıkmaz. O zaman ortaklarını inkar ederler.
Diyanet Vakfı:
(Allah'a koştukları) ortaklarından kendilerine hiçbir şefaatçı çıkmayacaktır. Zaten onlar, ortaklarını da inkar edeceklerdir.
Erhan Aktaş:
Ortak koştukları da onlara şefaatçi(1) olmayacaktır. Ortaklarını da yok sayacaklar.
Kral Fahd:
(Allah'a koştukları) ortaklarından kendilerine hiçbir şefaatçi çıkmayacaktır. Zaten onlar, ortaklarını da inkâr edeceklerdir.
Hasan Basri Çantay:
Ortaklarından da kendilerine şefâatcılar olmamışdır (olmayacakdır). Onlar ortaklarını da inkâr edeceklerdir.
Muhammed Esed:
çünkü Allah´a ortak koştukları varlıkların hiç birinden bir şefaat göremeyecekler, çünkü (o zaman) bizzat kendileri eski müşrikçe kuruntularını terk edeceklerdir.
Gültekin Onan:
(Tanrı´ya eş koştukları) Ortaklarından kendilerine şefaatçı olan yoktur
Ali Fikri Yavuz:
Allah’dan başka ibadet ettikleri ortaklarından da kendilerine şefaatçılar bulunmaz. Onlar, Allah’a ortak koştuklarını da inkâr edeceklerdir.
Portekizce:
E não acharão intercessores, entre os seus parceiros, e eles (próprios) renegarão seus parceiros.
İsveççe:
ingen av dem som de satte som medhjälpare vid Guds sida skall tala för dem, och de kommer [själva] att ta avstånd från dessa medhjälpare.
Farsça:
و از معبودانشان [که آنها را کورکورانه می پرستیدند] برای آنان شفیعانی نخواهد بود، و آنان معبودانشان را [از روی واقعیت] انکار می کنند،
Kürtçe:
بێگومان لە ناو پەرستراوەکانیاندا تکاکارانێك نیە بۆ ئەوان و ئەوان بێ باوەڕ دەبن بە پەرستراوەکانیان (کە کردبوونیان بە ھاوبەشی خوا)
Özbekçe:
Уларга (Аллоҳга келтирган) шерикларидан шафоатчилар бўлмади ва улар шерикларига куфр келтиргувчи бўлдилар.
Malayca:
Dan makhluk-makhluk yang mereka jadikan sekutu-sekutu Allah itu tidak ada satupun daripadanya pemberi syafaat melepaskan mereka (dari azab Allah), padahal mereka berlaku kufur di dunia dahulu dengan sebab makhluk-makhluk yang mereka sekutukan (dengan Allah) itu.
Arnavutça:
ata nuk do të kenë ndërmjetës nga idhujt e vet, dhe ata do t’i mohojnë idhujtë e tyre.
Bulgarca:
И не ще имат застъпници сред онези, които те са съдружавали, и от съдружаваните ще се отрекат.
Sırpça:
Божанства њихова неће се за њих заузимати, а због божанстава својих били су неверници.
Çekçe:
a nebudou mít ve společnících svých přímluvce žádné a ve společníky své věřit přestanou.
Urduca:
ان کے ٹھیرائے ہوئے شریکوں میں کوئی ان کا سفارشی نہ ہو گا اور وہ اپنے شریکوں کے منکر ہو جائیں گے
Tacikçe:
Онҳоро аз миёни бутонашон шафеъоне (наҷотдиҳандае) нест. Ва дигар ба бутони худ бовар надоранд.
Tatarca:
Аллаһудан башканы Илаһә тоткан нәрсәләре ул көндә аларны ґәзабтан коткарырга шәфәгатьче булмаслар, вә ул мөшрикләр Аллаһуга шәрик иткән нәрсәләрен инкяр итәрләр.
Endonezyaca:
Dan sekali-kali tidak ada pemberi syafa'at bagi mereka dari berhala-berhala mereka dan adalah mereka mengingkari berhala mereka itu.
Amharca:
ለእነርሱም ከሚያጋሩዋቸው (ጣዖታት) አማላጆች አይኖሯቸውም፤ በሚያጋሯቸውም (ጣዖታት) ከሓዲዎች ይኾናሉ፡፡
Tamilce:
அவர்களுக்கு அவர்க(ளை வழிகெடுத்த அவர்க)ளுடைய நண்பர்களில் பரிந்துரையாளர்கள் யாரும் இருக்க மாட்டார்கள். இன்னும், அவர்கள் (-வழிகெடுத்தவர்கள்) (தங்களால் வழிகெடுக்கப்பட்ட) தங்களது நண்பர்க(ள் தங்களுக்கு செய்த வழிபாடுக)ளை நிராகரிப்பவர்களாக ஆகிவிடுவார்கள்.
Korece:
그들은 그들의 동반자들 가 운데서 중재자를 갖지 못할 것이 며 그들의 동반자들은 이를 부정 할 것이라
Vietnamca:
Họ không được những thần linh mà họ từng thờ phượng đứng ra can thiệp, ngược lại, các thần linh đó còn phủ nhận sự thờ phượng của họ.
Ayet Linkleri: