Arapça:
وَالَّذِينَ يَسْعَوْنَ فِي آيَاتِنَا مُعَاجِزِينَ أُولَٰئِكَ فِي الْعَذَابِ مُحْضَرُونَ
Çeviriyazı:
velleẕîne yes`avne fî âyâtinâ mü`âcizîne ülâike fi-l`aẕâbi muḥḍarûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Âyetlerimizi hükümsüz bırakmak için yarışanlara gelince, işte onlar Hakk'ın huzuruna azab içinde getirileceklerdir.
Diyanet İşleri:
Ayetlerimizi etkisiz kılmaya çalışanlar; işte onlar, azabla yüz yüze bırakılırlar.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve onlar ki delillerimizi boşa çıkarmaya uğraşırlar, onlardır, azapta hazır bulundurulanlar.
Şaban Piriş:
Aciz bırakmak için ayetlerimiz hakkında koşuşturup, çaba sarfedenlere gelince, işte onlar azab içinde hazır bulundurulacak olanlardır.
Edip Yüksel:
Ayetlerimize meydan okuyanlar azapta kalacaklar.
Ali Bulaç:
Ayetlerimizi etkisiz bırakmak için çaba harcayanlar; işte onlar da azabın içine getirilmişlerdir.
Suat Yıldırım:
Âyetlerimize karşı koymak için Peygamberlerimizle mücadele edenlerve elimizden kaçıp kurtulacaklarını zannedenler ise zorla getirilip azabın içine atılacaklardır.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve o kimseler ki âyetlerimiz hakkında (bizi) aciz sanar oldukları halde koşar dururlar. Onlar azap içinde ihzar edilmiş kimselerdir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Ayetlerimizi hükümsüz bırakmak için koşuşanlara gelince, onlar azabın içinde hazır bulundurulacaklardır.
Bekir Sadak:
Oysa Biz, onlara okuyacaklari bir kitap vermemis ve senden once de onlara bir uyarici gondermemistik.
İbni Kesir:
Ayetlerimizde bizi aciz bırakmaya çalışanlar, işte onlar azabla yüzyüze bırakılmışlardır.
Adem Uğur:
Ayetlerimizi boşa çıkarmaya çalışanlara gelince, onlar da azapla yüz yüze bırakılacaklardır.
İskender Ali Mihr:
Ve âyetlerimizi aciz (hükümsüz) bırakmak için çalışanlar, işte onlar azap içinde (azabın daha kötüsü için) hazır bulunanlardır.
Celal Yıldırım:
(Bizi) âciz bırakacaklarını sanarak âyetlerimiz hakkında (olumsuz yönde) uğraşıp çaba gösterenlere gelince: İşte onlar azâb içinde bekletileceklerdir.
Tefhim ul Kuran:
Ayetlerimizi etkisiz bırakmak için çaba harcayanlar
Fransızca:
Et quant à ceux qui s'efforcent à rendre Nos versets inefficients, ceux-là seront forcés de se présenter au châtiment.
İspanyolca:
En cambio, quienes se esfuercen por dejar sin efecto Nuestros signos, serán entregados al castigo.
İtalyanca:
Coloro che invece cercano di vanificare i Nostri segni saranno obbligati a presentarsi al castigo.
Almanca:
Doch diejenigen, die gegen Unsere Ayat in Widerspenstigkeit vorgehen, diese werden der Peinigung ausgeliefert.
Çince:
竭力反对我的迹象的人们,将被拘禁在刑罚中。
Hollandaca:
Maar zij, die trachten zullen onze teekens krachteloos te maken, zullen aan de straf worden overgeleverd.
Rusça:
А те, которые стараются ослабить Наши знамения, будут ввергнуты в мучения.
Somalice:
Kuwa u socda ka (reebidda) aayaadkanaga iyagoo isleh Eebe daaliya, kuwaas waxaa lagu kulmin cadaab.
Swahilice:
Na wanao jitahidi kuzipinga Ishara zetu, wakaona watashinda, hao watahudhurishwa kwenye adhabu.
Uygurca:
بىزنىڭ ئايەتلىرىمىزگە كۈچىنىڭ بېرىچە قارشى تۇرغانلار ئازابقا دۇچار قىلىنغۇچىلاردۇر
Japonca:
またわれの印を頓座させるために努力する者は,懲罰に引きたてられる。
Arapça (Ürdün):
«والذين يسعوْن في آياتنا» القرآن بالإبطال «معجِّزين» لنا مقدّرين عجزنا وأنهم يفوتوننا «أولئك في العذاب محضرون».
Hintçe:
और जो लोग हमारी आयतों (की तोड़) में मुक़ाबले की नीयत से दौड़ द्दूप करते हैं वही लोग (जहन्नुम के) अज़ाब में झोक दिए जाएॅगे
Tayca:
และบรรดาผู้มุ่งมั่นเพื่อทำลายล้างสัญญาณทั้งหลายของเรา ชนเหล่านี้จะถูกนำมาอยู่ต่อหน้า(เรา) ในการลงโทษ
İbranice:
ואלה המתאמצים לעורר התנגדות לאותותינו, הם יובאו אל העונש
Hırvatça:
A oni koji se budu trudili da se ajetima i znakovima Našim suprotstave, odvraćajući od njih, oni će biti u patnju privedeni.
Rumence:
pe când cei care s-au trudit să slăbească semnele Noastre vor fi aduşi la osândă.
Transliteration:
Waallatheena yasAAawna fee ayatina muAAajizeena olaika fee alAAathabi muhdaroona
Türkçe:
Ayetlerimizi hükümsüz bırakmak için koşuşanlara gelince, onlar azabın içinde hazır bulundurulacaklardır.
Sahih International:
And the ones who strive against Our verses to cause [them] failure - those will be brought into the punishment [to remain].
İngilizce:
Those who strive against Our Signs, to frustrate them, will be given over into Punishment.
Azerbaycanca:
(Bizi) aciz buraxacaqlarını sanaraq ayələrimizi batil etmək üçün cəhd göstərənlər isə (qiyamət günü) gətirilib əzaba düçar ediləcəklər.
Süleyman Ateş:
Ayetlerimizi etkisiz kılmağa çalışanlara gelince, onlar da azabın içine getirileceklerdir.
Diyanet Vakfı:
Ayetlerimizi boşa çıkarmaya çalışanlara gelince, onlar da azapla yüz yüze bırakılacaklardır.
Erhan Aktaş:
Âyetlerimizi etkisiz kılmak için uğraşanlar, işte onlar azâpla karşı karşıya kalacak olanlardır.
Kral Fahd:
Âyetlerimizi boşa çıkarmaya çalışanlara gelince, onlar da azapla yüz yüze bırakılacaklardır.
Hasan Basri Çantay:
Birbiriyle yarışırcasına âyetlerimizin içinde koşanlar (yok mu?) onlar da azabın içerisine ihzaaren getirilenlerdir.
Muhammed Esed:
Mesajlarımızı etkisiz kılmak için çaba gösterenler ise azapla yüzyüze geleceklerdir.
Gültekin Onan:
Ayetlerimizi etkisiz bırakmak için çaba harcayanlar, işte onlar da azabın içine getirilmişlerdir.
Ali Fikri Yavuz:
Âyetlerimizi reddetmek için yarışırcasına gayret sarfedenler ise, onlar cehennem azabına hazırlanmışlardır.
Portekizce:
Em verdade, aqueles que lutam contra os Nossos versículos, e tentam frustrá-los, serão os que comparecerão ao castigo.
İsveççe:
Men de som motarbetar Våra budskap och vill få dem att framstå som betydelselösa skall utlämnas åt [sitt] straff.
Farsça:
و کسانی که همواره در [انکار و ابطال] آیات ما می کوشند، به گمان اینکه می توانند ما را عاجز کنند [تا از دسترس قدرت ما بیرون روند] ، اینان احضار شدگان در عذاب خواهند بود.
Kürtçe:
وە ئەوانەی ھەوڵی پوچەڵ کردنەوەی نیشانەکانی ئێمە دەدەن دەستە پاچەن و ھیچیان پێ ناکرێت ئەوانە لەسزای دۆزەخدا ئامادە کراو دەبن
Özbekçe:
Бизнинг оятларимизни ожиз қолдириш учун ҳаракат қиладиганлар эса, ана ўшалар азоб ичига ҳозир қилинганлардир. (Кимки, Аллоҳ таолонинг дини таъсирини тўсишга уринган бўлса, гарчи молу дунёси ва бола-чақаси кўп бўлса ҳам, азобга дучор қилинадилар.)
Malayca:
Dan orang-orang yang berusaha menentang dan membatalkan ayat-ayat keterangan Kami sambil menyangka dapat melepaskan diri (dari hukuman Kami), mereka itu akan berada di dalam azab seksa.
Arnavutça:
E, ata që përpiqen t’i thyejnë argumentt Tona, duke menduar se nuk do të mund t’i dënojmë, ata do të dënohen.
Bulgarca:
А които се стараят Нашите знамения да обезсилят, тези в мъчението ще бъдат доведени.
Sırpça:
А они који се буду трудили да се доказима Нашим супротставе, да их онемогуће, они ће бити кажњени.
Çekçe:
Ti však, kdož usilovali znemožnit znamení Naše - ti v trest svůj budou uvrženi.
Urduca:
رہے وہ لوگ جو ہماری آیات کو نیچا دکھانے کے لیے دوڑ دھوپ کرتے ہیں، تو وہ عذاب میں مبتلا ہوں گے
Tacikçe:
Онҳое, ки ба оёти Мо метозанд ва мепиндоранд, ки аз Мо мегурезанд, тӯъмаи азобанд.
Tatarca:
Безне гаҗиз көчсез итәбез, дип, аятьләребезне ялганга чыгарырга тырышучы кешеләр, ахирәттә ґәзабта бер урынга – җыелачаклар.
Endonezyaca:
Dan orang-orang yang berusaha (menentang) ayat-ayat Kami dengan anggapan untuk dapat melemahkan (menggagalkan azab Kami), mereka itu dimasukkan ke dalam azab.
Amharca:
እነዚያም የሚያቅቱ መስሏቸው አንቀጾቻችንን ለማበላሸት የሚጥሩት እነዚያ በቅጣቱ ውስጥ የሚጣዱ ናቸው፡፡
Tamilce:
எவர்கள் நமது வசனங்களில் (அவற்றைப் பொய்ப்பித்து, நம்மை) பலவீனப்படுத்த முயல்வார்களோ அவர்கள் (நரக) தண்டனைக்கு கொண்டுவரப்படுவார்கள்.
Korece:
그러나 하나님의 말씀을 거 역하려하는 그들은 형벌 속으로 불리워 가리라
Vietnamca:
Những kẻ cố gắng tìm cách phá hỏng các lời mặc khải của TA thì sẽ bị dẫn tới chỗ trừng phạt.
Ayet Linkleri: