Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

34

Sûredeki Ayet No: 

38

Ayet No: 

3644

Sayfa No: 

432

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَالَّذِينَ يَسْعَوْنَ فِي آيَاتِنَا مُعَاجِزِينَ أُولَٰئِكَ فِي الْعَذَابِ مُحْضَرُونَ

Çeviriyazı: 

velleẕîne yes`avne fî âyâtinâ mü`âcizîne ülâike fi-l`aẕâbi muḥḍarûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Âyetlerimizi hükümsüz bırakmak için yarışanlara gelince, işte onlar Hakk'ın huzuruna azab içinde getirileceklerdir.

Diyanet İşleri: 

Ayetlerimizi etkisiz kılmaya çalışanlar; işte onlar, azabla yüz yüze bırakılırlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve onlar ki delillerimizi boşa çıkarmaya uğraşırlar, onlardır, azapta hazır bulundurulanlar.

Şaban Piriş: 

Aciz bırakmak için ayetlerimiz hakkında koşuşturup, çaba sarfedenlere gelince, işte onlar azab içinde hazır bulundurulacak olanlardır.

Edip Yüksel: 

Ayetlerimize meydan okuyanlar azapta kalacaklar.

Ali Bulaç: 

Ayetlerimizi etkisiz bırakmak için çaba harcayanlar; işte onlar da azabın içine getirilmişlerdir.

Suat Yıldırım: 

Âyetlerimize karşı koymak için Peygamberlerimizle mücadele edenlerve elimizden kaçıp kurtulacaklarını zannedenler ise zorla getirilip azabın içine atılacaklardır.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve o kimseler ki âyetlerimiz hakkında (bizi) aciz sanar oldukları halde koşar dururlar. Onlar azap içinde ihzar edilmiş kimselerdir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ayetlerimizi hükümsüz bırakmak için koşuşanlara gelince, onlar azabın içinde hazır bulundurulacaklardır.

Bekir Sadak: 

Oysa Biz, onlara okuyacaklari bir kitap vermemis ve senden once de onlara bir uyarici gondermemistik.

İbni Kesir: 

Ayetlerimizde bizi aciz bırakmaya çalışanlar, işte onlar azabla yüzyüze bırakılmışlardır.

Adem Uğur: 

Ayetlerimizi boşa çıkarmaya çalışanlara gelince, onlar da azapla yüz yüze bırakılacaklardır.

İskender Ali Mihr: 

Ve âyetlerimizi aciz (hükümsüz) bırakmak için çalışanlar, işte onlar azap içinde (azabın daha kötüsü için) hazır bulunanlardır.

Celal Yıldırım: 

(Bizi) âciz bırakacaklarını sanarak âyetlerimiz hakkında (olumsuz yönde) uğraşıp çaba gösterenlere gelince: İşte onlar azâb içinde bekletileceklerdir.

Tefhim ul Kuran: 

Ayetlerimizi etkisiz bırakmak için çaba harcayanlar

Fransızca: 

Et quant à ceux qui s'efforcent à rendre Nos versets inefficients, ceux-là seront forcés de se présenter au châtiment.

İspanyolca: 

En cambio, quienes se esfuercen por dejar sin efecto Nuestros signos, serán entregados al castigo.

İtalyanca: 

Coloro che invece cercano di vanificare i Nostri segni saranno obbligati a presentarsi al castigo.

Almanca: 

Doch diejenigen, die gegen Unsere Ayat in Widerspenstigkeit vorgehen, diese werden der Peinigung ausgeliefert.

Çince: 

竭力反对我的迹象的人们,将被拘禁在刑罚中。

Hollandaca: 

Maar zij, die trachten zullen onze teekens krachteloos te maken, zullen aan de straf worden overgeleverd.

Rusça: 

А те, которые стараются ослабить Наши знамения, будут ввергнуты в мучения.

Somalice: 

Kuwa u socda ka (reebidda) aayaadkanaga iyagoo isleh Eebe daaliya, kuwaas waxaa lagu kulmin cadaab.

Swahilice: 

Na wanao jitahidi kuzipinga Ishara zetu, wakaona watashinda, hao watahudhurishwa kwenye adhabu.

Uygurca: 

بىزنىڭ ئايەتلىرىمىزگە كۈچىنىڭ بېرىچە قارشى تۇرغانلار ئازابقا دۇچار قىلىنغۇچىلاردۇر

Japonca: 

またわれの印を頓座させるために努力する者は,懲罰に引きたてられる。

Arapça (Ürdün): 

«والذين يسعوْن في آياتنا» القرآن بالإبطال «معجِّزين» لنا مقدّرين عجزنا وأنهم يفوتوننا «أولئك في العذاب محضرون».

Hintçe: 

और जो लोग हमारी आयतों (की तोड़) में मुक़ाबले की नीयत से दौड़ द्दूप करते हैं वही लोग (जहन्नुम के) अज़ाब में झोक दिए जाएॅगे

Tayca: 

และบรรดาผู้มุ่งมั่นเพื่อทำลายล้างสัญญาณทั้งหลายของเรา ชนเหล่านี้จะถูกนำมาอยู่ต่อหน้า(เรา) ในการลงโทษ

İbranice: 

ואלה המתאמצים לעורר התנגדות לאותותינו, הם יובאו אל העונש

Hırvatça: 

A oni koji se budu trudili da se ajetima i znakovima Našim suprotstave, odvraćajući od njih, oni će biti u patnju privedeni.

Rumence: 

pe când cei care s-au trudit să slăbească semnele Noastre vor fi aduşi la osândă.

Transliteration: 

Waallatheena yasAAawna fee ayatina muAAajizeena olaika fee alAAathabi muhdaroona

Türkçe: 

Ayetlerimizi hükümsüz bırakmak için koşuşanlara gelince, onlar azabın içinde hazır bulundurulacaklardır.

Sahih International: 

And the ones who strive against Our verses to cause [them] failure - those will be brought into the punishment [to remain].

İngilizce: 

Those who strive against Our Signs, to frustrate them, will be given over into Punishment.

Azerbaycanca: 

(Bizi) aciz buraxacaqlarını sanaraq ayələrimizi batil etmək üçün cəhd göstərənlər isə (qiyamət günü) gətirilib əzaba düçar ediləcəklər.

Süleyman Ateş: 

Ayetlerimizi etkisiz kılmağa çalışanlara gelince, onlar da azabın içine getirileceklerdir.

Diyanet Vakfı: 

Ayetlerimizi boşa çıkarmaya çalışanlara gelince, onlar da azapla yüz yüze bırakılacaklardır.

Erhan Aktaş: 

Âyetlerimizi etkisiz kılmak için uğraşanlar, işte onlar azâpla karşı karşıya kalacak olanlardır.

Kral Fahd: 

Âyetlerimizi boşa çıkarmaya çalışanlara gelince, onlar da azapla yüz yüze bırakılacaklardır.

Hasan Basri Çantay: 

Birbiriyle yarışırcasına âyetlerimizin içinde koşanlar (yok mu?) onlar da azabın içerisine ihzaaren getirilenlerdir.

Muhammed Esed: 

Mesajlarımızı etkisiz kılmak için çaba gösterenler ise azapla yüzyüze geleceklerdir.

Gültekin Onan: 

Ayetlerimizi etkisiz bırakmak için çaba harcayanlar, işte onlar da azabın içine getirilmişlerdir.

Ali Fikri Yavuz: 

Âyetlerimizi reddetmek için yarışırcasına gayret sarfedenler ise, onlar cehennem azabına hazırlanmışlardır.

Portekizce: 

Em verdade, aqueles que lutam contra os Nossos versículos, e tentam frustrá-los, serão os que comparecerão ao castigo.

İsveççe: 

Men de som motarbetar Våra budskap och vill få dem att framstå som betydelselösa skall utlämnas åt [sitt] straff.

Farsça: 

و کسانی که همواره در [انکار و ابطال] آیات ما می کوشند، به گمان اینکه می توانند ما را عاجز کنند [تا از دسترس قدرت ما بیرون روند] ، اینان احضار شدگان در عذاب خواهند بود.

Kürtçe: 

وە ئەوانەی ھەوڵی پوچەڵ کردنەوەی نیشانەکانی ئێمە دەدەن دەستە پاچەن و ھیچیان پێ ناکرێت ئەوانە لەسزای دۆزەخدا ئامادە کراو دەبن

Özbekçe: 

Бизнинг оятларимизни ожиз қолдириш учун ҳаракат қиладиганлар эса, ана ўшалар азоб ичига ҳозир қилинганлардир. (Кимки, Аллоҳ таолонинг дини таъсирини тўсишга уринган бўлса, гарчи молу дунёси ва бола-чақаси кўп бўлса ҳам, азобга дучор қилинадилар.)

Malayca: 

Dan orang-orang yang berusaha menentang dan membatalkan ayat-ayat keterangan Kami sambil menyangka dapat melepaskan diri (dari hukuman Kami), mereka itu akan berada di dalam azab seksa.

Arnavutça: 

E, ata që përpiqen t’i thyejnë argumentt Tona, duke menduar se nuk do të mund t’i dënojmë, ata do të dënohen.

Bulgarca: 

А които се стараят Нашите знамения да обезсилят, тези в мъчението ще бъдат доведени.

Sırpça: 

А они који се буду трудили да се доказима Нашим супротставе, да их онемогуће, они ће бити кажњени.

Çekçe: 

Ti však, kdož usilovali znemožnit znamení Naše - ti v trest svůj budou uvrženi.

Urduca: 

رہے وہ لوگ جو ہماری آیات کو نیچا دکھانے کے لیے دوڑ دھوپ کرتے ہیں، تو وہ عذاب میں مبتلا ہوں گے

Tacikçe: 

Онҳое, ки ба оёти Мо метозанд ва мепиндоранд, ки аз Мо мегурезанд, тӯъмаи азобанд.

Tatarca: 

Безне гаҗиз көчсез итәбез, дип, аятьләребезне ялганга чыгарырга тырышучы кешеләр, ахирәттә ґәзабта бер урынга – җыелачаклар.

Endonezyaca: 

Dan orang-orang yang berusaha (menentang) ayat-ayat Kami dengan anggapan untuk dapat melemahkan (menggagalkan azab Kami), mereka itu dimasukkan ke dalam azab.

Amharca: 

እነዚያም የሚያቅቱ መስሏቸው አንቀጾቻችንን ለማበላሸት የሚጥሩት እነዚያ በቅጣቱ ውስጥ የሚጣዱ ናቸው፡፡

Tamilce: 

எவர்கள் நமது வசனங்களில் (அவற்றைப் பொய்ப்பித்து, நம்மை) பலவீனப்படுத்த முயல்வார்களோ அவர்கள் (நரக) தண்டனைக்கு கொண்டுவரப்படுவார்கள்.

Korece: 

그러나 하나님의 말씀을 거 역하려하는 그들은 형벌 속으로 불리워 가리라

Vietnamca: 

Những kẻ cố gắng tìm cách phá hỏng các lời mặc khải của TA thì sẽ bị dẫn tới chỗ trừng phạt.

Ayet Linkleri: 

Rubu tag: 

Hizb tag: