Arapça:
أَنِ اعْمَلْ سَابِغَاتٍ وَقَدِّرْ فِي السَّرْدِ ۖ وَاعْمَلُوا صَالِحًا ۖ إِنِّي بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
Çeviriyazı:
eni-`mel sâbigâtiv veḳaddir fi-sserdi va`melû ṣâliḥâ. innî bimâ ta`melûne beṣîr.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bol bol zırhlar yap ve biçimlemede ölçüyü gözet dedik. Siz de iyi işler yapın, çünkü ben her yapacağınızı gözetiyorum.
Diyanet İşleri:
Ey dağlar ve kuşlar! Davud tesbih ettikçe siz de onu tekrarlayın diyerek and olsun ki, ona katımızdan lütufta bulunduk; "geniş zırhlar yap, dokumasını sağlam tut" diye ona demiri yumuşak kıldık. Yararlı iş işleyin; doğrusu Ben yaptıklarınızı görenim.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Zırhlar yap dedik ve onları ne ince, ne kalın, tam münasip bir metanette ör ve iyi işlerde bulunun; şüphe yok ki ben ne yaparsanız hepsini görürüm.
Şaban Piriş:
Geniş zırhlar yap, dokumasını da sağlam tut, diye. Salih amellerde bulunun. Çünkü ben yapmakta olduğunuz amellerinizi görenim.
Edip Yüksel:
Ölçüsü ve dokumasıyla kusursuz zırhlar yap. Erdemli davranın. Ben, yaptığınız her şeyi Görenim.
Ali Bulaç:
"Geniş zırhlar yap, (onları) düzenli bir biçime sok ve hepiniz salih ameller yapın. Gerçekten ben, sizin yaptıklarınızı görenim" (diye vahyettik).
Suat Yıldırım:
Biz Davud'a tarafımızdan bir imtiyaz verdik: “Ey dağlar! Ey kuşlar! Onunla beraber tesbih edin, şevke gelip Allah’ın yüceliğini terennüm edin.” dedik.Ayrıca demiri ona yumuşattık (demiri şekillendirme kudreti verdik) “Bütün bedeni örtecek uzun zırhlar yap, onları dokumada intizama dikkat et ve siz de ey Davud ailesi! Hepiniz faydalı ve makbul işler yapınız, çünkü Ben yaptıklarınızı görüyorum.” buyurduk. [21,80] {KM, Mezmurlar 96,11-12; 97,5; 114,4}
Ömer Nasuhi Bilmen:
Geniş, uzun zırhlar yap ve zırh halkalarını güzelce tanzim et ve iyi amel işleyin. Şüphe yok ki, Ben ne yapar olduklarınızı görücüyüm.
Yaşar Nuri Öztürk:
Geniş ve uzun zırhlar yap! Dokumasında titiz davran! Siz de hayra ve barışa yönelik iş yapın. Kuşkusuz, ben, yaptıklarınızı görüyorum.
Bekir Sadak:
Iste boylece, inkarlarindan oturu onlari cezalandirdik. Biz nankorden baskasina ceza mi veririz?
İbni Kesir:
Geniş zırhlar yap ve dokumasını sağlam tut, diye. Ve salih ameller işleyin. Muhakkak ki Ben
Adem Uğur:
Geniş zırhlar imal et, dokumasını ölçülü yap. (Ey Davud hanedanı!) İyi işler yapın. Kuşkusuz ben, yaptıklarınızı görmekteyim, diye (vahyettik).
İskender Ali Mihr:
(Bedeni örten) uzun (geniş) zırhlar yap. Ve onu örgü (iç içe halkalar) şeklinde dizayn et. Ve salih amel (zikirle nefs tezkiyesi) yapın! Muhakkak ki Ben, yaptıklarınızı görenim.
Celal Yıldırım:
«Uzunca, genişçe zırhlar yap: (halkalarının) işlenmesini düzenli biçimde tut
Tefhim ul Kuran:
«Geniş zırhlar yap, (onları) düzenli bir biçime sok
Fransızca:
(en lui disant) : "Fabrique des cottes de mailles complètes et mesure bien les mailles". Et faites le bien. Je suis Clairvoyant sur ce que vous faites.
İspanyolca:
«¡Fabrica cotas de malla y mide bien la malla!» ¡Obrad bien! Yo veo bien lo que hacéis.
İtalyanca:
[dicendogli]: «Fabbrica cotte di maglia e stringi bene le maglie» Agite bene: in verità Io osservo quello che fate.
Almanca:
"Stelle Panzerhemden her und füge die Ringe nach Maß ineinander." Und tut gottgefällig Gutes! Gewiß, ICH bin dessen, was ihr tut, allsehend.
Çince:
我对他说:你应当制造完善的铠甲,你应当定好铠甲的宽度。你们应当行善,我确是明察你们的行为的。
Hollandaca:
Zeggende: Maak hiervan volkomen maliënkolders, en schik de kleine plaatjes waaruit zij zijn samengesteld, op juiste wijze, en oefen rechtvaardigheid uit, o gezin van David! want ik zie wat gij doet.
Rusça:
Выкуй длинные кольчуги и соблюдай меру в кольцах. Поступайте праведно, ведь Я вижу то, что вы совершаете.
Somalice:
Waxaana ku nidhi ka samce dirieyada (dharka dagaalka) sugna tixiddeeda wanaagna fala, waxaad faleeysaana waan arkaa.
Swahilice:
(Tukamwambia:) Tengeneza nguo za chuma pana, na kadiria sawa katika kuunganisha. Na tendeni mema. Hakika Mimi nayaona vyema mnayo yatenda.
Uygurca:
(بىز ئۇنىڭغا ئېيتتۇق) «مۇكەممەل ساۋۇتلارنى ياسىغىن، ساۋۇتلارنى ياساشتا (ھالقىلىرىنى بىر - بىرىگە) تەكشى قىلغىن، (ئى داۋۇد ئائىلىسىدىكىلەر!) ياخشى ئىش قىلىڭلار، مەن ھەقىقەتەن سىلەرنىڭ ئەمەللىرىڭلارنى كۆرۈپ تۇرغۇچىمەن»
Japonca:
(言った)。「あなたは鎖帷子を造り,環をよく整えなさい。そして善行に勤しめ。本当にわれは,あなたがたの所行をよく見ている。」
Arapça (Ürdün):
وقلنا «أن اعمل» منه «سابغات» دروعا كوامل يجرها لابسها على الأرض «وقدر في السرد» أي نسج الدروع قيل لصانعها سراد، أي اجعله بحيث تتناسب حلقه «واعملوا» أي آل داود معه «صالحا إني بما تعملون بصير» فأجازيكم به.
Hintçe:
कि फँराख़ व कुशादा जिरह बनाओ और (कड़ियों के) जोड़ने में अन्दाज़े का ख्याल रखो और तुम सब के सब अच्छे (अच्छे) काम करो वो कुछ तुम लोग करते हो मैं यक़ीनन देख रहा हूँ
Tayca:
เจ้าจงทำเสื้อเกราะและทำห่วงของมันให้ได้สัดส่วน และพวกเจ้าจงทำความดีเถิดแท้จริง ข้านั้นรู้เห็นสิ่งที่พวกเจ้ากระทำ
İbranice:
(אמרנו לו) ':עשה שריונים ועצב היטב את חיבורי טבעותיהם, ועשו את הטוב, כי רואה אני את מעשיכם
Hırvatça:
"I pravi široke pancire i odmjeri pri vezivanju halki, i činite dobro! Ja zaista dobro vidim šta radite vi."
Rumence:
“Fă din el platoşe şi cumpăneşte la înzăuare!” Faceţi lucrătură bună! Eu sunt Văzător a ceea ce faceţi.
Transliteration:
Ani iAAmal sabighatin waqaddir fee alssardi waiAAmaloo salihan innee bima taAAmaloona baseerun
Türkçe:
Geniş ve uzun zırhlar yap! Dokumasında titiz davran! Siz de hayra ve barışa yönelik iş yapın. Kuşkusuz, ben, yaptıklarınızı görüyorum.
Sahih International:
[Commanding him], "Make full coats of mail and calculate [precisely] the links, and work [all of you] righteousness. Indeed I, of what you do, am Seeing."
İngilizce:
(Commanding), "Make thou coast of mail, balancing well the rings of chain armour, and work ye righteousness; for be sure I see (clearly) all that ye do."
Azerbaycanca:
(Biz Davuda belə buyurduq: ) “Geniş, uzun (insanın bədənini örtən) zirehlər düzəlt, (onları) toxuduğun zaman ölçüyə riayət et! (Zirehin həlqələri bir-birinə uyğun gəlsin, biri böyük, biri kiçik olmasın!) Və (siz də ey Davud ailəsi!) yaxşı işlər görün. Həqiqətən, Mən sizin etdiyiniz əməlləri görürəm!”
Süleyman Ateş:
Geniş zırhlar yap, dokumasını ölçülü yap ve (hepiniz) iyi işler yapın. Çünkü ben yaptıklarınızı görmekteyim. diye (vahyettik).
Diyanet Vakfı:
Geniş zırhlar imal et, dokumasını ölçülü yap. (Ey Davud hanedanı!) İyi işler yapın. Kuşkusuz ben, yaptıklarınızı görmekteyim, diye (vahyettik).
Erhan Aktaş:
Bedeni örten zırhlar yap. Bağlantılarını güzel şekilde tasarla. Sâlihâtı(1) yapın. Ben, yaptıklarınızı Bütün Gerçeğiyle Gören’im.
Kral Fahd:
Geniş zırhlar imal et, dokumasını ölçülü yap. (Ey Davud hanedanı!) Salih ameller yapın! Kuşkusuz ben, yaptıklarınızı hakkıyla görmekteyim, diye (vahyettik).
Hasan Basri Çantay:
«(Bütün bedeni örtecek) uzun zırhlar yap, (onları) dokumada intizaamı gözet» diye (buyurduk). «(Ey Dâvuud haanedânı) iyi amel (ve hareketler) de bulunun. Çünkü hakıykat ben, ne yaparsanız tastamam görenim».
Muhammed Esed:
(ve o´na şu telkinde bulunduk:) "Güzel işleri çokça, hiçbir sınır gözetmeden yap ve onların düzenli akışına derin bir anlam kazandır". Ve (böylece ey müminler, hepiniz) doğru ve yararlı işler yapınız, çünkü Ben bütün yaptıklarınızı görürüm!
Gültekin Onan:
"
Ali Fikri Yavuz:
Geniş zırhlar yap ve dokuma hususunda ölçü kullan diye, kendisine emrettik. Siz de ey Davud ailesi! Salih amel işleyin
Portekizce:
(E lhe dissemos): Faze com ele cotas de malha e ajusta-as! Praticai o bem, porque bem vemos tudo quanto fazeis.
İsveççe:
[och befallde honom] att tillverka rymliga brynjor och att avpassa ringarna väl. "Och [ni, Davids folk, handla och] gör det goda och det rätta! Jag ser vad ni gör."
Farsça:
[و به او گفتیم] که زره های فراخ بساز، و حلقه ها [ی آن] را متناسب و هماهنگ اندازه گیری کن. و تو و خاندان و قومت کار شایسته انجام دهید؛ یقیناً من به آنچه انجام می دهید بینایم.
Kürtçe:
(فەرمانمان پێ کرد) قەڵغان وزرێی جەنگیان لێ دروست بکە و لەچنینی زرێدا بائەندازەیی ئەڵقەکان وەك یەك بن وکردەوەی چاك بکەن بەڕاستی من بەوەی کەدەیکەن بینام
Özbekçe:
Ва унга: «Совутлар қилгин ва бичимини ўлчовли қил. Солиҳ амаллар қилинглар. Албатта, Мен нима амал қилаётганингизни яхши кўриб тургувчиман», дедик.
Malayca:
(Serta Kami wahyukan kepadanya): "Buatlah baju-baju besi yang luas labuh, dan sempurnakanlah jalinannya sekadar yang dikehendaki; dan kerjakanlah kamu (wahai Daud dan umatmu) amal-amal yang soleh, sesungguhnya Aku Maha Melihat akan segala yang kamu kerjakan".
Arnavutça:
(dhe i thamë Ne atij): “Puno ti pancire (këmisha të hekurit) të gjerë! Thurri ato në masa të nevojshme dhe puno vepra të mira. Me të vërtetë, Unë shoh çka punoni ju.
Bulgarca:
[И му рекохме]: “Направи широки ризници и ги оразмери! И вършете праведни дела! Зрящ съм Аз за вашите дела.”
Sırpça:
„Прави широке панцире и честито их плети, и радите добро! Ја заиста добро видим шта ви радите.“
Çekçe:
řkouce: 'Vyráběj dokonalá brnění a rozměřuj dobře řetízkové pancíře!' - a konejte zbožné skutky, neboť Já jasně vidím, co činíte.
Urduca:
اس ہدایت کے ساتھ کہ زرہیں بنا اور ان کے حلقے ٹھیک اندازے پر رکھ (اے آل داؤدؑ) نیک عمل کرو، جو کچھ تم کرتے ہو اُس کو میں دیکھ رہا ہوں
Tacikçe:
ки зиреҳҳои баланд бисоз ва дар бофтани зиреҳ андозаҳоро нигаҳ дор. Ва корҳои шоиста кунед, ки Ман ба корҳоятон биноам!
Tatarca:
Ий Дауд, Ислам гаскәрләренә тимердән сугыш киемнәрен яса, вә ул киемнәрне һәрбер ирнең тәненә яраклаштырып яса һәм ий мөселманнар, һәммәләрегез дә изге гамәлләр кылыгыз, вә яхшы эшләрне эшләгез! Әлбәттә, Мин сезнең кылган эшләрегезне күрүчемен.
Endonezyaca:
(yaitu) buatlah baju besi yang besar-besar dan ukurlah anyamannya; dan kerjakanlah amalan yang saleh. Sesungguhnya Aku melihat apa yang kamu kerjakan.
Amharca:
ሰፋፊዎችን ጥሩሮች ሥራ፡፡ በአሠራርዋም መጥን፡፡ መልካምንም ሥራ ሥሩ፡፡ እኔ የምትሠሩትን ነገር ሁሉ ተመልካች ነኝና (አልነው)፡፡
Tamilce:
உருக்குச் சட்டைகள் செய்வீராக! இன்னும், (சட்டைகளில் உள்ள துவாரங்களுக்கு ஏற்ப) ஆணிகளை அளவாக செய்வீராக! (தாவூதே! தாவூதின் குடும்பத்தாரே!) நன்மையை செய்யுங்கள்! நிச்சயமாக நான் நீங்கள் செய்வதை உற்று நோக்குகிறேன்.
Korece:
그것으로 갑옷을 만들되 갑 옷 쇠줄들의 균형을 맞추라 그리 고 정직하게 일하라 실로 나는 너 희가 하는 모든 것을 지켜보고 있 노라
Vietnamca:
(TA) bảo (Dawood): “Ngươi hãy chế áo giáp và ráp các khoen sắt lại cho thật cân bằng và Ngươi (và con cháu của Ngươi) hãy hành thiện. Quả thật, TA luôn thấy rõ những điều các ngươi làm.”
Ayet Linkleri: